Daha önce de bahsettim, dördüz olarak dünyaya geldim 26 yaşına gelene kadar babamın bizim yüzümüzden çektiği sıkıntıları dinledik, ekonomik yönden sıkıntıya girmesi bizim yüzümüzden olmuş, psikolojisi bozulmuş onu hasta etmişiz, herkesten uzaklaşmış bizim yüzümüzden çok çocuklu diye akrabalar evlerine almıyormuş bizi misafir olarak rahatsız oluyorlarmış, istese okullara göndermeyip okutmaya da bilirmiş, hepsi onun sayesinde olmuş. Hiç birini inkar etmiyorum sağolsun okutup bu yasa getirmiş ancak şimdiye kadar yaptığı her şeyi başımıza kaktı durdu, hor gördü aşağıladı, öyle vakalarla travmalarla dolu bir hayatım var ki psikolojik tedavi almak istesem tıp çaresiz kalır, öyle tükenmiş hissediyorum kendimi. Gel gelelim bugünee... şu yaşıma kadar babamin abimin kararlarıyla geldim, abimin de çocukluğundan çalmışız gençliğini yemişiz bizi büyütmek icin annemlere yardımcı olduğu icin evde herkesin ömrünü tüketmişiz, dördüz olarak dünyaya geldiğim ana lanet eder oldum bu laflar yüzünden. hangi okula gideceğim ne yapacağım her şeye ama her şeye o karar verdi, çünkü benim konuşma hakkım yoktu o bizi yetiştiren kişiydi sonuçta(!) Nihayet atandım ve öğretmenliğe başladım, sorunlar buradan sonra tırmanarak devam etti. Atandıktan iki ay sonra 10 bin lira para istedi iki ayda kim nereye biriktiriyo o parayı, yeni düzen yeni şehir ev kurması alışması haliyle ilk aylar giderlerin en çok olduğu aylardır, o kadar yok olduğu kadar vereyim dedim benim bencilliğim benim hayirsizligim kalmadı, yazıklar oldu bana duymak istemedigim hakaretler işittim babamdan. Sonrasında yine de bir şey demedim elime para geçtikçe gönderdim hesaplamaya kalksam 30 bini rahat geçer, tabi göndereceğim evlâdım sonuçta rakamında değilim yanlış anlamayın olayı kavrayın diye söylüyorum. Evin ihtiyaçlarını giderdim eve doğalgaz döşemesi, eşyaların sıfırdan yenilenmesi, iç dış cephelerin boyası badanası şusu busu her seyo yapıldı, dorduzlerden birisi okuyo onun okul masrafları harcligi bizde oldu diğer kız kardeşim de öğretmen beraber yaptık hepsini ondan da 30 bine yakın çıkmıştır. Bu yasimda çeyize dair tek bir çöpüm yok kenarda... Atandığım yerde birisini sevdim evlenmeye karar verdik aileme konuyu açtığım zaman evlatlıktan reddedildim, yüksekovalıdir tanımadıkları yerdir haklarıdır dedim sindirmeleri icin vakit verdim iki senedir de bekliyorum, insanların eşit olduğunu kimsenin kimseye üstünlük kuramayacağını anlatan ailem insan ayırt eder oldu, şimdiye kadar insanların kendilerini dışlamalarindan duydukları rahatsızlığı anlatan üzülen ailem sevdiğim adamın ailesini küçümsemeye başladı. Bunun haricinde ben parçamı kurtarma derdindeymişim, onlar yetirstirmis baskasi benim parami yiyecekmis, ben bencillikte önde gidermişim.... Daha neler neler.. kavga bağrış çağrış sonunda istemeye istemeye geçen ara tatilde iki defa geldi sevdiğimin ailesi, bir sey demedi, havadan sudan muhabbet esip gönderdi gerisin geri.Vazgecelim diye oyalayıp duruyo. Beklenen yaz tatili geldi ve sevdiğim ve ailesi yine arayip gelmek isteyecek, babam hala vermeme derdinde, öfkesi dinmemiş aynı hakaretler havada ucusuyo. Gelecekler ve yine yildirmaya çalışacak, amaç benden(babamdan) degil onlardan bitti olacak. Şimdi ben ne yapayım, ben artık tükendim ben artık bittim, tahammülüm yok hicbir şeye, bu defa da aynı seyi yaparsa kaçıp gitmek istiyorum... Babamin dinleyecegi kimse yok mu demeyim, cidden yok etrafında tek bir insan kalmadı akrabalarin hepsiyle küs bayramda gelen gidenimiz kapımızı çalanımiz olmuyo... Ben nasıl çıkıcam bu isin icinden bi yol gösterin bana.
Ben evlilikte ne anlarmışım, diziler benim kafamı sulandırmıs, babama sormadan nasıl birisiyle evlilik yoluna girmek istermisim, evleneceğim kişiyi kendim seçtim karar verdim diye deliriyo.