• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kardeşimden NEFRET ediyorum

WhatsApp mesajlarına bak ya ağır ergen.
Karşıma alıp 2 tane çakasım geldi bu ne ya?
Ne demek para verin işime bakayım?
Bence aileniz parasını kessin,sosyal medyada takılmasını,telefonla uğraşmasını falan kısıtlasın.
Bak bakalım kalıyo mu o zaman psikolojik bozuluk falan.
Psikolojisi falan bozuk değil bunun dikkat çekmeye çalışıyor aklınca.
 
Bu çocuğa teşhis koyulmadı mı ?
Şizoid çünkü. Söylemediler mi hiç böyle bir şey ? Hiç mi şizoid kb denip bunun üzerinden bir tedavi uygulanmadı ?
Mutlaka eştanılı rahatsızlıklarıda vardır.
 
Daha önce de burada konu açmıştım ergen kardeşimin şımarıklıkları ile alakalı.

O günden sonra psikayatra götürdük psikolog eşliğinde. Babam bu sıkışık döneminde bile, psikiyatr fiyatlarından haberiniz vardır, dünya para döktü sırf biraz iyileşme olsun diye.
Bugün eve sarhoş geldi, boğma alıp içmişler. Daha 16 yaşında olmasını geçiyorum açık içki almak nedir kör olursun ölürsün diyoruz gülerek ölüm umrumda değil diyor. Onun hayatıymış, karışamazmışız.
Babam kalp hastası, adam bu aptal çocuğa bağırırken bir şey olacak düşüp yığılacak diye o kadar korktum ki…
İntihar düşüncesi, ölüm düşüncesi asla kurtaramıyoruz bu düşüncelerden. O kadar antidepresan hiçbir halta yaramadı demek ki.
Keşke doğmasaydı diyorum içimden müthiş bir öfkeyle, sonra ona dönüyorum yumuşak bir ses tonuyla konuşuyorum tedavi sürecinde zaten psikolojisi bozulmasın diye. Böyle diye diye bizim psikolojimiz bozuldu.
çok üzüldüm size ve ailenize allah sabır versin kardeşinizi de ıslah etsin inşallah
 
Daha önce de burada konu açmıştım ergen kardeşimin şımarıklıkları ile alakalı.

O günden sonra psikayatra götürdük psikolog eşliğinde. Babam bu sıkışık döneminde bile, psikiyatr fiyatlarından haberiniz vardır, dünya para döktü sırf biraz iyileşme olsun diye.
Bugün eve sarhoş geldi, boğma alıp içmişler. Daha 16 yaşında olmasını geçiyorum açık içki almak nedir kör olursun ölürsün diyoruz gülerek ölüm umrumda değil diyor. Onun hayatıymış, karışamazmışız.
Babam kalp hastası, adam bu aptal çocuğa bağırırken bir şey olacak düşüp yığılacak diye o kadar korktum ki…
İntihar düşüncesi, ölüm düşüncesi asla kurtaramıyoruz bu düşüncelerden. O kadar antidepresan hiçbir halta yaramadı demek ki.
Keşke doğmasaydı diyorum içimden müthiş bir öfkeyle, sonra ona dönüyorum yumuşak bir ses tonuyla konuşuyorum tedavi sürecinde zaten psikolojisi bozulmasın diye. Böyle diye diye bizim psikolojimiz bozuldu.
Para vermeyi birakin. Umursamayin bir sure burnu surtsun
 
Öyle güzel anlatmışsınız ki. Benim yaşım sizlerden daha küçük, tanı konalı da çok olmadı (yaklaşık iki sene, üç senedir de doktora gidiyorum) (tam olarak klasik bir bipolar tanısı konmadı, tanımlanmamış bipolar bozukluk dendi, biraz daha hızlı döngülü ve ataklar kısa süreli seyrettiği, gün içinde defalarca aşırı uç duygudurum değişikliği yaşadığım için, ama ataklar aynı belirtilerle gidiyor) ve biliyor musunuz, yaşadıklarınıza benzer şeyler yaşadım. Ailemde şiddet yok, maddi durumumuz iyi. Ama annemle çok sorunum vardı. Ergenlikten ziyade ilkokul çağında çok sorun yaşadık. Hep de dışlanan bir insandım. Ama ailem iyiydi. Dışarıdan bakan herkes bunu görebilirdi. İlk kez depresyona girdiğimde hep yargılandım. Babam çok kızdı. "Ben neler yaşadım sen biliyor musun, ben intihar mı ediyorum" dedi, bağırdı, çağırdı. Annem de tam tersi, ilk defa anlayışlıydı bana karşı. Arada bir o da patlıyordu gerçi :) sonra iş yön değiştirdi, manik durumlar görüldü. Sizinki kadar ağır olmadı hiç, ama hastanelik oldum işte :) hastanede babamla kaldım, orada bile azarımı işittim ama "ne derdin var ki" diye. Kriz geçirip babamın bana trip attığı zamanları bilirim hastanede yatarken :) hep hemşireler destek oldu, beni teselli etti, sarıldılar, babama içten içe çok kızarlardı böyle yaptığı için :) Ama biz o kadar şey yaşadığımız halde sizin gibi bir aile olamadık. Uzun zamandır o hale gelmedim tekrar, ama gelsem babamın vereceği tepkinin olumsuz olacağına öyle eminim ki. Anneme arada bir açıldığımda onun da tepkisi olumlu olmuyor. Duygudurumum her bozulduğunda kendi kendime yaşamak zorunda kalıyorum. Psikiyatristime çoğu zaman dürüst bile olamıyorum, aileme söyleme ihtimali olan şeyleri anlatamıyorum, o da durumun ciddiyetini anlayamıyor. Keşke sizin aileniz gibi ders alsalardı, bunu çok isterdim. Babam ilacımın dozu arttırıldığında bana tavır yapmıştı çok iyi hatırlıyorum :) o yüzden doktor doz artırımı yapmak istediğinde babama söylemesin diye yalvarmak zorunda kalıyorum. Bazen de birçok semptomu gizlemek zorunda kalıyorum, halbuki dürüst olsam tedavi daha iyi gidecek. Ama olamıyorum. Haftaya doktorumu göreceğim aylar sonra, son gittiğimden beri o kadar zor zamanlar yaşadım ki, birçok semptom gösterdim, baş etmekte çok zorlandım, intihar düşünceleri arttı falan, ama hiçbirini adamakıllı anlatamayacağım muhtemelen. Belki bir gün doktor beni iyi sanarken atak geçirip canıma kast edeceğim, belki bu sefer başarıp öleceğim bilmiyorum :) Halbuki babam kızmasa, beni suçlamasa, ben de kötüye gittiğimde doktoruma açılabilirdim, o da tedavimi ona göre düzenlerdi. Doktora intihar düşüncesini söyleyememek nedir ya :) bir de zaten iki kere girişimim olmuştu, riskli bir durum. Ama elimden bir şey gelmiyor :) Benim babam iyi biridir, gerçekten. Ama benden hiç bu şekilde özür dilemedi. Çok çabuk parladığı, beni gerdiği, duygularımı bastırmak zorunda bıraktığı için hiç özür dilemedi. Hatta babam benden bugüne kadar kaç kere ciddi anlamda özür dilemiştir, inanın bilmiyorum. Hiç hatasını kabul etmez. Annem de çok katı bir anne olduğunu kabul etmedi hiç, aslında hiç bu konuyu onunla konuşmadım ama o da hiç söylemedi, hata yaptığına inandığını da sanmıyorum. Şu an katı değil, kendisi de antidepresan kullanıyor senelerdir. Aramız çok çok daha iyi. Ama sizin gibi olmadık hiç. Keşke sizin gibi olabilseydik. En azından bunların benim iradem dahilinde gerçekleşmediği konusunda hemfikir olabilseydik. Ama olsun, sizin hikayenizin bu şekilde devam etmesi beni çok mutlu etti. Niye bu kadar yazdın, ben senin derdini dinlemek zorunda mıyım dersiniz belki ama şundan yazdım, sizin anlattıklarınızın geçmiş kısmını ben kendi yaşadıklarıma çok benzettim, o yüzden yazmak istedim. Kimseye de anlatamıyorum, böyle arada bir bazen kağıda bazen buralara yazıyorum, bir de kendim tam normale dönmemişken bunları yaşayan insanlara tavsiye vermeye çalışıyorum. Keşke onlara verdiğim tavsiyeleri kendime uyarlayabilsem :) Çok konuştum. Umarım yorumunuzun altında bu kadar zırvaladığım için kızmazsınız :) sadece yakın hissettim, benzer hikayelerden dolayı. Umarım hep mutlu olursunuz.

Est. niye zırvalamak olarak göreyim? Bizler ailemizin genellikle önüne geçen, onların hayatını/kaderini kopyalama zincirini kıran, sorgulayan-kabul etmeyen çocuklar oluyoruz; aklımız, bilgimiz, hayata bakışımız yetiştiğimiz çevreyi çabuk solluyor, onların üstüne çıkıyor ve ev içinde çatışmalar başlıyor, muhatap bulamıyoruz kendimize. Bunu fark edemeyip kendi doğrularını cahilce dikte etmeye başladıkları noktada bizler de aklımızla kendimizi deşe deşe hastalığa savruluyoruz. Ne onlar gibi olabiliyoruz ne de onları yok sayarak kendi planımızı oluşturabiliyoruz.

Ben bunu çok düşündüm, biz kendimize alan açmak için çabaladıkça, onları da yıkıp geçmeden bunu yapmaya çalıştıkça batıyoruz. Çünkü böyle çocuklarız, hep beraber bir ideale kavuşalım diyor, onları da salamıyoruz kolay kolay, salamadığımız için de biz hastalanıyoruz.

Ama salmak gerekiyor bir noktada; mesela babanın ne düşüneceğini boş vermen ve kendi iyileşmene odaklanman gerekiyor, intihar düşüncen mi var, anlat doktoruna. Bırak üzerine çalışsın ve seni rahatlatsın doktorun. Babanı sal, o öyle görmüş onun doğrusu katıymış, değişmezmiş. Geç oradan. Sülalede benim de salıp geçtiğim çok insan oldu. Bak annem geldi özür diledi değişti ama bunun da çok sorgusunu yaşadım ben mesela; yani "Ha birinin hayatının içine sıç, sonra sadece özür dile ve bitsin bu kadar mı?" diye de öfkelendim bakma sen. :) Ancak önünde sonunda anlıyorsun ki bu senin hayatın ve ancak sen bunun için çabaladığında bir şeyler değişebilir. İnan annen baban da dahil kimseden hiçbir şey beklememek ve kendi yoluna bakmak en temizi en güzeli. Sen kendi sağlığına odaklan, sen babanın çok önünde bir çocuksun, ona takılıp kendini hasta etme.
 
Est. niye zırvalamak olarak göreyim? Bizler ailemizin genellikle önüne geçen, onların hayatını/kaderini kopyalama zincirini kıran, sorgulayan-kabul etmeyen çocuklar oluyoruz; aklımız, bilgimiz, hayata bakışımız yetiştiğimiz çevreyi çabuk solluyor, onların üstüne çıkıyor ve ev içinde çatışmalar başlıyor, muhatap bulamıyoruz kendimize. Bunu fark edemeyip kendi doğrularını cahilce dikte etmeye başladıkları noktada bizler de aklımızla kendimizi deşe deşe hastalığa savruluyoruz. Ne onlar gibi olabiliyoruz ne de onları yok sayarak kendi planımızı oluşturabiliyoruz.

Ben bunu çok düşündüm, biz kendimize alan açmak için çabaladıkça, onları da yıkıp geçmeden bunu yapmaya çalıştıkça batıyoruz. Çünkü böyle çocuklarız, hep beraber bir ideale kavuşalım diyor, onları da salamıyoruz kolay kolay, salamadığımız için de biz hastalanıyoruz.

Ama salmak gerekiyor bir noktada; mesela babanın ne düşüneceğini boş vermen ve kendi iyileşmene odaklanman gerekiyor, intihar düşüncen mi var, anlat doktoruna. Bırak üzerine çalışsın ve seni rahatlatsın doktorun. Babanı sal, o öyle görmüş onun doğrusu katıymış, değişmezmiş. Geç oradan. Sülalede benim de salıp geçtiğim çok insan oldu. Bak annem geldi özür diledi değişti ama bunun da çok sorgusunu yaşadım ben mesela; yani "Ha birinin hayatının içine sıç, sonra sadece özür dile ve bitsin bu kadar mı?" diye de öfkelendim bakma sen. :) Ancak önünde sonunda anlıyorsun ki bu senin hayatın ve ancak sen bunun için çabaladığında bir şeyler değişebilir. İnan annen baban da dahil kimseden hiçbir şey beklememek ve kendi yoluna bakmak en temizi en güzeli. Sen kendi sağlığına odaklan, sen babanın çok önünde bir çocuksun, ona takılıp kendini hasta etme.
Evet, öyle görmüşler, kendilerince doğruları var en azından babamın öyle. Yetiştiği çevreyi düşününce anlıyorum zaten, babamın kardeşinin de kızında psikotik depresyon tarzı bir şey var, kıza zaten bu yaşına kadar yapmadıkları baskı kalmadı, bir de şimdi hasta diye mutsuz diye kızı suçluyorlar. Mutlu olmak onun seçimi gibisinden davranıyorlar. Benimkiler hiç o kadar olmadı ama işte kafa yapısı benzer, bizimkilere özellikle babama göre de bu hastalığı yönetmek yüzde yüz hastanın elinde. Pes etmezsen hastalanmazsın, istersen iyi olursun, istersen de kendi kendini hasta edersin gibi bakıyorlar olaya, sanki biz çok keyif alıyoruz depresyona girmekten :) babamın annesi babası inanılmaz cahil insanlardı zaten, o ailede okumuş, adam gibi bir üniversite bitirmiş tek kişi de babam. O yüzden normal aslında, o aileden böyle çıkması :) ya kardeşleri gibi olsaydı diye düşünürüm hep. Annem de her şeyin pozitif olmakla olumlu düşünmekle düzeleceğine inanan birisi mesela :) yapacak bir şey yok.

Evet genellikle bizim gibi insanlar aile üyelerinden daha farklı oluyor. Bazı konularda babamın dünya görüşüyle benimki çok çelişir mesela. Annemle yine bir nebze uyuşuyor ama onla da yaşanıyor. Zaten hep böyle değil mi, nerede farklı insan varsa onlara oluyor böyle şeyler.

İntihar düşüncesini paylaşamamak beni inanılmaz rahatsız ediyor. Söylediğim zamanlarda da sanki birkaç hafta önce varmış da geçmiş gibi ya da hafiflemiş gibi, hiç plan yapmıyormuşum gibi anlatmak zorunda kalıyorum halbuki durumu bir bilse, her gün çok şiddetli değil bu düşünce ama bazen inanılmaz şiddetleniyor ve çok zor kontrol ediyorum, düşünmediğim hiçbir gün yok ama bazen inanılmaz şiddetleniyor. Daha uç boyutta, buradan paylaşamayacağım somut şeyler de yaşanıyor, mesela haftaya kontrolüm var günlerdir kara kara düşünüyorum anlatsam mı, anlatırsam nasıl kıvırsam diye :) anlatamayınca kadın hastalığın gidişi için normal şeyler yaşıyorum sanıyor, ciddiyetini anlamıyor. hem üzülmesinler kafasıyla yapıyorum bir taraftan da kendimi düşünüyorum, çünkü hala ister istemez bazı noktalarda aileden bağımsız davranamıyorum yaşım gereği. İster istemez bu intihardır bilmem nedir bunlar kulaklarına gittiğinde sürekli onların baskısı olacak (ilk sefer öyle oldu), yaşantımız tamamen ayrı olmadığı için baskılarına, öfkelerine, üzüntülerine şahit olacağım hatta her zamanki gibi kendimi bırakıp onları sakinleştirmeye çalışacağım, annemin "ben de iyi değilim, kaç yaşıma geldim, diken üstünde yaşamak istemiyorum" diye ağlamasını, babamın "ben koskoca evi geçindiriyorum, ne kadar zorlanıyorum biliyor musun, ben intihar mı ediyorum" söylemlerini dinlemek zorunda kalacağım :) biraz da kendimi düşündüğüm için gizliyorum aslında. Doktora bunu defalarca açıkladım, "bakın lütfen gizli kalsın ben daha kötü etkileniyorum, kaç yaşında insanım aramızda halledelim" diye, ama genelde ağır bir durum olunca gizlemiyor ya da şartlar koyuyor. Bakalım nasıl olacak bu hafta, umarım bir yolunu bulurum :)

O kadar şey yaşandıktan sonra özür çare olmuyor, çok haklısınız. Ama en azından şimdi daha iyisiniz, buna da şükür.

Dediklerinizin her kelimesinde haklısınız. Tavsiyeleriniz için, ciddiye aldığınız için çok teşekkürler :)
 
Back
X