Ayrı zamanlarda, dört farklı kediyi evinde beslemiş biri olarak evde kedi beslemeyi asla tavsiye etmiyorum. Kedinin doğasına aykırı ev ortamı. Özgürlüklerine çok düşkün bir varlık olduklarından, bir zaman sonra sen mi evin sahibi o mu evin sahibi demeye başlıyorsun. Evde kedi varken temizlik olmuyor, ki ne kadar temizim dense de. Kumuna kakasını yapıyor oturuyor, temizlik içgüdüsüyle, poposunu yalamaya başlıyor. Bu davranışı sevene batmıyor ama, sevmeyen biri için mide bulandırıcı. O odaya sokmam bu odaya bastırmam gibisinden davranışlar bir süre sonra kediyi sinirli ve asabi yapıyor çünkü kediler ses tonundan fazlasıyla etkilenen hayvanlar. Doğrusu yasakları da pek tınlamıyorlar yani.
Tüy sorunu keza başlı başına bir dert. En kalitelisinden yemle beslesen de oluyor, hatta belli dönemlerde berbat artıyor. Kendi saçından, eşinin kılından sorun yaşıyorsan kedinin kıllarını da listeye eklemelisin.
Şu var ki, kediler gerçekten harika oyunbazlar, otur saatlerce izle. Kişinin ruh halini olumlu etkiliyor, tabii oyunbaz ve uyumlusuna denk gelirsen. Anne sütünü fazla içememiş kediler asabi oluyor söylemeliyim. Gördüğü ilginin minnettarlığını davranışlarıyla hemen gösteriyor bu hayvanlar. Son beslediğim kedimi bulduğumda üzerinde bozuk para büyüklüğünde kıl dökülmesi vardı. Veterinere götürdüğümde tüylerinin mantardan döküldüğünü öğrendim. Aşıları yapıldıktan sonra yavru hemen iyileşti ve yavru bir kuzu gibi besilendi. Beni hiç bırakmayıp, arabayı her parkedişimde beni karşıladı, kendince ne konuşuyorsa artık, sözleriyle serenat yaparak gönlümü aldı. Kokpite, kaputa, koltuğa çıkarak, ayaklarıma dolanarak 'ben geldim, burdayım' gibisinden davranışlar sergilerdi.
Kedi işi maddi külfeti olan bir şey. Beslemek ayrı bir dert. Kumuydu, aşısıydı, bakımıydı derken küçük de olsa bir imkan gerektiriyor. Eve bir kedi alayım da ben ne yersem o da yesin demek olmuyor. Bitine piresine, kılına kurduna hep bakım gerekiyor. Dört ayaklı bir çocuk gibi yani...