Benim bir arkadaşım da sizinkine çok benzer bir ilişki yaşamıştı. Tam da anlattığınız gibi, o da giyimine düşkün, hayat dolu biriydi. Eski sevgilisi zamanla onun giydiği pantolona bile karışmaya başlamıştı. Hep derdim ona, “Ailen giyimine, makyajına, gezmene karışmıyor da sen elin adamının müdahalesine nasıl boyun eğiyorsun? Sence bu yaptığın doğru mu?” diye.
Arkadaşım da tıpkı sizin gibi, o adam ne yaparsa yapsın bir türlü kopamıyordu. En son adam kendi ayrıldı. Eğer terk etmeseydi arkadaşım hala o ilişkiye devam ederdi.
Bu şahıs belli ki sizden ayrılmıyor. O zaman ayrılma sırası sizde. Ailenizin bile karışmadığı şeylere elin adamı karışıyor ve siz de hayatını onun keyfine göre yaşamaya devam ediyorsunuz. Eğer ayrılmazsanız bu kısıtlamaların dozu iyice artacak, bunun bir sonu yok.
“Keşke ilişkinin başında bu kadar kısıtlayıcı olduğunu söyleseydi” demişsiniz. Bu bahsettiğim kişi, arkadaşımı terk ettikten sonra yine giyimine özen gösteren bir kadınla sevgili oldu. Biriyle birlikte olup onu kafalarındaki kalıba sokmaya çalışıyorlar işte öyle de hastalıklı ruhlular.
O adamın seni terk etmesini bekleme. Hayatını daha fazla ziyan etme. En güzel yaşlarındasın. Bu yılları elin adamının kısıtlamalarıyla harcayacak kadar kendinden nefret etmemelisin. Zarar gördüğün yerden gitmesini bil. Bu konuya önceden yazdığın mesajları tekrar tekrar oku ve ondan bir an önce ayrıl.