Motivasyonum hiç yok. Bir an gaza geliyorum şunu yapacağım bunu yapacağım diyorum ertesi gün o gücü hissedemiyorum yapamazmışım gibi geliyor.
Kesinlikle almam gereken yol çok fazla. Sadece o yola nasıl gireceğimi bulamıyorum.
Çalışma ortamım çok kötü. Bugün geçmedi mesela benim için. Bu paraya bu iş yapılmaz diyorum. Bana umut olacak butik bir şirketten bile başlasam sanki daha iyi olacak herşey
Ama butik bir şirkete geçseniz de aynı sorunları yaşayacaksınız. Düzgün işyerlerinde donanımlı eleman istiyorlar,hasbelkader girseniz bile kendinizi oradaki donanımlı insanlar yanında yabancı gibi hissedersiniz. Dışlanabilirsiniz bile. Oralarda çalışan insanların büyük çoğunluğu iyi derecede dil biliyorlar,rafine zevkleri var,görmüş geçirmişler misal. Bu kişilerle de arkadaşlık etmekte zorlanırsınız. Benim çalıştığım yerde insanlar kış gelince çocuklarıyla kayak tatiline çıkıyor, çocuklarına japonca öğretiyorlar mesela. Yurt dışına alışverişe gidiyorlar, çok iyi evlerde oturuyorlar,çok iyi model arabaları var. İyi yaşantılarını kazançlarına borçlular. Kazançlarını da yüksek donanımlarına borçlular. Bu bir kısır döngü,böyle devam ediyor. Çok iyi şartları olduğu için iyi kazanıyorlar ve çok iyi kazandıkları için de çok iyi şartları var
Şu anda aldığınız maaşın birkaç katını kazanabilmek için çok iyi dil bilmeniz gerekiyor mesela. Kendi sektörünüzde kimsenin bilmediği bilgilere vakıf olmanız gerek. En basiti, bir irsaliyeyi faturayı iyi okuyabilmeli,oradaki söz konusu bir hatayı bulabilmeniz gerekli. Dış ticaret prosedürlerine hakim olmanız gerekli,misal konteynırla mal ithal ediyorsanız,konteynırın yüksekliğine ne kadar mal yüklenebilir bunu bilmeniz ve hesaplamanız gerekli. Bu tarz örnekler çoğaltılabilir,bunlar için başka birinin kapısını çalmayıp kendi işinizi görebildiğiniz zaman bildiklerinizi paraya çevirebilirsiniz.
Mühendis olduğunuz için söylüyorum bunu. Muhasebeci olsaydınız bu yorumların hiç birini yapmazdım mesela. Her meslekte olmazsa olmazlar var.
Ben sizin yaşlarınızdayken küçük ölçekli bir yerde çalışıyordum. 80 kişilik bir firmaydı. Kalite kontrol sorumlusuydum. Aynı zamanda satış departmanına destek veriyordum. Elimde telsiz müşteryle de konuşuyordum,fuarlara da gidiyordum,ürün kontrolü de yapıyordum. Firmada genel müdür altında çalışan 4 kişiden biriydim. Doğru dürüst kime bağlı olduğum bile belli değildi ve gerçekten kuş kadar maaş alıyordum. Ama yılmadım. Deli gibi uğraştım. İki dil biliyordum,bir tane daha öğrendim. Ana dili seviyesine kadar getirdim. Bir gün bile maaşım az demedim. Servisim yoktu araba aldım. Taksitleri ödeyince elime bir şey kalmazdı,bir gün bile dışarıda yemeğe çıkamazdım. Herkes giderdi ben tek başıma yemekhane yemeği yerdim. Çocuk sahibi oldum,işsiz de kaldım. İki ay boyunca evime erzak alamadığım dönemlerden geçtim. Evde çocuk bakmaktan delirdim de. Ama hepsi geçti.
Muhasebe öğrendim,mühendis adamın nesine gerek muhasebe halbuki. Ama öğrendim. Şimdi hiçbir muhasebe müdürü beni uyutamaz mesela
o zamanki muhasebe müdürü arkadaş beni çooook salak yerine koyardı,kendi işlerini bana kitlerdi. Ses çıkarmadım yaptım. Sonuç olarak iyi derecede muhasebe ve finans uzmanıyım diyebiliyorum artık. Kendisi hala aynı firmada muhasebe müdürü. Ama ben yükseldim. Çünkü o benim bildiklerimi asla öğrenemez,asla mühendislik yapamazdı. Ama ben onunkini öğrenebilirdim. Şimdi 39 yaşındayım. Bulunduğum şehir bir büyükşehir. Ve ben mesleğimde iddialıyım,bir kişi daha yoktur benim yaptıklarımı yapabilen. Siz de mühendissiniz,sizde de aynı alt yapı var,hatta belki daha da iyisi var. Siz daha alasını yaparsınız,asla pes etmeyin,tırmalayın. Çünkü tırmalayan kazanıyor.