Boşanmak dışında bir yol olarak çok çok uzak bir şehre gitmek.hem uçak hem otobüs mesefesinde. Hem gelirken zorlansınlar hem de yol parası çok fazla tutsun.ya da sinir krizi falan geçirip hepsiyle küsmek maalesef.pasif direnişten anlayacaklarini sanmıyorum.Kızlar biraz uzunca içimi dökeceğim vakti olan, sıkılmayacak olan okusun. Daha önce de burda benzer dertlerden yakınmıştım ama hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. 30 yaşındayım yaklaşık 2 buçuk yıl oldu evleneli. Eşimle çoook severek evlendik ama biz de muhafazakar aile yapısının sarstığı evliliklerden biriyiz. İstenmeyen gelin olarak (dindar olmadığım için) evlendim ve sonrasında sevildim. Çünkü her şeye uyum sağlamaya, ailesiyle zıtlıklarımızı bile bile verdiğim bu kararın arkasında durmaya çalıştım ama tükendim artık. Beklentileri karşılamaya çalıştım, kimseyle yüz göz olmadım. Cici kız olursan herkes sever tabi. Bu yaşam tarzına alışkın olmadığı halde muhafazakar aileye gelin olan hemcinslerim belki beni anlar. Ben iki kişilik bir yaşam hayaliyle evlenmiştim ama maalesef kendimi bir koloninin üyesi olarak buldum.
Sadece son olayı anlatayım, bir sene eşimin ailesiyle aynı şehirde yaşadıktan sonra benim şehrime taşındık. Nefes alabileyim diye. Eşim bu konuda destekçimdi çünkü o da her şeyin farkındaydı. Peşimden görümcem de buradan biriyle evlenmeye karar verdi. Geçen gün görümcemin düğünü oldu. Zaten hengameleri asla bitmeyen bir aile. Mevlidler, düğünler, bayramlar, ramazanlar, toplanmalar her şey bir olaydır. Düğün de bizim yaşadığımız şehirdeydi. Evini yerleştir, kınası, düğünü, kuaförü derken perişan oldum. Bugün kayınvalidem eşime telefonda dedi ki “Aslında biz babanla düğünden sonra birkaç gün sizde kalacaktık eşyalarımı bile getirmiştim ama moralim bozuktu o yüzden vazgeçtim.” Peşinden de (eşim ufak bir operasyon geçirecek kıl dönmesi) “senin ameliyatına gelir kalırız artık” dedi. Eşim gerek yok falan deyince de ısrar etti. Benim tabi moralim o kadar bozuldu ki anlatamam. Sen eşyalarını bile yanında getirmişsin ama bırak sormayı haber verme nezaketinde bile bulunmamışsın. Ben de düğün telaşı, evi hazırlanırken oluşan dağınıklıkla bırakmıştım. Her şey bir yerde. Ev de hiç müsait değildi yani. Çünkü eşime sordum “buraya gelme planı var mı” diye “hayır direk döneceklermiş” dedi.
Nitekim olay belki basit gözükse de ben artık doldum. İnsan demez mi bu kız da bizim için günlerdir perişan oldu, yorgundur. Düğün ertesi bir de bizle mi uğraşsın? Ya da eşim alt tarafı üç dakikalık kıl dönmesi aldıracak, gör ve git, 1 saatlik mesafe. Neden bir de o arada kendini ağırlatma derdindesin? Görümcem de buraya geldiği için artık benim işim çok zor olacak. Kv damadının olduğu evde kalmaz, kızını da oğlunu da görmek için sürekli benim başımda olacaklar. Ben yatılı misafir hiç ama hiç sevmiyorum. Zaten evim küçük gece geç saatlerde çalışırım, rutinim misafire uymuyor. Görümcem evlenmeden önce canı sıkıldıkça gelir kalırdı, abisi, kuzeni vs. gelip kaldılar. Hiçbirinde ben davet etmedim tabiki. Onlar oğlumun evi rahatlığındalar ama kim ne derse desin ev kadının evidir. Sizinle oğlunuz ilgilenmiyorsa kalkıp kahvaltınızı, akşam yemeğinizi oğlun hazır etmiyorsa sen benim evime geliyorsundur. Adam zaten evde akşamları 2 saat oturuyor sonra yatıp işe gidiyor. Siz bütün gün karı koca benimle oturup ne yapacaksınız? Oğlun yokkk. Gerçekten bu kafayı anlamıyorum ve İnanın bunların üstesinden de kolay gelemiyorum. Bir gün misafir ağırlamak bile benim gücümü aşıyor. Bu işler yani ev hanımlığı, insan ağırlamak da bence altyapı isteyen şeyler. Fakat ben kendimi hiç bu düzene hazırlamadım. Evlendim ve bir anda hayatım değişti. Beni aldılar büyüdüğüm aileden bambaşka bir aileye hop diye bıraktılar. Hayatım değişti ama ben tabi aynı kaldım. Bu hayatla kendim arasındaki zıtlığı da kaldıramıyorum. Eski hayatımı çok özlüyorum.
Zaten görümcem için de “size emanet artık” deyip duruyorlar, burda çok sıkılacakmış, onu yalnız bırakmayacakmışım vs. Yani evlendiğimden beri gelin olma görevlerim hiç bitmedi. Görümcemle de yaşıtız ama ilişkim çok zorlama. Kendisiyle normal şartlarda asla oturup kalkamam, hiç benim anlaşabileceğim türden biri değil. O anlatır anlatır, ben de he he deyip geçerim, mesaimi bitirir yanlarından ayrılırım. Aslında hepsiyle mecbur olduğum sürece görüşüyorum. Haricinde samimiyet kurmayan, geride duran, mesafeli bir tutum içindeyim. Ama bunu delme konusunda çok kararlılar. Mecburiyetler o kadar fazla ki..
Freelance çalışan biriyim, çoğunlukla evden çalışırım. Sırf bu yüzden beni resmen ev hanımı sanıyorlar. İşim varken var, yokken yok evet ama neticede bir işim var. Ben sürekli ajandamı size gösteremem ki. Maaşlı bir işe girsem de kariyerimde gerilemiş olacağım. Kendi işimi yaparken bırakıp başkasının işini yapmak istemiyorum. Gerçi o şekilde çalışsam da haftasonuna denk getirirler, bir yolunu bulurlar. Mutsuzum, hatta depresyondayım. Görümcemin evliliği de burnumun dibinde bitince yok ben kurtulamayacağım, git gide tükeniyorum dedim ve boşanma fikri aklıma düştü.
Eşimi çok seviyorum, bizim yaşam tarzımız, fikirlerimiz tamamen uyuşuyor ama ailesi işte.. Anneci değil ama annesine düşkündür. O sonuçta bu düzene alışık, belki beni anlamayacak. Beni kendinden yana hiç üzmedi de ama onunla evlendiğim için hayatım hep eksi yöne doğru gitti. 3 yıldır kötüyüm, sağlığım bozuluyor stresten artık. Migren ataklarım arttı, cildim bozuldu, kendimi saldım. Eşim doğru seçim olsa bile bu evlilik yanlış seçimdi. Zaten evlilik insanı olmadığımı hep biliyordum fakat içimde yetişkin olduğumdan beri büyüyen bir anne olma isteği var. Sevdiğim adamla tanışınca bu isteğim haliyle katlandı. Bilmem yargılanır mıyım ama sanırım bu istek olmasa ben evlilik düşünmezdim. (Zaten eşimle bir dönem birlikte de yaşadık, o şekilde bir yol düşünürdüm.) İşe bakın ki 1 buçuk yıldır denememize rağmen çocuğumuz da olmuyor..
Neticede ben bu evlilikte ne eş olabildim ne anne, sadece gelin oldum. Artık kimsenin gelini olmak istemiyorum. Galiba bitsin istiyorum. Eşimi suçlamıyorum ama tabiki çoğu erkek gibi ailesine hayır diyemiyor. Zaten ben bu talepler nasıl reddedilir bilmiyorum, karşımda davet beklemeden plan yapan insanlar var ve kötü olmadan reddetmenin yolu da yok. Sorsalar bile hayır deme şansımız yok. Bilmiyorum kv geleceğim dediğinde siz dümdüz hayır istemiyorum diyebiliyor musunuz? Çünkü bahane sununca da alternatif üretiyor tamam deyip geçmiyor.
Bilmiyorum sizce boşanmak dışında bir yol var mıdır? Yanlış anlaşılmasın ben doğruyum onlar yanlış da demiyorum. Ben böyleyim, onlar öyle diyorum. Onlara göre de kendi iç içe geçmiş yaşam biçimleri en doğrusu. Ben sadece buna alışık değilim, kendi aile evimde dahi bireyselliğini koruyan biriydim. Evlenince de evim ayrı, ailem ayrı oldu. (Canım annem evime gelmez bile, beni özlediğinde sen gel ben seni yedirip içireyim der. Eşin de canı istiyorsa gelsin istemiyorsa sakın mecbur hissetmesin der.) Bugüne kadar zorlanmama rağmen hep ben onlara uymaya çalıştım ama gücüm yok artık birilerinin düzenini, idealini, beklentisini yaşamaya. Ben bir insanım diye bağırasım geliyor. Birinin eşi, birinin gelini olmaktan öte gününü nasıl geçireceğini seçme şansını hakeden bir insanım.
Haklısınız ben size hak verdim açıkçası ama eşinizle sorununuz yoksa alternatif yol bulup denemeli. Mesela eşinize konuyu tamamen şeffaf şekilde açtınız mı aileni istemiyorum artık diye doğrudan söylediniz mi ?Kızlar biraz uzunca içimi dökeceğim vakti olan, sıkılmayacak olan okusun. Daha önce de burda benzer dertlerden yakınmıştım ama hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. 30 yaşındayım yaklaşık 2 buçuk yıl oldu evleneli. Eşimle çoook severek evlendik ama biz de muhafazakar aile yapısının sarstığı evliliklerden biriyiz. İstenmeyen gelin olarak (dindar olmadığım için) evlendim ve sonrasında sevildim. Çünkü her şeye uyum sağlamaya, ailesiyle zıtlıklarımızı bile bile verdiğim bu kararın arkasında durmaya çalıştım ama tükendim artık. Beklentileri karşılamaya çalıştım, kimseyle yüz göz olmadım. Cici kız olursan herkes sever tabi. Bu yaşam tarzına alışkın olmadığı halde muhafazakar aileye gelin olan hemcinslerim belki beni anlar. Ben iki kişilik bir yaşam hayaliyle evlenmiştim ama maalesef kendimi bir koloninin üyesi olarak buldum.
Sadece son olayı anlatayım, bir sene eşimin ailesiyle aynı şehirde yaşadıktan sonra benim şehrime taşındık. Nefes alabileyim diye. Eşim bu konuda destekçimdi çünkü o da her şeyin farkındaydı. Peşimden görümcem de buradan biriyle evlenmeye karar verdi. Geçen gün görümcemin düğünü oldu. Zaten hengameleri asla bitmeyen bir aile. Mevlidler, düğünler, bayramlar, ramazanlar, toplanmalar her şey bir olaydır. Düğün de bizim yaşadığımız şehirdeydi. Evini yerleştir, kınası, düğünü, kuaförü derken perişan oldum. Bugün kayınvalidem eşime telefonda dedi ki “Aslında biz babanla düğünden sonra birkaç gün sizde kalacaktık eşyalarımı bile getirmiştim ama moralim bozuktu o yüzden vazgeçtim.” Peşinden de (eşim ufak bir operasyon geçirecek kıl dönmesi) “senin ameliyatına gelir kalırız artık” dedi. Eşim gerek yok falan deyince de ısrar etti. Benim tabi moralim o kadar bozuldu ki anlatamam. Sen eşyalarını bile yanında getirmişsin ama bırak sormayı haber verme nezaketinde bile bulunmamışsın. Ben de düğün telaşı, evi hazırlanırken oluşan dağınıklıkla bırakmıştım. Her şey bir yerde. Ev de hiç müsait değildi yani. Çünkü eşime sordum “buraya gelme planı var mı” diye “hayır direk döneceklermiş” dedi.
Nitekim olay belki basit gözükse de ben artık doldum. İnsan demez mi bu kız da bizim için günlerdir perişan oldu, yorgundur. Düğün ertesi bir de bizle mi uğraşsın? Ya da eşim alt tarafı üç dakikalık kıl dönmesi aldıracak, gör ve git, 1 saatlik mesafe. Neden bir de o arada kendini ağırlatma derdindesin? Görümcem de buraya geldiği için artık benim işim çok zor olacak. Kv damadının olduğu evde kalmaz, kızını da oğlunu da görmek için sürekli benim başımda olacaklar. Ben yatılı misafir hiç ama hiç sevmiyorum. Zaten evim küçük gece geç saatlerde çalışırım, rutinim misafire uymuyor. Görümcem evlenmeden önce canı sıkıldıkça gelir kalırdı, abisi, kuzeni vs. gelip kaldılar. Hiçbirinde ben davet etmedim tabiki. Onlar oğlumun evi rahatlığındalar ama kim ne derse desin ev kadının evidir. Sizinle oğlunuz ilgilenmiyorsa kalkıp kahvaltınızı, akşam yemeğinizi oğlun hazır etmiyorsa sen benim evime geliyorsundur. Adam zaten evde akşamları 2 saat oturuyor sonra yatıp işe gidiyor. Siz bütün gün karı koca benimle oturup ne yapacaksınız? Oğlun yokkk. Gerçekten bu kafayı anlamıyorum ve İnanın bunların üstesinden de kolay gelemiyorum. Bir gün misafir ağırlamak bile benim gücümü aşıyor. Bu işler yani ev hanımlığı, insan ağırlamak da bence altyapı isteyen şeyler. Fakat ben kendimi hiç bu düzene hazırlamadım. Evlendim ve bir anda hayatım değişti. Beni aldılar büyüdüğüm aileden bambaşka bir aileye hop diye bıraktılar. Hayatım değişti ama ben tabi aynı kaldım. Bu hayatla kendim arasındaki zıtlığı da kaldıramıyorum. Eski hayatımı çok özlüyorum.
Zaten görümcem için de “size emanet artık” deyip duruyorlar, burda çok sıkılacakmış, onu yalnız bırakmayacakmışım vs. Yani evlendiğimden beri gelin olma görevlerim hiç bitmedi. Görümcemle de yaşıtız ama ilişkim çok zorlama. Kendisiyle normal şartlarda asla oturup kalkamam, hiç benim anlaşabileceğim türden biri değil. O anlatır anlatır, ben de he he deyip geçerim, mesaimi bitirir yanlarından ayrılırım. Aslında hepsiyle mecbur olduğum sürece görüşüyorum. Haricinde samimiyet kurmayan, geride duran, mesafeli bir tutum içindeyim. Ama bunu delme konusunda çok kararlılar. Mecburiyetler o kadar fazla ki..
Freelance çalışan biriyim, çoğunlukla evden çalışırım. Sırf bu yüzden beni resmen ev hanımı sanıyorlar. İşim varken var, yokken yok evet ama neticede bir işim var. Ben sürekli ajandamı size gösteremem ki. Maaşlı bir işe girsem de kariyerimde gerilemiş olacağım. Kendi işimi yaparken bırakıp başkasının işini yapmak istemiyorum. Gerçi o şekilde çalışsam da haftasonuna denk getirirler, bir yolunu bulurlar. Mutsuzum, hatta depresyondayım. Görümcemin evliliği de burnumun dibinde bitince yok ben kurtulamayacağım, git gide tükeniyorum dedim ve boşanma fikri aklıma düştü.
Eşimi çok seviyorum, bizim yaşam tarzımız, fikirlerimiz tamamen uyuşuyor ama ailesi işte.. Anneci değil ama annesine düşkündür. O sonuçta bu düzene alışık, belki beni anlamayacak. Beni kendinden yana hiç üzmedi de ama onunla evlendiğim için hayatım hep eksi yöne doğru gitti. 3 yıldır kötüyüm, sağlığım bozuluyor stresten artık. Migren ataklarım arttı, cildim bozuldu, kendimi saldım. Eşim doğru seçim olsa bile bu evlilik yanlış seçimdi. Zaten evlilik insanı olmadığımı hep biliyordum fakat içimde yetişkin olduğumdan beri büyüyen bir anne olma isteği var. Sevdiğim adamla tanışınca bu isteğim haliyle katlandı. Bilmem yargılanır mıyım ama sanırım bu istek olmasa ben evlilik düşünmezdim. (Zaten eşimle bir dönem birlikte de yaşadık, o şekilde bir yol düşünürdüm.) İşe bakın ki 1 buçuk yıldır denememize rağmen çocuğumuz da olmuyor..
Neticede ben bu evlilikte ne eş olabildim ne anne, sadece gelin oldum. Artık kimsenin gelini olmak istemiyorum. Galiba bitsin istiyorum. Eşimi suçlamıyorum ama tabiki çoğu erkek gibi ailesine hayır diyemiyor. Zaten ben bu talepler nasıl reddedilir bilmiyorum, karşımda davet beklemeden plan yapan insanlar var ve kötü olmadan reddetmenin yolu da yok. Sorsalar bile hayır deme şansımız yok. Bilmiyorum kv geleceğim dediğinde siz dümdüz hayır istemiyorum diyebiliyor musunuz? Çünkü bahane sununca da alternatif üretiyor tamam deyip geçmiyor.
Bilmiyorum sizce boşanmak dışında bir yol var mıdır? Yanlış anlaşılmasın ben doğruyum onlar yanlış da demiyorum. Ben böyleyim, onlar öyle diyorum. Onlara göre de kendi iç içe geçmiş yaşam biçimleri en doğrusu. Ben sadece buna alışık değilim, kendi aile evimde dahi bireyselliğini koruyan biriydim. Evlenince de evim ayrı, ailem ayrı oldu. (Canım annem evime gelmez bile, beni özlediğinde sen gel ben seni yedirip içireyim der. Eşin de canı istiyorsa gelsin istemiyorsa sakın mecbur hissetmesin der.) Bugüne kadar zorlanmama rağmen hep ben onlara uymaya çalıştım ama gücüm yok artık birilerinin düzenini, idealini, beklentisini yaşamaya. Ben bir insanım diye bağırasım geliyor. Birinin eşi, birinin gelini olmaktan öte gününü nasıl geçireceğini seçme şansını hakeden bir insanım.
Ne diyeyim diyip duruyormus ama mesela gorumcenin her işine gitmek istemeseydiniz gitmeyebilir siniz der mıydı? Meşe sadece birilerinin gelmesi degilkiHaklısınız, aslında ikili ilişkimiz açısından öyle söyledim. Ailesi mevzu olmadığında hiç sorunumuz yoktu. Ne zaman evlendik, biz kavramı genişledi ben o zaman mutsuz birine dönüştüm. Kendisi zaten bu konularda beni haklı buluyor ama “ne diyeyim, gelmeyin mi diyeyim?” şeklinde işin içinden çıkıyor. Bir de ailesinin olduğu şehirden benim şehrime taşındık, elinden geleni yapmış sayıyor sanırım kendini. Ben olsam böyle yapmazdım evet. Onun huzurunu sağlamak için daha fazlasını yapardım
Kadın evden çalışıyorum diyor, işi toplantısı projesi şusu busu var. Ne münasebet çat kapı gelenle hadi yemek yapalım diyip işinden geri kalsın? Sadece kayınvalide değil, görümcesi, kaynı hatta eşinin kuzeni bile haber vermeden geliyormuş. Her çat kapı geleni buyur mu etsin? Evden değil de işyerinde çalışsaydı gelebilecek miydi bu insanlar? İş yapmayıp, hizmet etmeyip kenara çekilmek çözüm mü? Kayınvalide bugün bana hizmet etmezse yarın eder, bugün yapmazsa yarın yapar diyip inada bindirirse? Üstelik oğullarına layık bulmamışlar istememişler. Hayırdır kim bunlar, padişah, kral soyu mu? Kadının ailesinden de utanmamışlar, kendilerine layık görmüyorlar. Ağaç kovuğundan çıkmamış, işi gücü geliri ailesi olan kadını böyle eziklemeye ne hakları var? Aklı varsa hiç birini sokmaz evine. Hem kadını biz muhafazakarız sen bize göre değilsin de ezikle hem de zırt pırt evine git. Yok öyle bir hakkı kimsenin.Ay ben bu kv sorununu anlamıyorum gerçekten. Belkide benim kaynanam dünya tatlısı olduğu içindir. Ama benim evime bana haber vermeden gelen insana misafir gözüyle bakmam ki. Evin bir bireyiymiş gibi davranırım. ne kalkıp işimden geri kalırım ne de o gelecek diye özel tezmilik, yemek hazırlarım. Gelince de söylerim. haberim yoktu yemek yok hadi gel beraber yemek yapalım diye.
kendinizi kasmayın. habersiz gelen birine yemek yapmak sizin göreviniz değil. kimsede hem davet edilmeden gelip hem de hizmet bekleyemez. kv de oğlumun evi diye geliyorsa yapsın oğluna hizmeti. yemeği temiziği o yapsın. çok kasmayın bence. benim acil işim var diyip çekilin kenara.
eşinizi de seviyorsanız bu yüzden arayı bozmayın. net bir şekilde konuşun ve eğer bu durum düzelmezse ayrılacağınızı söyleyin. iş ciddiye binerse o da sınırını çizer.
Hayret içinde okudum eşinin konu sahibini sevmediğini net bi sekilde nasıl soyleyebiliyosunuz? Sinir koyamamis vs demiyorsunuz direkt eşiniz sizi sevmiyor yazmışsınız cok tuhafıma gittiEşimo çok seviyorum deyip durmussunuz ama eşiniz sizi sevmiyor bunca şey yaşayıp karakterinizin. Edilmesine izin verdiği ize göre. Bir kendiniz olmayı deneyin bakalım eşiniz halaniyi olacak mı. Cici kızı herkes sever etkisiz elemansiniznşuan . Yap deyince yapan. Sizi niye sevmesin. Sizi değil de sizin oluşturduğumuz bu karakteri seviyor. Az bir keni benliğimizi ortaya koyun da eşinizin gerçek yüzünü gorun
Böyle olmadığınız biri gibi görünüp yaşamaya çalışırsanız hasta olursunuz. Vücut birsure sonra isyan eder. Ruh ile beden cakisiyor şuan
şimdi eşim beni hiç üzmedi, onu çok seviyorum diyorsunuz o sebeple hemen boşanın diyesi gelmiyor insanın. Eşinizle ciddi ciddi hiç konuştunuzmu bu yaşadıklarınızı psikolojik olarak ne hale geldiğinizi anlattınız mı. anlatmadıysanız anlatın ve sınırı bir şekilde çizsin o taraftan size en ufak bile stres getirmesin yok yapamıyorsa çok mutsuz olduğunuzu söyleyip bir süre ayrı kalın bu sürede kararınız aynıysa 2 medeni insan olarak anlaşmalı boşanırsınız.Kızlar biraz uzunca içimi dökeceğim vakti olan, sıkılmayacak olan okusun. Daha önce de burda benzer dertlerden yakınmıştım ama hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. 30 yaşındayım yaklaşık 2 buçuk yıl oldu evleneli. Eşimle çoook severek evlendik ama biz de muhafazakar aile yapısının sarstığı evliliklerden biriyiz. İstenmeyen gelin olarak (dindar olmadığım için) evlendim ve sonrasında sevildim. Çünkü her şeye uyum sağlamaya, ailesiyle zıtlıklarımızı bile bile verdiğim bu kararın arkasında durmaya çalıştım ama tükendim artık. Beklentileri karşılamaya çalıştım, kimseyle yüz göz olmadım. Cici kız olursan herkes sever tabi. Bu yaşam tarzına alışkın olmadığı halde muhafazakar aileye gelin olan hemcinslerim belki beni anlar. Ben iki kişilik bir yaşam hayaliyle evlenmiştim ama maalesef kendimi bir koloninin üyesi olarak buldum.
Sadece son olayı anlatayım, bir sene eşimin ailesiyle aynı şehirde yaşadıktan sonra benim şehrime taşındık. Nefes alabileyim diye. Eşim bu konuda destekçimdi çünkü o da her şeyin farkındaydı. Peşimden görümcem de buradan biriyle evlenmeye karar verdi. Geçen gün görümcemin düğünü oldu. Zaten hengameleri asla bitmeyen bir aile. Mevlidler, düğünler, bayramlar, ramazanlar, toplanmalar her şey bir olaydır. Düğün de bizim yaşadığımız şehirdeydi. Evini yerleştir, kınası, düğünü, kuaförü derken perişan oldum. Bugün kayınvalidem eşime telefonda dedi ki “Aslında biz babanla düğünden sonra birkaç gün sizde kalacaktık eşyalarımı bile getirmiştim ama moralim bozuktu o yüzden vazgeçtim.” Peşinden de (eşim ufak bir operasyon geçirecek kıl dönmesi) “senin ameliyatına gelir kalırız artık” dedi. Eşim gerek yok falan deyince de ısrar etti. Benim tabi moralim o kadar bozuldu ki anlatamam. Sen eşyalarını bile yanında getirmişsin ama bırak sormayı haber verme nezaketinde bile bulunmamışsın. Ben de düğün telaşı, evi hazırlanırken oluşan dağınıklıkla bırakmıştım. Her şey bir yerde. Ev de hiç müsait değildi yani. Çünkü eşime sordum “buraya gelme planı var mı” diye “hayır direk döneceklermiş” dedi.
Nitekim olay belki basit gözükse de ben artık doldum. İnsan demez mi bu kız da bizim için günlerdir perişan oldu, yorgundur. Düğün ertesi bir de bizle mi uğraşsın? Ya da eşim alt tarafı üç dakikalık kıl dönmesi aldıracak, gör ve git, 1 saatlik mesafe. Neden bir de o arada kendini ağırlatma derdindesin? Görümcem de buraya geldiği için artık benim işim çok zor olacak. Kv damadının olduğu evde kalmaz, kızını da oğlunu da görmek için sürekli benim başımda olacaklar. Ben yatılı misafir hiç ama hiç sevmiyorum. Zaten evim küçük gece geç saatlerde çalışırım, rutinim misafire uymuyor. Görümcem evlenmeden önce canı sıkıldıkça gelir kalırdı, abisi, kuzeni vs. gelip kaldılar. Hiçbirinde ben davet etmedim tabiki. Onlar oğlumun evi rahatlığındalar ama kim ne derse desin ev kadının evidir. Sizinle oğlunuz ilgilenmiyorsa kalkıp kahvaltınızı, akşam yemeğinizi oğlun hazır etmiyorsa sen benim evime geliyorsundur. Adam zaten evde akşamları 2 saat oturuyor sonra yatıp işe gidiyor. Siz bütün gün karı koca benimle oturup ne yapacaksınız? Oğlun yokkk. Gerçekten bu kafayı anlamıyorum ve İnanın bunların üstesinden de kolay gelemiyorum. Bir gün misafir ağırlamak bile benim gücümü aşıyor. Bu işler yani ev hanımlığı, insan ağırlamak da bence altyapı isteyen şeyler. Fakat ben kendimi hiç bu düzene hazırlamadım. Evlendim ve bir anda hayatım değişti. Beni aldılar büyüdüğüm aileden bambaşka bir aileye hop diye bıraktılar. Hayatım değişti ama ben tabi aynı kaldım. Bu hayatla kendim arasındaki zıtlığı da kaldıramıyorum. Eski hayatımı çok özlüyorum.
Zaten görümcem için de “size emanet artık” deyip duruyorlar, burda çok sıkılacakmış, onu yalnız bırakmayacakmışım vs. Yani evlendiğimden beri gelin olma görevlerim hiç bitmedi. Görümcemle de yaşıtız ama ilişkim çok zorlama. Kendisiyle normal şartlarda asla oturup kalkamam, hiç benim anlaşabileceğim türden biri değil. O anlatır anlatır, ben de he he deyip geçerim, mesaimi bitirir yanlarından ayrılırım. Aslında hepsiyle mecbur olduğum sürece görüşüyorum. Haricinde samimiyet kurmayan, geride duran, mesafeli bir tutum içindeyim. Ama bunu delme konusunda çok kararlılar. Mecburiyetler o kadar fazla ki..
Freelance çalışan biriyim, çoğunlukla evden çalışırım. Sırf bu yüzden beni resmen ev hanımı sanıyorlar. İşim varken var, yokken yok evet ama neticede bir işim var. Ben sürekli ajandamı size gösteremem ki. Maaşlı bir işe girsem de kariyerimde gerilemiş olacağım. Kendi işimi yaparken bırakıp başkasının işini yapmak istemiyorum. Gerçi o şekilde çalışsam da haftasonuna denk getirirler, bir yolunu bulurlar. Mutsuzum, hatta depresyondayım. Görümcemin evliliği de burnumun dibinde bitince yok ben kurtulamayacağım, git gide tükeniyorum dedim ve boşanma fikri aklıma düştü.
Eşimi çok seviyorum, bizim yaşam tarzımız, fikirlerimiz tamamen uyuşuyor ama ailesi işte.. Anneci değil ama annesine düşkündür. O sonuçta bu düzene alışık, belki beni anlamayacak. Beni kendinden yana hiç üzmedi de ama onunla evlendiğim için hayatım hep eksi yöne doğru gitti. 3 yıldır kötüyüm, sağlığım bozuluyor stresten artık. Migren ataklarım arttı, cildim bozuldu, kendimi saldım. Eşim doğru seçim olsa bile bu evlilik yanlış seçimdi. Zaten evlilik insanı olmadığımı hep biliyordum fakat içimde yetişkin olduğumdan beri büyüyen bir anne olma isteği var. Sevdiğim adamla tanışınca bu isteğim haliyle katlandı. Bilmem yargılanır mıyım ama sanırım bu istek olmasa ben evlilik düşünmezdim. (Zaten eşimle bir dönem birlikte de yaşadık, o şekilde bir yol düşünürdüm.) İşe bakın ki 1 buçuk yıldır denememize rağmen çocuğumuz da olmuyor..
Neticede ben bu evlilikte ne eş olabildim ne anne, sadece gelin oldum. Artık kimsenin gelini olmak istemiyorum. Galiba bitsin istiyorum. Eşimi suçlamıyorum ama tabiki çoğu erkek gibi ailesine hayır diyemiyor. Zaten ben bu talepler nasıl reddedilir bilmiyorum, karşımda davet beklemeden plan yapan insanlar var ve kötü olmadan reddetmenin yolu da yok. Sorsalar bile hayır deme şansımız yok. Bilmiyorum kv geleceğim dediğinde siz dümdüz hayır istemiyorum diyebiliyor musunuz? Çünkü bahane sununca da alternatif üretiyor tamam deyip geçmiyor.
Bilmiyorum sizce boşanmak dışında bir yol var mıdır? Yanlış anlaşılmasın ben doğruyum onlar yanlış da demiyorum. Ben böyleyim, onlar öyle diyorum. Onlara göre de kendi iç içe geçmiş yaşam biçimleri en doğrusu. Ben sadece buna alışık değilim, kendi aile evimde dahi bireyselliğini koruyan biriydim. Evlenince de evim ayrı, ailem ayrı oldu. (Canım annem evime gelmez bile, beni özlediğinde sen gel ben seni yedirip içireyim der. Eşin de canı istiyorsa gelsin istemiyorsa sakın mecbur hissetmesin der.) Bugüne kadar zorlanmama rağmen hep ben onlara uymaya çalıştım ama gücüm yok artık birilerinin düzenini, idealini, beklentisini yaşamaya. Ben bir insanım diye bağırasım geliyor. Birinin eşi, birinin gelini olmaktan öte gününü nasıl geçireceğini seçme şansını hakeden bir insanım.
Konu sahibi bu hayata adapte olurken kendini yok sayiyor dolayısıyla mutsuzdur. Kocası bunu fark etmiyor. Evlenmeden önce kadın ile şimdiki kadının aynı ışığı sactigini sanmıyorum. Sevde bunu farkederdi. Bu kadar içli dişli olmaya gelemeyecek biri olduğunu sevgiliyle biliyordum ama şimdiki hayatı tam aksi. Seven insan bunu anlat mutsuzlugunu da anlar. Anlamiyorsa sevmiyordur. Anlayıp anlaşmazlığa geliyorsa da kötü kalplidir.Hayret içinde okudum eşinin konu sahibini sevmediğini net bi sekilde nasıl soyleyebiliyosunuz? Sinir koyamamis vs demiyorsunuz direkt eşiniz sizi sevmiyor yazmışsınız cok tuhafıma gitti
Evet haklısınız fakat gerçekten eşiniz napsın gelmeyin mi desin? Siz de ailenize diyemezsiniz.Haklısınız, aslında ikili ilişkimiz açısından öyle söyledim. Ailesi mevzu olmadığında hiç sorunumuz yoktu. Ne zaman evlendik, biz kavramı genişledi ben o zaman mutsuz birine dönüştüm. Kendisi zaten bu konularda beni haklı buluyor ama “ne diyeyim, gelmeyin mi diyeyim?” şeklinde işin içinden çıkıyor. Bir de ailesinin olduğu şehirden benim şehrime taşındık, elinden geleni yapmış sayıyor sanırım kendini. Ben olsam böyle yapmazdım evet. Onun huzurunu sağlamak için daha fazlasını yapardım
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?