Kendinden çok başkasını mutlu etme çabası:/

En sinir oldugum insan tipisiniz. Azcik esimde de var bu huylardan. Bayilirdi birilerine yardimci olmaya bayilirdi ve kendi yaptiklarini asla gormezdi ama biri ona kucucuk birsey yapsin Allllahhh nasilll minnet duyaaarrrr ne yapacagini sasirir hemen kendi de karsilik vermek ister filan... Valla sıtkımı siyirmisti.

Bazi insanlara hayir diyemiyordu. Bisey istediklerinde esimin yerine ben hayir diyiveriyorum rahata eriyoruz. Kimseye bisey yapma, kimse de bize yapmasin benden kimseye minnet bekleme dedim. Hayir selam versek borclu cikcaktik neredeyse. Sacma sacma hareketleri vardi.
Zamanla ite kaka bu sacma hareketlerinden vazgecirdim. :KK70:

Baskasina abartili para savurma olaylarina girmedi Allahtan ama Evlenmeden once yani biz tanismiyorken o para sacmalari yapmistir kesin o ayri...

Siz de harbiden sivri köşeymişsiniz.. her şeyin fazlası zarar
 
İyi geceler hanımlar,

Ben neden böyleyim? diye direkt konuya gireyim. Hayatımın ve hareketlerimin temel motivasyonun başkalarını mutlu etmek olduğunu farkediyorum. 8 ay önce ailemden uzağa taşındım, bazı şeyleri yakından göremeyiz ama biraz dışardan bakınca farkederiz ya, şu an karakterime yapışmış olan bu garip duyarlılık gözüme batmaya başladı.

Sürekli bir mutluluk gözetme havası, aman kırılır mı üzülecek mi düşüncesi.. küçüklüğümden beri böyle, 5-6 yaşlarındayken babamın kaşlarının o günkü duruşundan ruh hali tespiti yapmayı öğrenmiştim. Şimdi hasret gidermeye ailemin yanına geldim, her birine ayrı ayrı sürpriz planladım falan filan. Zaten dışardan gelince hediye alınır, çok da severim hediyeleşmeyi ama şöyle bir durum farkettim ; kendime bir şey alacaksam 50 saat düşünür sonra aman boşver der cimrileşirim, yeğenlerime, aileme, arkadaşlarıma hediye alacağım zaman çılgınlarca savururum. Başkası bana maddi manevi bi iyilikte bulunduğu zaman gözümde aşırı derece büyür o iyilik ama kendim bişey yapıyorsam ‘tamam bu kadar yeterli’ düğmem yok, hep yaptığım azmış gibi hissederim. Sadece maddi konularda açığa çıkan bişey değil, mesela karşı taraf son mesajı yazarsa huzursuz olup mutlaka son bir emoji göndermek, restoranda manzarası güzel olan tarafı arkadaşa bırakıp diğer sandalyeye oturmak, buluşmaya geç kalmamak için epey kasmak ama karşı tarafın sallana oyalana geç geldiğini farketmek gibi küçük deneyimlerle dolu hayatım. Sıradan şeyler esasında ama üzerinde düşününce biraz rahatsız etti. Dışardan bakılınca da kendine güvenli biri gibi duruyorum, konuşkanım, atılganım ama ruhumun derinliklerinde bir yerlerde birilerine yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor artık. Bencil olmak istiyorum olamıyorum, kendi isteklerimi ön plana koymakta başarısızım. Bunla alakalı epey sıkıntı çektim, hayatımı etkileyen bazı konularda elimi yeterince sert masaya vuramadığım da oldu.

Evliliğimde ise daha inatçıyım, eşimle aramızda aşikar bi zıtlık varsa isteğimde inat ederim ama temel olarak aile, bazen de akraba ve arkadaş ortamında birleştirici, minnok, sevgi pıtırı olma görevini vermişim kendi kendime. Yordu..

İyilik meleğiyim gibi durdu böyle yazınca ama temelinde iyilik değil sevilme-sevilmeme endişesi var gibi hissediyorum. Ay bilemedim garip garip hisler...

Alakasiz ama burcun nedir
 
Yengeç ( müsebbibim..) :KK55:)

Tahmin ettim bende yengecim ayni seyleri bende yapiyorum. Karsilik gordukce de mutlu oluyorum :) bencil olamiyoruz , sevdiklerimize karsi savurganiz. Yeri gelir kendime bisey almam ama baskalarina acimadan alirim :)

Bunu soylersem kırılir. Bunu yapmayayim. Hayir dersem uzulur diye diye omur geciyor. Ve cok ilginc ki baskalari seni bu konularda anlamiyor.

Yani dunyanin biyerinde yangin ciksa oturup agliyorsun icin yana yana herkes ne var bunda ya diyor bu bir ornekti :)

Ben daha cozemedim cozersen haberim olsun :)
 
Bu arada bu davranışlarımın açığa çıkması için ilk kural karşımda sevdiğim biri olması. Yani nefret ettiğim bir insanla kavga etmeye çekinmek, kırılıp kırılıp içe atmak, hayır diyemediğinden ezilip büzülmekle, zayıflıkla ilgili değil .. seviyorum, incitmeyeyim tarzında ilerliyor.
 
Tahmin ettim bende yengecim ayni seyleri bende yapiyorum. Karsilik gordukce de mutlu oluyorum :) bencil olamiyoruz , sevdiklerimize karsi savurganiz. Yeri gelir kendime bisey almam ama baskalarina acimadan alirim :)

Bunu soylersem kırılir. Bunu yapmayayim. Hayir dersem uzulur diye diye omur geciyor. Ve cok ilginc ki baskalari seni bu konularda anlamiyor.

Yani dunyanin biyerinde yangin ciksa oturup agliyorsun icin yana yana herkes ne var bunda ya diyor bu bir ornekti :)

Ben daha cozemedim cozersen haberim olsun :)

Ben de geçen ağır yaşamlarda biri öldü diye yatağa girip ağladım..

Seni çok iyi anlıyorum, çözersem kesinlikle burada bir güncelleme yaparım:)
 
Ablama kurutma makinesi markası soracaktım ama soramadım ondan bence Ahahahaha ( bak böyle garip şeyler hatırlıyorum )

Bebişim gerçekten kendimle de garip ritüellerim var. Duştan sonra mutlaka aynayı silip kendime gülümserim, manyak gibi kendime sevgi dolu şeyler söylerim, affederim ve severim kendimi.. öyle biliyorum.

Bu böyle başka başka bir şey, derinden geliyor.
Kurutma makinesi mevzusunu ben bile unutmuştum. Gelgelelim turkiyeye geldiğini bdv den ögrendim. Bak biraz zorlasam ona kırılabilirim
 
İyi geceler hanımlar,

Ben neden böyleyim? diye direkt konuya gireyim. Hayatımın ve hareketlerimin temel motivasyonun başkalarını mutlu etmek olduğunu farkediyorum. 8 ay önce ailemden uzağa taşındım, bazı şeyleri yakından göremeyiz ama biraz dışardan bakınca farkederiz ya, şu an karakterime yapışmış olan bu garip duyarlılık gözüme batmaya başladı.

Sürekli bir mutluluk gözetme havası, aman kırılır mı üzülecek mi düşüncesi.. küçüklüğümden beri böyle, 5-6 yaşlarındayken babamın kaşlarının o günkü duruşundan ruh hali tespiti yapmayı öğrenmiştim. Şimdi hasret gidermeye ailemin yanına geldim, her birine ayrı ayrı sürpriz planladım falan filan. Zaten dışardan gelince hediye alınır, çok da severim hediyeleşmeyi ama şöyle bir durum farkettim ; kendime bir şey alacaksam 50 saat düşünür sonra aman boşver der cimrileşirim, yeğenlerime, aileme, arkadaşlarıma hediye alacağım zaman çılgınlarca savururum. Başkası bana maddi manevi bi iyilikte bulunduğu zaman gözümde aşırı derece büyür o iyilik ama kendim bişey yapıyorsam ‘tamam bu kadar yeterli’ düğmem yok, hep yaptığım azmış gibi hissederim. Sadece maddi konularda açığa çıkan bişey değil, mesela karşı taraf son mesajı yazarsa huzursuz olup mutlaka son bir emoji göndermek, restoranda manzarası güzel olan tarafı arkadaşa bırakıp diğer sandalyeye oturmak, buluşmaya geç kalmamak için epey kasmak ama karşı tarafın sallana oyalana geç geldiğini farketmek gibi küçük deneyimlerle dolu hayatım. Sıradan şeyler esasında ama üzerinde düşününce biraz rahatsız etti. Dışardan bakılınca da kendine güvenli biri gibi duruyorum, konuşkanım, atılganım ama ruhumun derinliklerinde bir yerlerde birilerine yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor artık. Bencil olmak istiyorum olamıyorum, kendi isteklerimi ön plana koymakta başarısızım. Bunla alakalı epey sıkıntı çektim, hayatımı etkileyen bazı konularda elimi yeterince sert masaya vuramadığım da oldu.

Evliliğimde ise daha inatçıyım, eşimle aramızda aşikar bi zıtlık varsa isteğimde inat ederim ama temel olarak aile, bazen de akraba ve arkadaş ortamında birleştirici, minnok, sevgi pıtırı olma görevini vermişim kendi kendime. Yordu..

İyilik meleğiyim gibi durdu böyle yazınca ama temelinde iyilik değil sevilme-sevilmeme endişesi var gibi hissediyorum. Ay bilemedim garip garip hisler...
çocukluğunuzda aile ici sevgi durumu bunun belirleyicisi. Kosulsuz sevgi alinip alinmadigi belirleyici.
Aile icinde -sunu yaparsan, seni severim- tarzı muameleye maruz kalan bazı cocuklar hep sevileyim diye fedakar oluyorlarmis.
 
yaptıklarınızdan mutluysanız neden takıntı yaptınız.
siz normalsiniz bence
duyarlı deger veren saygılı normal bir insansınız yapmaya da devam edinin insanın ailesi sevdigi arkadaşlarına önem vermesi degişmeli denilecek huy yada karakter degildir bence.
aslında tanışsak mı?
arkadaş olurduk sizden bana da bulaşırdı bu huylar
size bakın aynı şeyleri size yapardım bende
 
Bende böyleyim..Doğan Cüceloglu der ki: hayır demeyi öğrenmek için içinizdeki evet 'i kesfetmeniz lazım.
neyi istemediğinizi neyi istediğimizi iyi bilmemiz lazım.
Sana kucuk bir olayimi anlatayim
Evim oğlumun okulunun dibinde ve okuldan arkadaşlık ettiğim bir veli ile sık sık görüşürüz.son zamanlarda benim hazirlandigim sınav durumu yüzünden pek gorusmuyordum.sonra bu bayan beni ara ara arayıp evine davet ediyordu.bazi akşamları çocuğu okuldan benim almamı günde carsida ya da annesinde olduğunu söylüyordu.bir iki kere yaptım bir de şunu farkettim beni evine davet ettiği zamanların ertesi günü oğlunu okuldan alır mısın diye mesaj atıyordu..yani önceden planlıyordu. Sinsi pislik
Bu durum beni çok rahatsız etti ama bu turlu hayır programim var diyemedim.niye diyemitorum anlayamiyordum ama çok çok sinirleniyordum.
Sonunda mesaj yazarak musait olmadığımı soyledim.bir daha hiç aramadım okulda da sadece merhabalmstim.

Bu halimizi aşmazsak bazı sinsiler bu durumu kullanır.asmak zorundayız.
 
çocukluğunuzda aile ici sevgi durumu bunun belirleyicisi. Kosulsuz sevgi alinip alinmadigi belirleyici.
Aile icinde -sunu yaparsan, seni severim- tarzı muameleye maruz kalan bazı cocuklar hep sevileyim diye fedakar oluyorlarmis.
Öyle mi gercekten .bı yerde mi okudunuz ..paylaşırsaniz sevinirim
 
Tipki ben,kendim yazmis gibi hisettim:) Yazdiklarinizla sonuca bagladiginiz tespitleriniz dogru. Nerden biliyorsunuz derseniz bende ayni dertlerden muzdariptim:KK43: psikolog dan terapi aldigim donemde sevgi almak icin verdigim ve bu kadar baskalarini mutlu etmeye calistigim cikti. Boyle olusuda cocuklugumda yeteri kadar sevgi gormedigim ve sevgiden mahrum birakildigim icin boyle davraniyormusum:KK43:( Simdi sevgi almak icin vermemeye direniyorum:))
Kesinlikle doğru bu tespit. Bir pedagogun kitabında okumuştum. Hatta bunu çocukluk dramı olarak adlandırmıştı maalesef.
 
Çocukluk döneminde aşırı sevgi gördüm esasında. Ergenlik sonrasında, bilhassa 17 yaşımdan sonra ise dengesiz bir sevgi gördüğümü düşünüyorum. Kavga etme sonra birden aşırı sevgi görme, sonra birden takdir edilmeme, uyumaya giderken gene sevildiğimin söylenmesi vs. vs. Şimdiyse sürekli mutlu etmeye çalışıyorum, evlendiğim için bile uzun süre kendimi babama karşı suçlu hissettim. Yeni soyadımı söylemeye halen utanıyorum. En aşırı babamdan sevgi görüyorum ama mutlu etmek için en çok çabaladığım kişi de o oldu galiba. Şimdi yoruldum, bana olan yanlış yaklaşımlarını farkettim. Kafam karıştı

Inanamiyorum sen benmisin yoksa ben senmiyim :p 17yasindan baba konusuna kadar tipa tip ayniyiz
 
İyi geceler hanımlar,

Ben neden böyleyim? diye direkt konuya gireyim. Hayatımın ve hareketlerimin temel motivasyonun başkalarını mutlu etmek olduğunu farkediyorum. 8 ay önce ailemden uzağa taşındım, bazı şeyleri yakından göremeyiz ama biraz dışardan bakınca farkederiz ya, şu an karakterime yapışmış olan bu garip duyarlılık gözüme batmaya başladı.

Sürekli bir mutluluk gözetme havası, aman kırılır mı üzülecek mi düşüncesi.. küçüklüğümden beri böyle, 5-6 yaşlarındayken babamın kaşlarının o günkü duruşundan ruh hali tespiti yapmayı öğrenmiştim. Şimdi hasret gidermeye ailemin yanına geldim, her birine ayrı ayrı sürpriz planladım falan filan. Zaten dışardan gelince hediye alınır, çok da severim hediyeleşmeyi ama şöyle bir durum farkettim ; kendime bir şey alacaksam 50 saat düşünür sonra aman boşver der cimrileşirim, yeğenlerime, aileme, arkadaşlarıma hediye alacağım zaman çılgınlarca savururum. Başkası bana maddi manevi bi iyilikte bulunduğu zaman gözümde aşırı derece büyür o iyilik ama kendim bişey yapıyorsam ‘tamam bu kadar yeterli’ düğmem yok, hep yaptığım azmış gibi hissederim. Sadece maddi konularda açığa çıkan bişey değil, mesela karşı taraf son mesajı yazarsa huzursuz olup mutlaka son bir emoji göndermek, restoranda manzarası güzel olan tarafı arkadaşa bırakıp diğer sandalyeye oturmak, buluşmaya geç kalmamak için epey kasmak ama karşı tarafın sallana oyalana geç geldiğini farketmek gibi küçük deneyimlerle dolu hayatım. Sıradan şeyler esasında ama üzerinde düşününce biraz rahatsız etti. Dışardan bakılınca da kendine güvenli biri gibi duruyorum, konuşkanım, atılganım ama ruhumun derinliklerinde bir yerlerde birilerine yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor artık. Bencil olmak istiyorum olamıyorum, kendi isteklerimi ön plana koymakta başarısızım. Bunla alakalı epey sıkıntı çektim, hayatımı etkileyen bazı konularda elimi yeterince sert masaya vuramadığım da oldu.

Evliliğimde ise daha inatçıyım, eşimle aramızda aşikar bi zıtlık varsa isteğimde inat ederim ama temel olarak aile, bazen de akraba ve arkadaş ortamında birleştirici, minnok, sevgi pıtırı olma görevini vermişim kendi kendime. Yordu..

İyilik meleğiyim gibi durdu böyle yazınca ama temelinde iyilik değil sevilme-sevilmeme endişesi var gibi hissediyorum. Ay bilemedim garip garip hisler...

Bu baskasının duygusundan kendını sorumlu hissetme . Duyguların manıpule edilmiş olması diye ifade edilen durum. Ben de aynı konudan müzdaribim. Bu terimlerle arayarak aydınlatıcı makaleler okuyabilirsiniz
 
İyi geceler hanımlar,

Ben neden böyleyim? diye direkt konuya gireyim. Hayatımın ve hareketlerimin temel motivasyonun başkalarını mutlu etmek olduğunu farkediyorum. 8 ay önce ailemden uzağa taşındım, bazı şeyleri yakından göremeyiz ama biraz dışardan bakınca farkederiz ya, şu an karakterime yapışmış olan bu garip duyarlılık gözüme batmaya başladı.

Sürekli bir mutluluk gözetme havası, aman kırılır mı üzülecek mi düşüncesi.. küçüklüğümden beri böyle, 5-6 yaşlarındayken babamın kaşlarının o günkü duruşundan ruh hali tespiti yapmayı öğrenmiştim. Şimdi hasret gidermeye ailemin yanına geldim, her birine ayrı ayrı sürpriz planladım falan filan. Zaten dışardan gelince hediye alınır, çok da severim hediyeleşmeyi ama şöyle bir durum farkettim ; kendime bir şey alacaksam 50 saat düşünür sonra aman boşver der cimrileşirim, yeğenlerime, aileme, arkadaşlarıma hediye alacağım zaman çılgınlarca savururum. Başkası bana maddi manevi bi iyilikte bulunduğu zaman gözümde aşırı derece büyür o iyilik ama kendim bişey yapıyorsam ‘tamam bu kadar yeterli’ düğmem yok, hep yaptığım azmış gibi hissederim. Sadece maddi konularda açığa çıkan bişey değil, mesela karşı taraf son mesajı yazarsa huzursuz olup mutlaka son bir emoji göndermek, restoranda manzarası güzel olan tarafı arkadaşa bırakıp diğer sandalyeye oturmak, buluşmaya geç kalmamak için epey kasmak ama karşı tarafın sallana oyalana geç geldiğini farketmek gibi küçük deneyimlerle dolu hayatım. Sıradan şeyler esasında ama üzerinde düşününce biraz rahatsız etti. Dışardan bakılınca da kendine güvenli biri gibi duruyorum, konuşkanım, atılganım ama ruhumun derinliklerinde bir yerlerde birilerine yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor artık. Bencil olmak istiyorum olamıyorum, kendi isteklerimi ön plana koymakta başarısızım. Bunla alakalı epey sıkıntı çektim, hayatımı etkileyen bazı konularda elimi yeterince sert masaya vuramadığım da oldu.

Evliliğimde ise daha inatçıyım, eşimle aramızda aşikar bi zıtlık varsa isteğimde inat ederim ama temel olarak aile, bazen de akraba ve arkadaş ortamında birleştirici, minnok, sevgi pıtırı olma görevini vermişim kendi kendime. Yordu..

İyilik meleğiyim gibi durdu böyle yazınca ama temelinde iyilik değil sevilme-sevilmeme endişesi var gibi hissediyorum. Ay bilemedim garip garip hisler...
Sevgi aramak bence sevilmeme korkusu
 
Back
X