Lafa gelince mangalda kül bırakmadığımız ama gerçekte zemini sağlıksız, altı boş, içi çürümüş toplum, aile, ahlak anlayışımızın; her hücremize yerleşmiş ve bilinçli şekilde körüklenen çarpık inanç ve değerlerimizin bizi götüreceği yer tam olarak bu işte. Bi kadının evladının "Anne ölme" çığlıkları arasında "Ölmek istemiyorum." diyerek son nefesini verişi varabileceğimiz son nokta.
Son 15 yılda kaç tane siyasi ya da toplumsal figür tarafından bi kadının ne yapması, ne yapmaması, ne giymesi, nasıl davranması gerektiği hakkında tabiri caizse fetvalar duydunuz mesela bi düşünün. Sayısını hatırlayamacagınız kadar çoktur.
Son 15 yılda "erkek olmayı" güç ve şiddet gösterileriyle bağdaştıran, gücü yetmeyenin, yumruğunu masaya vurmayanın adam sayılmadığının pompalandığı kaç tane dizi yayınlandı?
Kıskançlığın en hafif haliyle komedi unsuru olarak kullanıldığı, günün sonunda sevmenin sevilmenin mutlak bi koşulu kabul edildiği; "Sen benimsin" "Sen bana aitsin" "Sen bana emanetsin" laflarına "Of bee erkek dediğin tam olarak böyle olur işte" diye salya akıtıldığı bi toplumda yaşamıyo muyuz?
Sonra tam olarak böyle oluyo işte. Kadın "kişi" kabul edilmiyo; haliyle fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne, iradesine, hayır deme hakkına, kişisel alanına saygı duyulmuyo. Varlığı varlıktan sayılmıyo, yoklugu da anca üçüncü sayfa haberi oluyo.
Devletin koruyucu ve önleyici önlemlerini tartışmayı bırakıp iş işten geçtikten sonra ne yapılacağını konuşuyoruz mesela. İsterseniz kazığa oturtun şimdi o caniyi, o çocuğun gözünden annesinin kayıp gidişini silebilir misiniz? Sanki var olan cezalar hakkıyla uygulanıyormuş gibi olmayanların hayalini kuruyoruz ki o ceza önerilerimiz bile şiddete övgüden ibaret.
Bu caniyi nasıl yetiştirdi bu toplum, bu canilerden kaç tane yetiştirdi, yenilerini yetiştirmemek için ne yapmak lazım, şu elimizde bu adi herif gibi patlamaya hazır kaç bomba var, bir milyon mu üç milyon mu? Bunlar hiç konuşulmuyo. Olayların sebebini ani öfke patlamasında, cinnette, namusta, ne yaptı da hak etti de bulan andavallar zaten katillerden aşagı degiller.
Ya en basitinden en iyi niyetle söylenen cümleler bile o hastalıklı sahiplenme ve kadını erkekliğin dogal uzantısı haline getirme durumuna hizmet ediyo.
"Kadınlar emametinizdir" Çok tatlı da sorun şu ki eger ortada bi emanet varsa ona ihanet edip etmemek emanet sahibine verilen bi haktır, siz emanetin herhangi bi seye hakkı oldugunu hic gördünüz mü mesela, göremezsiniz.
Eğer ortada bi emanet varsa, sahip olma durumu varsa dilediğin gibi hükmetmek ve kullanmak hakkı da vardır ki cani ruhlu bi herifin hükmü de böyle olur.
"Kadın boşadı mı beni bi de başkasıyla mı evlenecek, başkası mı ele gecirecek onu, sahibi olacak, istedigi gibi o kullamacak bundan sonra?" Al sana kimliği kişiliği tehdit altında hisseden, saldırganlaşan, vahşi bi hayvan gibi karısının boynuna saldıran bir adet onun bunun evladının bilinçaltı.
Kadın erkeğin hiçbi haltı değildir bi ögrenebilsek şunu. Malı değildir, emaneti değildir, hiçbi haltı değildir. Kadının yaptığı, soylediği, giydiği herhangi bi şey erkeğin varlığına, erkekliğine bi saldırı değildir. Kimse kimsenin dünyasının sonu değil bi ögretebilsek, kimse kimsenin sonu olmak için gözünu böyle adice, böyle vahşice karartmayacak belki de, yoluna bakacak, insan olacak.