Kırıkkale'de kocası(!) tarafından öldürülen masum anne...

Eskı kocamdan benı aldattıgı ıcın bosandım. Bosanırkende cok cırkeflestım. Hayatımı bana sormadan bu sekılde yonlendırdıgı ıcın ona kızgındım . Seneler oldu ayrıyız, ıkımızde evlendık. Ortak cocugumuz var ama o bosandıktan sonra cocugu hıc gormedı kı 2 aylık bır bebektı oglum . 9.5 sene gectı uzerınden .

Herkes kendı yoluna gıttı ne kadar bosandıktan sonra olan tavrını begenmesemde o kadar kusursuz bır ayrılık yasadık kı.

Iyı kı boyle olmus dıyorum. Iyı kı tamamen ayrılmısız kı herkes kendı yoluna saglıklı yuruyebılmıs. Bu konuya ben bakmaya korkuyorum gercekten
 
Benim yasadigm yerde, yurtdisi bu arada gecen ay birisi bir anne ve cocugunu tam tramvay geldigi sirada raylara yitmis arkalarindan ikiside öldü. O günden beri zaten tramvaya binmeye korkuyordum simdi bu olaylardan sonra korkularim daha da artti arkamdan biri yakin mesafe yürüyünce cok korkuyorm ya da asansörde biriyle tek basima kaldigimda terliyorum resmen:KK43:

Aman Allah'ım😲 çok üzücü yaa😟
Kimmiş o yapan cani psikopatmı yoksa kasten mi yapmış?
 
Eskı kocamdan benı aldattıgı ıcın bosandım. Bosanırkende cok cırkeflestım. Hayatımı bana sormadan bu sekılde yonlendırdıgı ıcın ona kızgındım . Seneler oldu ayrıyız, ıkımızde evlendık. Ortak cocugumuz var ama o bosandıktan sonra cocugu hıc gormedı kı 2 aylık bır bebektı oglum . 9.5 sene gectı uzerınden .

Herkes kendı yoluna gıttı ne kadar bosandıktan sonra olan tavrını begenmesemde o kadar kusursuz bır ayrılık yasadık kı.

Iyı kı boyle olmus dıyorum. Iyı kı tamamen ayrılmısız kı herkes kendı yoluna saglıklı yuruyebılmıs. Bu konuya ben bakmaya korkuyorum gercekten
Geçen buraya bir konu açılmıştı
Kadın eski kocasının çocuğunu görmediğinden yakınıyordu
Normalde babanın çocuğunu görmemesi üzücü bir duruken o kadın için sevindim
Bu haberler öyle psikolojimi bozdu ki tüm eski kocaları - sevgilileri potansiyel katil olarak görüyorum
 
Son düzenleme:
Burada ekşi sözlük'te isolde nickli üyenin yazdığı yazıyı paylaşmak istiyorum. Biraz uzun ama yazısı beni çok etkiledi.

"bugüne dek eski eşi, mevcut eşi, ayrıldığı sevgilisi, nişanlısı, kardeşi, babası, kuzeni, komşusu ama mutlaka bir erkek tarafından öldürülen çok kadını duydunuz, bir gazetenin üçüncü sayfasında kendilerine ayrılan 4 santimetrekarelik yerde gariban gariban gülümseyen yüzlerini gördünüz, üzüldünüz, katiline küfrettiniz, sonra unuttunuz onları. izlediğiniz diziden bir kare, uzak bir masal gibiydi onların yaşadığı, ta ki bir tanesini, boynundan aşağı kanlar boşalarak "ölmek istemiyorum" derken görene ve duyana kadar.

şimdi idrak edebildiniz mi, emine, şule, nazmiye, halide, fatma, münevver, özgecan, nuray, esra ve binlercesi "gerçekten" ölmüş? ölmek istemiyorum diye çığlık atarak ölmüş, erkeğe "beni öldürme" diye yalvararak ölmüş, yarı baygınken aşağı atılıp, öldüğünü beton zemine şiddetle çakılırken yaşadığı can acısıyla anlayarak ölmüş, çocuklarının gözü önünde kanları aka aka ölmüş, üst komşusu çığlıklarına "karı koca arasında olur öyle şeyler" derken ölmüş. ailesi, toplum ve devlet tarafından sırtından itile itile "kocandır, yuvandır" diye katilinin inine geri gönderilirken ölmüş. hepsinin başına dünyada en çok korktuğunuz, gerçekleşmesin diye kilosu 50 bin liralık otları kaynatıp içerken vitaminleri 3'er 3'er yuttuğunuz, yağan yağmur size değmesin diye saçak altında dikilerek beklediğiniz o şey gelmiş işte. ölmüşler. hem de 80 küsür yaşında, bir yatakta huzur ya da acı içindeyken, ameliyattayken, uykunuzdayken gelen bir ölümle değil; boğazları, elleri, kolları kesilerek, ölmekte olduklarını bilerek ölmüşler. yaşananlar uzak bir galakside, sadece hayal ve dayanma gücünüzün belirlediği sınırlarda düşünebildiğiniz ve unutabildiğiniz kadar olan zulümler değilmiş. erkek şiddeti, ölüm, işte tüm çıplaklığıyla buymuş meğer.

şimdi herkes emine bulut'u konuşuyor, yas tutuyor, hiçbiri frida kahlo, virginia woolf ya da başka bir ünlüye ait olmayan sözler onlara aitmiş gibi storilerde atılıyor, elimiz kolumuz bağlı oturup çığ gibi büyüyen tepkimizin emine bulut'u da bir hashtage dönüştürmesini izlerken bu cinayeti "çok haklı", "eh biraz haklı", "haksız ama o adam da kim bilir neler yaşadı" bulan zihinleri tabi ki görmüyoruz, biz sosyal medyadan esip gürlerken onlar cinayet çarkını takır takır döndürmeye devam edecekler, çünkü bu ülkede bir erkekten "ayrılmış" bir kadın olmak başına gelen her şeyi hak etmektir.

çünkü bir erkek boşandığında sevdiği kadını değil; donlarını, kokulu çoraplarını, gömleklerini evin muhtelif köşelerinden toplayıp yıkayan ve ertesi gün sihirli bir değnek dokunmuşçasına yerli yerine koyan çamaşırcısını, kuru temizlemecisini kaybeder.

1 haftalık lohusa haliyle kalkıp tuvaletleri çamaşır suyuyla ovarken dikişleri patlayan o fedakar hizmetçisini, paspasçısını kaybeder.

eve gelince suratına "ne yiyeceğim?" diye bön bön baktığı, o da çalışıyorsa "anam her gün 3 çeşit koyardı" diye homurdanacağı, çalışmıyorsa verdiği 3 kuruşla mutfakta mucizeler yaratamadığı için kenara para aşırmakla suçlayacağı aşçısını, bulaşıkçısını kaybeder.

çocuk doğurunca işine ara vermese "kötü anne", ara verse "evde yatıp göt büyüten hazır yiyici" beleş bakıcısını kaybeder.

patronundan azar yiyince, amcasının oğlu borç vermeyince, sokakta laf attığı "evdekine benzemeyen" güzel kadın tepki gösterince, yüz vermeyince sinirlenip tüm hıncını çıkaracağı stres topunu kaybeder.

kendine, sülalesine hizmet ettireceği, yaşlısına hastasına baktıracağı hizmetçisini, bakıcısını kaybeder.

kendi 2,5 dakikalık zevkinden başka hiçbir şeyi düşünmeyerek içine gireceği, kadın istemezse kutsal belediye nikahının verdiği yetkiye dayanarak bu sefer zorla gireceği bir et parçasını kaybeder.

çok şey kaybeder anlayacağınız, ama aşkını ve sevgiyi değil. ve önce erkeğin kendisi, sonra ortaya karışık olarak toplum, bir kadının bir erkeği temizlikçisiz, bulaşıkçısız, bakıcısız, aşçısız ve hizmetçisiz bırakmasını kabullenemez, bu "değerlerimize, örfümüze, adetimize" aykırıdır. bu neredeyse ayıpların en büyüğüdür ve bir erkeği kirli donuyla, boş buzdolabı ve soğuk yatakla bir başına bırakan kadın da "gerçek" bir kadın değildir ve erkeğin tüm kayıplarını kısasa kısasla ödemesi gerekir: canıyla. türkiye'de bir kadının canının değeri, parayla alınabilecek tüm hizmetlerin bedelinin 10'da 1'i bile değildir çünkü.
bak şimdi o instagram'dan çık, şöyle içlere doğru ilerle, emine bulut cinayetinden bahset, sohbetin 2. dakikasında "kim bilir o kadın da ne yaptı da adam bu hale rörörö" diyen binlercesini bulursun. bunları bulamadığın yerde bu cinayet işlenmez zaten.

çok canım acıyarak söylüyorum, emine bulut ilk olmadığı gibi son da olmayacak. kadın cinayetlerinin mayası gelmiş hamur gibi kabarması, sayıların her sene bir önceki senenin 2 katına katlanarak artmasının bir sebebi var. o sebebi, o sesi iyi biliyorsunuz.

...

emine bulut, ahlakını çok yanlış bir kavram üzerine inşa ederek tamamen ahlaksızlaşmış, insaniyetini yitirmiş, arsızlaşmış, zıvanadan çıkmış, benliğini kaybetmiş bir ülkenin yıkılan duvarlarının altında kalan bir garibandı, çocuğunun hayallerinde artık hep "ölmek istemiyorum" diyen sesi ve kanlı bluzuyla kalacak bir anneydi, hepimiz gibi kendince hayalleri olan bir kız kardeşimizdi, kim bilir neler umuyordu bu hayattan. hayattan umduklarını düşünmek beni en az ölümünü düşünmek kadar iki büklüm ediyor şimdi. emine bulut gencecik yaşında canını ve kızını yitirdi, biz ülke olarak can güvenliğimizi ve ne olduğunu henüz idrak edemediğimiz çok önemli bir şeyi yitirdik ve bu bize çok çok pahalıya mal olacak.
yitti, yittik, yitirdik artık ne desek boş."
 
Burada ekşi sözlük'te isolde nickli üyenin yazdığı yazıyı paylaşmak istiyorum. Biraz uzun ama yazısı beni çok etkiledi.

"bugüne dek eski eşi, mevcut eşi, ayrıldığı sevgilisi, nişanlısı, kardeşi, babası, kuzeni, komşusu ama mutlaka bir erkek tarafından öldürülen çok kadını duydunuz, bir gazetenin üçüncü sayfasında kendilerine ayrılan 4 santimetrekarelik yerde gariban gariban gülümseyen yüzlerini gördünüz, üzüldünüz, katiline küfrettiniz, sonra unuttunuz onları. izlediğiniz diziden bir kare, uzak bir masal gibiydi onların yaşadığı, ta ki bir tanesini, boynundan aşağı kanlar boşalarak "ölmek istemiyorum" derken görene ve duyana kadar.

şimdi idrak edebildiniz mi, emine, şule, nazmiye, halide, fatma, münevver, özgecan, nuray, esra ve binlercesi "gerçekten" ölmüş? ölmek istemiyorum diye çığlık atarak ölmüş, erkeğe "beni öldürme" diye yalvararak ölmüş, yarı baygınken aşağı atılıp, öldüğünü beton zemine şiddetle çakılırken yaşadığı can acısıyla anlayarak ölmüş, çocuklarının gözü önünde kanları aka aka ölmüş, üst komşusu çığlıklarına "karı koca arasında olur öyle şeyler" derken ölmüş. ailesi, toplum ve devlet tarafından sırtından itile itile "kocandır, yuvandır" diye katilinin inine geri gönderilirken ölmüş. hepsinin başına dünyada en çok korktuğunuz, gerçekleşmesin diye kilosu 50 bin liralık otları kaynatıp içerken vitaminleri 3'er 3'er yuttuğunuz, yağan yağmur size değmesin diye saçak altında dikilerek beklediğiniz o şey gelmiş işte. ölmüşler. hem de 80 küsür yaşında, bir yatakta huzur ya da acı içindeyken, ameliyattayken, uykunuzdayken gelen bir ölümle değil; boğazları, elleri, kolları kesilerek, ölmekte olduklarını bilerek ölmüşler. yaşananlar uzak bir galakside, sadece hayal ve dayanma gücünüzün belirlediği sınırlarda düşünebildiğiniz ve unutabildiğiniz kadar olan zulümler değilmiş. erkek şiddeti, ölüm, işte tüm çıplaklığıyla buymuş meğer.

şimdi herkes emine bulut'u konuşuyor, yas tutuyor, hiçbiri frida kahlo, virginia woolf ya da başka bir ünlüye ait olmayan sözler onlara aitmiş gibi storilerde atılıyor, elimiz kolumuz bağlı oturup çığ gibi büyüyen tepkimizin emine bulut'u da bir hashtage dönüştürmesini izlerken bu cinayeti "çok haklı", "eh biraz haklı", "haksız ama o adam da kim bilir neler yaşadı" bulan zihinleri tabi ki görmüyoruz, biz sosyal medyadan esip gürlerken onlar cinayet çarkını takır takır döndürmeye devam edecekler, çünkü bu ülkede bir erkekten "ayrılmış" bir kadın olmak başına gelen her şeyi hak etmektir.

çünkü bir erkek boşandığında sevdiği kadını değil; donlarını, kokulu çoraplarını, gömleklerini evin muhtelif köşelerinden toplayıp yıkayan ve ertesi gün sihirli bir değnek dokunmuşçasına yerli yerine koyan çamaşırcısını, kuru temizlemecisini kaybeder.

1 haftalık lohusa haliyle kalkıp tuvaletleri çamaşır suyuyla ovarken dikişleri patlayan o fedakar hizmetçisini, paspasçısını kaybeder.

eve gelince suratına "ne yiyeceğim?" diye bön bön baktığı, o da çalışıyorsa "anam her gün 3 çeşit koyardı" diye homurdanacağı, çalışmıyorsa verdiği 3 kuruşla mutfakta mucizeler yaratamadığı için kenara para aşırmakla suçlayacağı aşçısını, bulaşıkçısını kaybeder.

çocuk doğurunca işine ara vermese "kötü anne", ara verse "evde yatıp göt büyüten hazır yiyici" beleş bakıcısını kaybeder.

patronundan azar yiyince, amcasının oğlu borç vermeyince, sokakta laf attığı "evdekine benzemeyen" güzel kadın tepki gösterince, yüz vermeyince sinirlenip tüm hıncını çıkaracağı stres topunu kaybeder.

kendine, sülalesine hizmet ettireceği, yaşlısına hastasına baktıracağı hizmetçisini, bakıcısını kaybeder.

kendi 2,5 dakikalık zevkinden başka hiçbir şeyi düşünmeyerek içine gireceği, kadın istemezse kutsal belediye nikahının verdiği yetkiye dayanarak bu sefer zorla gireceği bir et parçasını kaybeder.

çok şey kaybeder anlayacağınız, ama aşkını ve sevgiyi değil. ve önce erkeğin kendisi, sonra ortaya karışık olarak toplum, bir kadının bir erkeği temizlikçisiz, bulaşıkçısız, bakıcısız, aşçısız ve hizmetçisiz bırakmasını kabullenemez, bu "değerlerimize, örfümüze, adetimize" aykırıdır. bu neredeyse ayıpların en büyüğüdür ve bir erkeği kirli donuyla, boş buzdolabı ve soğuk yatakla bir başına bırakan kadın da "gerçek" bir kadın değildir ve erkeğin tüm kayıplarını kısasa kısasla ödemesi gerekir: canıyla. türkiye'de bir kadının canının değeri, parayla alınabilecek tüm hizmetlerin bedelinin 10'da 1'i bile değildir çünkü.
bak şimdi o instagram'dan çık, şöyle içlere doğru ilerle, emine bulut cinayetinden bahset, sohbetin 2. dakikasında "kim bilir o kadın da ne yaptı da adam bu hale rörörö" diyen binlercesini bulursun. bunları bulamadığın yerde bu cinayet işlenmez zaten.

çok canım acıyarak söylüyorum, emine bulut ilk olmadığı gibi son da olmayacak. kadın cinayetlerinin mayası gelmiş hamur gibi kabarması, sayıların her sene bir önceki senenin 2 katına katlanarak artmasının bir sebebi var. o sebebi, o sesi iyi biliyorsunuz.

...

emine bulut, ahlakını çok yanlış bir kavram üzerine inşa ederek tamamen ahlaksızlaşmış, insaniyetini yitirmiş, arsızlaşmış, zıvanadan çıkmış, benliğini kaybetmiş bir ülkenin yıkılan duvarlarının altında kalan bir garibandı, çocuğunun hayallerinde artık hep "ölmek istemiyorum" diyen sesi ve kanlı bluzuyla kalacak bir anneydi, hepimiz gibi kendince hayalleri olan bir kız kardeşimizdi, kim bilir neler umuyordu bu hayattan. hayattan umduklarını düşünmek beni en az ölümünü düşünmek kadar iki büklüm ediyor şimdi. emine bulut gencecik yaşında canını ve kızını yitirdi, biz ülke olarak can güvenliğimizi ve ne olduğunu henüz idrak edemediğimiz çok önemli bir şeyi yitirdik ve bu bize çok çok pahalıya mal olacak.
yitti, yittik, yitirdik artık ne desek boş."

Offff çok dokunaklı yazmış 🥺🥺 ah şu sözlerin ehemmiyetini anlasalar........
 
Arkadaşım gitmiş ona sordum söylediği cümleler aynen böyle. Bende gitmek istiyorum ama o gücü kendimde bulamadım

"Çocuklar var oyun oynuyor sürekli. Gittim ben bu pazar. Sadece şey diyormuş. Olay hakkında hiçbir şey sormayın diyormuş. Gelenlerin yanına çıkmıyor çocuk"
 
Arkadaşım gitmiş ona sordum söylediği cümleler aynen böyle. Bende gitmek istiyorum ama o gücü kendimde bulamadım

"Çocuklar var oyun oynuyor sürekli. Gittim ben bu pazar. Sadece şey diyormuş. Olay hakkında hiçbir şey sormayın diyormuş. Gelenlerin yanına çıkmıyor çocuk"
Ben ona kıyamam çok küçük
 
Ben artk kadın cinayetlerinin en azından bir süre basına yansımıcağını düşünmeye başladım nedense
 
Eskı kocamdan benı aldattıgı ıcın bosandım. Bosanırkende cok cırkeflestım. Hayatımı bana sormadan bu sekılde yonlendırdıgı ıcın ona kızgındım . Seneler oldu ayrıyız, ıkımızde evlendık. Ortak cocugumuz var ama o bosandıktan sonra cocugu hıc gormedı kı 2 aylık bır bebektı oglum . 9.5 sene gectı uzerınden .

Herkes kendı yoluna gıttı ne kadar bosandıktan sonra olan tavrını begenmesemde o kadar kusursuz bır ayrılık yasadık kı.

Iyı kı boyle olmus dıyorum. Iyı kı tamamen ayrılmısız kı herkes kendı yoluna saglıklı yuruyebılmıs. Bu konuya ben bakmaya korkuyorum gercekten
Çocuğunu hiç mi görmedi bi daha?
 
Çocuğunu hiç mi görmedi bi daha?
18 aylıkken oglum aradı. Cok pısmanmıs herseyden. Benımde o zaman sımdı evlendıgım esım var hayatımda. Tabı kı ben bırıyle oldugumu , bana bunu nasıl soylersın benı nasıl pısmanım dıye ararsın dıye kızınca , cocuguda hıc aramadım ne gurursuzsun sen dedım. Onun uzerıne cocugu gormeye geldı ama ogluma bakamadı. 1-2 saat sonra getırdı. Yanı 16 ay aradan sonra aradı. 18 aylıkken suanda oglum 9.5 yasında o zamandan berı ıletısımımız zaten yoktu o bana ulasmak ıstese ulasır durumdaydım ama yok yanı
 
Arkadaşım gitmiş ona sordum söylediği cümleler aynen böyle. Bende gitmek istiyorum ama o gücü kendimde bulamadım

"Çocuklar var oyun oynuyor sürekli. Gittim ben bu pazar. Sadece şey diyormuş. Olay hakkında hiçbir şey sormayın diyormuş. Gelenlerin yanına çıkmıyor çocuk"

Sizin akrabanız tanıdığınız mi
 
18 aylıkken oglum aradı. Cok pısmanmıs herseyden. Benımde o zaman sımdı evlendıgım esım var hayatımda. Tabı kı ben bırıyle oldugumu , bana bunu nasıl soylersın benı nasıl pısmanım dıye ararsın dıye kızınca , cocuguda hıc aramadım ne gurursuzsun sen dedım. Onun uzerıne cocugu gormeye geldı ama ogluma bakamadı. 1-2 saat sonra getırdı. Yanı 16 ay aradan sonra aradı. 18 aylıkken suanda oglum 9.5 yasında o zamandan berı ıletısımımız zaten yoktu o bana ulasmak ıstese ulasır durumdaydım ama yok yanı
Kendi canına bunu yapan adamdan bir hayır gelmez gerçekten
 
Kendi canına bunu yapan adamdan bir hayır gelmez gerçekten
Ilk zamanlarda cok kotuydu, neden nıye aramaktan kendımı cok uzdum. Kı zaten hep bunun sıkıntısını ben yasadım. Cok cok onceden konum vardı buradan gıdısıme sebeb olan konu hatta. Çocuk benım dısımda gelısen bu durumlardan esımı baba bıldı, soyadımız farklı. Cok uzuldum cok gencım ben daha buradakı arkadaslarında sonsuz destegı ıle kı cocuguma bu durumu 2.5 sene once acıkladım. Hanı kadına hep olan oluyor orası ayrıda.

Sımdı artık neden nıye aramıyorum, onuda bu sekılde kabul ettım.
Yınede bızım ayrılıgımız cok ıyı bır ayrılıktı , Ben 8 senedır evlıyım, sanıyorum kı oda 3 senedır evlı.
Çocugun kaderı ıse karsıma cıkan sonsuz merhamete sahıp esım.

Bu haberlerı gordukce , boyle olacagına ıyı kı bu sekılde olmus dıyorum herseye ragmen
 
18 aylıkken oglum aradı. Cok pısmanmıs herseyden. Benımde o zaman sımdı evlendıgım esım var hayatımda. Tabı kı ben bırıyle oldugumu , bana bunu nasıl soylersın benı nasıl pısmanım dıye ararsın dıye kızınca , cocuguda hıc aramadım ne gurursuzsun sen dedım. Onun uzerıne cocugu gormeye geldı ama ogluma bakamadı. 1-2 saat sonra getırdı. Yanı 16 ay aradan sonra aradı. 18 aylıkken suanda oglum 9.5 yasında o zamandan berı ıletısımımız zaten yoktu o bana ulasmak ıstese ulasır durumdaydım ama yok yanı
Oğlunu nasıl özlemez nasıl babalık yapmaz aklım almıyor..
 
Ilk zamanlarda cok kotuydu, neden nıye aramaktan kendımı cok uzdum. Kı zaten hep bunun sıkıntısını ben yasadım. Cok cok onceden konum vardı buradan gıdısıme sebeb olan konu hatta. Çocuk benım dısımda gelısen bu durumlardan esımı baba bıldı, soyadımız farklı. Cok uzuldum cok gencım ben daha buradakı arkadaslarında sonsuz destegı ıle kı cocuguma bu durumu 2.5 sene once acıkladım. Hanı kadına hep olan oluyor orası ayrıda.

Sımdı artık neden nıye aramıyorum, onuda bu sekılde kabul ettım.
Yınede bızım ayrılıgımız cok ıyı bır ayrılıktı , Ben 8 senedır evlıyım, sanıyorum kı oda 3 senedır evlı.
Çocugun kaderı ıse karsıma cıkan sonsuz merhamete sahıp esım.

Bu haberlerı gordukce , boyle olacagına ıyı kı bu sekılde olmus dıyorum herseye ragmen
Eşin şansın olmuş bak ne kadar güzel, senin içinde oğlun içinde. Bazı insanlar ne kadar iyi merhametli, çokk şanslısın canımm.

Nasıl tepki verdi öğrenince, bunun psikolojisi bile eminim seni çok zorlamıştır, yaşadıkların hiç kolay değil. Ama şu an mutlu olmana çokkk sevindim.
 
Eşin şansın olmuş bak ne kadar güzel, senin içinde oğlun içinde. Bazı insanlar ne kadar iyi merhametli, çokk şanslısın canımm.

Nasıl tepki verdi öğrenince, bunun psikolojisi bile eminim seni çok zorlamıştır, yaşadıkların hiç kolay değil. Ama şu an mutlu olmana çokkk sevindim.
Nasıl tepkı verdıgınden once ben ona nasıl soylıcem kısmı bızı cok zorladı, aylarca oglum oyun terapısı , esım ve bende ona nasıl anlatacagız kısmını her hafta konustuk, destek aldık, morel aldık.
Sonra bı gun cok ansızın gelıstı . Ben ona neden soyadımız farklı dıyordun ya cunku ben daha onceden baska bırıyle evlenmıstım, sen dogdun bız anlasamayınca ayrılmak zorunda kaldık. Senın soyadında ondan farklı kaldı. Bende babamın soyadına gectım o yuzden farklı soyadlarımız dedım.

Ne zaman gıttı kı o ben hıc hatırlamıyorum dedı, zaten daha onceden de dugunumuzde var oldugunu sorguluyordu ama gecıstırdım ben o zamanlar. Sen cok kucuktun bebektın daha dedım. Pekı babam bılıyor mu dedı bunları, yanı yenı esım ıcın soyledı bunu bılıyor dedım.

O sormadıkca bırsey soylemıyoruz bız . Kardesı dogdugunda eve getırdıgımızde suanda 21 aylık kardesı.

Anne onun bılmesını ıstemıyorum soyadımızın farklı oldugunu dedı. Ben ona acıkladım mahkeme acarsak belkı yapamayabılırız(korkuyorum benım actıgım davadan oturu ıletısıme gecme ıhtımalınden - yoksa esım evlatlık alabılıyor . Bıyolojık babayı bız maddı manevı babalık gorevlerını yerıne getırmedıgı ıcın babalıktan men ettık. Ancak mahkeme acılırsa davalı o oluyor. Ona sorulmayacak ancak hakımlerı etkıleyebılır ve uzun suren yıllar olacagını soyledıler) ama sen ıstersen 18 yasına gelınce soyadını degıstırırsın dedım. Bunu yapacagını soyluyor o zamana kadar saklamamızı ıstıyor. Veya daha 15 yasında baktım o gucte kaldırabılır durumda olursa o zamanda davayı acarız ama suanda cok kucuk , hıc bı sekılde etkılenmesını ıstemıyorum onun.

Hal böyle olunca Ben buyuk ve kucuk ogluma aynı ısmı verdım :KK200: Onemlı olan soyadımızın aynı olması degıl, bırbırımıze baglılıgımız dedı esım. Bende bunu ona sık sık soyluyorum. Evde televızyon ızlemıyoruz , kadın programlarını o varken hıc acmıyoruz. Kı etkılenmesın , tercıh edılmemek onu uzmesın, arkada bırakılmıslık , terk edılmıslık yasamasın ıstıyorum.

Buarada atlamısım , Emıne Bulut'un kızıyla benım oglum aynı yasta. Tepkı vermedı veremeyecek kadar masumlar ne yazık ki. Boylesı daha ıyı , eger bızım gıbı olsalar bu kadar kotu seyle basa cıkamayacaklardı
 
Son düzenleme:
Oğlunu nasıl özlemez nasıl babalık yapmaz aklım almıyor..
Zaten ozleyen ınsan basını yastıga nasıl rahat koyar ozlemıyor. Onu sevmıyor. Herhangı bırsey paylasmadıgı ıcın de o bagı kuramadı emınım. Sonra kendısı oldukca gezdı tozdu bana gore gec evlendı cunku hayatında bırı oldugu ıcın ayrıldık bız basbaya asıktı bır kadına.
Barı onla evlenseydı , butun bunları neden yasadıgımızı hala bılmıyorum. Bıldıgım tek sey ne ondan bana koca, nede ogluma baba olacaktı. Buarada oğlum tup bebek 3. denemede hamıle kaldım. Eger onunla evlı kalsaydım bır daha da cocugum olmayacaktı. Hayat hersekılde bana ıstedıklerımı verdı.
Yoksa oglum ben ve babası öldüğünde bızım hatıralarımızı kımle anımsayacaktı.
 
Back
X