8 sayfa var, geriden okumak ne zor. sabah süpürge tuttum eve, kahvaltı yaptık, çarşıya çıktık, tek kişilik bazamın altına hurç aldım, onları düzenledim, çok güzel oldu. fotosunu çekip, ekleyim bir ara.
pepeticim eviniz m2 olarak çok iyi bence. ha 4+1 olsydı 160 m2 iyi denebilirdi ama 3+1 olunca odaların büyüklüğü iyi olur. ama eşyan çoksa sığmam diyorsan bilemem. ev boşken küçük gibi görünüyor göze. kiler olayını sevdim. güzelce raflar yaptırırsın oraya, evdeki fazlalıklarını atarsın, misler gibi olur.
hayırlı, uğurlu olsun, yeni evin yeni bebeğinizin şansına, bahtına olsun. bence senin yine kızın olacak. Allah ödeme kolaylıgı versin. beklediğinize değsin.
biz köy evlerine incelemeye gittiğimizde şunu gördüm. girişte koridor yerine oda gibi kocaman bir hol, odalar o kadar büyük ki, benim salonumdan büyük. 2 tane kocaman yatak odası, bunların birinde bir oğlan ve ailesi, diğreinde bir oğlan ve ailesi, sobalı odada da anne ve baba yatıyor. şöle düşüm o zaman. bu kadar büyük yatak odalarının (salondan büyük m2 olarak) nedeni eve gelin getirecekleri için olmalı. aynı mantık yeni şehirleşmekte olan yerlerde devam ediyor, kocamannnn evler. tabi mütehaittin arsası da büyük. metropollerde ise arsa sıkıntısı var. ve daha bireysel yaşıyoruz. çocuklar evleniyor, anne ve babaya yatılı bile gitmiyor, haliyle küçük bir ev yeterli oluyor.
pepeti o 1+1 evlere çok fazla rağbet var. artık bekarlar ev arkadasıyla uğraşmak, birinin sesine bile katlanmak istemiyor, daha amerikan vari yaşıyoruz, kimseye ihtiyacımız yok şu hayatta, paramız olduktan sonra. haliyle herkes tek başına kutu gibi evlerde yaşamak istiyor. sanırım ben de öyle yaşamak isterdim. iş stresli, akşama başkasını çekmek istemezdim.
benim babannemin köydeki evi 3 katlı..
ahh ahhh bakım olacaktı ki o eve yıkılmaktan kurtulsun.
giriş katta hayat dediğimiz yer. oturma odasının altına gelecek yer ahır; ki oturma odası sıcak olsun

solda çeşme. ilerleyince ise sırasıyla buğdayların konulduğu ambarlar, merdivenin altı odun ve kömürler... İyice uzaklaşırsın mağara gibi koridor ve ardından samanlık...
tahta merdivenlerin başında daha giriş katta ayakkabılarını çıkarır, çıkarsın 1. kata.
çıkışta karşıda mutfak.
yemek sinisini kapının yukarı kısmından geçirmeye çalışırsan asla başarılı olamadığın illa eğilip siniyi aşağıdan geçirmen gereken kapısı olmayan kapıdan geçersin mutfağa

iki adımlık üstü yün kilimle kaplı suvalı merdivenden inerek varırsın mutfağa..
geride her daim yanan ocak solda kaplıklar sağda buğday yufka ığılan tahtadan ambar...
ilerlersin yine iki adım çıkarak iki odalı çocukluğumun korkulu rüyası olan "öcü" nün "sakallı" nın geleceği ışığı olmayan ambara gidersin.
mutfağa girmez de sağa dönersen şangırt diye açılan heybetli tahta el yapımı kapıdan oturma odasına giresin..
her yer suva kokar misler gibi..
suvaları, işlenmiş oymalı tahtalar çerçeve şeklinde süsler..
çerçevelerin ortalarında ise seccadeler, kabe desenli halılar...
solda güldür güldür yanan soba yanında dedemin gizli saklı koyduğu şekerlerin kolonyanın olduğu her gelen torunun ilk saldırdığı süslü işlemeli gömme dolap...
hemen arkanda televizyonun yanında koca koca güllü dallı çarşafla kapatılmış yüklük...
açarsın çarşafı,
sıra sıra dizili babanne ve dedenin yatacağı yataklar yorganlar..
yanında ufacık duşakabin büyüklüğünde, altı yine suva kaplı ucunda suyun sızacağı borusu olan banyoluk...
şangır şangır ses çıkaran tahta çerçeveli camın önünde asma yaprakları...
oturma odasından da çıkarsın mutfakla oturma odası arasında kalan ambardan iki elma bir tarhana alırsın eline devam edersin 1. katı gezmeye..
en zevkli yerde sıra, aşağı merdivenden çıkanı izlediğin tahta korkulukları olan testilerle dolu suluğu olan hopladıkça ses çıkaran çardağa gelirsin..
bayramlarda toplaşıldığında çok ses yaptık diye odadan kovulan biz çocukların özgürlüğe kavuştuğu alan..ne zevkliydi orda zıplamak...
hemen yan odada "hala evi"... aslı halı dokunduğu için "halı evi" olsa da evin bekarlarının yattığı en sevdiğim halalımın yattığı hala odası...
halı evinin dibinden daha gösterişli bir merdiven gelir karşına..
İşte 2. kata çıkış yeri...
parlak kaygan tahta merdivenler..
kenarından kayıp çardağa hoplamak,
yukarda sular yokken bayrmalarda babana dedene su döktüğün leğende suyun biriktiği kenarda ufak sabunun olduğu son kata çıkan merdiven başı...
merdivenler güzel de...
ahh bir de aşağıdan ışığı açacak düğme olsaa...
bir çocuk için çok zor karanlık bir merdivenden yukarı çıkmak ışığı bulmak için kaşıya geçmek, hop hop atan yürekle elinle duvarda düğme aramak..
o yüzden tek başına bi çocuğun çıkacağı yer değil son kat..
gündüzse ne ala...
merdivenle çıktığın son katta yine karşına açık bi ambar çıkar...
sağda evin o an birlikte yaşadığı gelinin odası..
zamanında 5 gelinli evin gelinlerinin birinin girip diğerinin çktığı oda..
şimdilerse sessiz sedasız hasretle misafir bekleyen garip... üzgün... süzgün...
içindeki gömme dolaba babamdan amcamdan kalan kitapların alelade sıkıştırıldığı, yine güllü dallı çarşafların altında çeşit çeşit yatmak için indirdiğinde tozdan burun deliklerinin tıkandığı yorgan ve yataklar... ve yanında ebenin beni doğurttuğu ufak, altı suva kaplı ucunda su sızacak borusu olan banyoluk...
gelin odasının yanı her daim kilitli olan evin gelinlerinin ve çocuklarının içinde ne olduğuna dair en ufak bi bilgilerinin dahi olmadığı her zaman en değerli görülen şeylerin saklandığı ambar..
şimdilerde eski rağbeti yokk.. zamanında sabunlara bile kıymet verildiğinden ev sahipliği yapsa da şimdi kapıda hala alışkanlık olarak duran o asma kilit sadece bir süs görevi yapmakta..
Aman Allahım....
koridordaki son oda.. kilidi yıllardır hiç açılmayan, anahtarının bile kayıplara karıştığı son oda..
sadece gündüzleri kapısına gidip deliğinden bakmaya cesaret edebildiğimiz, geceleri yanına bile yaklaşmadığımız, içi daha yeni gelinin yeni ama eski eşyalarıyla el emekleriyle göz nurlarıyla dolu olan, hiç sebepsiz bi an bu dünyadan göçüp giden 10 aylık gelinin odası...
tuvalet damda 10 mt ilerde..
derme çatma tahtadan, yarıklarından dışarıyı çoook rahat izlediğin üstü açık gayet havadar bi tuvalet...
çocuklar asla tek başına gece gidemez..
gece karanlığı o kata çıkmak yürek ister sanki bir çift göz son odadan seni izler..
bir de üstüne dama çıkıp zifir karanlıkta 10 mt ilerde tuvalete gitmek haaa..
şaka olmalı..
babannemin evi...
çocukluğumun en heycan duyduğu kuzenlerimle özgürlüğü en son noktada yaşadığım ev...
şimdilerde babannem ve dedem gibi yürüyemiyor çok yaşlandı..
kenarı kanadı kırık dökük..
babannem gibi dedem gibi ölmeyi bekliyor..
ölsek de kurtulsak diyor..