• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kitap Severlerin Buluşma Noktası ♥

D&r dan daha önce alışveriş yapan var mı?

Geçenlerde kitap almıştım.
6 adetti. Sitede 4 tanesinin faturası kesildiği 2 tanesinin hazırlandığı görülüyor.

Ama bugün 4 kitabımı yollamışlar.
2si sonra mı gelecek hiç mi gelmeyecek kafama takıldı. Müşteri hizmetlerine mesaj attım ama henüz cevap yok.

parça parça gönderdiklerini duymuştum ben de. ama gönderiyorlar bırakmıyorlar yani :KK51: ben genelde kitap yurdunu tercih ediyorum. temin günleri hiç şaşmıyor ve çok daha güvenilir :rapci:
 
Ben de ALES'e gireceğim bu sene. :) Ben geçmiş soruları da çözmenizi tavsiye ederim o yüzden geçmiş soruları içeren bir soru bankası almanız faydalı olur.
Hatta murat yayınlarının çözümlü denemelerini öneririrm önce çözüp sonra cozumune bakmak için Cicoretti Cicoretti
 
Elbette okuyabilirsin
Üni. Sınavı İki aşamalı artık ygs ve lys şeklinde
Ygs ye girip barajı aşman yeterli sonrasında tercih yapıp yerleşirsen dönem başı 2 kez sınava girerek bitirebilirsin
İnsanların yansıttığı kadar kolay okunmuyor ama kitapları aldığında en az bir kez çalışırsan yaparsın Allah un izniyle:KK66:
Bie de maalesef geçen yıl yanlış doğruyu götürme seysi geldi daha da zorlasri:(
 
José Saramago__Körlük bitti.

Uzun zamanlar listemde okunmayı bekleyen bir kitaptı. Basımının bitmesi ve sahaflarda da uçuk fiyatlarda satılmasından dolayı okuyamamıştım. Daha sonra tekrar basılmaya başladı ve @DonukPudra 'm sağ olsun hediye etti. Onun sayesinde okumuş oldum. Aramızda birçok kişi okudu ama yeni görenler vardır belki diye elimden geldiğince yorumlamaya çalışacağım.

Kitap, kırmızı ışıkta arabası ile bekleyen bir adamın birden kör olmasıyla başlıyor. Çevredekilerin yardımıyla adam evine gider. Adam evde bu olaya anlam vermeye çalışırken karısı gelir ve hemen bir doktora giderler. Doktor evine döndükten sonra bu konu ile ilgili literatürü araştırırken kör olur. Bir anda körlük vakaları artmaya başlar. Hükümet körleri karantinaya almak için harekete geçer. Doktoru almaya geldiklerinde karısı da kör olduğunu söyleyerek onunla gider. Hastaları eski bir akıl hastanesine kapatırlar. Artık orada kuralları kendileri koyacak ve hayatta kalmaya çalışacaklardır.

Yazar, hiçbir karakterin adını vermiyor, onları belirgin özellikleriyle adlandırıyor, bu da belirli yer, zaman ve kişi kavramını yansıtmadığı için sizin kendinizi onlardan biri yerine koymanız ve onlarla hayatta kalmaya çalışmanız kaçınılmaz oluyor. Bu durum kitapta anlatılanları iliklerinize kadar hissetmenize sebep oluyor. Kitabın anlatımı ne kadar sürükleyici olsa da anlatılanlardan dolayı ilerlemeniz zor oluyor. Hala mide bulantısı ve o kokuyu çok gerçekçi hissedebiliyorum, belki de 5 duyumu bu kadar etkin hissedeceğim başka kitap okumamışımdır.

Kitabı okurken Küçük Prens'te geçen "gözler bazen gerçeği göremez, en iyi yüreğiyle görür" cümlesi aklıma geldi. Burada geçen körlük normalde her şeyi siyah görmenin aksine insanların süt beyazlığında görmesine vurgu yapıyor, bu da bende aslında buradakilerin yüreklerinin körleşmeye başladığı hissini verdi. İnsanların insanlıklarını kaybetmesini okuyormuşum gibi hissettim.

Kitabın diline gelince de yazar nokta ve virgül dışında pek bir noktalama işareti kullanmamış, hatta paragraf görmeniz bile bazen büyük bir şans. 3. şahıs anlatımı ağırlıklı olsa da her karakterin içine çok rahat girip onun duygularını tam anlamıyla hissedebiliyorsunuz. İç konuşmaların ağırlıklı olduğu bir anlatım hakim. Çevirmenin cümlenin bütünlüğünü korumak adına bir sürü yan cümleciği bağlamaya çalışması anlatım bozukluklarını da beraberinde getirmiş ama yine verileni anlamakta zorluk çekmiyorsunuz.

Kitabı okurken çok etkilenmemi aslında bu anlatılanların sadece bir kurgu deyip geçemememden dolayı olduğunu biliyorum, her birinin o koşullar yaşandığında gerçekleşebilme ihtimali olduğunu bilmek aslında insanı etkiliyor. Ben o korkuyu hissederek okudum ve de çok beğendim, anlatılanları değil aslında yaşamadan o duyguları bu kadar gerçekçi ifade eden yazarın kalemini sevdim.
sen bi tanesin. Yorumlarinin her kelimesine katiliyorum. Okurken anlatimdan dolayi degil ama konudan dolayi cok zorlanmistim. Kitaptan kafami kaldirdigimda el yordamiyla ilerleyebilecekmisim gibi hissettigim dahi oldu. Ve dedigin gibi boyle birsey yasansa oradaki olaylarin olabilecegini bilmek insani tedirgin ediyor. Agzina saglik canim .
 
Cehennem Çiçerği bitti. _meLinDa_ _meLinDa_ başganım.. Bayıldım :KK200::KK200: Teşekkür ederim:)

Alper ateşlenip hastaneye gidecek diyorum sadece sana :) okurken beni hatırla :KK200:
Çok tatlı değil mi:) En çok güldüğüm yer ise, ferihaya beni yendin diyerek teneke altını vermesi madalya diye:D:-)
 
ayda bir ösymnin merkezlerinde yapiliyor, yds ile ayni, sadece bilgisayar uzerinden yapiliyor canim. Bu arada merkezler nerede var bilmiyorum. Ha bir de sınav kontenjani varmis. Bunu yeni ogrendim ama kontenhan doluluguyla karsilasiliyor mu bilemiyorum. Eylulu kacirdik bence denenebilir.
Bir de daha pahali
 
José Saramago__Körlük bitti.

Uzun zamanlar listemde okunmayı bekleyen bir kitaptı. Basımının bitmesi ve sahaflarda da uçuk fiyatlarda satılmasından dolayı okuyamamıştım. Daha sonra tekrar basılmaya başladı ve @DonukPudra 'm sağ olsun hediye etti. Onun sayesinde okumuş oldum. Aramızda birçok kişi okudu ama yeni görenler vardır belki diye elimden geldiğince yorumlamaya çalışacağım.

Kitap, kırmızı ışıkta arabası ile bekleyen bir adamın birden kör olmasıyla başlıyor. Çevredekilerin yardımıyla adam evine gider. Adam evde bu olaya anlam vermeye çalışırken karısı gelir ve hemen bir doktora giderler. Doktor evine döndükten sonra bu konu ile ilgili literatürü araştırırken kör olur. Bir anda körlük vakaları artmaya başlar. Hükümet körleri karantinaya almak için harekete geçer. Doktoru almaya geldiklerinde karısı da kör olduğunu söyleyerek onunla gider. Hastaları eski bir akıl hastanesine kapatırlar. Artık orada kuralları kendileri koyacak ve hayatta kalmaya çalışacaklardır.

Yazar, hiçbir karakterin adını vermiyor, onları belirgin özellikleriyle adlandırıyor, bu da belirli yer, zaman ve kişi kavramını yansıtmadığı için sizin kendinizi onlardan biri yerine koymanız ve onlarla hayatta kalmaya çalışmanız kaçınılmaz oluyor. Bu durum kitapta anlatılanları iliklerinize kadar hissetmenize sebep oluyor. Kitabın anlatımı ne kadar sürükleyici olsa da anlatılanlardan dolayı ilerlemeniz zor oluyor. Hala mide bulantısı ve o kokuyu çok gerçekçi hissedebiliyorum, belki de 5 duyumu bu kadar etkin hissedeceğim başka kitap okumamışımdır.

Kitabı okurken Küçük Prens'te geçen "gözler bazen gerçeği göremez, en iyi yüreğiyle görür" cümlesi aklıma geldi. Burada geçen körlük normalde her şeyi siyah görmenin aksine insanların süt beyazlığında görmesine vurgu yapıyor, bu da bende aslında buradakilerin yüreklerinin körleşmeye başladığı hissini verdi. İnsanların insanlıklarını kaybetmesini okuyormuşum gibi hissettim.

Kitabın diline gelince de yazar nokta ve virgül dışında pek bir noktalama işareti kullanmamış, hatta paragraf görmeniz bile bazen büyük bir şans. 3. şahıs anlatımı ağırlıklı olsa da her karakterin içine çok rahat girip onun duygularını tam anlamıyla hissedebiliyorsunuz. İç konuşmaların ağırlıklı olduğu bir anlatım hakim. Çevirmenin cümlenin bütünlüğünü korumak adına bir sürü yan cümleciği bağlamaya çalışması anlatım bozukluklarını da beraberinde getirmiş ama yine verileni anlamakta zorluk çekmiyorsunuz.

Kitabı okurken çok etkilenmemi aslında bu anlatılanların sadece bir kurgu deyip geçemememden dolayı olduğunu biliyorum, her birinin o koşullar yaşandığında gerçekleşebilme ihtimali olduğunu bilmek aslında insanı etkiliyor. Ben o korkuyu hissederek okudum ve de çok beğendim, anlatılanları değil aslında yaşamadan o duyguları bu kadar gerçekçi ifade eden yazarın kalemini sevdim.
Senin kitap yorumlarini parayla saticam:) kendine blogger vs diyenler şu cümlelerin çeyreğini kuramıyor
Cehennem Çiçerği bitti. _meLinDa_ _meLinDa_ başganım.. Bayıldım :KK200::KK200: Teşekkür ederim:)


Çok tatlı değil mi:) En çok güldüğüm yer ise, ferihaya beni yendin diyerek teneke altını vermesi madalya diye:KK70::-)
Sana 3. Kitabın giriş sayfasini alper caniguzun ağzından olan kendi cekimim videosunu atım mi :)
 
sen bi tanesin. Yorumlarinin her kelimesine katiliyorum. Okurken anlatimdan dolayi degil ama konudan dolayi cok zorlanmistim. Kitaptan kafami kaldirdigimda el yordamiyla ilerleyebilecekmisim gibi hissettigim dahi oldu. Ve dedigin gibi boyle birsey yasansa oradaki olaylarin olabilecegini bilmek insani tedirgin ediyor. Agzina saglik canim .

Aynen canım, çok teşekkür ederim, aynı hisleri yaşamışız, en uzun sürede okuduğum kitap oldu kendisi, ne bırakabildim ne de saatlerce devam edebildim. Görmek'i de merak ediyorum ama kendime zaman vermem gerek sanırım. :110:
 
Spoiiiiler cehennem çiçeği ile iilgili
Spoiiii



sizce alper catidan atlıyor mu ?
 
Günaydın arkadaşlar. Aranıza katılmak istiyorum nasıl yapıyoruz şimdi. Epeydir kitap okuma işini savsakladığım için ve bunu kendime yakıştıramadığım için bu konu güzel oldu. Şimdi okuduğum kitabı ve sayfasını mı yazıyorum.

Böyle Buyurdu Zerdüşt-s.103

:kahve:
Hoş geldiniizz :)

Geçmiş çok fazla okuyamadım hepsini:skandal:


Linkteki anlatımla yaptım, benimki bu kadar güzel olmadı ama olsun:sus:

Bildim bunu. Yapmayı beceremem ama nikahımız olduğu zaman arkadaşım bir çift gelin damat örüp göndermişti. Tatlılar :)

Şimdiiiii bu okullarla sınavla ilgili mesajları yazan arkadaşlar, söyleyin bakim, 40 yaşında açık öğretim türü bir okula gidilebilir mi ? Bizim zamanımızda açık öğretimdi adı, şimdilerde usul nasıl bilmiyorum, ailemde hiç öğrenci kalmadı, akıl verirseniz bir denemek istiyorum, belki başarabilirim ne dersiniz olabilir mi ?
Akşam lisesi mezunuyum ben, çalışmak zorunda olduğumdan üniversiteye gidemedim ve içimde hep uhdedir, bu kadar zaman sonra telafi olur mu ki :işsiz:

Çok istiyorum ama birazda korkuyorum, kafam alır mı bu yaştan sonra bilmem, denemek istiyorum, bu arada sınav başvuruları nereden yapılıyor, bizim zamanımızda okullar form dağıtıyordu
Denemelisin bence istiyorsan. Kaybedeceğin hiçbir şey yok. Ve tabii ki gidebilirsin açıköğretimib yaşı yok. Zorlu olarak bu sene yanlışların doğruları götürmesi durumu geldi o var sıkıntı. Bir de okuyacağın bölümle uyumuna göre zorluk kolaylık konusu değişir bence.
 
ATTRAENTE ATTRAENTE bence denemelisin eğer istiyorsan. Bu sene ocak gibi başvuruları başlar, mart sonu gibi de YGS sınavı olur. Barajı geçtikten sonra(sanırım 180 puan) tercih yapabiliyorsun. Anadolu Lisesi(eskişehir) ve Atatürk Üniversitesi(erzurum) da açık öğredim fakülteleri mevcut. Anadolu üniversite si daha köklü olduğu için bütün şehirlerde sınava girebilirsin. Atatürk üniversitesi geçen sene her ilde sınav yoktu. Ama bu sene düzeltmişlerdir diye düşünüyorum.
Anadolu üniversite kendi web sitesinde online olarak canlı yayında ders görebiliyorsun. İmkanlar çok fazla. Bunları mı sordun bilmiyorum ama ben böyle anladım o_O
 
Back
X