"Kimileyin bir kum tanecigibu istiridyelerin kaslari aradina girip yerlesir ve eti tirmalamaya baslardi. Istiridye oz savunma icin puruzsuz, yapiskan bir sivi salgilar ve kum tanesini bununla kaplardi. Kimi zaman bu yabanci madde gelgit sirasinda suyla suruklenip istiridyenin etleri arasindan kurtulur, kimi zamanda istiridye yok olana degin icinde kalirdi. Bu sirada salgilama surer ve kum tanesi yapiskan siviyla kat kat kaplanirdi. Yuzyillardan beridir insanlar bu yaratiklarin bulundugu yere dalip istiridyeleri koparirlar, yararak acarlar ve salgiyla kaplanmis kum taneciklerini ararlar. Avcilarin yararak attiklari istiridyeleri kapmak ve kabugun icindeki eti kemirmek icin balik suruleri yatagin cevresinden ayrilmazdi." Aslinda sadece bir kum ve biraz salgi olan inciye o degeri yukleyen biz insanlariz. Biz degerli oldugunu dusunmesek incilerini almak icin istiridyelerin yasamina son vermeyecegiz. Istiridyenin oz-savunma icin urettigi bir seyin aslinda yasami icin en buyuk tehdit haline gelmesi de ayrica ironik.
Romanin kahramani kino da tipki istiridyeler gibi. Once cocugunu kurtarmak icin bir inci arayisina cikar ve o zamana kadar kasabalilarin gordugu en iri, en guzel inciyi bulur. Bu da diger insanlarin ac gozluluk ve hasetle dikkatlerini bu aileye cevirmesine sebep olur.
Kinoya gelince ne zaman incinin parlak yuzeyinde asıl savundugu seyi(ailesini) degil farkli hayalleri gormeye baslayinca savundugunu da kaybeder, onun icin sonun baslangici olur.
Ve boylece Inci bitti. Guzel bir kitapti. Okumayan varsa tavsiye ederim.