Ferit Edgü__Hakkari'de Bir Mevsim bitti.
Kitabın ilk sayfasını açmamla bir düş'ün içine düştüm dedim, öyle bir düş ki her sayfasıyla farklı bir gerçekliğe uyanıyorsunuz, hoş bazen düşle gerçeklik arasındaki o ince çizgide sıkışıp kalıyorsunuz. Kitabın kahramanı öğretmenimiz de aynı bu durumda, bilinenle aslında görünenin ne kadar farklı olduğunu onunla birlikte yaşayıp en acı tecrübeyle deneyimliyorsunuz. Hakkari'de bir köye düşüyor sizin de yolunuz, şehir hakkında birçoğumuzun bildikleri bellidir; doğu anadolu'nun güneydoğusunda, köşede yer alan engebeli, kışları sert.. gibi bilgiler, oradaki hayatı dile getir dediğinde ise farklı bir kapı aralanır; bildiklerinizin hiçbir anlamı kalmaz karşınızdakinin sizi anlayabileceği kadardır anlattıklarınız; her okuyanı etkileyen dizelerdir aşağıda yer alan;
''Alaaddin geliyor. Gece,
Hoca, benim kardeş hasta, diyor.
Nesi var? diyorum.
Ateşi var çok, diyor. Ölecek.
İlaç vereyim mi? diyorum.
Hayır, portakal ver, diyor.
Portakal yememiştir hiç.”
Portakal benim için Rıfat Ilgaz'ın Sarı Yazma kitabında anlam kazanmıştı-
kızı doğduğunda hastaneye götürebilmek için yana yakıla düşünüp dert ettiği ve şansın gülüp eline para geçmesiyle götürdüğü an bir de verem için hastanede yatarken eşinin kendine getirdiği sahne, eşi gittikten sonra benim kendisine faydamdan çok zararım olmuşken nasıl boğazımdan geçer bu portakallar demişti - şimdi o anlam daha da katlandı, her gördüğümde bu iki kitabın bana hissettirdiği o anlara döneceğim.
Ne acıdır okudukça , duydukça aslında hala birçok meyveyi hiç tatmayanların, basit bir kara tahtaya, sıralara ihtiyaç okullarda ders görmeye çalışanların olduğunu bilmek, hayatlar arasındaki uçurumu fark etmek, üzülmek ama bazen de elimizdekileri beğenmeyip bencilce davrandığımızı hissedip utanmak. Kitap o kadar çok duyguyu bir arada hissettiriyor ki bazen karakterle konuştuğumu hissettim.
Kitabın bir diğer dikkat çekici yanı da dili, o kadar sade ve yalın bir anlatımı var ki, sizi uzun betimlemelere süslü cümlelere boğmadan duygu aktarımını çok güzel ruhunuza nakış nakış işlemiş, şiir ile düz yazı arasında gidip geliyorsunuz ama sizi hiç rahatsız etmiyor.
Kitabın bir de filmi var, 83 yapımı, Berlin Film Şenliğinde 4 ödül almış, en kısa zamanda onu da izlemek istiyorum, bunun hakkında Tezer Özlü'nün Yeryüzüne Dayanabilmek İçin adlı kitabında kaleme aldığı bir yazı vardı, o zaman dikkatimi çekmişti, okuduktan sonra izlerim diye not almıştım.
Bu kitabı okumama vesile olan, bana hediye eden
_asmunikal_
'ime çok teşekkür ederim.
