Yazacaklarım hoşunuza gitmeyecek ama benim de okuduklarım hoşuma gitmedi... Bir genç kız kendini nasıl böyle bir cendereye sokar, muhatabına nasıl bu cüreti verir, hayatta elle tutulur başarısı olup olmadığı tartışılacak bir adama neden kendini bu kadar güçlü, vazgeçilmez hissettirir? Ablasının tavrına takılmış aklınız, oysa kardeşi böyle davranırken ablası için gayet nazik bile diyebiliriz...
Evlilik öncesi yaşananlar -her ne kadar bazı değerler bariz ortada olsa da- kişinin tasarrufundadır ama hem buna karşı olup hem de yaşarsanız elbette kendinizi kötü hissedersiniz çünkü kendinize ters düşmüş olursunuz, karşı tarafın da size olan bakışı değişir, devamı geleceğini düşünür, gelmediğinde tersler, bunları yaşamadan önce davrandığı gibi davranmamaya başlar çünkü hoşgörü kapısı aralanmıştır ve ardına kadar açılacağı anı kollar...
Yukarıdaki yazdığımı tekrarlayacağım, evlilik öncesi cinsellik yaşanmayacağına kodlanmışsınız, doğal olarak kendinizi ona mecbur hissediyorsunuz, üstüne bir de bunu ona hissettiriyorsunuz, oldu mu adam "King of the World"... "Benim için kötü kız diyemez, ilişkim bitmesin diye kafayı yedim" diyorsunuz da en ufak kavgada "istemiyorum seni" diyip sizi yalvartan adam mı demeyecek bunu?
"Onsuz hayat düşünemiyorum" dediğiniz adam size en adi küfürleri ediyor, bu küfürlerin olmadığı bir hayat mı düşünemiyorsunuz? Onun sizi ne hale getirdiğini görmüyor musunuz, evlilik öncesi sınırlarınızı ihlal etmiş ve daha fazlasını istemiş, en ufak kavgada terk etmiş, en iğrenç lafları söylemiş ve ondan vazgeçemiyorsunuz... Üstelik kendinizle çelişir hale getirmiş sizi, bir önceki cümlede "pişman değilim" diyorsunuz bir sonrakinde "bir şeyler yaşamamış olsam bırakırdım onu"... Benliğinizi yerle bir etmiş, fark etmiyor musunuz?
Kendinizi tanıyamaz hale gelmişsiniz, önceden vereceğiniz tepkileri yapamaz durumdasınız, şimdi buna aşk dersek, el üstünde tutulan, bakmaya kıyılamayan, doyulamayan, sevilen, sayılan, değerlerine hürmet edilen ve vazgeçilemeyen kadınların yaşadıklarına ne diyeceğiz?