Pakize nin ruhu duvarları tirmaliyordu. Çıkan sen ise ruhunu eritiyor, güneş girmeyen pencereler onu yerin karanliklarina doğru çekiyordu adeta. Ev sahibinin ayak sesleri koridoru aglatiyordu sanki. Ne kadar da uzun bir koridordu. Omrunun yarısı sanki bu ayak sesleriyle geçmiş gibiydi. Ayak seslerinden kaç kişi olduklarını anlamaya çalışsa da duyduğu her ayak sesi beynini daha da girift bir bilmece içine doğru itekliyordu. PakiZe çaresiz, pakize yorgun ve üzgün. Hüznünün gölgelediği yüreğinde yıllar yılı sevgi nedir tatmamıştı. Ve birden kapının kolu bütün sesleri bastırıp büyük bir gicirtiyla açıldı...