Merhaba hanımlar , yeni üyeyim ve ilk kez konu açıyorum .
Eşimin ve benim ikinci evliliklerimiz, 1 buçuk yıldır birlikteyiz 4 aydır da evliyiz. Eşimin ilk evliliğinden 2 kızı var , küçük olan 10 yaşında ve eşimin çocuklarına inanılmaz düşkün, ilgili ve her ihtiyaçlarını karşılayan bir baba. Ama eski eşi uzun zaman önce ayrılmalarına rağmen hala eşimle uğraşıyor ( birlikteliğim boyunca defalarca şahit olduğum için emin konuşuyorum ) . Tehditler , karakola şikayetler , tabi hepsi sonuçsuz kaldı ama uğraştırıp can sıkıyor.
Çok detaya girmek istemiyorum çünkü asıl konuya gelmek istiyorum . Eşimin büyük kızı şehir dışında üniversitede okuyor. 10 yaşında kızı anneden görüş günlerinde alması gerekirken 1 yıldır göremiyor. 15 günde bir alma hakkı var yatılı olarak ancak adli birimlerden başvuru yapmasına rağmen teslim merkeine getirmiyor. Kanuni olarak sürekli tutanak tutuluyor, şikayet ediliyor ama çocuğun gelmek istemediğini söylettiriyor. Elimiz kolumuz bağlı hiçbir sey yapamaz hale geldik.
Başından benzer deneyimler geçmiş olanlar varsa ya da bir önerisi olan varsa lütfen fikir verebilir mi , biz bu çocuğu nasıl alabiliriz. Kanun ile çözemiyoruz maalesef. Defalarca mesaj attı benim yanımda eski eşine yapma , çocuğu düşün diye çocuğu karıştırma ona bu kötülüğü yapma diye ama nafile.
Benim bu konuyu açmamın sebebi eşimi çok seviyorum ve gözlerimin önünde onun bu kadar üzülmesi beni de kahrediyor.
Henüz diğer yorumları okumadım ve belki tekrâra giriyordur ama TIPA TIP AYNI HÂDISEYE 2’nci eşten doğan çocuk olarak babamın hayâtında birebir gözlemlemiş ve aklım olduğundan beri takip etmiş biri olarak yazıyorum:
SİZİN YAPABİLECEĞİNİZ HİÇBİR ŞEY YOK, eşinizin haklı serzenişlerine kulak vermek ve ona şefkatle yaklaşmak dışında. Karşı taraf ruh hastası, yalancı ve babayı ATM olarak görüyorsa kimse onun bu tutumunu değiştirmeye kâdir değil mâlesef. Çocuğu ikide birde polis vb. kamu görevlileri eşliğinde ‘zorla’ almak da o çocuğun da psikolojisini bozuyor. Zâten anası manyak bir de güncel hayâtı iyice travmalarla doluyor:
En sonunda babam ‘Büyünce beni anlar elbette’ diye bıraktı, doğum günlerinde kartlar, hediyeler vs. göndermeye devam etti. O ise sadece para gerektiğinde aradı. Asla görüşmek istemedi. Babam bağırsak düğümlenmesi ve kalp krizleri geçirdi. Artık 18 yaşına geldiği halde ve haberi olduğu halde tek geçmiş olsun için bile aramadı… En sonunda babam hakka yürüdü ve cenâzeye geldi benimle miras paylaşım konuşmaya kalkıştı mezarın başında. 10 küsür yıl annemle miras paylaşımı için mahkemelerde süründük (ki ben Avukatım ve hepsini ben takip ettim ama karşı taraf aptal ve hasta olunca işler uzadıkça uzuyor mâlum). 5 yıl evvel ancak İLLALLAH ve benimle irtibata geçmeye kalkarsa yahut sosyal medyalarımı takibe alırsa 5Mio₺ cezai şart koştuğum bir uzlaşma tutanağına ikna ederek kurtuldum.
Eğer evlenirken eşinizle evlilik sözleşmesi yapmadıysanız eşinizden muhakkak bir miras sözleşmesi yazmasını ricâ edin. Ona yapılanların 10 katı (Allah muhafaza) eşiniz yokken size yapılıyor olacak EMİN OLun. Ayrıca şu anda yaşadığınız (veya ileride yaşayacağınız evlerde) MUHAKKAK AİLE KONUTU ŞERHİ DÜŞün! Yoksa sizi evsiz bırakmaya bile kalkışabiliyor bu psikolojide ki insanlar. Yaptıkları yapacaklarının teminâtı.
Babam vefâtından birkaç ay evvel bir akşam başbaşa kaldığımızda bana ‘Kızım senden çok özür dilerim’ dedi ‘Hayırdır?!’ diye sorunca ‘Çocukluğundan beri benim ilk evliliğimden ve ablanın hikayelerinden ister istemez çok çektin. Sana hep o senin ablan diye hatıranda tutmaya çalıştım ama aslında yalan. O ne kendini benim kızım olarak görmek istiyor, ne de sana abla falan olabilecek durumda. Beynini ve hayatını bu senin dahilinin olmadığı mevzûyla yıllarca işgal etmiş oldum… İyi ki varsın…’ dedi.
Şahsen bu sebeple kattî surette başkasından çocukları olan veyâ acayip boşanma hikayeleri olan insanları hayatıma katmayı aklımın ucundan bile geçirmedim. Öğrendiğim anda en çekici insan bile gözümde ‘kardeş’ statüsüne düşüyor… Ömür törpüsü resmen. AMA ARTIK SİZ DE OLAN OLMUŞ, KENDİNİZİ KORUMANIZ GEREKİYOR. İlgisiz bir çocuk ve manyak anasıyla mücâdele edilirken iyi günde kötü günde yanında duran unutuluyor hep. O nasılsa iyi ve burda’ diyerekten. Bugün yaşadığınız sıkıntıların 1000 katını yarın yaşamayın!
PS ~ Babam vefâtından 1 yıl evvel tesâdüfen Bağdat Caddesinde denk geliyor ve bir kahve bile içmeye ret eden kızı ayak üstü konuştuktan sonra en sonunda (bu kadar mücâdeleye) ‘Sen sâdece benim biyolojik babamsın’ deyip suratına tükürüyor… Akşamına kalp krizi


