Kocamla ilişkim hakkında yardıma ihtiyacım var

eşinizin sizi arzulamaması gerçekten çok garip arkadaşım çok aşık olan bi insan eşini neden arzulamasınki bu işte başka bi oyun var bence sen araştır derim
 
bizde haftada bire düştü diye bunalıma girdim..sen napıyorsun ya....banada yardımcı ol..korkarım bizim sonumuzda böyle olacak
 
Eşinizle yatağa yatıp sarılıp öpüşüyoruz diyorsunuz tamam ama erkek bir şeklide ereksiyon olur ya bunu yaşamıyormu acaba yada kendini mi tutuyor anlamadım gitti hemde 16 ay boyunca. CADIARZU
Hangi erkek dayanır ki bu kadar uzun bir süreye kadın bile dayanmaz çünkü.
 
..okuyunca gördümki gerçekten herşeyin aşırısı zarar...olmamasıda sorunmuş yani .........canım inşallah psikolojiktir başkası çıkmaz altından en kısa zamanda düzelse bari...
 
Bununla ilgili yazı dizisi gibi bir şey vardı, Ayşe Arman'ın yazı arşivine girerseniz bulabilirsiniz. Bilhassa üst sosyo-kültürel kesimde daha yaygınmış. Evlenene kadar her şey süper, ama evlilikten sonra o tutku dolu adam gidiyor, masum yatak arkadaşı geliyor gibisinden konusu vardı. Ayşe Arman sizin durumunuzdaki -delirmesine ramak kalmış- kadınların yazılarını bir cinsellik uzmanına yorumlatmıştı. Okumanızı öneririm. Hattâ ben bakayım şimdi, bulunca eklerim buraya.
 
---------------------------------

Hanımlar, yazılar evet çok uzun ama link veremediğim için bulmuşken buraya da ekleyeyim diyorum, sonuçta konuyla birebir ilgili, konuyu okuyanların ilgisini çekebilir. kalabalık edeceksem affola..


----------------------------------
 
Neden hiçbirimizin evliliğinde SEKS YOK?


Seni okuyorum, takip ediyorum ve beğeniyorum.

Çok çok önemli bir konuyu gündeme getirmeni ve bunu incelemeni rica ediyorum.

Bunu sana son bir aydır yazmak istiyordum ama iki çocuk, iş vesaire derken bir türlü fırsat olmadı.

Tam "Artık yazayım" derken bir baktım Sabah'tan Şirin Sever, konuyu işlemeye çalışmış ama nedense havada kalmış gibi geldi bana, bir de sen el at istedim.

Sen işlersen eminim biz mağdurlar, yararlanacak bilgiler buluruz içinde.

*

Etiler'de oturan, yurtdışında eğitim almış kişileriz.

Bunu söyleme nedenim, belki bizim çevrelerde durum böyledir ama diğer sınıflarda farklı ilişkiler yaşanıyordur bilemiyorum.

Minimum 30 evli arkadaşımla bu konuyu konuştum.

Sorun şu:

Hiçbirimizin evliliğinde seks yok!

Bu nasıl oluyor anlayamıyorum.

ıstersen önce kendi hikayemi anlatayım:

7 yıl önce evlendik hem de çok büyük bir aşkla, her şey yolundaydı, şehvetle sevişiyorduk. Evlendik ilk bir iki ay fena değil derken, bir anda kesildi. Bıçakla kesilmiş gibi. Daha çoluk çocuk yok ortada. Sekssiz geçen 8 ayın sonunda hasbel kader, bir kere oldu ve şanslıyız ki... Onda da çocuk oldu.

Sonra yine tık yok!

Aradan bir 3 yıl daha geçti, yine birlikte olduk, neyse ki ikinci çocuk oldu.

Dışarıdan görenler, "Bunlar da her gün birlikte oluyor!" falan diyordur.

Yok öyle bir şey.

Ben bayağı bir bunalıma girdim, kimseye söyleyemiyorum.

Kocamla tabii ki konuştuk bu konuyu, hem de defalarca, "Ne oluyor bize?" diye, "N'apalım, ne edelim?" "ıstersen doktora git" dedim.

"Neden olduğunu inan hiç bilmiyorum, canım istemiyor" dedi.

Sonuç, elde var sıfır!

Arada benim hareketlenmemle oluyordu bir şeyler ama artık ben hep "ilk hareketi" yapmaktan yıldım.

Zaten ben yılınca, iş, tamamen sıfırladı.

*

Büyük bir depresyona girdim.

Düşün, daha 30'ların sonundayım, en güzel zamanlarım ama seks yok.

Üstelik hoş bir kadınım.

Böyle söylemek biraz tuhaf ama inceyim, bakımlıyım.

Gören bir daha bakar, bakıyor da zaten.

ıki çocuk annesi olduğuma kimse inanmıyor.

E peki nedir sorun?

"Allah, acaba beni evlilik öncesi terk ettiğim erkekler için cezalandırıyor mu?" diye bile düşündüğüm günler oldu.

*

Neyse bir gün dayanamadım, bir kız arkadaşıma açıldım.

Demez mi, "Bizde de seks sıfır!" diye...

Kızın haline üzülmem gerekirken, çok ayıp ama sevindim.

Kendim için...

"Yalnız değilim!" diye.

Sonra bir arkadaşımız daha, "Bizde de yok!" demesin mi?

Desin.

Biri daha...

Biri daha...

Derken anladık ki bizim jenerasyonda (yani şu anda 38 civarı olanlarda) seks yok...

Valla da billaha da yok.

Hatta en son, "Bunlarınki süperdir kesin!" dediğimiz, sürekli sarılan, öpüşen bir çift arkadaşımıza da açıldık, o da "Bizde de herhalde en son 8 ay önce olmuştur!" deyince, "Yok artık!" dedik.

Sadece bizim ait olduğumuz sosyal çevrede mi böyle bir sorun yaşanıyor?

Yoksa bu bir toplumsal sorun mu?

*

Ayşe, kızma ama ben sizin de seks yaptığınıza pek inanamıyorum.

Üç alternatif var:

1. Ya bütün yazdıkların hikaye.

2. Ya eşin, "Bu kadın deli! Sevişmiyoruz, etmiyoruz, ne iş diye beni bile köşesinde yazar. Bari hareketlenelim de, elaleme rezil olmayalım" diyor.

3. Ya milyonda bir rastlanan libidosu çok yüksek erkeklerden.

4. Ya da sen gerçekten şahane bir kadınsın ve kimse sana karşı koyamıyor. Kocan bile!

*

Senden ricam olabildiğince çok erkekle röportaj yapıp, niye evlenince eşleriyle seks yapmak istemediklerini öğrenir misin?

Çünkü benim konuştuğum herkeste durum şu:

Kadın, kocasıyla sevişmek istiyor (başkasıyla da kesin istiyordur ama saçma sapan maceralara girmek istemediği için aklından geçirmekle kalıyor) ama koca, bir şekilde yapmak istemiyor...

Seksken soğumuş adamlar topluluğu!

Nedir bu? Hayatın yükü altında mı ezildiler? Genç yaşta çoluk, çocuk, aile mi bastı?

Gayet iyi kocalar bunlar, sevecen, düzgün vesaire.

Aldatmıyorlar da.

Ya da biz mi öyle sanıyoruz?

Ses ver Ayşe.

Ama sakın seksi iç çamaşırları giy, evde onu topukluyla karşıla, hep makyajlı ol vesaire gibi şeyler yazma çünkü bunların hepsi denendi...

Elde var sıfır.

*

Lütfen bu meseleyi deş, inan ki bu konudan mağdur çok kadın var, bize yararlı olacağına inanıyorum.

Evli erkeklerle röportaj yap, isim misim de vermesinler, sadece anlatsınlar, bol bol evli kadınlarla da konuş, gör bak, üç aşağı beş yukarı hepsi benim anlattıklarımı anlatacak.

Ne yapalım da, kocalarımızla olan seks hayatımıza geri dönelim?

Başka biri var hayatımızda gibi mi davranalım?

Yoksa eskilerin dediği gibi yanlarında hiç giyinip soyunmayalım mı?

Yoksa yoksa yoksa...

Boşanalım mı?

Yardım et lütfen...

HADı DÖKÜLÜN

Son zamanlarda okuduğum en ilginç mail bu.

Gerçekten böyle bir sorun var mı, bu tekil bir örnek mi, sadece tek bir sosyal çevrede mi yaşanıyor bilmiyorum.

Bana gelen mailler her kesimden, varsa nasıl olsa anlarım.

Sizinle gizlimiz saklımız da yok.

Merak etmeyin kimsenin adı- madı yayınlanmayacak.

Bekliyorum.

Konunun uzmanlarıyla konuşmak benim üzerime kalsın.

Bildiğiniz, yaşadığınız, duyduğunuz, gördüğünüz ne varsa dökülün...

Bu meseleyi daha kapsamlı ele alacağız.

Ramazandan sonra...




(Bir Ayşe Arman yazısıdır, Hürriyet'in sitesinden alıntıdır.)
 
Son düzenleme:
Kocam benimle neden sevişmiyor?


“Memleketimden Yatak Manzaraları” dizisi, bütün hızıyla devam ediyor. Huzurunuzda Elif Gersen... Elif Gersen, bana “evlilik ve seks” konusunda mail atan yüzlerce okurdan biri. 4 yıllık evlilikleri boyunca, eşiyle sadece 4 kere sevişmişler. Hikayenin gerisini zaten aşağıda okuyacaksınız, kafanızı şişirmeyeyim. Onu buldum ve röportaj yaptım. Çünkü istedim ki, en azından bir vakayı daha geniş, daha derinlemesine didikleyelim...

Gersen'in anlattıklarını, psikiyatri profesörü Doğan Şahin değerlendirdi. Şahin, tabii ki bunu sadece bu röportajı okuyarak yapmadı, Gersen'e yanıtlaması için yüzlerce soru yolladı. Bu arada pek çok uzman, evlilik ve seks konusunda görüşlerini beyan etmek istedi. Eğer bu gazetenin diğer sayfalarını da işgal edebilseydim, bayılarak
onlara da yer vermek isterdim. Ama yer yok. Hepsinden birkaç paragraf koyunca da, yüzeysel olacaktı. O yüzden bir kişiyle derinlemesine bu meseleyi tartışmayı tercih ettim. O bir kişi de Profesör Doğan Şahin... Cinsel Eğitim ve Araştırma Derneği (CETAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri. 1991'den beri cinsel sorunlar alanında çalışıyor. ıhtisas süresi içinde, cinsel kimlik sorunları, eşcinsellik, cinsel işlev bozuklukları alanlarında bireysel ve grup terapileri yürüttü. Cinsellik alanında 40 civarında ulusal-uluslararası sunum ve yayını buluyor. Bu kadar akademik olup, bir şeyi hepimizin anlayabileceği gibi anlatan çok az adam gördüm. Kendisi yeni kahramanım! Bayıldım anlattıklarına. Sizi şimdi uyarıyorum günlerce devam edecek...
Elif Gersen kimdir?
1973 ızmir doğumlu. Ankara'da yaşıyor. ıç Mimar. Orta öğretimini yurtdışında yapmış, 3 dil biliyor. 1 kardeşi var. Annesi-babası doktor. Yıllar önce boşanmışlar. Kocası 1975 doğumlu. Yüksek Elektrik Mühendisi. 1 kardeşi var. Annesi-babası emekli öğretmen. Evliler.
* Elif Gersen, kaç yıldır evlisiniz?

- 4 yıl oldu ama 13 yıldır birlikteyiz.
* Eşinizle nerede, nasıl tanıştınız?
- Ortak bir arkadaşımızın evinde. Daha ilk anda bir elektrik oldu. Kaçamak bakışlar, ilgili sohbet... Gecenin ilerleyen saatlerinde hararetli bir konu tartışılmaya başladı. 6 kişi bir tarafı savunuyor, o tek başına diğer tarafı. Ben de hayranlıkla izliyorum. O kadar sakin ve bilgiliydi ki! Ama kesinlikle bilmiş değil! Kimsenin sözünü kesmedi. Kibirden eser yoktu. Sükûneti karşısındakileri delirtti ve bağırıp çağırıp, komik duruma düştüler. Ve sonuçta herkes onun haklı olduğuna kanaat getirdi. Hayatımda kimseden hem fiziksel, hem düşünsel bu kadar etkilenmemiştim. Hâlâ da etkileniyorum.
* Sizinki nasıl bir aşktı?
- ınanılmaz tutkulu. O gece beni eve bıraktı, telefonumu istemedi! Rezalet! Ne yapacağımı şaşırdım. 10 gün delirdim nasıl bir araya geliriz diye. Başarılı bir operasyon sonucu güya tesadüfen yine karşılaştık. O gece tekrar beni eve bıraktı ve öpüştük. Sonra gözüm hiçbir şey görmedi ondan başka. ınanılmaz bir aşktı.
* Ne kadar süre iki aşık olarak yaşadınız?
- 8 yıl!
* Ne kadar tutkuluydunuz?
- Ben onu tanıyana kadar tutku neymiş bilmiyormuşum! Her anım onu düşünerek ve isteyerek geçiyordu. Telefonda konuşurken ayakta duramıyordum, o kadar dizlerim titriyordu.
* Ne kadar şehvetliydiniz?
- Apandisit ameliyatının ertesi günü hastanede sevişecek kadar!
* Ne kadar sıklıkta sevişiyordunuz?
- ışyerinde ve ailemizle olduğumuz zamanlar harici her an sevişiyorduk! Hatta öğle yemeği saatlerinde buluşup alelacele seviştiğimiz dahi oldu. Asosyalleştik, arkadaşlarımızı daralttık ve darılttık!
* Cinsel sorun var mıydı?
- Yok. En büyük sorunumuz, sevişmekten konuşmaya fırsatımız olmayışıydı...
* Ne zaman evlendiniz?
- Tam sekiz yıl sonra. Önce ben istiyordum. Tam ben artık vazgeçmişken o istedi. 6 ay cevap vermedim. Sonra acayip bir düğün organize ettim ve evlendik.
* Hamile kaldığınız oldu mu?
- Evet. 3 kez hamile kaldım. Eğitimsiz, cahil kadınlar gibi. Herhalde “o da ister ve gökten üç elma düşer” diye geri zekâlıca düşündüm. ıstemedi. Korkunç tecrübeler. Kürtajlarda yanımda değildi. Çok yalnız bıraktı beni. Çok üzdü.
* “Acaba beni sevmiyor mu?” diye düşündünüz mü hiç?
- Düşünmedim. Sadece nasıl bu kadar acımasız olduğuna inanamıyordum. Kendi başıma doğurmak ve onu kaybetmek istemedim. Tırstım. Zayıf ve geri zekâlı bir kadın yaptı beni. Hâlâ öfkemi yatıştıramıyorum. Hem ona karşı, hem kendime karşı.
* Ne kadar açık ne kadar içine kapanık bir insandır?
- Asosyal denebilecek boyutta. Garip bir adam. Hiç sesini yükseltmez. Hiç sinirlenmez. Çok güçlü. Zayıflıklarını itiraf etmekten de çekinmez. Hiçbir yapmacıklığı yoktur. Çok dürüsttür.
* Evlendikten sonra cinsel sevişme sıklığı arttı mı, azaldı mı?
- Sıklık mı? Bana evlenme teklif ettiği günden bugüne kadar sevişmelerimiz iki elin parmaklarını geçmez.
* Cinselliği siz başlatsanız da olmuyor mu?
- Çoğunlukla olmuyor. Kırk yılın başı olsa da bir şeye benzemiyor. Tatsız tuzsuz ve kısa.
* Üst üste reddedilince bir kadın ne hissediyor?
- Bunları o kadar zamandır düşünmemeye çalışıyorum ki. Ama cevaplamaya çalışayım. ılk zamanlar daha basit düşünüyordum, “Acaba bir yerlerim mi kokuyor, şişmanladım herhalde, başka bir kadın mı var” filan diye. Olayın kronikleştiğini fark ettiğim zaman daha yıkıcı oldu. Böcek gibi hissetmeye başladım kendimi. Çirkin, aptal, itici, kifayetsiz. Korkunç bir özgüven sarsıntısı yaşadım. Sabahlara kadar ağlamalar, insanlarla daha az görüşme. ış tekliflerini geri çevirme. Sonra başka bir dalga geldi. Kızgınlık. Onu incitmeye çalıştım. Zayıf noktalarına oynadım. Beni üzdüğü gibi onu üzmek istedim. Sonra yoruldum ve vazgeçtim. Vazgeçmek de iyi gelmedi. Daha da kötü oldum. “Başaramadım, zaten neyi başarabiliyorum ki. ışe yaramam ben zaten” hisleri içinde kayboldum. Sonra yine kendime kızdım: Hayat bundan mı ibaret? Nasıl izin verebilirim durumun beni böyle yıkmasına diye. Toparlayamıyorum hâlâ düşüncelerimi galiba...
* Çok güzel bir kadınsınız, başka erkekler size ilgi gösterince kıskanır mı?
- Bilmiyorum. Göstermez ki kıskansa bile. Çok zorladım. Gözlerinde öfke şimşekleri, dilinde aşk sözcükleri.
* Sizin aktifliğiniz, bu herkese her şeye yetişen haliniz, onun libidosunu düşürüyor olabilir mi?
- O öyle olduğunu söylüyor. Ne yapacağım ben şimdi yani? Ayrıca ilk 8 sene de öyleydim ben. Neden o zaman düşmüyordu libidosu? Bak sinirleniyorum yine, birazdan da ağlama krizi gelir.
* “Neden sevişmiyorsun benimle?” deyince ne cevap veriyor...
- Önceleri yorgunum, iş stresi, çok yedim, çok içtim gibi basit şeyler söylüyordu. Sonra “Sen bu konuyla ilgili çok dırdır ediyorsun, o yüzden olmuyor” dedi. Şimdi ise “Haklısın ama neden böyle bilmiyorum” diyor. Ama her gün düzenli mastürbasyon yapıyor. Biliyorum. Fark ediyorum.
* Dışarıdan size bakan biri, “Bunlar aseksüel” der mi?
- Hayır, “Bunlar hâlâ her gün tavşan gibiler” der.
* Televizyon seyrederken sarmaş dolaş mısınız, ya da yatakta sarılarak mı yatarsınız?
- Televizyon izlerken bazen öyle, bazen böyle. Ama yatakta kesinlikle sarılarak yatarız.
* Ne kadar dokunuyorsunuz birbirinize?
- Çok. Yıllardır her sabah ayrılırken öpüşürüz. Hiç sekmez. Akşamları buluşunca da öpüşürüz. Çok sarılırız. Sokakta yürürken hep el ele tutuşuruz. Kucağında oturmaya bayılırım.
* Gerçekten elinizden gelen her şeyi yaptığınıza inanıyor musunuz?
- Hayır. Çünkü elimden başka neler gelir bilmiyorum. Tıkandım. Birilerinin benim yerime bu işi düzeltmesini istiyorum. Yorgunum, sinirliyim, üzgünüm. Odaklanamıyorum artık.
* Birdenbire ona oral seks yapmaya başlasanız belki de sevişir sizinle...
- Evet denedim, bana “Sapık mısın” dedi! Allahım, yarabbim! Delirdim tabii yine! Ne sapıklığı yaaaaaa!!!
* Seksi iç çamaşırları, şarap, erotik numaralar...
- Ve amigo kız kıyafetleri ve aptal sarışın ve doktorculuk ve striptiz. Aklınıza gelen gelmeyen her şey! ısterse tanımadığımız bir kızı bile kabul edeceğimi söyledim.
* Belki de sizin haberiniz yok,
başka biriyle sevişiyor, sizi aldatıyor olabilir mi?
- Yok. Bakındım çok. Yaptım hafiyelik. Garip gelecek ama bir yandan da öyle olmasını istiyorum. Bu kadar kolay bir sebep olmasını istiyorum. Diğeri çözülebilecek gibi gelmiyor.
* Çaresizlikten başka yöntemlere başvurdunuz mu? Başkasıyla sevişmek gibi...
- Ne yazık ki yaptım. Hem cinselliği, beğenilmeyi, istenmeyi özlediğim için, hem de onu incitmek için yaptım. Ama yaptığım şey beni mutlu etmedi. Belki sadece o an isteniyor olmak hoşuma gitti. Ama sonuçta yine sinirlendim. Kendime ve ona. En fenası da hamile kaldım. Tabii kime anlatırsın? Hayattaki en yakınına. O kim? Kocam. Onu çok üzdüm. Bu kadar üzülebileceğini tahmin etmemiştim. Sinirlenir diye düşündüm herhalde. Hiç sinirlenmedi. Çok, çok, çok üzüldü. Ve “Ben hak ettim” dedi! Ya şimdi ne yapayım ben bu adamı sevmeyip!!! Bir kez daha yapamam. Kıyamam onu o kadar üzmeye. Gerçi o bana kıyıyor ama...
* Şimdi durum ne?
- Gökten zembille cevap inmesini bekliyorum.
* Nasıl bir gelecek planlıyorsunuz?
- Hayatın seks olmadığını ve zaten günün birinde biteceğini düşünerek, diğer şeylerden keyif almaya çalışarak geçiyor günlerim. Kocaman bir aile istiyoruz. Çocuklar olsun bir sürü. ıVF tedavisi (ın Vitro Fertilizasyon, Klasik Tüp Bebek ışlemi) ile çocuk sahibi olacağız. Sonra yaşlanıp bir Güney kasabasına yerleşelim istiyorum. Mavi panjurlu küçük bir evimiz olsun istiyorum. Birbirimizin ilaçlarını takip edelim istiyorum. Masal, masal olarak devam etsin istiyorum.
* Tüp bebekle çocuk sahibi olmaya çalışmak sizce iyi bir fikir mi? Siz normal yoldan da hamile kalabilirsiniz?
- Bir kötü tecrübeye daha ihtiyacım yok. Ya ben “Uygun gün ve beni istemesi” senkronunu tutturamazsam? Sonra çocuğuma “Ay sen olasın diye babanı yatağa atmaya çok uğraştım, sonra ona zorla sahip oldum ve sen doğdun” diye mi anlatacağım?
* Bu saatten sonra başka birini bul, sev, anlaş... En azından anlaşıyoruz mu diyorsunuz?
- Var öyle bir durum tabii ki ama sadece anlaşmıyoruz. Ben hayatımda en çok onunla vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Ne yaparsam yapayım, iyi ya da kötü ne olursa olsun ilk onunla paylaşmak istiyorum. Benimle gurur duysun istiyorum. Ben onunla gurur duyuyorum. Evimi, sevgimi, hayatımı başka hiç kimseyle paylaşmak istemiyorum. Hiç kimseyi merak etmiyorum. Ben bu adamı istiyorum!
* Kimlere anlattınız bu derdinizi?
- Annem, kardeşim ve en yakın arkadaşlarım biliyorlar.
* Çevrenizde sizin yaşadıklarınızdan şikayetçi başka tanıdıklarınız var mı?
- Tanıdığım evli çiftlerin yarısından fazlasında durum böyle. Garip ama gerçek erkekler artık istemiyor...
Prof. Doğan Şahin değerlendiriyor

Çünkü kocanız kendisini hapsedilmiş, geleceğine el konulmuş ve ele geçirilmiş gibi hissediyor
* Evet, nedir Elif Gersen ve eşinin sorunu?
- Problemin sahibi erkek. Ama başvuruyu yapan kadın. Dolayısıyla, problemin ne olduğuna dair bilgiyi alacağımız kişiyle aslında görüşmedim. Yapacağım değerlendirmenin, akıl yürütme üzerine dayalı olacağını ve yanılma payı içerebileceğini hesaba katın...
* Tamamdır...
- Önce sorunu tanıyalım: Evlilik teklifini yaptığı andan itibaren başlayan bir cinsel isteksizlik. Sanıldığının aksine, erkeklerde sık görülen bir şey. Erkeklerin yüzde 20'sinde bu var...
* Neden kaynaklanıyor?
- Pek çok sebebi var ama bu vakada... Okuyuculara ve hastaya belki tuhaf ve anlaşılmaz gelecek ama daha çok, bir özgüven eksikliği gibi görünüyor...
* Oysa tam tersine çok özgüvenli duruyor...
- Bazı erkekler -bu örnekte olduğu gibi- özgüven eksikliğini, aşırı bir güvenle telafi ederler. Dışarıdan bakıldığında, çok güvenli ve hayranlık uyandıran bir insan izlenimi uyandırırlar. Yakınlık duydukları insanlar kendilerine hayran olsunlar diye hep onların suyuna giderler. Kendilerini, karşı tarafın “arzularının gerçekleştiricisi” gibi davranmak zorunda hissederler. Evet, karşı tarafın hayranlığını kazanırlar. Ama aynı zamanda, böyle davrandıkları için, kendilerini bir şekilde köle gibi hissederler ve karşı tarafa müthiş öfke duyarlar.
* Peki evlenmeselerdi...
- Ha o zaman başka... Diyelim ki bu çift, haftada üç kere görüşüyorlar, geziyorlar, tozuyorlar, problem olmazdı, cinsel ilişki de gayet yolunda giderdi. Böyle insanlar evlenince, ele geçirilmiş, geleceğine el konulmuş gibi hissederler. Hayat onlara, hiç bitmeyecekmiş gibi geldiğinden, önlerinde hep geniş ufuklar olsun isterler. Kendilerini “Bundan sonra hayatım bu! Bu kadınla yaşayacağım ve bu işi yapacağım...” duygusu içinde bulunca, hapsedilmiş hissederler.
* Boşansalar ve sevgili olarak ilişkilerini sürdürseler, seks tekrar başlar mı?
- Arada çok fazla travma ve problem yaşanmış... ıkinci kuvvetli bir olasılık da şu: Erkeğin, çocuk sahibi olmaya karşı bir defansı söz konusu. Kadın, üç kere hamilelik yaşamış. Ve her seferinde öfkeyle, yanında olmayarak onu cezalandırmış. Belli ki, hamile kalmasına karşı büyük bir öfkesi var. Eşinin hamile kalmasını istemediği için de onunla cinsel ilişki kurmuyor olabilir.
* O zaman neden bebek peşinde koşuyorlar?
- Bu zaten bilinçli bir süreç değil ki. Bilinçli olarak, “Onunla sevişirsem hamile kalır, ben de tuzağa düşerim!” demiyor ama böyle bir korkusu var ve o korku onun cinsel isteğini ortadan kaldırıyor. Ona sorsak, “Saçmalamayın nereden çıkarıyorsunuz! Ben çocuk sahibi olmak istiyorum. Hatta müracaat ettim, gidip sperm vereceğim” der. Çünkü kendisi bile farkında değil bu korkunun...
* Peki ne yapmalılar?
- Kendi başlarına bu problemi çözemezler. Oldukça karmaşık, araya başka biriyle ilişki ve ondan hamilelik de girmiş...
* Ama kadın, “Sinirlenmedi, kızmadı” diyor...
- Bu hastalar zaten öfkelerini belli etmezler. Öfkeli olmayı, başka adamlar gibi bağırıp çağırmayı, zıvanadan çıkmayı, kendi ulviliklerine ve asaletlerine yakıştırmazlar. Ama bu, içinde öfke olmadığı anlamına gelmiyor. ıçindeki öfkeyi, sadece kendi bilir. O öfke ve kızgınlık yatışmadan diğer sorunlar halledilse bile, cinsel isteksizlik çok fazla düzelmez.
* Bu çift size gelse ne yapardınız?
- Muhtemelen onları seks terapisine almazdım. Adamı bireysel terapiye alırdım. Evlilik ve yakınlık kurmakla ilgili korkularının farkına varmasına çalışırdım. Bunlar belli bir yola girdikten sonra, karısına olan öfke, kızgınlık ve kırgınlıklarının açığa çıkması için uğraşırdım. 1-1.5 yıl sonra da bir başkasına “seks terapisi”ne yollardım. Bireysel terapiyle seks terapisini aynı kişi yapamıyor...
* Bu aşamada onların tüp bebek işine girişmeleri...
- Bence uygun değil. Sorunların bir kısmı, adamın çocuk sahibi olmaktan korkmasına bağlıysa, çocuğuyla da çok yakın bir ilişki kuramayacaktır.
SEKS TERAPıSı NASIL OLUR?
* Nasıl bir tedavi bu?
- Farklı farklı metotları var, ben kendi uyguladığım metodu anlatayım. Eşleri ayrı ayrı görüyorum ama tedaviyi çift olarak yürütüyorum. Bir çeşit formatlama tedavisi. Yeniden formatlıyorum, her şeyi sıfırdan oluşturmaya çalışıyorum.
* Nasıl yani?
- Çiftlerin arasında sevgi, şefkat, güven gibi duyguların olması gerekiyor. Birbirlerini kendilerine bırakabilmeleri icap ediyor. Bir sürü insanda, bu konularda çok ciddi sorunlar var. Ben de orayı düzeltmekle başlıyorum. Her şeyi yeniden oluşturuyorum. Aralarında bir yakınlık, yumuşaklık olsun, öfkeler, kızgınlıklar ortadan kalksın diye. Bu, 1-2 hafta sürüyor. Bunun üzerine çok az miktarda “erotik uyarı” koyuyorum. Zaten ilk iki hafta herhangi bir cinsel aktiviteyi yasaklıyorum. Bireysel olarak da, çift olarak da. Erotik bir şey seyretmek de yasak, mastürbasyon yapmak da. ılk iki hafta boyunca birbirlerine sevgiyle dokunmayı öğreniyorlar. En az gün aşırı olarak birbirlerini sevip okşuyorlar. Ama uyarılma yok. Bazı kadınlar şundan çok şikayetçidir: “Sadece sevişmek istediği zaman dokunuyor, sadece o zaman güzel şeyler söylüyor. Bir yakınlık gösterdiği zaman anlıyorum ki, canı seks istiyor, onun dışında ne sarılır, ne saçımı okşar...”
* Siz de o yüzden ilk iki hafta seksi kaldırıyorsunuz...
- Aynen! Sadece sevgi göstermeyi, alabilmeyi ve vermeyi öğrenmiş oluyorlar. Üçüncü haftada bir ilerleme kaydettiler diyelim, biraz cinsel uyarılmaya izin veriyoruz. Bu arada yatakta uzanmışlar. Biri aktif diğeri pasif. Aktif olan pasif olanı okşuyor. Cinsel organlara dokunmak serbest ama kendini şehvete bırakmak ve boşalmak yasak. Bu aşamada, çiftin cinsel sorunu neyse, yan tedaviler devreye giriyor. Mesela sözcük oyunları veriyorum...
* O nedir?
- Her gün bir yere, 5-6 tane sevişmekle ilgili kelime yazıyorlar. Kadın “meme” kelimesini seçiyor mesela. ıçinde meme geçen bir cümle kuruyor. “Memelerime şöyle şöyle yapmanı istiyorum” gibi. Ama “Buyur söylediğim şeyi yap!” yok.
* Sonra?
- Terapinin ilerleyen seanslarında öpme devreye giriyor. Pasif olan, aktif olanı yönlendiriyor, duygularını söylüyor. Ama boşalma filan yok bu esnada.
* Adam ereksiyon olmuşsa ne yapacak?
- Ne demek ne yapacak, bir süre sonra normale dönecek. Böyle yanlış bir inanış var. Adamlar uyarılır ve boşalmazlarsa çok kötü olur diye. Tamamen erkeklerin uydurduğu bir şey. Her gün pek çok kez ereksiyon oluyorlar ama boşalmadan normal hayatlarına devam ediyorlar.
* 4'üncü haftada ne oluyor?
- Tedavi cinsi, çiftin cinsel sorununa göre ayrı yollara doğru gidiyor. Mesela erken boşalma sorunu varsa, boşalma kontrolünü öğretiyoruz.
* Peki adam kadının zoruyla size gelmişse, 2 ay boyunca ayıp olmasın diye bütün egzersizleri yapmışsa ne oluyor? Sonra tekrar aynı “hıyar” adama dönüşmüyor mu?
- Yok, yok. Her şeyin ne kadar değiştiğini görüyor. O da mutlu oluyor. Bir sürü şey öğreniyorlar seks terapisinde. Mesela, “Akşam kaçta geliyorsun?” diyorum. “6'da” diyor. “Anlat bana içeri girince ne yapıyorsun?” diyorum. “Öyle televizyonun karşısına geçip kurulmak yok, bilgisayarın önüne kendini atmak da yok. Adam gibi gidip karını öpeceksin. Mutfakta mı oraya git, yemek mi yapıyor, yardım et, salata yap, sofrayı kur. Beraber yiyip, beraber kalkacaksınız, sofrayı da birlikte toplayacaksınız.. Bunları yapmazsan seni tedavi etmem diyorum...” Birçok erkekte bu tedavinin işe yaradığını gördüm. Ama yaramayanlar da vardır tabii.
Cinsel isteksizliğin 30'a yakın sebebi var
Karı koca, “Çok iyi arkadaşız, birbirimizi seviyoruz ama cinsel arzu duymuyoruz” diyorlarsa, çoğunlukla şu nedenlerden kaynaklanıyordur:
1 Onların sevgileri başından beri böyleydi! Onlar yaşadıkları şeyi, “aşk” zannediyorlardı, oysa değildi. Evet aşkta, şefkat, korunma, esirgenme, bakılma vesaire gibi şeylerin olması gerekir. Hepimiz, küçükken annemizden bir bakım alırız ve annemizle kurduğumuz o yakın ilişki, kendimizi çok iyi hissettiren bir şeydir. Biraz büyüyünce mecbur annemizin kucağından ineriz ama “anne kucağı” hep bir özlemdir. Özellikle de hastalanınca, keyfimiz yerinde değilken anne kucağı ararız. Bir ilişkinin, kadın için de erkek için de böyle bir yanının olması doğaldır. Ama ilişkinin tamamı bundan ibaretse, maalesef cinsel arzu filan duyulmuyor.
2 Hepimizin bize hayran olunduğunu görmeye ihtiyacımız var. Bu da temel bir ihtiyaç. Çiftlerin birbirine hayranlık duyması lazım. Bizim ülkemizde bu da büyük sorun. Sürekli birbirlerini aşağılayarak yaşayan çiftler var, “Niye öyle yapıyorsun? Ne kadar salak bir kadınsın!” “Sen de adam mısın?” diyen insanlar. Birine hayran değilsen, seksüel arzu da duyamıyorsun.
3 Bir başka unsur da “aşk” dediğimiz şey. Sağlıklı bir insan için söylüyorum, bir erkek çocuğu, annesine 3-5 yaş arasında, cinsel arzu yakınlığı da talep eden bir aşk hisseder. Bir kız çocuğu da babasına. Sonra da bu çözümlenir, unutulur vesaire. Aynı şekilde sağlıklı bir erkek, ileride annesine benzeyen bir kadın arar, kız da babasına benzeyen bir erkek. Bizde burada da çok fazla problem oluyor. Kız mesela, küçükken babasına aşık oluyor ama daha sonraki yıllarda, babasıyla deneyimi çok olumsuz olabiliyor. Baba, ilgisiz, anneyi aldatıyor ya da başka bir şey. Kız da bu duruma tepki duyduğu için; aşk objesinin -ya da babasının- tam tersi birine ilgi duyuyor. Daha mazbut, daha düzgün, daha ne yaptığı belli biri. Ama ona da aşık olamıyor. Dolayısıyla cinsel arzu da duyamıyor. Bu anlattığım şeyin, en az 50 tane versiyonu var.
GERÇEK AŞK, 3 YILDAN SONRA BAŞLAR
* ınsanların gerçek anlamda birbirine aşık olup olmadığını nereden anlıyorsunuz?
- Kişi eğer, “Biz başlangıçta çok aşıktık ama 2 sene sonra geçti!” diyorsa, bu gerçek aşk değildir. Tutkudur, hevestir. Gerçek aşk, 3 yıldan sonra başlar.
* O zaman “Aşkın ömrü üç yıl” palavra?
- Palavra tabii.
* Ve gerçek aşksa, cinsel istek azalmaz öyle mi?
- Azalmaz efendim. Tabii biyoloji diye bir şey var, hepimiz yaş alıyoruz. Damarlarımız genişliyor, testosteron seviyemiz değişiyor ama yine de gerçek aşksa, cinsellik hep devam eder.
* “Başta acayip sevişiyorduk, birbirimizi o duvardan bu duvara fırlatıyorduk, sonra evlendik, seks küt diye kesildi...” diyorlar. Ne yapsınlar?
- Bize gelsinler. Çünkü esas konu seks değil, bu insanların sevgilerinde problem var. Sevginin 1000 tane çeşidi var, bunlardan bir tanesi sağlıklı, 999 tanesi sağlıksız. Bu insanların, yakınlık kurmakla, bir insanı hayatlarına almakla ilgili problemleri var. Gerçekten de evlenince kesilebilir cinsellikleri. Kendilerini hapishanede gibi hissedebilirler. Her gün belli bir saatte eve gelmekten, hareketlerinin sürekli gözetlenmesinden, birinin gözünün önünde olmaktan hoşlanmayabilirler. Cinsel isteksizliğin bir sürü sebebi ve sonucu olabilir.
Seksi iç çamaşırı ve şarapla bu iş düzelmez!
* Peki evliliklerinde seks olmayan insanlar ne yapsınlar? “Sakın seksi iç çamaşırı giy, şarap kadehi al bekle deme, onu da denedik bir işe yaramadı!” diyorlar...
- E çok haklılar. Erotik film seyretsinler, mum yaksınlar, amuda kalksınlar, bunlarla bu iş düzelmez!
* E neyle düzelir?
- ınsanlar bunların çoğunun farkında değil. Çünkü bunlar bilinçli, açık şeyler değil, alttan alta olan şeyler. Destek almaları gerekiyor.
* “Kocam, bütün gününü bilgisayar ekranı karşısında geçiriyor” diyor mesela. Bu da cinsel isteksizliğe yol açıyor mudur?
- Olabilir. ıletişim ne kadar zayıflarsa, birbirlerine olan ilgileri de o kadar zayıflar. O yüzden de biz, “seks terapisi”ne gelenleri o süre zarfında -iki ay sürer bizim tedavimiz- hiç televizyon seyretmemeleri, bilgisayar karşında oturmamaları konusunda uyarırız. Hatta, yasaklarız.
YARIN DEVAM EDıYORUZ... BEKLERıZ...
Uzun soluklu bir konu... Burada biteceğini düşünüyorsanız fena halde yanılıyoruz. ıstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Profesör Doğan Şahin röportajı bizi yarın da, öbür gün de eğitmeye devam edecek... Bekleriz...




(Bir Ayşe Arman yazısıdır, Hürriyet'in arşivinden alıntıdır.)
 
Son düzenleme:
Yatak odasında artık erkeklerin başı daha çok ağrıyor


Bir ay boyunca bir sürü mail geldi. Gördük ki, ortada bir sorun var.

Ve zannedildiği kadar ufak değil.


Pek çok insan bu dertten musdarip.

Dert ne?

Evliliklerinde seks yok.

Yanlış anlaşılmasın, anlayış var, şefkat var, sevgi var, huzur var.

Hayatta ne varsa, yatak odalarında da var.

Ama seks yok.

Tutku yok. Şehvet yok.

O zaman erkekler her iki dakikada bir seks düşünür diye bir şey de yok.

En azından evli erkeklerde yok. Ya da eşlerine karşı yok.

Sakın belli yaşın üzerindeki insanlardan söz ettiğimizi zannetmeyin, o en azından beklenen, bilinen bir şey. Benim sözünü ettiğim genç insanlar, genç evliler.

Bize yazanların yüzde 65'i sevişmiyor.

Bu büyük bir problem. Ayrıca bir sır. Bizimle paylaşıyorlar, çünkü isimlerini yayınlamayacağımızı biliyorlar.

O yüzde 65'in yüzde 53'ü erkek. Yani karılarıyla sevişmek istemeyen erkekler.

Yüzde 47'si ise kadın.

Bizim bildiğimiz, bugüne kadar kadınlar istemezdi, sekse soğuk bakardı, oysa kadınlardan daha çok erkeklerin başının ağrıdığı ortaya çıktı.

Tabii haliyle bu durum kadınlar için yeni sorular doğuruyor:

- Kocam gay mi oluyor?

- Başka bir kadınla mı ilişkisi var?

- Teknoloji gelişti, bu yayılan elektronik dalgalar mı cinselliği öldürüyor?

- Ben çok aktif bir kadınım, her şeye herkese yetişiyorum, ona göre daha baskınım hayatta, acaba bu yüzden mi seks istemiyor, geri çekiliyor?

- Sorumlulukların altında mı eziliyor, o yüzden mi libidosu düşüyor?

- Bir tür depresyon yaşıyor da ben mi bilmiyorum...

Kısacası nasıl yardım edeceklerini, sorunla nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlar.

Tabii öbür tarafta, hiç böyle bir sorun yaşamayanlar da var, onlar da bize gelen mail'lerin yüzde 35'ini oluşturuyor.

O yüzde kendi arasında ikiye ayrılıyor. Seks hayatları kötüye gitmesin diye önlem alanlar, yüzde 55, önlemeye mönlemeye gerek duymadan tutkulu cinsellik yaşayanlar, yüzde 45. Onlar şanslı azınlık! Yüzlerce örnek var, içim kan ağlıyor çünkü yerim yok, bu sayfada ancak bu kadar yayınlayabiliyorum. Önümüzdeki günlerde de yayınlayacağım. Gerekirse tamamını internete koyacağım, problemin büyüklüğünü iyice gözünüze sokmak istiyorum çünkü...

Bu arada, yarın Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği eğitmenlerinden Prof. Dr. Doğan Şahin'le bu meseleyi enine boyuna konuşuyoruz...

Sizi de bu tartışmaya bekliyoruz...

EVLıLıĞıMıZDE SEKS VAR

Yatak odasında erotik film izliyoruz

40 yaşındayız, 15 yıllık evliyiz. 2 oğlumuz var. Üniversite mezunuyuz. Kendi firmamızda birlikte çalışıyoruz. Ve neredeyse her gece sevişiyoruz! Anlatacaklarıma belki burun kıvıranlar olacaktır. Ama benim yöntemim bizde işe yarıyor. Dileyen uygulamakta serbest. Biz evlendikten bir süre sonra benim kocamda da bir durulma oldu. Cinselliğimiz ateşini yitiriyordu sanki. Tam bu noktada ufak manevralarla ateşi canlandırdım, çok şükür ki bir daha sönmedi, hatta arttı. Biz ne dersek diyelim erkekler çokeşli. Eskiden adamlar karılarını aldatırlardı, ya da bara pavyona gider diğer kadınlarla en azından ufak tefek flörtler ederlerdi. Sonra eğitim seviyesi yükseldikçe, pavyon kültürü kırsalda kaldı. ıyi eğitimli ve sosyal mevkiye sahip adamlar artık karılarını aldatmıyorlar, ya da yapsalar feci suçluluk duyuyorlar, düzeni bozmak istemiyorlar. Ama 2 milyon yıllık genlerinde çokeşlilik yazılı. Bu adamlar iyi eş, iyi baba ve iyi sevgili olurken bir süre sonra iyi seks yapamaz oluyorlar çünkü sıkılıyorlar. Erkeğin ateşini yakmak için bir şeyler yapmak gerekiyor. Benim sihirli formülüm erotik filmler. Burada, püf noktası beraber izlemek! Peki ne yaptım? Yatak odamıza dev ekran bir televizyon aldım. Geceleri birlikte erotik film izliyoruz. Muhteşem güzel kadınlar ve erkekler, en baştan çıkarıcı halleriyle geceleri bizimle birlikteler. HD görüntüler sayesinde, her şey gerçek gibi. Kocam, 2 milyon yıllık mesajı aldı, kendisini haremde sandı, çok eşlilik simülasyonunun ortasına düştü. (Berna T.)

EVLıLıĞıMıZDE SEKS YOK

Karımla sevişmek zevk değil angarya

Ben 35 yaşında genel müdürlük yapan bir mühendisim. Eşim, üçüncü çocuğu doğurdu ve bugün çocuğun kırkı doluyor. Yani doktorun bana koyduğu yasağın süresi bu gece bitiyor. Ama ben bu gece, uygun bir bahane çıkmaz mı diye araştırıp duruyorum. Seks yapmak mı istemiyorum? Yok hayır istiyorum ama karımla yapmak istediğimden emin değilim. Peki onu aldatıyor muyum? Kendime yediremediğimden onu da yapmıyorum. Bu duruma çözüm bulabilmek için psikoloğa bile gittim. Tabii ki eşimin bu durumdan haberi yok.

Peki ne oldu da bu hale geldik? 22 yaşında severek evlenmiştim eşimle. ılk başlarda performansım da gayet iyiydi. Hatta eşim bu durumdan oldukça şikáyetçiydi. Her gün her gün istemem, ciddi bir gerilim yaratıyordu aramızda. ılk senenin sonunda baba oldum. Hayatımızda değişen bir şey yoktu. Hálá karım, azgınlığımdan şikáyet ediyordu. Derken 27 yaşındayken ikinci çocuğumuz doğdu. Artık karımın hayatında bir başka erkek vardı, oğlumuz, ve ne yazık ki bu erkeği ben de çok seviyordum kıskanmama rağmen. Bu süreçte eşim benden gitgide uzaklaşmaya başladı. Derken bir gece yatakta onu istediğimi göstermek için elimden gelen her şeyi yapmama rağmen anlamamakta ısrar edince küçük kıyamet koptu. Bir ay süre ile eşime dokunmadım bile, bir gün beni boşanmakla tehdit edince, ondan değil çocuklarımdan ayrılmak veya onu çocuklarından ayrı koymak fikrine ısınamadığım için tekrar birlikte olmaya başladım. Ama sihir bitmişti. Soyunmasını büyük heyecanla bekleyen ben, artık onu görmekten, onunla sevişmekten çok da zevk almadığımı fark ettim. Bu tarihe kadar bana asılan kadınları fark etmeyen, dünyada başka kadının yaşamadığını düşünen ben ne yazık ki artık dünyanın en tatlı meyvesi dediğim eşimden soğumuştum. Bu olayın üzerinden 7 koca sene geçti, hálá arada bir sevişiyoruz. Ama bu iş artık benim için zevk değil görev, hatta belki angarya. (Hakan Y.)

25 kilo aldım hálá çatır çatır sevişiyoruz

Metabolik bir hastalığım var, sürekli kilo alıyorum. Üstüne aralıkta annemi kaybettim. "E batsın bu dünya!" deyip daha çok yedim, şimdi bayağı bayağı şişman bir kadınım. Şöyle söyleyeyim, tanıştığımızdan 25 kilo fazlayım! Peki ne değişti seks hayatınızda derseniz? Hemen hemen hiçbir şey! Hálá benim hayat arkadaşım, hálá fantezilerimiz var, hálá çatır çatır sevişiyoruz. Benden 18 yaş büyük, olgun ve cinselliği çok sever. Ben olsam, sevgilim bu kadar kilo alsa aynı kalabilir miydim, hatta yanında kalabilir miydim bilmiyorum? Ama benimki yanımda, "Gerçek aşkta böyledir" diyor. (ılknur K.)

6 aylık evliyiz neredeyse hiç sevişmiyoruz

Kolejlerde, iyi üniversitelerde okumuş, Bağdat Caddesi muhitinde yaşayan, nezih, kültürlü ve modern olarak tanımlanacak bir çiftiz. ıkimizin de işi var. Evliliğimizde ve ilişkimizde bir tekdüzelik, bir bıkkınlık da yok. Birlikte bizim kadar gülen ve şakalaşan başka bir evli çift daha olabileceğini tahmin edemiyorum. O derece iyi bir ilişkimiz var. Çok gezeriz, devamlı arkadaşlarla birbirimize veya dışarı yemeğe gideriz. Güzel yerlerde tatil yaparız. Vesaire vesaire. Eşim üzerime titrer, beni ve ailemi çok çok sever. Ben de onu ve ailesini. Zaten ben 30'umdan o da 40'ından sonra evlendi. Yani evlenmeyi ve birbirimizi gerçekten istediğimiz ve çok sevdiğimiz, áşık olduğumuz için evlendik. Ama benimle sevişmiyor. Neredeyse hiç. Eşim isteksizliğini bana şöyle açıkladı: "Senden önce de böyle oldu. Bir kızla flört dönemi bitip ilişki artık düzenli bir hale gelince, akşamları sarılarak birlikte uyuyup sabahları birlikte uyanmaya başlayınca bende seks isteği bitiyor." Karısına "sevişilecek kadın gözüyle bakamama sendromu"ymuş bunun adı. Bu durumda ne yaparsınız? Ne yapmalıyım? Hani 3-5 sene sonra olsa tamam da, biz daha 6 aylık evliyiz. (Oya B.)

Tek derdi yabancı diziler, futbol ve uyku

Ben 27, eşim 30 yaşında. 4 yıllık evliyim ve yurtdışında yaşıyoruz. Kocamda kültür deseniz var, zeka deseniz önde gidenidir, doktora yapmış bir adam, ben deseniz öyle... Yani bu işin okuma, kültür v.s. gibi faktörlerle alakası yok. ınanın köydeki Ayşe'nin, Fatma'nın kocası benim kocamdan 10 kat daha aktiftir! Evlendik, her şey başta birkaç ay güzeldi, sonra anladım ki, benim onu baştan çıkarmama karşı koyamadığı için benimle birlikte oluyormuş. Çünkü kendisi sadece ve sadece uyumak istiyor. ınsan bir kere de ben eşimi baştan çıkartayım demez mi? Valla, bu 4 yıl içinde demedi ne yazık ki! Bebeğimizin olması da benim sayemde. Soruyorum niye sevişmek istemiyorsun diye. Ya çok yorgun, ya beli ağrır, ya canı istemez. Bahane çok. Devir değişti artık, roller de değişti, erkekler istemiyor artık. Adamın tek derdi yemek, yabancı diziler, futbol ve uyku. (Aslı Y.)

Onlar bizim kocaları alsın sevişsin

Biz kardeş kardeş yatalım!

Bizde durum tam tersi, her hareketimde üstüme zıplayan, sürekli her fırsatta sevişmeye uğraşan bir adamla evliyim. Daha 35 yaşındayız, genciz, şehirliyiz falan falan... Yahu canım istemiyor, içimden gelmiyor, adam üstüme tırmanmasa, aklıma dahi gelmiyor. Hasta falan değilim. Vazife icabı başlasam da sonunda mutlaka orgazm oluyorum. ış başlayana kadar. Niye mi? Çünkü sürekli aklımda şunlar var; Of şimdi çarşafları da değiştirmek gerekecek/ Yeni kremlenmiştim tekrar yıkan, tekrar kremlen/ Yeni oje sürmüştüm ojeler bozuluyor, yarın iş var, çıkarıp bir daha süreceğiz of/ Kızın üstü açıldı mı acaba? Bir de canım istemiyor Ayşe. Canım istemiyor, yorgunum, üşeniyorum. Ve inan benim arkadaşlarımın tamamı da benim gibi, niyeyse. Yani şu şikáyetçi kadınlar var ya, kocaları değiştirelim, biz kardeş kardeş yatalım, kitap okuyalım, kafa dinleyelim biraz. Onlar da ne halleri varsa görsünler, yetti artık çünkü! (Serpil K.)

Kocam vahşi seks seviyor, canım acıyor

Eşim çok hevesli ama ben istemiyorum. Çünkü işe sadece seks olarak bakıyor. Beni azdırmak için direkt göğüslerime ve vajinama dokunuyor. Kardeşim, ben ise kafam okşansın, sırtım okşansın, kalçalarım okşansın istiyor. Hayret bir şey! Niye sabırlı olmuyor, niye sert davranıyor? Canım acıyınca seks isteğim gidiyor. Eşim de tam tersini istiyor: Vahşi seks. ışte ben de bu yüzden seksten nefret eder oldum. Sadece görev icabı sevişiyorum. Ne yapacağım bilmiyorum, kendimi genetik olarak yeniden programlayamam ki. Kocam da sabırlı, ince ve yumuşak olamıyor. O zaman da onun sevişesi gelmiyor. Seks büyük sorun bizim için. (Nesrin A.)

Hemen hepsi ayda bir kereci

Büyük bir aşkla evlendik. Ve çok kısa bir süre sonra seksi rafa kaldırdık. Zaten ben adama tecavüz etmeseydim, hamile filan da kalmazdım. Çocuk sahibi oldum. Sonra benim yerime kocam, lohusalık sendromuna girdi sanki ve bir daha çıkamadı! Ben istedikçe birlikte oluyorduk, ama artık ben de istemiyorum. Bu şekilde ilk 10 senemiz bitti. Eşimin psikolojik tedavi görmesi için çok uğraştım, istemedi. Biyolojik sorunu da yok! Ama artık sorun çözülse bile, ben çözülmeyeceğim. Benim durumumda olan için üretilecek sebepler şunlar:

1- Kocanın metresi var, anlamıyor musun? 2- Seni sevmiyor, e sen de sevmiyorsundur belki. 3- Sen frijitsin! 4- A aa! Senin bir sevgilin olmasın sakın? 5- Kafadan kontaksınız ikiniz de! 6- Adam iktidarsız!

Yok işte, bunların hiçbiri değil, değil! Bizim gibi olanların sayısı yadsınacak gibi değil. ınanın durum bu. Çalışan, üniversite mezunu ve iyi çevrede yaşayan arkadaşlarımın hemen hepsi ayda bir kereci! (Melis S.)



(bir Ayşe Arman yazısıdır, Hürriyet'in arşivinden alıntıdır.)
 
sevişmeyen erkekler patlama yaptı.
diğer arkadaşın konusuna da yazmıştım.
ben sevişmeyecek olsam; kafaca çok iyi anlaştığım çok değer verdiğim biriyle anlaşır ev arkadaşlığı yapardım, niye evleneyim.
hee sevişmek için evlenmedim ama sevişmeden de evlilik olmaz.
çok iyiymiş, hoş tutarmış, bir dediğini iki etmezmiş, dünyanın en mükemmel insanıymış falan bana göre hikaye.
karşısındaki kadın mı değil mi farketmiyorsa bana ne onun muhteşemliklerinden :dilcikar:
 

Daha evlenmedim ama şu an forum kadınları tarafından taşlanacak da olsam sana sonuna kadar katılıyorum.
Derler ki, kadını erkeğe, erkeği kadına çekici kılan cinselliktir.
Yoksa 2 taraf da birbirini çekmez.
Nereye kadar?
Hiç kimse kendini kandırmasın.
Cinsellik evin direği derler.
Bu konuları okudukça iyiden iyiye katılıyorum buna.
boshayallersmile
 
Normal değil, zaten bunun farkındasınız. Bu durumda seçenekler var ortada.

Başka biri olabilir (her ne kadar yokta deseniz , olabilir, yakalanana kadar yoktur en azından)

Sağlık sıkıntısı olabilir ( Bu durumda niye çözüm aramaz ve hem kendini, hem de sizi cinsellik gibi evliliği ayakta tutan önemli şeylerden birinden mahrum eder ve bunu önemsemez, ciddiye almaz, ben anlamıyorum)

Ve nasıl olurda acaba 16 ay eşiyle birlikte olmaz bir erkek ve bunu normal görüp, mevzusu bile olmaz, uzayda mı yaşıyoruz. Eşi açısından olaya bakıp acaba ne düşünüyordur diyemez. Hadi eşini de geçtim, kendisi nasıl sağlık sıkıntısı bile varsa böyle birşeyin eksikliğini , önemini hissedip, çare aramaz. ılginç.
 
bende anlamıyorum 6 aya kadar hersey cok guzeldı hatta eşim sexse duşkundu hamılelgımın 6 aylıktan sonra sex hayatımız azaldışimdı dogum yaptım oglum 8 aylık ama hala duzelemedık sadece laf olsun dıye bırlıkte oluyor cok uzuluyorum sırf ben susuyum sıye dokunmuyor bıle 15 gunde bır felen ne yapmalıyım konusuyorum olmuyor deyışık seyler yapmaya çalışıyorum tepkı alıyorum bende sogudum ama evlılıgım için göstermelık arzulu ısteklı kadını aynuyorum
 

tamamen katılıyorum :lepi:
eşimle evlenmeden önce beraber yaşadık yaklaşık 1 yıl kadar bilmiyorumkismile opuyorumnanaktan

ev arkadaşı olmayı bırakalım artık , biz karı koca ve anne baba olalım dedik evlenmeye karar verdik...

cinsellik çok önemlidir bir evlilikte...cinsellik iyi giderse evlilik de iyi gidiyor , ben öyle düşünüyorum ...

ama son aylarda ben de çok duyuyorum sevişmek istemeyen kocaları ...üstelik ortada başka kadın falan da yokken...

eskiden erkekler istekli kadınlar kaçardı, şimdi ise tam tersi mi oldu ne...
 
bu gerçekten psikoloji bozan bı durum bende yaşadım gunlerce aylarca ama kocanla konuşmak zorundasın belkı çok hassastır kocan işi,aıle durumu stres oluşturuyordur belkı hormonal bır durumdur benımkınde hepsı bır araya gelınce senın durumunun aynısı ortaya çıktı..üstelık bebegımızde olmuyor nasıl olsunkı beraber olmayınca, bebek ıçın doktr gıdınce beyınde salgılanan hormon yuksek cıktı ömur boyuncada kullanacak şimdı daha ıyı...kocanla acıkça konuşman gerek
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…