Tamam şanssız bir çocukmuşsunuz, sevgi ve ilgi görmeden, başınız okşanmadan büyümüşsünüz. Bunlar ciddi travmalara sebep olur, kapatılması zor yaralar açar vs vs. Eeee sonrası...
30 yaşındasınız, sizin yaşınızda çoğu kadının ev sorumluluğu aldığı, evlat yetiştirdiği, bazısının kariyerinde ciddi yerlere geldiği, kurumsal bir firmada müdür olabildiği, önemli projelere ismini yazdırdığı, kiminin isminin önüne doç./prof. yazdırabildiği bir yaştasınız.
Peki siz bunca yaşadıklarınıza, tecrübelerinize, negatif getirilerine rağmen kendiniz için ne yaptınız?
Önlisans mezunu oldunuz, iş/para/kariyer getirmedi. Başka bir bölümden lisans tamamlayabilirdiniz???
Kavganın, gürültünün bitmediği bir evde yaşıyorsunuz. Huzurunuz için kendi evinizi açabilirdiniz ???
26 yaşına kadar okumanız engellenmiş! 18 yaşından sonra bütün başvurularınızı, okul kaydınız dahil kendiniz yapabilirdiniz???
Neredeyse nefret kustuğunuz bir aileniz var. 30 yaşında bir yetişkin olarak maddi bağımsızlığınızı kazanabilirdiniz???
Sizin tek eksiğiniz cesaret, oturduğunuz yerden ağlanmak daha zahmetsiz dimi.
Bir manifaturacıda tezgahtar, butikte satış, markette kasiyer, beyaz aşyacıda ön muhasebe... 30 yaşına kadar her işten geri çevrilmiş olamazsınız. Buna inanmam mümkün değil. Savaşmadınız, kabul edin. Eğer bunu kabul ederseniz savaş boyalarınızı sürer, hayatın zorluğuna karşı gardınızı alır ayaklanırsınız.
Buraya yazdınız ben ah vah dedim, iki arkadaşla dertleştiniz sırtınızı sıvazladı, anne/babanız haksızlıklarını anladı... Eee bunun şikayetçi olduğunuz hayatınıza faydası ne??? Eğer faydam olacaksa 24 saat senin için üzülebilirim. Ama??
Bırakın sızlanmayı, kalkın kendiniz için bir şeyler yapın. Bu dünya kendine vahlananları değil, derdini bilip çaresini arayanları mukafatlandırır unutmayın. 50 yaşında hala bu kadın olmak istemiyorsanız, atın üstünüzde ki ölü topağını harekete geçin. Yada ölene dek kendinize üzülmeye devam edin. Seçim tamamen sizin.