Küçük davranışlar, büyük sonuçlar doğuruyor...

DingiltereKralicesi

Nirvana
Kayıtlı Üye
31 Ağustos 2008
5.746
10
683
İzmir
Öncelikle bu konuyu açarken biliyorum ki bahsedeceğim şeyler çok büyük dertler değil. İnsanlar benim sıkıntılarımdan çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Bu nedenle aman canımm sen de dert mi bu Allah aşkına şeklindeki yorumlara katılıyorum...

İnsan yaşadığını dert bilir. Çok şükür ki büyük bir dert, üzüntü yaşamadım bugüne kadar. Ancak son zamanlarda gerçekten içime dert olan bir şeyi paylaşıp, rahatlamak ve fikirlerinizi almak istiyorum.

Nasıl yazacağımı düşünürken bile cümleleri kuramadım kafamda. Bu nedenle anlatım bozuklukları, kopukluklar olursa şimdiden özür diliyorum.

Ben 22 yaşındayım. Üniversiteden yeni mezun oldum. Bilenler tanıyanlar biliyor beni...

Anne-baba-2 abi ve bir küçük kızdan oluşan bir ailede büyüdüm. Küçük kız 2 oğlandan yıllar sonra doğduğu için hem daha bilinçli, hem de daha özenli büyütüldü. Ama yanında babası yoktu... Çünkü benim babam yıllarca yurtdışında çalıştı. Doğumumda bile yanımda yoktu. Senede birkaç gün gelirdi eve birkaç ay ara ile. Babam olduğunu bile anlayamazdım, misafir gibiydi. Senelerce böyle devam etti bu durum. Ne annem, ne de abilerim babamın yanımda olmayışını hissettirdi bana.

12 yaşına geldiğimde babam kısmen dönüş yaptı. O kadar büyük çatışmalar yaşadık ki... Ben babaya nasıl davranılır bilmiyordum, o kıza nasıl davranılır bilmiyordu. Bir şekilde dengeler kuruldu, mutlu mesut yaşamaya başladık. Ama bir yerde bir şeyler hep eksik oldu. Yıllarca babasız büyümenin eksik bıraktığı şeyler... Bunun için babamı hiç suçlamadım. Aslında kimseyi suçlamadım. Bize daha iyi bir yaşam sunmak için yapmıştı bunu biliyorum. Sadece hep şunu düşündüm. Neden parayı uzaklarda aradın baba ? Değer miydi sensiz geçen onca yıla ? Hangi miktarda para, birlikte geçiremediğimiz günleri satın alabilir ?

Bu duygularımı ne anneme, ne babama, ne abilerime, ne de başka birine anlattım. Biraz büyüdüğümde yavaş yavaş bu duygularımı dile getirdiğimde annem ağlayarak, üzülerek dinledi beni. Babam ise sözlerimi duymamış olmayı istediğini söyledi, beni haksız buldu.

Peki bu durum hayatımda nelere yol açtı derseniz... Asıl problem burada oluşuyor zaten. Dediğim gibi 22 yaşındayım. Bana hep dürüst olmak, içi dışı bir olmak, insanlara karşı numara yapmamak, kalp kırmamak, doğrunun yanında olmak öğretildi. İyi ki de öğretildi.

İlköğretimde okulun en bilinen, en sevilen, en başarılı öğrencisiydim. Bütün aileler beni tanır, tüm öğretmenler beni parmakla gösterirdi. Bu durum benim hep başarılı olmam gerektiği gibi bir imaj bıraktı herkesin gözünde. Liseye geldiğimde yavaş yavaş notlarım düşmeye başladığında, bu durum beni çok etkiledi. Çünkü benden hep başarı beklenirdi. 98 aldığımda neden 100 almadın diye karşılanırdım ben. Hala da öyle...

Bu durum benim derslere yoğunlaşmama, insan ilişkilerimin zayıflamasına neden oldu. Zaten o kadar korunmacı, o kadar sıkı yetiştirildim ki, insan ilişkilerim, insanlara güvenim çok ama çok zayıftı. Bu durumu size daha iyi nasıl anlatırım diye düşünüyorum ama doğru kelimeleri bulamıyorum. Evden çıkmayan, arkadaşları olmayan, etkinliklere katılmayan bir kız olarak büyüdüm. Bu durum doğal olarak arkadaşlarımın da benden uzaklaşmasına neden oldu. Dostum dediğim 2-3 insan vardı. Yalnızca onlar ile bir şeyler yapmama izin verilir, yalnız onlar sorgulanmazdı. Ancak zaman geçtikçe, bizler büyüdükçe, aramıza başka şeyler girdikçe dostluklar da bozuldu. Çünkü artık dürüst değildi onlar bana karşı. Ben hep adım attım insanlara karşı, ama onlar beni değil, diğer tarafı seçti. Dolayısı ile bu durum bende kendime karşı bir güvensizliğe neden oldu.

Ben kendime güvenmezken, ailem hep bana güvendi, beni cesaretlendirdi, yüreklendirdi. İçimde bir ikilem yaşamaya başladım. Bazen kendime çok güvenir, bazense 0 güvenli biri oluverdim. Ama hiçbir zaman dürüstlükten şaşmamaya özen gösterdim. Belki kendimi kandırdım, belki gerçekten öyleydim...

İlköğretim bitti, lise bitti, üniversite bitti... Benim durumumda bir insanın bir çok arkadaşı, dostu, çevresi olmalı değil mi ? Etrafında güveneceği bir çok insan olmalı... Ama yok işte... Nedenlerini kendimce sıralamaya çalıştım. Elbette görüştüğüm insanlar var, arkadaşlarım var, ama gerçekten arkadaşım diyebileceğim, güvenle sırtımı yaslayabileceğim kimse yok. Erkek arkadaşımdan başka... Ailemden sonra hayatımdaki en büyük yer ona ait. Ama onun şimdilik bu hikayede yeri yok.

Sevmediğim insanlar oldu, birbirimizden haz etmediğimiz insanlar... Her zaman onlara karşı saygılı olmaya çalıştım. Nefret ettiğim insanlara karşı bile içinde bir nebze sempati tutmaya çalıştım, kimsenin kötülüğünü istemedim. Ha bunları yazarken ben meleğim, safım, temizim demek istemiyorum. Elbette benim de eksilerim, kötülüklerim var. Bunun da farkındayım.

Dürüstlüğe, iyiliğe hep inandım. Hep güvendim. Ama büyüdükçe gördüm ki, kötüler, kötü niyetliler, çevresi olanlar, taraf tutanlar, haksızlık yapanlar, kısaca kötüler kazanıyor her zaman. Bir yere gelmek için düzenden şaşmak gerekiyor. Diğer türlü, iyilikler ile bir yere geliniyor evet, ama çok geç ve çok zor oluyor. Bu durum beni kahrediyor. İyiliğe olan inancımı sarsıyor. Ben kötü olmak, maskeler takmak, çıkar için ilişkiler kurmak istemiyorum. Maskesiz, mümkün olduğunca iyi olmak, kazanacaklarımı böyle kazanmak istiyorum.

Şu anda tatil dolayısı ile sürekli evdeyim ve zamanımın büyük kısmını evde internette geçiriyorum. Bu zamanın çoğu da KK'da geçiyor. Az önce bahsettiklerim burası için de geçerli. Beni sevmeyenler olacak, ki var da. Benim de sevmediğim insanlar var. Ama ben hep saygı duymaya, hep bir adım atmaya çalıştım herkese karşı. Burası sanal bir ortam biliyorum, ama karşımdaki kişilerin kanlı canlı insan olduğunu da biliyorum. İyiler olduğu gibi, kötüler olduğunu da biliyorum. Beni sevmeyenlerin, bana saygı duymasını istiyorum. En azından insan yerine koyup, dürüstçe eteğindeki taşları dökmesini, düşmanlıktan ziyade bir adım atmasını istiyorum. Bu cümlelerimden ne anlarsınız bilemiyorum. Çok ütopik düşündüğümü de söyleyebilirsiniz.

Ama ben karşımdaki herkese gerçek hayatımda böyle davranıyorum. Buna ister inanın, ister inanmayın. Konuşmak istemediğim biri bile olsa, ufak bir not ile anlatıyorum ona içimdekileri.

Ee konu nereden nereye geldi diyeceksiniz. Ben de karıştığının, uzadığının farkındayım. Ama içimdekileri, beni üzenleri, kıranları, içimde kalmasını istemediklerimi yazmak istedim.

Sizden 2 ricam olacak.
1) Lütfen çocuklarınızın manevi ihtiyaçlarının, maddi ihtiyaçlarından daha önemli olduğunu unutmayın. Hiçbir mebla bir kucağı, öpücüğü satın alamaz. Maddi kazanç peşinde çocuklarınıza ayırmadığınız zamanın, gelecekte onları nasıl etkileyeceğinin bir örneğini sunmak istedim sizlere.

2)Lütfen, karşınızdakinin de bir insan olduğunu, onun sizin gördüğünüzden farklı düşünebileceğini, onun da en az sizin kadar saygıyı hakettiğini unutmayın. Bu sizin düşmanınız olsa bile... Ve lütfen geri adım atmak yerine, bir kere de ileri adım atmayı deneyin. Ne kaybedersiniz ?


Bu uzun ve saçma yazıyı okumaya vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Ben içimde olanları, belki çok büyük dert olmasa da anlatmak istedim. Anlattığım için de çok rahatladım.

Tekrar teşekkürler a.s.
 
sevgili kraliçem çok önemli noktalara temas etmişsin çok da güzel ifade etmişsin .......... kendi adıma bazen çok büyük tepkiler verebiliyorum karşımdaki insanlara ama benim tahammülsüzlüğüm insanlardan ziyade değişen toplum anlayışına .........
hani nesil çatışması derler ya bunu yaşamak için ille de ihtiyarlamak gerekmiyormuş onu öğrendim .... beni ailem yetiştirirken aman kızım hanım ol ağır ol oturaklı ol , saygılı ol diye tembihlerdi hep.... şimdi aileler aman sessiz kalma, hakkını ara, kendini ezdirme sakın gibi tembihlerle bana göre son derece fevri bir nesil yetiştiriyorlar ........
eğer çok karamsar bir gözle bakmıyorsam toplumda bir takım ahlak kuralları çok değişti , aileye bağları çok zayıfladı , bu forumda bir arkadaşımız geçenlerde eşinin dayısı için dıdısının dıdısı gibi bir tabir kullandı çok canım acıdı okuyunca , acaba bu düşünceye sahip insanlar kendi dayıları için de mi böyle düşünürler,değilse neden eşlerinin ailelerine hiç değilse saygı duymayı deneyemezler ki.......
nedense aile ve inanç kavramlarının ne yazık ki toplumumuzda zayıfladığı kanısındayım dolayısıyla da egoist insanlardan bir toplum olup çıkma yolunda ilerliyoruz ( hatta toplum bile diyemiyorum çünkü toplum olabilmek için paylaşım gerek ; insan kalabalığı olma yolunda ilerliyoruz sanki daha doğru olacak )
kusura bakma ben de çok dolmuşum da yazını okuyunca dayanamayıp içimi döküverdim
 
haklısın butterflys, benim de anlatmak istediğim böyle bir şey işte
insan kendine ait bir şey söz konusu olduğunda korumacı, saygılı oluyor
ama karşısındakine ait bir şey olunca aynı özeni göstermiyor
kimseye kendisine yakın bir değe vermiyor, hep değersiz görüyor
bu durum beni çok ama çok üzüyor
 
Hiç sıkılmadım okurken öncelikle bunu belirteyim Hacercim.Uzun ama güzel yazmışsın. Nadirdir bu kadar uzun yazıyı okuduğum.

Ailelerin çocuklarına parayla veremeyecekleri, alamayacakları şeyler vardır. Sevgi gibi, emek gibi.Bunun sende fazlasıyla farkındasın. Benim kaynımda senelerdir yurtdışında. senede 3-5 gelir en fazla 1 hafta kalır gider. 2 çocuk anneleriyle burada tek başlarına. Anne büyütüyor onları. Hep bir stres, bir asabilik çocuklarda. Anneleri aldıkça alıyor, aldıkça alıyor, ama hiç bitmiyor eksikleri.

Eltimde keza öyle. Bu ay bir halı aldı diyelim, ertesi ay onu değiştiriyor(sıkılıyormuş) başka halı alıyor diğerini kaldırıyor. Bu hep böyle. Sürekli hayatında bir yenileme çabası(eskimemiş bile olsa) Sakinleştirici alıyor birde. Kaç defa üstüme vazife olmasa da konuştum, yapmayın böyle bu çocukların babaya ihtiyacı var, 3 kuruş az kazansın ama çocuklarının yanında olsun. Alışmışlar tabi bol bol harcamaya, Türkiyedeki şartlar onları kasıyor.

Ha sorsan herşey çocuklar için deniyor ama gel görki o çocuklar kaç senedir babasız büyüyorlar ve daha da devam edecek böyle.

Hiçbir güç bir annenin yada babanın çocuğuna duyduğu sevgiyi satın alamaz, bunu unutuyorlar işte. Geçen zamanda geri gelmiyor maalesef.
 
Elticim sen baya dolmussun!! Hic SIKILmadan okudum yazini....cok dogru tespitler!

Bende baba varken babasiz büyüdüm sayilir, sabah 7 gece 10 da falan gelirdi eve...yüzünü görmezdik dogru düzgün, maddi yönden hicbirseyimizi eksik etmeyen fakat maneviyat vermeyen bir babaydi iste...ama yinede diyorumki basimda babam vardi en önemliside budur.
 
Kuzu güveçe katılıyorum..

Kitap okumasını çok sevsem de, sitedekii uzun yazılar beni hep sıkmıştır ama bu yazı sıkmadı..

Çocuk gelişiminde söylediklerinde çok haklısın.
Para kazanma derdine düşerken, çocuklarımızdan ne kadar uzaklaştığımızın farkında değiliz..
Onların ilk adımını yakalayan, ilk anne deme anını kaçıran biz oluyoruz ve dediğin gibi manevi ihtiyaçları maddi ihiyaçlarından daha önemli evet ama bunun farkına varamıyoruz çoğu zaman.

Sana gelince, gerçek hayatta olduğu gibi sitede de farkın hissediliyor sen merak etme..

Karşımızdakinin de, bize göre ne kadar kötü olursa olsun, sadece insan olması sebebi ile saygıyı hakettiği konusunda tamamen hemfikirim senle..

Aynen devam canım, gerek burda gerek gerçek hayatta..
 
Ben de senin gibi büyüdüm.. Babamla hep uzaktık.. Yani aynı çatı altında olsak da uzaktık.. Neredeyse üniversite hayatıma kadar hiçbir şey paylaşamadık babamla.. Seni bu yüzden çok iyi anlıyorum.. Bir keresinde, babamla girdiğimiz bir tartışmada babam;"her şeyin var, her istediğini almaya çalışıyoruz, daha ne bu nazın" demişti.. Onun gözünde çocuk yetiştirmek, eksiklerini almak ve para vermek demekmiş.. Ben ileride çocuğum olduğu zaman ona böyle yaklaşmayacağımı biliyorum artık.. O yüzden çok güzel bir yazı olmuş bu.. Burada pek çok anne adayı var.. Bunları görmesi, bilmesi gereken anne adayları..

Bir de dostluk konusuna değinmişsin.. Herkese güvenilmiyor ne yazık ki.. Benim de çevremde arkadaşlarım var elbette.. Bir şeyler paylaştığım insanlar var.. Ama dostluk bu değildir.. Dostluk kavramı çok özeldir.. Bu yaşıma kadar sadece 1 tane dost olduğuna inandığım biri oldu.. Onun dışında benim de erkek arkadaşım en büyük dostumdur.. Ama daha fazlası yok.. Yani güvenle sırtımı dayayabileceğim, omzunda ağlayabileceğim kimse yok.. Bunn eksikliğini zaman zaman ben de duyumsuyorum.. Ama hayat bana şunu öğretti, her türlü zorluğun üstesinden tek başına gelebilmeyi.. O yüzden açıkçası insanlarla çok da içli dışlı olmamaya özen gösteriyorum.. En azından yara almamak için..
 
Elticim haklısın... Eskiden hep düşünürdüm acaba babasız olmak mı daha kötü, yoksa babanın olup da yanında olamaması mı diye. Şimdi diyorum ki babam sağ olsun da, varsın yanımda olmasın.

deniz_güneş, yorumun beni o kadar mutlu etti ki anlatamam. Çok teşekkür ederim a.s.

Arora, haklısın. Her şeyimiz o kadar maddiyat olmuş ki, çocuk yetiştirmenin maddiyat ile olacağını düşünür hale gelmişiz. Anne adayları, anneler, babalar, kolay değil ebeveyn olmak...

Allah yardımcımız olsun
 
Yazını büyük bir dikkatle okudum ve hiç saçma bulmadım. Hatta bir an kendimi sorguladım. Çünkü benim eşimde 1 aydır bizden uzakta bugün işi bırak gel desem gelecek ama ben istemiyorum. Çünkü benim yaşadığım yerde işsizlik çok dolayısıyle işsiz ve stresli bir baba çocukların yanında olsa da manevi olarak bir şey veremiyor. Ne yazık ki bazen hayat şartları bunu gerektiriyor. Eşim yeni gittiği zaman oğlum babam niye gitti, burada çalışsaydı, motorcu olsaydı, yemekçi olsaydı ( motorcu - oto alım satım yapan, yemekçi ise garson) ama gitmeseydi diyerek ağlamıştı. Bende burada güvenlik işinin olmadığını söylemiştim ama çokta üzülmüştüm. Söylediklerine tamamen katılıyorum canım. Ama mecburiyet işte.
 
uzun zamandır okuduğum en akıcı yazı ....duygularını çok güzel ifade etmişsin canım....içeriği ise çok acı verici...dediğin gibi hiç bir şey sevginin yerini tutmuyor....ben annem ve babamın yanında yetiştim ve sevgilerini hiç mahrum etmediler...fakat beklentileri hep fazla oldu...bu durum benim hep iyiyi elde etme çabalarına itti....her zaman herşey mükemmel ve iyi olmuyor...her zaman iyisini yapamıyorum....fakat ailemin benden beklentileri hep üst limit oldu....iyisini yapamadığım zamanlardaki kendimi suçlu görme duygumu,bu konuda hissettiğim acı ve utancı tarif etmem mümkün değil...:1no2:ben de buradan ailelere bu konuda dikkatli davranmalarını belirtmek istiyorum...bir su bardağı nasıl ki dolduktan sonra taşmaya başlarsa,nasıl ki fazlayı kabul etmezse her bir bireyi böyle kabul etmek gerekir...fazlasını beklememek,fazla bir beklenti içine girmemek gerekir...
 

Haklısınız, bu devirde ekmek aslanın ağzında.. Nerede iş varsa oraya gidilmesi gerekiyor çoğu zaman.. Ama ben her zaman şunu söylemişimdir.. Ne kadar vakit geçirdiğin değil, nasıl vakit geçirdiğin önemlidir.. Yani çocuklarımızla kaliteli zaman geçirmesini öğrenmemiz gerekiyor.. Bütün gün birlikte olup da hiç bir şey paylaşmamak da doğru bir yetiştirme yöntemi değil.. 10 dakika bile olsa, o 10 dakikayı sadece çocuğunuza ayırmalısınız, ne cep telefonu, ne televizyon, ne bilgisayar.. Aranıza hiç bir şey sokmadan 10 dakika bile olsa sadece çocuğunuzla vakit geçirmelisiniz.. Onu sorgulamadan, yargılamadan dinlemelisiniz o süre zarfında.. ınanın çocuklar bu şekilde çok daha sağlıklı bireyler olarak büyüyorlar..
 
hacerim anlatmak istediklerini çok iyi anladım..
bende 18 imden sonra koptum babamdan..ve ozmandan bu zaman kadar geçen süredeki kayıplarımın yerini asla hiçbirşey dolduramaz..liseden sonra babamın etrafa ve çevreye karşı koruyucu tavrı beni sosyal çevremden çok uzklaştırdı tabiki babamdanda..ünv dönemimde bile hep babamın koruyucu baskısını bir güvensizlik olarak düşündüm ve hiç arkadaşım kalmadı..çünki ben onların yanında her istediğimde bulunamadım onlara ayak uyduramadım bir süre sonra çok yalnız kaldım birde içimdeki güvensizlikler ve iç karmaşamla savaştım.. evlenene kadar bu böyle devam etti ..kafamda anlamlandıramadığım cevabını bulamadıgım sorular büyüdü de büyüdü..evet dediğin gibi bizimde babamın kontrolcü yaklaşımı bize daha iyi bir hayat verme çabasındayken bizden uzak kaldıgı zamanlarda onun otoritesinden dışarı çıkmamamız dı belki ama şimdi o derin boşluklar hala dolmuyor..inanılmaz bir çevrem var çok iyi dostlarım ve arkadaşlarım var ama geçişten kalan çok büyük kayıplarım da var.. şimdilik sahip olduklarımla yetinip bunlara şükredip geçmişin üzerinde durmamaya çalışsamda her olumsuzlukta bende babamdan kopuk geçen zamanımdaki eksiklerimle bağdaştırmışımdır hayatımdaki olumsuzlukları..

bende ailelerin çocuklarına herzaman vakit ayırmaları gerektiğini savunanlardanım senin gibi..bunu evde uygulamaya çalışıyorum..çocuklarımı sık sık babalarının yanına götürüyorum birgünde görmeleri gereken zamandan daha fazlası babalarıyla vakit geçirsinler diye..iş saatinde bile hiçbirşey yapmasalarda sadece izleyerek bile çok şey öğreneceklerini biliyorum..

hacerim her ne kadar sana zaman zaman yaşadığın olumsuzlukları geçmişteki kayıplarınla bağdaştrma demeyi yürekten istesemde diyemiyorum..çünki bende aynıyım..ama ben kendimi şöyle avutuyorum..
belki şartlar daha farklı olabilirdi,ama ozamanda başka sorunlarla boğuşuyor olabilirdik..herzaman sahip olduklarımızla şükretmemiz gerekiyor.ve yaşadıklarımızın bize kazandırdığı olumlu şeyleride düşünmemiz gerekiyor..sen de farkında değilsin ama inanaılmaz güçlenmişsin..yaşına rağmen yaşanmışlıkların sana farkında olmadan büyük tecrübeler kazandırmış..

aslında en önemli şeyi ;hayatın sorunlarla boğuşarak sürekli kusurları görüp insanlarını yargılayarak geçirilmeyecek kadar önemli olduğunu ve istedikten sonra nasıl pozitif olunabilceğini öğrenmişsin..

hayat felsefende yalnış birşeyler olduğunu sanmıyorum..eksik kalan yanlarımızın nerelerde ağır bastığını hayatımıza ne güzellikler kattığını sende zamanla benim gibi yaşayarak öğrenceksin...
umarım bahtında kendin kadar güzel olur...
opuyorumnanaktan
 
Arora kesinlikle katılıyorum. Ben 22 senedir annemle yaşıyorum. Annem temizlik hastası bir insandır. 5 dk vakti olsa temizlik yapar o derece titizdir.

Çok iyi hatırlıyorum ve şu an yazarken bile gözlerim doluyor.
5 yaşındaydım. Bebeklerim ile oynuyordum. Anneme "Anne gelsene bebeğime elbise dikelim." dedim.
Annem "ışim var, bitince dikeriz." demişti. Aradan 17 sene geçti...
Ben kendi bebeğimin elbisesini dikecek yaşa geldim.
Annem hep yanımdaydı; ama hala bebeğime elbise dikeceğimiz günü bekliyorum ben mafoldumben

Önemli olan yanında olmak değil, yanında olduğunu hissettirmek.


Su, canım o kadar iyi anlamışsın ki beni...
Teşekkür ederim :1hug:
 

Oy oyy kıyamam ben sana :teselli:
Benim babam da daha balık tutmayı öğretecek yaş 22 oldu hala tık yok kaydirigubbakcemile3
 
[


Su, canım o kadar iyi anlamışsın ki beni...
Teşekkür ederim :1hug:[/QUOTE]

bişey değil cnm:teselli:


Annem hep yanımdaydı; ama hala bebeğime elbise dikeceğimiz günü bekliyorum ben mafoldumben
senağlama bu söz beni bitirdi..benmde var böyle hala beklediklerim ..acıtasyon gibi algılanmasın diye hiçkimseye hiçbirzaman dile getirmedimsenağlama
ama şimdi yaşayamadıklarımı günün birinde yargılanmamak için çocuklarıma yaşatmamaya çalışıyorum..umarım başarılı olabilirim:Saruboceq:

duygusal boşluklarımız git gide derinleşmez umarım...
 
Öncelikle belirtmek isterim ki yazını hiç sıkılmadan okudum hemde tek bir harfini bile kaçırmadın.Söylerdiklerin o kadar doğru o kadar mantıklı ki.Böyle bir durumlar karşı karşıya kalmadım ama yinede seni çok iyi anladım ve bu geleceğim için inan bana her zaman aklımın köşesinde bulunucak bir konu oldu.Babam her babanın yapması gerektiği gibi her istediğimizi yaptı diyebilirim.Maddi açıdan zor durumda olduğumuz zamanlarda dahil.Bunun dışında manevi açıdan hayatımın her anında her noktasında babam belkide annemden önce en büyük destekçim olmuştur.Her zaman her yerde kim olursa olsun benimle gurur duyduğunu söyler ve kimseye laf ettirmez.20 yaşındayım ve yaşıma rağmen hala babam geldiğinde göğsüne uzanır tv izlerim,gece üstümü örtmeye geldiğinde yorganı kaldırır yanıma yatırırım.Bu konuda gerçekten çok şanslıyım.Ama biliyor musun babamın bu şekilde olmasının bir sebebi var.Büyükbabam ve babannem.Babam hep kendi ayakları üstünde durmak zorunda kalmış.Hayat okulunu bitirdim ben der her zaman.Ailenin en büyük çocuğu tüm sorumluluk onun üzerinde.Çalışmış çabalamış ama hiç bir zaman değerini bilen olmamış.Anneme babama yapılan haksızlıkları dinliyerek büyüdük aslında.Ama hiç bir zaman saygımızı sevgimizi kaybetmedik...Gerçekten allah ne veriyorsa hayırlısını versin...

Bu güzel yazı içinte teşekkür ederim canım.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
4.5 aylık bebesini bırakıp çalışmayı düşünen bir anne için bebeğinin ileriki yıllarda olabilecek psikolojisini gördüm..:sinifsinif:
o anne bendim..mafoldumben
bana o kadar güzel anlattınki bazı şeyleri.
ben anlattıklarının ve yaşadıklarının içinden bunu aldım.
sana gelince hacercim..denizin dediği gibi sitede farkın anlaşılıyor..bencede devam:a.s.:
 
canım yazın cok güzel olmuş hiç sıkılmadan okudum
benim babamda hiç şehir dıiına gitmaden aynı evde uzak büyüdük küçükken babama aşıktım babam evde olması zamanlarda hep kahvede arkadaşlrıyla cay içmeyi tercih ederdi hep özenirdim babasıyla zaman geçiren çoçuklara benim eniştem kızlarına asıktı hep onları koynunda uyuturdu düşünürdüm nasıl olauyor diye hep annemle yasadık kardeşimde bende ama ama ben ilkokulu bitirnce sevgili babam beni oktmayacığını söyledi anneme babannem kızkar okumaz demiş ve ben baba tarafında tek kız torunum hiç unutmam yaz tatili annem biber dolması yapıyordu mutfakta neden ağlıyosun dedim soğandan dedi o zama anlıyamıyodum sonra annemin kavgalarıyla orta okulu okudum bir defter parası istesem kıyamet kopartırdı babam liseyi kesinlikle okutmam dedi allah razı olsun annanem okuttu beni o kadar içime dokunmuştu ki defterime kalemime kadar aldılar babam bana liseyi okurken bayramlarda bayramlık dahi almadı annanem aldı benim hayatımla oynadığı gibi kardeşimin hayatıylada oynadı onu seviyormuyum bilmiyorum sadece doğma sebebim hala özenitim baba kız iletişimlerine ben evlenince aklı başına geldi ama zerre kadar umrumda değil benim babam dedim oldu babamın yapmadığını dedem annanem yaptı bana senağlama hiç üzülme emin ol iyilik yapan her zaman kazanır her zaman ALLAH katındada bu dünyadada (uzun oldu kusura bakma canım)senağlama
benim şunde hastalığımdan dolayın evlat sahibi olup olmayacığım belli değil ama nasip olurda olursa ben evladımdan sevgimi hiçbirşeyimi esirgemicem ben hep iyi bir eşten önce iyi baba olacak birini istedim çünkü benim yasadıklarım hiç kolay değildi allah gönlüme göre verdi h,ç üzülme canım yalnız değilsin
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…