kocanın ailesinden(abla,abi,yenge,kardeş,anne,baba...) beklenti içine(şahsi değil, oğullarını da ilgilendiren ailevi-maddi veya manevi) girmemek meselesi çok incedir bence. ben k.v. ve çetesinden beklenti içine asla girmiyorum, kendim için değil; oğulları ve torunları için. evlendikten 1 sene sonra ev almıştık, hem eşimin ailesi hem de benm aileme uzaktık. benim annemler geldi, annem salon perdemi diktirdi, ablam da su arıtma cihazı alıp taktırdı ev hediyesi. 1 liralık plastik kap alsalar da yeterdi benim için. aradan zaman geçti eşimin anne babası geldiler. ilk kez bu tarz bişey bekledim onlardan çünkü eşim dedi bana annemler bişey getircek olursa kabul etmiycem, paraları çok yok. ok dedim. zavallı eşim!!! ben de eşim bunu deyince ve daha tam tanımıyorum ailesini ufak tefek, pazardan da olsa ev hediyesi getirirler sandım ve evi görmeye diye 3-4 valizle kutuyla geldiler. baktım kutulardan biri tencere kutusu. kesin tencere almış dedim kendi kendime. vestiyerin üzerine koymuş zavallı eşim de aynısını düşünüp. ama ben hemen dalmadım tabii. bunlar içerde otururken çaktırmadan baktım ki; içi kete, poğaça dolu!!! bize yapp getirmişler dedim. önemli değil benim için. ama esas hüsran bundan sonra:)
öğlen arası işte yemek yiyeceğim için keteden aldım yanıma 2-3 tane. birazını ayırdım, geri kalanı da dondurucuya koydum ki mikrod.da ısıtıp yeriz sonra diye(ben değil, onlar da varken yeriz diye düşündüm). akşam eve geldim ki k.v. bana diyor; biz onları yiycektik neden götürdün!!! ölür müsün öldürür müsün. anne ben 2-3 götürdüm diğerleri dondurucuda çıkarıp ısıtırız bozulmasın die oraya koydum deidm. kadın zaten ben kahvaltı hazırlamıyom die hafta içi aç dururdu önceden, kendine getirmiş onları yemek için

((
herşeyleri hüsran hüsran hüsran. artık onlardan susuzluktan ölcek olsam bir damla su ummam