Muhteşem Yüzyıl Star Tv

Eski Hürrem Sultan Meryem Uzerli diziden ayrılması sizi nasıl etkiledi ?

  • Bir daha bu diziyi izlemem

    OY: 54 23,3%
  • Gelen gideni aratacak gibi ama izlerim

    OY: 45 19,4%
  • Kimse vazgeçilmez değildir. Emeğe, ekibe saygı aynı keyifle izlemeye devam

    OY: 65 28,0%
  • Kararsızım ama eski tadı kalmadı. İzlesem de olur izlemesem de.

    OY: 84 36,2%

  • Ankete Katılan
    232
kızlar mustafa rümeysa haseki sultan la evleniyormuş tarihte acaba kim oynayacak onu bileniniz var mı çok merak ediyorumm
 
hürremimi rahat biraksin ozman

hem ilk noranin hamileligini annesinin fedaileri cikardi ortaya :)

mustafa bıraksa hürrem takılıyo kız anaların kıskançlığı böle çocuklara patlıyo sinir oluyorym bende mahiye de hürreme de:26: ama mustafa başka ah ahhh
 
[video=youtube;OjRr57GNgqw]http://www.youtube.com/watch?v=OjRr57GNgqw[/video]
 
Son düzenleme:
evet hepsi rüya değilidir mesela validenin yürüme sahnesi olayı öğrendikten sonraki kalkıp yürümesidir...

ama valide örtbas eder gibi ve kendi pargalıya göz dağı verir gibi....sanmam yarım akıllı hatcesi kafayı üşütür diye kıyamaz hem bir kızını kaybetti hatceye yapamaz gibi


hürremde boşuna çığrıyor bakacakkı kardeş kardeş savaş taktiği öğreniyolar...
 
nigar bu sefer bittin...fragmanın hepsi rüya olamaz valide kesin öğrenecek ama haticeye hemen söyler mi orası meçhul
kızı ağlamaya başlayınca susmuyor ki kesin saklar bi müddet...kanuni de öğrenmeyecek hemen...
nigar görsün gününü onun yüzünden dayenin hayatı mahfoldu
mustafa da çocuklara bir şey yapmayacak tarihte bu böyle olmuştur hatta mustafa onlardan önce öldürülecek malesef...
o dönemde her şey böyle işliyor sarayda kardeş katli yasal ama mustafa kıyamaz hürrem ve mahi kıyar ama birbirinin çocuklarına
 

Karşında ben pervaneyem,
Sen şem-i tabansın bana...
Aşkınla ben divaneyem,
Sen afet-i cansın bana!
Cevr-u Cefa, Kahr-u Sitem,
Mir-i Vefa, Cür-ü Kerem...
Ben ben değil fermanımem,
Sen şah-ı sultansın bana!
Zülfüne gönlüm bestedir,
Ahım göğe, peyivestedir...
Canan, Muhibbi hastadir,
Sen derde dermansın bana...



 
Son düzenleme:
nigar gidiyormu paşam yetişin gitmesib nigarın kelle hürrem nasıl ağlıyor sen mustafayı zehirliyodun ama
 
Venedik Elçi raporlarına göre Şehzade Mustafa'yı, Hürrem'in kötülüklerinden annesi Mahidevran Sultan koruyordu. Yaptığı kahramanlık ve hayırlarla yeniçerilerle halkın sevgisini kazanan Mustafa tahtın en kuvvetli adayıydı ancak Mustafa'nın tahta çıkmasını istemeyen iki kişi vardı. Biri Hürrem Sultan, diğeri de Hürrem'in damadı Sadrazam Rüstem Paşa'ydı.

Hürrem kötülüyor
1553 yılında raporunu Venedik Doçuna sunan Venedik Elçisi Navagero, Hürrem Sultan ile Rüstem Paşa'nın Şehzâde Mustafa'yı engellemek için neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: "Sultan'ın çok sevdiği karısının planları ve çok yetkili Sadrazam Rüstem, Sultan öldükten sonra Selim'in Padişah olmasını desteklemek için planlar yapıyorlar. Paşa en önemli mevkilere kendine yakın, emrinde olan kişileri yerleştiriyor. Sultan Selim, İstanbul'a çok yakın. Hayatta kalmayı başarır, annesi de ölmezse, Paşa da hazinenin ve Sultan'ın kasasının sahibi olarak, Mustafa'nın kaza eseri ölümü ile Sultan Selim'i tahta oturtmak onlar için pek zor olmaz. Her şeyi elde eden para aracılığı ile insanların kalbindeki Sultan Mustafa sevgisini kısa sürede silip atabilir. Sultan'ın kimi taht için tercih ettiğini anlamak kolay değil çünkü hepsi onun oğlu ama yanında her zaman Rus karısı var ve bu kadın kendi oğullarını hep ön plana çıkarıp, sürekli Mustafa'yı kötülüyor."

Babasına karşı gelmek istemedi
Belgelere göre Hürrem Sultan ve damadı Rüstem Paşa'nın oyunlarına inanan Kanuni, Şehzade Mustafa'nın, yerine tahta geçmek için hazırlığa giriştiği şüphesine kapılıyor ve şehzadeyi öldürmeye karar veriyor. 1553'te İran seferi esnasında adam göndererek oğlunu yanına çağırtıyor. Şehzade Mustafa'nın yanındaki devlet adamları ve annesi, Şehzadenin başına bir şey geleceğini bildiklerinden gitmesine engel olmak istiyor ancak Mustafa babasına karşı gelmek istemiyor. 6 Ekim'de Halep-Konya arasında kurulu olan Aktepe'teki otağa geliyor. Bu buluşma Venedik raporlarında ise şöyle anlatılıyor:

Ordugahtan gelen meçhul mesaj
"Şehzadenin çadırlarının iskeletleri dikilir dikilmez, ordugâhtan üzerinde bir kâğıt olan bir ok fırlatılır. Kâğıtta babasının yanına gitmemesi, babasının onu öldürmek istediği yazılıdır. Mustafa bu sözlere kulak asmaz ve babasının yanına gitmek ister. Bunun Rüstem Paşa'nın bir oyunu olduğunu, babası ile arasını açmak istediği için yaptığını düşünür. 'Babam beni öldürmek istiyorsa, beni hayata getirdiği gibi canımı da almaya hakkı vardır' der. Yola çıkmaya karar verir ve önden hediyelerini gönderir. Hediyeleri deri çuvallar içinde taşınır.Gümüş ve beyaz renkli giysiler, altında da kırmızı saten şalvarı vardır. Çok güzel, değerli taşlarla süslü bir atın üzerinde babasının yanına doğru ilerler."

Oğlunu çadırında boğdurdu
"Odaya girdiğinde babasını elinde bir ok ve yay ile oturur halde bulur. Mustafa saygıyla eğilir. Babası ise kendisine, 'Köpek herif, sen hâlâ ne cüret ile beni selamlıyorsun' diye bağırır. Babası başını hemen arkaya çevirir. Bu da Mustafa'yı öldürmekle görevlendirdiği adamları için bir işarettir. Kapıcıbaşı ellerini hemen Mustafa'nın boynuna dolar ve 'Sakın hareket etme, sultanın verdiği emirlerini uyguluyorum' der. Odadaki üç dilsiz Mustafa'nın üzerine atılırlar ve boğmak için boynuna yay ipi dolarlar. Bu ip birden kopar. Zavallı Mustafa oradakilerin elinden kurtulmayı başarır. Bazılarını yere savurur ve kaçmaya çalışır. Kaçarken üzerindeki giysinin eteklerine takılır ve yere düşer. O anda kapıcıbaşı Mustafa'yı bir ayağından yakalar. Sultanın orada bulunan diğer adamları ellerine başka bir yay ipi alarak yine boynuna dolarlar"

Sarığını çıkarın
"Mustafa ip ile boynu arasına elini koymayı başarır. Her ne kadar sıksalar da Mustafa'yı bu şekilde boğamazlar. Sultan o zaman, 'Başındaki sarığı çıkarın,yoksa öldüremeyeceksiniz' der. Sultan böyle söyler çünkü Türkler sarığın altında pamuktan, üzerinde harfler yazılı bir bere takarlar. İnançlarına göre bu harflerin onları koruduğuna inanırlar. Bu harfler birinin etine değdiği sürece bu kişinin cani bir şekilde öldürülemeyeceğine inanırlar. Kapıcı,Mustafa'nın başından bereyi alıp sultana uzatır. Sultan da alıp bir kenara koyar."

Cesedi çadırın önüne koydu
"Üçüncü yay ipini de Mustafa'nın boynuna dolarlar. Bu ellerindeki son iptir. Mustafa çenesini göğsüne doğru indirerek kendini korumaya çalışır. Ancak oradakiler zorla başını havaya kaldırırlar ve birçok kişi için umut olan, Osmanlı hanedanının en cesur sultanını öldürmeyi başarırlar. Kapıcılar bu iş bittikten sonra ağlayarak sultanın otağından dışarı çıkar. Birçok kişi de kendisini ağlarken görür ve olan biteni anlarlar. Ordudakiler zavallı Mustafa'nın atının ahıra götürüldüğünü görünce, alanda büyük bir gürültü kopar. Herkes aynı anda çadırlarından çıkıp neler olduğunu anlamaya çalışırlar. Sultan, yeniçerilerin Mustafa'nın halen hayatta olduğunu sanıp bir ayaklanma çıkarmalarından korktuğundan, oğlunun cesedini bir halının üzerine koyup, herkesin görebileceği şekilde çadırdan dışarı bırakılmasını emreder."


Alıntıdır.....
 
Son düzenleme:
ne denirse densin, bazı kişiler kör kütük şirin sevimli diye hürreme hayranlık besleyip onun her davranışını olumlu ve haklı görmekten geri durmayacak....
 
Son düzenleme:
...................................
Mesaj tekrarı
 
Son düzenleme:
...............................
mesaj tekrarı.....
 
Son düzenleme:
Şu Nigar olayını çok merak ediyorum. Sinir oldum artık Nigara başlarda seviyordum ama böyle şey mi olur koskoca paşa sende hala seviyorum seviyorum de yaktın Daye'nin başını . Fragmanın bencede bir kısmında rüya vardır. Ayrıca Mustafa Hürrem'in çocuklarını öldürmüyor Kanuni de arada böyle şeyler yapıyor oda onun gibi yapmıştır Hürremcilerin Hürremi hep iyi gördüüne gelince ben başlarda çok sıkı bir Hürrem fanıydım şimdide Hürrem severim ama eskisi gibi değil . Mahidevranada üzülürüm taki Kanuni'nin ölüp yataklara düştüğü bölüme kadar fragmanda söylediklerini duyup ne kadar şirret bir kadın demiştim ama sonra izleyince Kanuni'nin yatağında filan ağlayınca onada üzüldüm sonuçta sevdiği adamdı. Ama hemen ondan sonra Kanuni'yi resmen öldü görmesi elinde olsa öldürtücek olması filan dedimki bu kadın başına gelen herşeyi hakediyor. Sürekli validem validem diyen kadın Valide'yi attı bir kenara Validede anladı onun gerçek yüzünü. Yani Hürremi beğenmeyen Mahidevrancılar Mahidevranın güçlenince nasıl biri olduğunu gördüler. Ayrıca Mustafa'nın öldürülmesinede üzüldüm. Ama sonuçta Hürrem'de kendi çocuklarını korumak için yaptı tarihte o kadar çok oğlunu babasını kardeşini öldüren padişahlar varki. Eğer Mustafa tahta geçseydi Hürrem'in çocuklarının başına neler geleceğini Allah bilir. Zaten Mahidevranda öyle söyledi evlatlarının sonunu filan göreceksin dedi. Onunkide anne yüreği kendi evlatlarını korumaya çalışıyor. Onun için Hürremciyim ben . Tarihteki olaylara göre değil dizidekilere göre söylüyorum şimdi onların günahını almak istemem tarihte gerçekte ne olduğunu kimin iyi kimin kötü olduğunu Allah bilir .
 
hürremi resmen melek gibi gösteriyorlar.o degil miydi taa dizinin başında mahideranın hamile oldugunu duydugunda inşallah ölür diyen.o degil miydi en yakın arkadası gülnihali zehirleyip yüzünü mahveden?hatta yüzü düzelmesin diye muska bile yazdırmamıştı.diziyi gectim üniversite de hocamız dahi mahidevranın hic bir olaya karısmamıs oldugunu aksine bi kenara cekilmeyi bildigini söyledi.ama işte türk dizilerinde bu bi kural birini iyi göstermek istersen karşısındak kişiyi çamura batıracaksın.

her şeyi gectim cidden hürremi svunup mahidevranı kötüleyenleri anlamıyorum.oysa özellikle türk kadınlarının özdeşleştigi karakter mahidevran. sevdigin adam cocugunun babası başka bi kadın için seni yok sayıyor ezip geciyor. hala devam eden bi olay bu.ben kesinlikle mahidevranı savunmuyorum.gecmişte yaşanan herşeyi Allah bilir.zatn bana göre tarihi degeri olan kişiler üzeirnden bir dizi zaten yapılmamalı.belkide hepsinin günahını alıyorlar.o kadar adam öldürme insan zehirleme girişmleri hiç olmamışta olabilir.tam tersi fazla ca olmuşta olabilir.

tek üzüldügüm nokta okumayan bilmeyen insanların bu tarihi şahsiyetleri dizilerdeki gibi tanıyor olmaları.çok sevdigim bi komşu teyzemiz mahidevrana ibrahime valide sultana bile sayıp sövdü.şehzade mustafayı sevmedigini söyledi.çünkü diziye göre taıyor o karakterleri.

ne bileyim ya zaten ne zaman şehzade mustafanın ölümü gelse aklıma bi tohaf oluyorum.milliyetci vatanını seven dirayetli gercek bir hükümdar olabilecek kabiliyette bir şehzade babası tarafından canice katlediliyor.bir de halk önünde teşhir ediliyor.dönemin ünlü şairleri bile mersiyeler kaleme almışlar.özellijkle taşlıcalı yahya'nın yazdıgı ersiyeyi paylaşmak isterim;

I. bend
1. Meded meded bu cihanım yıkıldı bir yanı
Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı
1. Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı.
Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han/'ı yakaladılar ve boğdular.

2. Tohındı mihr-i cemâli bozuldı erkânı
Vebale koydılar âl ile Al-i Osmânı
2. Onun güneş gibi parlak olan yüzü battı ve maîye-
ti bozuldu. Osmanoğullarını hîle ile günaha soktular.

3. Geçerler idi geçende o merd-i meydânı
Felek o canibe döndürdi şâh-ı devrânı
3. Padişahın yanında o yiğidin sözü geçtikçe onu
çekiştirirlerdi. Nihayet devir padişahını felek, onların yönlendirmek istedikleri tarafa döndürdü.

4. Yalancımın kun bühtanı bugz-ı pinhânı
Akıtdı yaşumımı yakdı nâr-ı lıicrânı
4. Yalancının kuru iftirası ve gizli düşmanlığı gözümüzün
yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı.

5. Cinayet etmedi cânî gibi anıın câm
Boguldı seyl-i belâya tagıldı erkânı
5. Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememiş-

ken, belâ seline düşüp boğuldu. Bütün yanında bulunan yakınları darmadağın oldu.
6. N/'olaydı görmeye idi bu macerayı gözüm
Yazuklar ana reva görmedi bu rayı gözüm
6. Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı. Doğrusu
ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete uygun görmedim.

II. bend

1. Tonandi ağlar ile nurdan menâra dönüp
Güşâde hatır idi şevk ile nehâra dönüp
1. Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan
bir minareye dönmüştü. Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu.

2. Göründi halka dıraht-ı şükûfezâra dönüp
Ütag u haymeleri karlu kûhsâra dönüp
2. Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi göründü,
otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu.

3. Tururdı şâh-ı cihan hiddet ile nâra dönüp
Yürürdi kullan yamnea lâle-zara dönüp
3. Cihan padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman
hiddetten ateşe dönmüştü, yanında yürüyen adanılan da bir lâle tarlasını andırıyordu.

4. Müzeyyen idi bedenlerle ak hisara dönüp
El öpmeğe yüridi mihr-i bî-karâra dönüp
4. Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, ak
hisara dönmüştü. Şehzade ise sevincinden güneş
gibi yerinde duramaz bir haıe gelmiş ve el Öpmek.için otağa doğru yürümüştü
(Beden: gövde, hile duvarı ve büyük çadırların etrafına
çekilen bezden perde mânâsına gelir. Burada, bu
son mânâyla ilgilidir).

5. Tolmadı gelmedi çünkim o mâh-pâre dönüp
Görenler ağladılar ebr-i nev-bahâra dönüp
5. Ay parçası gibi şehzade bath, babasının otağından
dönüp gelmedi. Sonra onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağlasınlar.

6- Bir ejdehâ-yı dü-serdür bu hayme-i dünyâ
Dehânma düşen olur hemîşe nâ-peydâ
6- Bu dünya çadırı, dâima ağzına düşenin görünmez
olduğu iki başlı bir ejderhadır.

III. bend

1, O bedr-i kâmil ol âşinâ-yı bahr-i ulum
Fenaya vardı telef etdi ara tâli-i şûm
1. Ayın ondördü gibi bilgili ve ilim denizinin tanışı
olan o şehzade yok olup gitti. Uğursuz talih zavallıyı telef etti.

2. Dögündi kaldı hemân dâg-i hasret ile nücûm
Köyündi şâm-ı firakında doldı yâş ile Rûm
2. Gök yüzünde birer yara gibi görünen yıldızlar
şehzadenin, hasretiyle dövündü kaldı. Osmanlı ülkesi onun ayrılığı akşamında hasretle yandı
tutuştu, gözleri yaşlarla doldu.

3. Kara geyürdi Karamana gusse etdi hücum O
mâhı ince hayâl ile etdiler ma/'dûm
3. Hüzün ve keder hücumu Konya halkına karalar
giydirdi. O ay yüzlü şehzadeyi, ince hesaplar, us
taca entrikalarla yok ettiler.

4. Tolandı gerdenine hâle gibi mâr-ı semûm
Kazâ-yı Hak ne ise razı oldı ol merhum
4. Zehirli bir yılan, yani cellâdın kemendi şehzadenin
boynuna hale gibi kuşandı. Rahmetli kaderi ne ise
ona boyun eğdi.

5. Hatâsı gayr-ı muayyen günâhı nâ-ma/'lûm
Zihî şehîd ü saîd ü zihî şeh-i mazlum
5. Hatası görülmemiş ve günahı bilinmem işken öldü-
öldürülen şehzâde, ne mübarek ve manen ne mutlu
bir şehîd ve ne derece zulme uğramış bir sultândır!

6. Yıkıldı yer yüzine aslına rücû etdi
Saadet ile hemân kurb-ı hazrete gitdi
6. Şehzâde yer yüzüne yığılıp kaldı ve aslı olan top
rağa döndü. Şehîdlik mutluluğuyla İlâhî makam civarına gitti.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…