Katılıyorum Gangsta,yeme meselelerinde aşırı panikleyen bir anne olmasam da benimkileri büyütürken gözlemlediğim şu ki,adeta vitamın hapı kadar bir lokmayla akşamı rahat edebiliyor çocuklar.
O açlık duygusunu bastırınca gerisini aramıyor.
Peki nerede kaldı dengel beslenme,düzenli yemek saatleri?
Küçüklüklerinden beridir düzenli öğünler olarak yemek hazırladım.Nasıl ki "uykusu gelince uyur nasıl olsa"diyerek saldım çayıra davranmadıysam,yemeklerinde de aynı düzeni kurdum.Yemedikleri örneğin havuç,karnabahar vs,aldırmaz görünerek bir dahaki piştiğinde sadece 1 çatal tattırarak alıştırdım.
Dışarıdan kolay görünüyor"biz küçükken bulduğumuzu yerdik"vs demek.
Keşke bazı şeyler o zamanlardaki gibi olsa.
Ama dünya değişti,çocuklar farklı,ilgiler farklı,şartlar farklı.
Örneğin saatlerce sokaklarda oynayan çocuklar eve aç düşerdi.
Şimdi enerjilerini dökecekleri alanlar yok,annelerimizden çok daha endişeliyiz sokaklardan.
Konu sahibinin demek istediğini anlıyorum ama.
Hazır bir hayat sunuluyor çocuklara,sunuyoruz,belki bizden iyi yaşasınlar diye,kendi eksikliklerimizi tamamlamak adına.
Fakat herşeyin kolaylaştıkça değersizleştiği de bir gerçek...
Doğru, bilgi= artan endişe=araştırma isteği=bilgi=artan endişe=araştırma isteği=bilgi döngüsü içinden çıkmak da inanılmaz zor.
Yakın zamanda bir konuda "Çocuklarımızın ağırlığından çok bilgimizin ağırlığını taşımaya çalışıyoruz" temalı uzun bir yorum yazmıştım:
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/keske-anne-olmasaydim.1090360/page-51#post-57337323
Biz cahilliğin mutluluğunu tadamayan anneleriz, her kafadan da bir ses çıkıyor. Güç bela düşün taşın, kendini psikolojik olarak hazırla derken, bir, bilemedin iki çocuğu ancak yapabilen, yaptığı çocuklarla da kafayı bozan anneler :)
Ama gördüm ki, öyle her şey planlandığı gibi olmuyor.
Ben bana sunulan imkanlardan, annemin davranışlarından çok bunalmış bir çocuk olarak senelerce gözlemledim ve anlamaya çalıştım. (Annemin tedaviyle 8 sene sonra olan ve 9 yaşına kadar tek çocuk kalan, ilk çocuğuyum) Yarı yarıya endişelerine-gayret ve önüme serilmelerine hak verdim (Ben de yemezmişim, kalktım bi de anneme - sen bilmiyormuşsun aç koymamışsın ki ben acıktığımı hatırlamıyorum bile dedim, sonra kendi oğlumda bizzat yaşadım nasıl olduğunu tokat gibi suratıma çarpıldı; yani bazı istisnaları var).. Ama çocuk büyüdükçe, bazen onların büyüdüğünü gözden kaçırdığımız oluyor, buna da katılıyorum.
(Annem kaçırdı. O zamanının pedofili vakalarını çok iyi bilirdi çünkü günlük gazetesini okur -bunlar haber yapılanlar, bir de haber yapılmayanları var- derdi. Özel bölge eğitimim 3-4 yaşta neredeyse tamamdı ve bana kötü dokunanı ayırt edebilme, bunu kendime saklamak yerine haykırabilme farkındalığım gayet yerindeydi) Annem çevreye o kadar güvenemedi ki, biraz da bana güvenmesi gerektiğini unuttu :)
Yani Yosun, annelik zor zanaat ve kendime-oğluma bakınca, kimsenin anneliğini onu bilip tanımadan eleştirmeye hakkım yok derim. Sadece kendimizi çok kaptırmamamız, gereksiz yorup saçmalamamamız, bazen "Saldım çayıra Mevla'm kayıra, çocuk benim, öğrettim gösterdim anlattım, gerisi
yaşının/aklının kapasitesine göre onda" diyerek bırakmak.
Bu da şansım olan öğretmenim; anama babama ders vermeye kalkmazdan önce hakkımızda her bilgiyi toplayıp, anamı babamı da anlayıp, kendine hayran bıraktırıp öğrencisi yapabilecek nezaket-bilgi ve hoşgörüde kahraman:
https://www.kadinlarkulubu.com/foru...ten-egitimciler.1091288/page-17#post-57368155
Yani benim yaşadıklarım, bana bunları gösterdi, böyle düşünmeye itti. Bakalım, elimizden gelen ne kadar olacak.