Yaaa yine yorumlara uyuz oldum . Aile neden izin vermiyorsa haklı oluyor ki ?
Elalem liseyi bitirdiği gibi benzincide, markette,kafede çalışıyor, oradan kazandığı iki aylık parayla bir aylığına interrail yapıyorlar. Yollar böyle sırt cantali gençlerle dolu.
Ama bizde 'anam koymaz, babam izin vermez, kizma onlara senin iyiliğini düşünüyorlar'
Nasıl bir iyilik anlayışı bu? Kanaryamin iyiliğini düşündüğüm için onu kafesten salmamak gibi bir şey bana göre.
Gerçekten kızının iyiliğini düşünen onun ufkunu acacak şeyler için destekler. Ama annelikten babaliktan anladiği polis köpeği olanlar, tek düşündükleri 'elalem ne der' ya da 'aman başına bişey gelir,icat cikarma' olanlar anca bağırır cagirir yok der.
Bahanesi de hazır, 'seviyor ki korkuyor'
chuck palahniuk 'un (dövüş kulubu'nun yazarı) bir sözü var, çok severim;
bizi gerçekten seven insanlar, bize gitmemiz için yalvarırlardı. hayalimizi gerçekleştirmemiz, yeteneğimizi kullanmamız için... ve geri döndüğümüzde , bizi sevmeye devam ederlerdi...
Ben de tam olarak böyle düşünüyorum. Bugün anneni,yarın esini,sonra başka kısıtlama koyanlari dinleye dinleye kendini gerçekleştiremeyen,istediği basit şeyleri bile asla yapamamis milyonlarca kadin var bizim ülkede.
Bunun yaşla falan da alakası yok.
Etrafım yaşı otuza yakın, hala ailesi izin vermiyor diye memleket dışında bir yer görememiş kızlarla dolu.
Yani ailenin 'olgunlaşmani bekliyorlar' diye beklediği bir durum yok. Aile onlara huzursuzluk cikarmamani istiyor, "evlenince kocanla gezersin" diyor.
Benim annem eski panik atak hastası. Bize on dakika ulaşamasin yine yokluyor hastalığı onu. Böyle panik ve çok despot bir kadindir. Çıktığım neredeyse her seyehat benim için mücadeleyle geçti ama gezmeye başladığımdan beri Türkiye'de 37 şehre,Avrupa'da yirmiye yakın ülkeye gittim.
Çıktığım her seyehat beni olumlu yönde etkiliyor, Tv'de gitttigim bir sehri gorunce, gezdiğim eserle ilgili bir yaziya rastlayinca, hatta harita görünce bile icim mutlulukla doluyor. Yani seyehat öyle bir şey ki benim için,gezdim bitti belki çoğu şehir,ama hala beni mutlu etmeye devam ediyor ...
Eğer 'ailem iyiliğimi düşünüyor, naapsin onlar da korkuyor' diye düşünseydim -annemi tanıyorum- beni yan şehre bile salmazdi.
Hayat sizin hayatınız , biraz ses edebilme gücünü bulun derim ben, istekleriniz için.
Bugün ailenize,yarın eşinize,sonra elaleme,hatta çocuklarınıza... Sizi baskilamak isteyen herkese 'eeeh yeter' demelisiniz,bence.
Hayat herkesin suyuna gitmek için cooook kısa. Bir bakmışsın trafik kazasında öte tarafa gitmişsin,daha burada yasayamadan. Ya da bir bakmışsın uzun yıllar etkileyecek bir hastalığa sahip olmuşsun,bir daha asla yalnız seyehate cikmaya cesaret edemeyecegin,
ya da bir bakmışsın yakın cevren bir felaketle-hapisle-olumle-depremle sinanmis ,artık hiç bir şey sana tat vermemeye başlamış.
Yani hayattan hala tat alabiliyorken,hala içinde bu arzu varken neden kendine ket vurasin ki?
Belki de bir gün içindeki bu yaşama sevinci seni terkedecek...
Ben lisedeyken çoğu ergen gibi müzik hayraniydim, sevdiğim sanatçının yeni klibi yayınlanacak diye kral TV önünde sandalye getirir izlerdim. Hatta sevdiğim şarkıları kaybolmasın diye yazdığım defterim vardı. O zamanlar gittiğim konserler bana öyle büyülü gelirdi ki. Senede belki bir konsere giderdim ama beni bir sene mutlu tutmaya yeterdi. Sonra zamanla içimdeki bu cosku azaldı. Artık davet etseler gitmiyorum bazen,çünkü kafam sisiyor :) klip desen, merak edip izlemeyeli yıllar oldu...
Yani diyecegim o ki dişin kesebiliyorken ye, hayattan zevk alabiliyorken yaşa.
Ailenin yan çizme ihtimalinden korkuyorsan,onları alistirana kadar turlarla cik. Önceden başla tura gideceğini söylemeye, parayı odmeeye başladığıni. O gün gelince 'param yanar gitmezsen,hem zaten hep tur olacak yanımızda,yetkilinin numarasını vereyim size-bana ulasamazsaniz onu arayin' falan dersin