- 7 Ocak 2021
- 28
- 18
- Konu Sahibi anaiswatterson1
- #1
Merhaba hanımlar, belki söyleyeceklerim sizlere önemsiz gelecek ama etrafımda bunları konuşup tavsiye alabileceğim kimsem olmadığı için kendimi burada buluyorum. İçimi dökmek istiyorum çünkü içimde tuttukça daha çok dertleniyorum. Ben çok detaylara takılan bir insanım, çok ama çok mutlu olduğum bir günümü önemsiz bir söz, bir bakış, ya da hiçbir şey olmasa bile kafamdan geçen bir düşünce mahvedebiliyor. Böyle olmayı kesinlikle istemezdim ama maalesef böyleyim işte.
Biz nişanlımla uzak mesafelerdeyiz, hatta şu sıralar başka bir şehire gitti iş için daha da uzaklaştık. Yani önceden iki üç ayda bir görüşüyorduk şu durumda o da kalmadı. Nişanlımın işleri iyi değil çalışıyor çabalıyor ama maalesef istediği gibi değil. Benim için bunlar hiç mesele değil ama, az kazanmış çok kazanmış önemli değil. Yeter ki huzurumuz olsun düşüncesindeyim. Evlenmek için hazırlık yapıyoruz, o da bu yüzden iş durumlarını kafaya fazlaca takıyor haklı olarak. Çünkü üzerine bir sorumluluk yüklenmiş durumda. Gittiği yerde de uzun saatler çalışıyor, hiç istemeyeceği türden insanlarla aynı evi paylaşıyor, kendisine doğru düzgün vakit ayıramıyor vs. Onun bu ağır şartlar altında çalışması yeterince zorken ben yine bencillik edip “benimle ilgilenmiyor, beni özlemiyor, beni eskisi gibi sevmiyor” diye diye kendimi yiyip bitiriyorum. Nişanlılık öncesi sık sık konuşurduk, birbirimizi özlediğimizi sürekli dile getirirdik, birbirimize hediyeler yollardık, sabah erken kalkacaksak bile geç saatlere kadar mesajlaşırdık. Ama şimdi bunların hiçbiri kalmadı neredeyse. Evet yine telefonla konuşuyoruz, yine birbirimizi özlüyoruz ama eskisi gibi asla değil. Mesela aylardır bana hediye almadığını düşününce ben çok üzülüyorum. “Keşke bi yarım saatini ayırsa bir şey alıp yollasa” diye düşünüyorum içten içe. Gece yatarken en azından beş on dakika mesajlaşsak öyle uyusa mesela keşke, mesajlaşmayı sevmiyor biliyorum ama en azından beş dakika katlanamaz mı? Hem eskiden bu kadar çok mesajlaşıyorken şimdi nasıl bu kadar meşakkatli gelebilir ki. Allah’a şükür kavga, tartışma vs olmuyor aramızda ama işte bütün bu detaylar yine de beni boğmaya yetiyor.
Bu arada yan yana geldiğimizde her şey gayet güzel geçiyor. Birkaç haftayı birlikte aynı şehirde geçirme fırsatımız da olmuştu hatta tanıştığımız ilk zamanlar aynı yerde yaşıyorduk sonra mesafeler girdi aramıza. Ama diyorum ya yan yanayken bambaşka bir çiftiz sanki. Böyle uzak kalınca başlıyor bütün sıkıntılar.
Görüşemiyor oluşumuzun verdiği sıkıntı ve özlem duydukça hırçınlaşmam, gün içindeki konuşmalarımızın azalması, böyle ilgisiz tavırlar vs derken iyice depresyona girdim. Kafamda senaryolar üretip üretip ağlıyorum. Bazen daha çok seven taraf benmişim de o yüzden böyle hırpalanıyormuşum gibi hissediyorum.
Nişanlımın üzerindeki sorumluluk yükünün farkındayım, onun zor günler geçirdiğinin farkındayım, hatta belki de bencillik ediyorum bunca şey arasında bu ufak tefek meseleleri kafama taktığım için ama elimde değil işte. Sadece yazıp içimi dökmek istedim. Çünkü kimseyle konuşamadığım şeyleri anlatma ihtiyacı hissettim. Şimdiden beni anlamaya çalışan herkese teşekkür ederim.
Biz nişanlımla uzak mesafelerdeyiz, hatta şu sıralar başka bir şehire gitti iş için daha da uzaklaştık. Yani önceden iki üç ayda bir görüşüyorduk şu durumda o da kalmadı. Nişanlımın işleri iyi değil çalışıyor çabalıyor ama maalesef istediği gibi değil. Benim için bunlar hiç mesele değil ama, az kazanmış çok kazanmış önemli değil. Yeter ki huzurumuz olsun düşüncesindeyim. Evlenmek için hazırlık yapıyoruz, o da bu yüzden iş durumlarını kafaya fazlaca takıyor haklı olarak. Çünkü üzerine bir sorumluluk yüklenmiş durumda. Gittiği yerde de uzun saatler çalışıyor, hiç istemeyeceği türden insanlarla aynı evi paylaşıyor, kendisine doğru düzgün vakit ayıramıyor vs. Onun bu ağır şartlar altında çalışması yeterince zorken ben yine bencillik edip “benimle ilgilenmiyor, beni özlemiyor, beni eskisi gibi sevmiyor” diye diye kendimi yiyip bitiriyorum. Nişanlılık öncesi sık sık konuşurduk, birbirimizi özlediğimizi sürekli dile getirirdik, birbirimize hediyeler yollardık, sabah erken kalkacaksak bile geç saatlere kadar mesajlaşırdık. Ama şimdi bunların hiçbiri kalmadı neredeyse. Evet yine telefonla konuşuyoruz, yine birbirimizi özlüyoruz ama eskisi gibi asla değil. Mesela aylardır bana hediye almadığını düşününce ben çok üzülüyorum. “Keşke bi yarım saatini ayırsa bir şey alıp yollasa” diye düşünüyorum içten içe. Gece yatarken en azından beş on dakika mesajlaşsak öyle uyusa mesela keşke, mesajlaşmayı sevmiyor biliyorum ama en azından beş dakika katlanamaz mı? Hem eskiden bu kadar çok mesajlaşıyorken şimdi nasıl bu kadar meşakkatli gelebilir ki. Allah’a şükür kavga, tartışma vs olmuyor aramızda ama işte bütün bu detaylar yine de beni boğmaya yetiyor.
Bu arada yan yana geldiğimizde her şey gayet güzel geçiyor. Birkaç haftayı birlikte aynı şehirde geçirme fırsatımız da olmuştu hatta tanıştığımız ilk zamanlar aynı yerde yaşıyorduk sonra mesafeler girdi aramıza. Ama diyorum ya yan yanayken bambaşka bir çiftiz sanki. Böyle uzak kalınca başlıyor bütün sıkıntılar.
Görüşemiyor oluşumuzun verdiği sıkıntı ve özlem duydukça hırçınlaşmam, gün içindeki konuşmalarımızın azalması, böyle ilgisiz tavırlar vs derken iyice depresyona girdim. Kafamda senaryolar üretip üretip ağlıyorum. Bazen daha çok seven taraf benmişim de o yüzden böyle hırpalanıyormuşum gibi hissediyorum.
Nişanlımın üzerindeki sorumluluk yükünün farkındayım, onun zor günler geçirdiğinin farkındayım, hatta belki de bencillik ediyorum bunca şey arasında bu ufak tefek meseleleri kafama taktığım için ama elimde değil işte. Sadece yazıp içimi dökmek istedim. Çünkü kimseyle konuşamadığım şeyleri anlatma ihtiyacı hissettim. Şimdiden beni anlamaya çalışan herkese teşekkür ederim.