Aman aman yok... Bi daha tövbe aileme yansıtmam hiçbişeyi. Bi önceki açtığım konuya ufak bi göz gezdirirseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız... Geçenlerde annemin yanında nişanlımla telefonda tartıştım, tartışmaz olaydım. Annem bizim bu geçimsizliğimize üzüldüğü için benden habersiz o gün mesaj atmış nişanlıma. "Oğlum ben sizin bu kadar kavga etmenize dayanamıyorum yeter artık, yürütemiyosanız iyice geç olmadan ayrılın bitsin bu ilişki, bade senin yüzünden çok yıprandı" tarzından şeyler yazmış nişanlıma. Sonrasında uğraşan ben oldum tabii. Annemin mesajından dolayı çocuk gibi trip yapıp "sen neden herseyi ailene yansıtıyorsun" diyen nişanlımı mı idare edeyim yoksa "yeter artık anlaşamıyorsanız ayrılın" diye üstüme gelen annemi mi... Orta yolu bulana kadar canım çıktı. O günden sonra boyumun ölçüsünü aldım bi daha asla aileme yansıtmam aramızdaki tartışmaları...
Bu insanın içindeki kaybetme korkusu yüzünden, sizin hiç anlaşamayacağınız bir insan dahi olsa karşınızdaki, hep ikilemde kalıyorsunuz ve ya boyun eyiyor ya da ne yapsam nasıl olsa ile geçiyor hep ömür. Ya biz kadınlar çok duygusalız ve güçsüzleşiveriyoruz. Hemen özgüvenimiz gidiyor. Oysa çok mu önemli biriyle evli olmak, yalnız olmak bukadar korkutucu mu... bazen de sevmesek bile sırf bağlılık oluştu ve yalnız olmaya korkarım diyerek aslında bize uymayan o kişiyle ömrümüzü bitiriyoruz. meselemiz bu.
Oysa sevgi ve karşılıklı saygı, anlayış ne kadar önemli. Bir insan sevmediği ve yapılmasını istemediği olayın anlatımını düzgün yapabilmeli. Eğer bu karşı tarafın çok çok istediği birşeyse göz yumabilmeli. Mesela baloya gitme isteğiniz. Yani bu kadar korkutuyor mu onu, hemencik birini bulabileceksiniz orda diye bir güvensizlik. (hep de aynısını derler, ben sana güveniyorum ama karşıdakilere güvenmiyorum-bahane hep budur) Kendine karşı bukadar kompleksi ve özgüvensiz bir erkek.
Ben tabiki asla bir insana ayrıl demem. Ama ayrılmasan dahi bu kıskançlık sorununa boyun eğmemek ve biranönce köreltilmesi gerekli.
Yoksa evlendiğinizde hayatınız boyu hep butür kavgalarınız olacak, huylu huyundan vazgeçmez, ama eğitilmeleri gerekiyor. Şöyle bir ağızlarının payı verilse, bir blöf yapılsa, sert çıkışılsa...
hah diyelimki sert çıktınız ve terk etmek istedi. Yani düşünün terk etmesin ama ben de ne isterse artık yapayım diyebiliyor mu insan? yani peki onsuz yaşamak bukadar mı zor?
bu soruları kendime bile hep sormuşumdur... işin içinden çıkabildim mi? hayır. Duygusal açıdan çok kırılgan bir yapım var, ölüm kadar zor geliyor bana.