nişanlımla aramızdaki toksik ilişki hakkında?

Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
Hiç okumayacağım kendi teşhinizi başlıkta koymuşsunuz zaten. Toksik olduğunı belirtiyorsanız bitirmeniz gerekir zaten. Kimse için kendinize zarar vermeye değmez.
 
yazdiklariniz öyle doğru tespitler ki. 10 numara.
inanin burda okuduklarıma bazen öyle sasiriyorum ki, kisinin bazen kendine yaptigini kimse yapmıyor.
-kimisi evlilikte siddet var diyo, bebek düşünüyor. ama iyi birisi özünde diyo.
sevgilisi aldatmış, evlenmeyi düşünüyor,
sevgilisinden ayrilmis, mahvoldum kimseyi sevemem diyo. şok oluyorum..
-ya kızlar ne oluyor, kisi kendine bunu layık görürse karşıya yap diyor dolaylı. nasılsa gitmem ben mesajı veriyor..
Basip gitmek bu kadar mi zor.
Evliyim, esimle aramiz iyi, şükür. ola ki şartlar değişir vs eyvallahim yok. Onsuz da yaşarım ne yani eslerle mi dogduk. Boşanır yeni hayat kurarım. Toplum baskisi diye birsey de zihinde. kimse kimsenin umrunda degil..
Bagimli kisilik degılım kı..adam ne yapsa bırakmıyor bizi kadınlar. dehset icinde okuyorum.
Sorsalar bi kendilerine -neden kendime bunu yaşatıyorum- diye.
Sizin de yazdiklariniz öyle hoşuma gitti ki, iste bu dedim.
Not: Dilerim, Allah gönlünüze gore cocuklar nasip etsin, guclu bireyler yetiştirin. Olması gerektiği gibi...
Katılıyorum size. Ben bunun hem aile yapısı, hem de yönlendirme ile ilişkili görüyorum. En basiti kız çocukları küçüklükten dizilerde görme ile başlıyor bu yönde evrilmeye.

Bizim küçüklüğümüzde yaprak dökümü vardı. Leyla tecavüze uğradığı adamla evlendirildi, ablasını seven adamdan çocuk bile yaptı. Geçenlerde hercai vardı, düğün günü ilk gece kendisini "kirletip(!)" terk eden adamla sözde destansı aşk yaşadı kız. Sefirin kızında Neslihan Atagül bakire olmadığı için şiddete maruz kaldı ama yine de aşk yaşadı o adamla.. Bakın bu kısa örneklerde bile kadın adam ne yaparsa yapsın affedip sineye çekip aşk yaşıyor güya..

Bilinçli aileler zaten bu tarz yetiştirmiyor. Ama bilinçsiz ailelerde kızlar bilinç altına işlenen bu dizilerle, üzerine eklenen varsa aile içi şiddet, aldatma unsurlarına annelerinin katlandığına da şahit oluyorsa tam ballı lokma tatlısı oluyor 🤦🏻‍♀️
Ondan sonra yuvamı dağıtmayayım, çocuklarım aile ortamında büyüsün, fedakarlık yapmalıyım kisvesi altında her şeye boyun eğen kadınlar oluyoruz.. Halbuki bu fedakarlık değil, kendini harcamaktır.

Bir hayatımız var. Ne kadar kıymetli. Ne için harcayalım ki bunu ? Değer mi ? 3 günlük dünyada sevildiğimiz gözümüzün içine bakan, saçımızın teline kıymet veren adamlarla olmak varken, bunca çileyi neden kendimize reva görüyoruz..

Ben de en çok buna üzülüyorum dediğiniz gibi. Eşimle 10 senedir birlikteyiz 5 senesi evlilik. Bir kez salak dahi diyemedi bana diyemez. Çünkü kendime saygım var. Ve bana saygı duymazsa 10 çocuğum da olsa yoluma gideceğimi adı gibi bilir..

Çok üzülüyorum keşke tüm kadınlar olarak değerimizin farkına varsak.. Bu da yine bizim ellerimizde. Kendi yetiştireceğimiz kızlarımızı böyle yetiştirmeliyiz. En basiti Abindir cevap verme, abinin suyunu getir bile dememeliyiz. Sırf o erkek diye kızlar hizmet etmemeli. Bunu kanıksamamalı kızlar... Çok uzun oldu sayenizde içimi döktüm sanırım 😊😊
 
Katılıyorum size. Ben bunun hem aile yapısı, hem de yönlendirme ile ilişkili görüyorum. En basiti kız çocukları küçüklükten dizilerde görme ile başlıyor bu yönde evrilmeye.

Bizim küçüklüğümüzde yaprak dökümü vardı. Leyla tecavüze uğradığı adamla evlendirildi, ablasını seven adamdan çocuk bile yaptı. Geçenlerde hercai vardı, düğün günü ilk gece kendisini "kirletip(!)" terk eden adamla sözde destansı aşk yaşadı kız. Sefirin kızında Neslihan Atagül bakire olmadığı için şiddete maruz kaldı ama yine de aşk yaşadı o adamla.. Bakın bu kısa örneklerde bile kadın adam ne yaparsa yapsın affedip sineye çekip aşk yaşıyor güya..

Bilinçli aileler zaten bu tarz yetiştirmiyor. Ama bilinçsiz ailelerde kızlar bilinç altına işlenen bu dizilerle, üzerine eklenen varsa aile içi şiddet, aldatma unsurlarına annelerinin katlandığına da şahit oluyorsa tam ballı lokma tatlısı oluyor 🤦🏻‍♀️
Ondan sonra yuvamı dağıtmayayım, çocuklarım aile ortamında büyüsün, fedakarlık yapmalıyım kisvesi altında her şeye boyun eğen kadınlar oluyoruz.. Halbuki bu fedakarlık değil, kendini harcamaktır.

Bir hayatımız var. Ne kadar kıymetli. Ne için harcayalım ki bunu ? Değer mi ? 3 günlük dünyada sevildiğimiz gözümüzün içine bakan, saçımızın teline kıymet veren adamlarla olmak varken, bunca çileyi neden kendimize reva görüyoruz..

Ben de en çok buna üzülüyorum dediğiniz gibi. Eşimle 10 senedir birlikteyiz 5 senesi evlilik. Bir kez salak dahi diyemedi bana diyemez. Çünkü kendime saygım var. Ve bana saygı duymazsa 10 çocuğum da olsa yoluma gideceğimi adı gibi bilir..

Çok üzülüyorum keşke tüm kadınlar olarak değerimizin farkına varsak.. Bu da yine bizim ellerimizde. Kendi yetiştireceğimiz kızlarımızı böyle yetiştirmeliyiz. En basiti Abindir cevap verme, abinin suyunu getir bile dememeliyiz. Sırf o erkek diye kızlar hizmet etmemeli. Bunu kanıksamamalı kızlar... Çok uzun oldu sayenizde içimi döktüm sanırım 😊😊
-Zaten gidilecegini bilirse birsey yapamaz ki. Ola ki Yaparsa da giderim. Net.
-18 yasimdan beri çalışıyorum. Calisarak okudum. Maddi imkanim olmasa bile temizlige gider, kuru ekmek yer, boyun eğmezdim şiddete, aldatılmaya.
-kimse mecbur degil çile çekmeye,
-cocugum icin katlaniyorum lafina da (istisnai sartlar dışında) asla katilmiyorum. Asıl çocuğum icin huzursuz ortamdan kaçarak bosanirim. Böyle mutsuz aileyi haketmiyor diye. Bosanmaktan korkmak da neyin nesi..bazen mutluluga adım oysaki..
Kadınlar önce bi kendilerine değer verseler. Kimsenin bana kötü davranmasina izin vermem deseler..
 
Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
İlişkileri ayakta tutan şeyin kaybetme korkusu olduğuna inanıyorum maalesef çok hastalıklı bir durum ama öyle yani kaybetme korkusu bitince her şey bitiyor sanki. Siz her şeyi alttan alan taraf olarak cepte gibisiniz bence onun gözünde. Sağlıklı bir ilişkide tartışma olmaz kadar yanlış bir düşünce olamaz. İletişimin olmadığı ilişki sağlıklı bir ilişki değildir. Gerekirse tartışacaktınız ilişkinizde iletişim olucaktı. Siz pasif kaldıkça o üstünüze gelmiş. Ama en azından hala ilişkinin içindeyken ve affı olmayan şeyler yaşamadan önce fark etmişsiniz bu durumu bundan sonra sesinizi çıkarın pasif durmayın. yapamıyorsanız alın karşınıza seni kaybetmekten korkup hep alttan aldım beni kırmaya başladın diye anlatın hala aynı devam ederse zaten değer vermiyordur.
 
Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
Boyle bi eziyete evlenmek niye ? Neden bile bile lades diceksin ? Saniyomusun ki evlenince duzelicek yuzune bile bakmicak aklini basina al bi gun senin de dayanacak gucun kalmaz baba evinde kucaginda cocukla konu acarsin buraya ! Yol yakinken kurtar kendini hayatinin tekrari yok :KK43:
 
Sabah erken aramasaydınız keşke madem uyuyormuş biliyor olmanız lazımd vardiya sıkıntılı uykusuzluk stres yaratır.ama yinede çıkışması kaba daha nazik olabilrdi..bunun dışında diğer konularda haklısınız..daha şimdiden şımarmış totosu kalkmış gibi geldibana Boyle uzayan uzatmalı ilişkilerde sanırım alışkanlık kaygısıyla rahat sözler sarfediliyor..siznde her durumda alttan almanız onu güçlendirmiş sizi ezmiş de ezmiş tabiri caizse.. baştan çizginizi net belli etmediğinizden sanırım..neyse uzun lafın kısası bu kişinin yanlış bir eş seçimi olacağını düşünüyorum yol yakınken....
 
Hep siz sucluysaniz demek ki orada bir hata var çünkü iliskide hep bir taraf haklı diger taraf suclu olamaz kaldi ki suclayici ifade kullanan kisiler genelde kendi kusurunu görmeyendir.
Sen şöylesin böylesin laflari da bazi erkeklerin fiks sözleri yani kadin suclu olunca kendisi sorumluluk almayacak olay bu
Ben beni suclayan insana şu sekilde konuşurum misal "beni sinirlendiriyorsun" mu dedi "eee öfkenin sorumlusu sensin bunu ben kontrol edemem" derim. Uzatti mi "ben sana saygi duyuyorum senden de aynısını bekliyorum" derim heee devam ettiyse "saygisi olmayan insanla konusacak bir sey yok" seklinde telefonu yüzüne de kapatiyorum. Kimse bulunmaz hint kumaşı değil kimse kimsenin stres topu da değil. Ben hep çok yorgunum, yogunum lafını bahane edip her seyde agzina alan insanlarin sorumsuz olduguna inanıyorum. Bir kez rest çekin ozur dilemek yerine üste cikarsa da "ben senden özür bekliyordum, kırıldim uzuldum" seklinde konuşun. Ileri giderse ayriliyorum.umarim bana yasattiklarini sana yasatan biri cikar karsina beni mumla ararsin diyerek iletisimi koparin bırakın o kudursun :)
 
Sen de ömrünü bana adasın gibi davranıyorsun adama
 
Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
Bak güzel kardeşim, sen zaten olan bitenin fazlasıyla farkındasın. Akla ihtiyacın yok. Sorunlarının cevapları kendi yazında mevcut. Sana tavsiyem; bile bile lades deme, zaaflarını bul, "ki zaten farkındasın" onların üzerinde çalış, kendini bu adamdan ayrılacak noktaya getir. Sonra arkana bile bakmadan kaç. Eğer evlenirsen bu yaşadıklarınin misliyle fazlasını yaşayacağın gün gibi ortada. Lütfen hayalleri birak gerçek hayata dön.
 
Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
Yolun basindayken ayril derimmm bahanelerrr iste evlensen bile mutlu olamayacaksiniz bence
 
Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
Bu adamla evlenirseniz çok pişman olursunuz
 
Merhaba herkese sevgili kadın arkadaslarım. 4,5 yıllık bir ilişkim var. Yaşlarımız uygun, yetişkin insanlarız. Nişanlıyız, Seneye evlilik düşünüyoruz. ilişkinin başlarında kaybetme korkusuyla aman ağzımızın tadı kaçmasın edasıyla birçok şeyi sindirip sustum." İyi bir ilişkide tartışma yaşanmaz" diye saçma sapan bir şeye inandırmıştım kendimi. Tepkimi doğru düzgün orataya koyamıyordum. Hiçbiri çok büyük şeyler değildi belki ama en azından tepkimi gösterip bir sınır çizebilirmişim diyorum. O zaman bana değer verirdi ve kaybetme korkusu yaşardı belki. Ama bunu hiç yapmadım yapamadım. O kaybetme korkusunu hep ben yaşadım. O hatalıyken ben konuyu içimde bir şekilde çözümleyip kapatıyordum. Ama onun asla bunu yapamadığını fark ettim. Bir tartışma yaşandığında nasıl oluyor bilmiyorum ama birden ben suçlu oluyorum, bana öyle cümleler kuruyor ki haklı olduğumu bildiğim halde kendimi hatalı hissettiriyor bana. Ben geri adım atmasam o asla atmaz. Konuyu lastik gibi uzatır da uzatır. Misal vereyim kendisi geçen sene bir fabrikada vardiyali çalışıyordu. Sabah onu arayıp konuşmak istemiştim. Ben vardiyadan dönmüşüm evde yatıyorum biliyorsun neden beni uyandırdın bak şimdi tekrar uyuyamıycam akşam da işe gidicem dinlenmeden diye bana kızmıştı, günlerce trip atıp konuşmamıştı benimle. İşin kötü yanı hatalı olmadığımı bildiğim halde kendimi hatalı gibi görüp ondan özür dilemeye başlıyorum. Sanırım kendisi bir manipülasyon ustası. Bu manipülasyonlar artık beni kişiliksiz birine dönüştürdü sanki. Kendimi sindirilmiş hissediyorum. Arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum, her normal ilişkide olduğu gibi tartışıyorlar kavga ediyorlar, günlerce iletişim kurmuyorlar belki ayrılıyorlar ama sonunda bir şekilde anlaşıp orta yolu bulup barışıyorlar. Bu ilişikide orta yolu bulucu benim hep sanki. Ben tavrımı belli ediyorum kızıyorum bir konuda diyelim, o beni öyle bir sindiriyor ki ben kendimi köşeye sıkışmış bir böcek gibi hissediyorum, cümlelerim tükeniyor, mal gibi kalıyorum öyle. Beni ne yapıp ne edip haksız duruma düşürüyor. Geçen akşam ilgisizliğinden dert yanıyordum ona çünkü beni koca bir gün boyunca aramamıştı birkaç saniye sesimi duymak için bile.. biraz da sinirlendim bu yüzden, köprüleri yıkarak konuşmuştum sert bir dille. Yaa ben ne kadar yoğun calısıyorum bilmiyor musun sen sanki diye saldırır şekilde konuşmaya başladı, sen ilgi istediğinde sürekli seni pışpışlayacak mıyım ben dedi. Bu cümleye yıkıldım. Tamam evet bu ara baya yogun calısıyor gecesi gunduzu baya yogun oldu. Ya ben ondan gün boyu ilgi isteyen biri olmadım ki hiçbir zaman. İstedim ki birkaç dakika bile olsa beni arasın, birbirmizin sesini duyalım. İstesin ya bunu.Sonuçta hayatında bir önceliğim olmalı kız arkadası olarak. Bunun üzerine bile trip atan kendisi oldu, ben hatalı oldum ve gidip ben barışmaya çalıştım yine onunla. Ben bile kendime diyorum bazen yazık ya sana ne bu kişiliksiz duruş. İnsanın bir duruşu olur ya. Kaybetmekten bu kadar korkmazsın ya. Ben bu adamla evlenirsem böyle tartışma yaşadığımızda ne bk yicem diye kara kara düşünmeye başladım. Adam her defasında her tartışmada beni böyle sindirecek, ben de ses çıkaramadan kalacak mıyım böyle diye düşünmeye basladım. Çünkü ben ona karşılık verdiğimde hunharca hararetli bir tartışmanın içinde buluyorum kendimi.Böyle böyle zamanla o gürlediğinde ben böcek gibi sinmeye başladım. Tam bir böceğim ya. Bir ilişkide tartışma yaşanması gayet doğal farkındayım, ama bu kadar pasif birine dönüştüğüm için kendime acıyorum. Ya insan bazen rest çekebilmeli, sınır çizebilmeli. Şimdi nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Her şey en başından hatalı gibi geliyor. Olanların tüm sorumlusu benim kaybetme korkum muydu acaba diye düşünmeye başladım. Bu arada asla fiziksel şiddet geçmedi aramızda. Ama psikolojik şiddeti zirvelerde yaşadığımı hissediyorum... :KK43:
Adam kişiliğini ortaya koymuş inanın çok yorulursunuz evlenip ayrılmaktansa şimdiden yol verin gitsin.
 
Bak güzel kardeşim, sen zaten olan bitenin fazlasıyla farkındasın. Akla ihtiyacın yok. Sorunlarının cevapları kendi yazında mevcut. Sana tavsiyem; bile bile lades deme, zaaflarını bul, "ki zaten farkındasın" onların üzerinde çalış, kendini bu adamdan ayrılacak noktaya getir. Sonra arkana bile bakmadan kaç. Eğer evlenirsen bu yaşadıklarınin misliyle fazlasını yaşayacağın gün gibi ortada. Lütfen hayalleri birak gerçek hayata dön.
cok haklısınız şu kafamı toplayıp en saglıklı kararı vericem artık yeter gercekten.
 
Sen de ömrünü bana adasın gibi davranıyorsun adama
neden öyle davrandığımı düşündün? sevgilinin gün içinde seni aramasını istemekten,seninle biraz da olsa ilgilenmesini beklemekten daha doğal ne olabilir? Orada da belirttim zaten asla her an benimle ilgilensin mantığında olmadım. Lütfen boş boş yazmayın. Yazacaksanız bir faydanız olsun ya.
 
Hep siz sucluysaniz demek ki orada bir hata var çünkü iliskide hep bir taraf haklı diger taraf suclu olamaz kaldi ki suclayici ifade kullanan kisiler genelde kendi kusurunu görmeyendir.
Sen şöylesin böylesin laflari da bazi erkeklerin fiks sözleri yani kadin suclu olunca kendisi sorumluluk almayacak olay bu
Ben beni suclayan insana şu sekilde konuşurum misal "beni sinirlendiriyorsun" mu dedi "eee öfkenin sorumlusu sensin bunu ben kontrol edemem" derim. Uzatti mi "ben sana saygi duyuyorum senden de aynısını bekliyorum" derim heee devam ettiyse "saygisi olmayan insanla konusacak bir sey yok" seklinde telefonu yüzüne de kapatiyorum. Kimse bulunmaz hint kumaşı değil kimse kimsenin stres topu da değil. Ben hep çok yorgunum, yogunum lafını bahane edip her seyde agzina alan insanlarin sorumsuz olduguna inanıyorum. Bir kez rest çekin ozur dilemek yerine üste cikarsa da "ben senden özür bekliyordum, kırıldim uzuldum" seklinde konuşun. Ileri giderse ayriliyorum.umarim bana yasattiklarini sana yasatan biri cikar karsina beni mumla ararsin diyerek iletisimi koparin bırakın o kudursun :)
ay o kadar birikmişlik var ki içimde. Bazen büyük bir sinirle uyanıyorum. Keşke tartışma anında böyle sizin dediğiniz gibi anında o cevapları verebilsem. Normal hayatımda böyle pasif biri değilim insanlarla iletişimim kuvvetlidir, etrafta beni seven sayan arkadaşlarım ve iyi bir ailem var. İlişkime gelince böyle değişik pasif bir karaktere dönüşüyorum işte saçmalık. Umarım ben de birgün şöyle sağlam bir rest çekecek kıvama gelirim artık.
 
X