Konu ilerledikçe anlattıklarından anladım ki bu "zaman" ya da "zamanlama" meselesi değil. Daha ciddi problemleriniz var.
Aslında ilk mesajında dediğin noktada düğümleniyor iş. Biraz "evlenme"yi isteme durumu seninki. Yani nasıl diyeyim, "her anını onunla geçirmek"ten çok, "onunla evli olma durumu"nu istiyorsun.
Yadrıgamandım, onca yılın ardından bu çok normal. Çok uzun ilişkilerden sonra evlenen çiftlerin çok sık yaşadığı sorunlar bunlar. Bence bunun iki nedeni var, birincisi onca yıl boyunca duygusal anlamda öyle çok alışveriş oluyor ki arasında çiflerin, onca yıl herşeyi o kadar çok paylaşıyorlar ki birlikte, yaşamadıkları sadece evlenmek kalıyor. "E hadi artık sıra evlenmekte" gibi bir saikle evleniyorlar. ıkincisi de, ilişkinin başlangıcından bu yana büyümüş olmakla ilgili. Örneğin siz, 7 yıldır birlikte olduğunuza göre çok küçükken birlikte olmaya başladınız. Ne sen 7 yıl önceki sensin ne o 7 yıl önceki adam. Hayata bakışınız değişti, beklentileriniz değişti, özlemleriniz değişti. Üstelik gözünüzü birbirinizde açtığınız için başka aşklar başka ilişkiler başka kişilikteki insanlarla olma konusundaki merakınız hiç tatmin edilmedi. Bir alışkanlıkla 7 yıl geçip gitti ama siz artık başkası oldunuz. Bir önceki mesajından bunu çok iyi anlayabiliyorum. "ınsanın kalbi başkasına kayabilir" sözünü bile kullanmışsın. Yanlış anlaşılmasın eleştirmek için alıntı yapmadım. Durumu açıklayabilmek için bahsettim. ("E insanlar ömür boyu evli kalıyor o zaman onlar için de geçerli bu" demeyin. Evlilik farklı dinamikleri olan bir ilişki türü; onu canlı tutan günlük hayata dair başka ayrıntılar var, çocuk sahibi olmak gibi, aileler gibi Bir de evliliğe taze bir aşkla adım atıldığında bunu ömür boyu sürdürme sözü vermek çok daha kolay, ama 7 yılın ardından hala bunu sürdürme sözü vermek daha zor. Üstelik insanın 28-35 yaş arasındaki ruhsal ve kişilik anlamındaki değişimleri ile, 18-25 yaş arasındaki değişimleri karşılaştırılmaz bile. Yani 20 yaşında bir ilişkiye başladığında 7 yıl sonra 27 yaşında, başladığın günkünden bambaşka bir insan olursun. Ama 25 yaşında başladığında yedi yıl sonra 32 yaşında başladığın günkünden biraz farklı bir insan olursun.)
Sonuç olarak, bence sadece nişanlın değil kafası karışık olan. Haksızlık etme. Bence sen de o da çok normal kafa karışıklıkları ve ruhsal gelgitler yaşıyorsunuz. Yani elbetteki sırf bu yüzden ilişkinizi bitirin demiyorum, ama biraz bu konular üzerinde hem yalnız, yani kendi içinizde; hem de karşılıklı konuşarak kafa yorun. Hala içiniz kıpırdıyorsa, "evlilik" olsun ya da "E canım biz mutlu oluruz, evlenelim." diye ve "Dışarıda da başka bir hayat var ama ben gözümü sen de açtım, artık kaderim sensin benim" diyerek değil de gerçekten her anı birlikte yaşamının keyfini özleyerek evlenmek istiyorsanız evlenin. Evlenmeden önce bu sorulara yanıt bulursanız; yanıtınız ne olursa olsun her iki durumda da çok daha sağlam adım atmış olacaksınız. Şöyle ki, bu soruları yanıtladıktan sonra, evlenmemezseniz yanlış bir karardan dönmüş olacaksınız (ben "evlenme kararı yanlış" anlamında söylemiyorum, "siz öyle karar verirseniz demek ki yanlışmış" anlamında söylüyorum), ama evlenirseniz de çok daha sağlıklı ve mutlu bir ilişkiniz, daha güzel bir yuvanız olacak.
Mutluluklar dilerim.