Aynı evde yetişen çocuklar bile ne kadar farklı oluyo bazen, her çocuk aslında kendi karakteri ile geliyo dünyaya
Evet, kendi karakteri ile geliyorlar dünyaya bazısı şiddeti unuturken bazısında iz bırakıyor, bu iz de kızarıklık gibi olacak değil yani kızarıklık geçince etkisi bitmiyor. Şunun için söylüyorum 2-3 yaşımdan şu ana kadar bana vurulan her bir fiskeyi hatırlarım, o insanlara hala içten içe kin beslemiyorum veya yıllardır uykudan önce intikam için adlarını sayıklamıyorum ama ne tam anlamıyla güveniyorum ne de anlamıyla seviyorum. Öğretmen/arkadaş gibilerinden kurtuldum ve hayatımdan çıkardım zaten, hayatımdan çıkaramadıklarım ise hısım/akraba olarak duruyolar fakat yüzlerini bile görmek istemem, o kişinin o an ne düşündüğü beni ilgilendirmiyor, sinirlerinin zorlanıp zorlanmadığı da. Bana vurdu mu vurdu, o kadar.
Olayı düşündüğümde mesela atıyorum yola dikkatsizce çıktım o an gelen panikle, korkuyla tutup sarstı, vurdu veya refleks olarak canımı acıttı kabul edebilirim tabii ki, şartlar olağan üstü olduğundan ama derste yanımdakinden silgi gibi bir şey istemek için fısıltıyla konuştuğumu görüp döven öğretmen gibi yanlış bir şey yapmadığım halde benden yaş ve akıl olarak daha üstün olmalarını beklediğim kişilerden karşılık olarak fiziksel şiddet mi gördüm, değerleri yok benim gözümde. Affetmem, herhangi bir şekilde muhtaç olmamak için elimden geleni de yaparım.
Bir tanesinin çocuğu var şimdi öyle ya da böyle denk gelmek zorunda kalıyoruz, çocuğuna da mukayet olamıyor, çocuğun saldırgan davranışlarının sebebini pek ala da anlıyorum, "böyle mi yetiştirilir bu çocuk!!" diye kendisine ahkam kesecek değilim, nasıl bir karakterde olduğunu biliyorum çünkü yıllardan beri, armut dibine düştü. Ben de artık büyüdüm bir gün bana emanet etti, hayatımda hiç çocuk bakmış falan değilim ama uyutamadığını biliyorum, oturdum sakin sakin kitap okudum geldi iki defa saçımı çekti bir iki defa vurdu, sonra baktı hiç tınlamıyorum kitabı dinleyerek yanımda kıvrılarak kedi gibi uyudu çocuk, üstüne sarıldı bir de. Elini korkak alıştırma canını yakarsa diye güya nasihat etmişti bir de odadan çıkarken peh. Ne yaptın da uyudu diye sordu, seni dinlemedim dedim. Senin çocuğun yok anlamazsın ki dedi bir de, he ya öyle. Benimkini de ilerde görecekmiş güya, olursa görebileceğini falan hiç sanmıyorum. Ne öyle aklı verene ihtiyacım var, ne de o zaman artık değiştirilemeyecek hale gelmiş çocuğuyla benimkinin arkadaş olmasına. İsimleri falan yeter. "Dayağı hakettik çünkü çok yaramazdık." muhabbetleri eksik kalsın.