Dalga geçsinler, ne olacak ki?
Tıp fakültesinde okuyorsunuz, yarın bir gün doktor olacaksınız ben sizden daha özgüvenli olmanızı beklerdim. Onların hareketi çocuk gibi gerçi ama siz çocuk değilsiniz ki , böyle sacma şeyden utanip şehir değiştirmek isteyesiniz.
Daha başınıza neler gelecek, belki zorunlu hizmet bölgesinde bir başınıza yaşarken sırf istediği antibiyotiği yazmadiniz diye size düşman olacak köy halkı, belki devlet hastanesinde daha deneyimli doktorlar sizin üzerinizden ego tatmin edecek, belki hastanin durumu hakkında bilgi vermeden yogun bakım kapısından çıktınız diye hasta yakınları size tatsız şeyler soyleyecek,arbade yaşanacak...
Yani bunların ve daha fazlalarının yaşanacağı bir meslektesiniz. Ne olacak yani, size her tavir aldıklarında, her dişlandiginizda, her kötü bakışa maruz kaldığınızda kaçacak misiniz??
Üniversite nasıl mesleğe hazırlandığın bir yerse aynı şekilde hayata da hazırlandığın bir yer. İleriki hayatında böyle bir durumda kaldığında nasil davranan bir kadın olmak istiyorsan, simdii öyle davran. Bunu bir 'gercek hayat staji' olarak düşün. Çünkü bugün kaçarsan yarın daha büyük olaylar yaşadığında mucadele edecek güveni kendinde bulamazsın .
Ben senin yerinde olsam 'beni sevmeyenlere sanki ben bayılıyorum' der, kafası hala ergen gibi çalışan ,böyle saçma şeyleri espri konusu yapabilen zihniyete sahip insanlardan onlar dislamadan kendimi soyutlardim.
Ayrıca tek başına yemek yemekte ne var ki? İnsan kendiyle başbasa mutlu olabilmeli.
Ben de üni zamanında kimseye kuyruk olmadan giderdim yemekhaneye. Bugün bile iş yerinde millete uymaktansa istediğim saatte istediğim yemeği sipariş ederim, eşin dostun izin gününü /müsaitligini beklemektense kendi başima tatile çıkarım... İnsanın kendisiyle zaman geçirmeyi sevmesi yalnızlık değildir ki. Yalnızım diye düşünme , 'beterin beteri var ya sunlarla arkadaş olsaydim' diye düşün