- Konu Sahibi honeysuckle
-
- #61
sanırım türkiyedeki devlet okulları daha farklı
öğretmenler daha ilgisiz sanırım
bence siz bunu sorgulamaktansa kızınız biraz daha çalışsaydı da puanı alıp paşa paşa girebilseydi istediğiniz okula..kapasite dediğiniz şey de çalışmakla oluyor
neden eşitsizliği sorgulama hakkım yokmu??
siz 13 yaşındayken herşeyin bilincindeydiniz sanırım..
çalışmakla olmuyor canım kapasite ..
siz neden kızdınız pek anlayamadım..
bence siz bunu sorgulamaktansa kızınız biraz daha çalışsaydı da puanı alıp paşa paşa girebilseydi istediğiniz okula..kapasite dediğiniz şey de çalışmakla oluyor
çalışmakla oluyor ama öğreten biri olmadıgı zaman kim genişletecek çocugun kapasitesini?bilmediği şeyi kitaptan baka baka tek başına öğrenemezki.öyle birşey olsaydı kımse okula gitmez,herkese kitap dağıtılr herkes kendi kendine öğrenırdı herşeyi..Bi çocugun başarılı olabilmesi için iyi bir temeli olması şart.iyi bir temeli olabilmesi için iyi bir öğrenim görmesi şart.Buda ne yazıkki devlet okullarında belirli bir düzeyde kalıyor..Çünkü imkanlar kısıtlı..Devlet okullarında ing en alt seviyelerde kalırken özel okullarda ing harici 2. bir yabancı dil eğitimi verılıor.çocuk hiç bişey yapmasa kafadan 2 dili oluor..benzer birçok örnek war zaten bilen bilior..
süpersin arkadasım anlatamadım derdimi..
anlatmaya çalıştığımda o..
devlet okulunda okutuyorum sonuç bu ..
çalışmamış yapmamış v.b..
eee ne diyeyim şimdi olmadı kızım sen kazanamadın ne halin varsa gör mü??
evet ben sizi çok iyi anlıorum.Diğer arkadaşın bahsettigi o "çalışma bilinci"ni bile bilinçli öğretmenler aşılıor çocuga..Çünkü çocuk ilk okula başladıgı zaman öğretmenini doktor, avukat vs her mesleğin bilgisine sahip herşeyi doğru bilen hatasız biri olarak göruorlar.ve her söylediklerinden etkılenıorlar.Anne baba 2.planda kalıor.Mutlaka karşılaşmsnzdr "hayır anne öğretmenim böyle dedi........"gibi bir cümleyle..çalışma bilincini verecek olan kişide eğitimcidir..yine aynı yere varıor sonuç.."iyi bir temel şart"....
ben kendi ailemden bir örnek daha vermek istiyorum.
dayımın oğlu ilk okulda ve orta okulda çok başarısız bir öğrenciydi ve bu nedenle çok zayıf bir liseyi zar zor kazandı.meslek lisesini, kaynakçı bölümünü kazanmıştı. kaynakçı olacaktı yani, inşaatlarda.
lise 2 ye başladığında annem onu karşısına aldı ve konuştu, bundan sonraki hayatının nasıl olacağını, daha doğrusu tahminlerini söyledi.devamlı efor harcayacağını, inşaatlarda çalışacağını, belkide hiç bir zaman maddi olarak kalkınmayacağını söyledi ona. o anda kendisi anneme sordu : peki hala, sence ne yapmalıyım ben böyle bir hayat istemiyorum, annemde doktor olmasını önerdi. bunu duyan herkes gülmeye başladı, herkes onunla dalga geçmeye başladı.o kim, doktorluk kim. hemde çok kötü bir lisede okuyordu ve öğretmenlerde hem ilgisiz hem bilgisizdi. kendi kendine ders çalışmaya başladı. azimle. ilk sınava girdiği zaman kılpayı kaçırdı, sınavı kazanamadı. herkes zaten o puanı alabildiğine şaşırmıştı çünkü hiç kimse beklemiyordu ondan, herkes rezil olacağını düşünmüştü. o puanla kimya öğretmenliğini kazandı. 2 hafta okula gitti sonra okulu bıraktı. o zaman dedem dahi herkes çok kızdı ona. affedersiniz senden bir b*k olmaz dediler, zaten hiç bir zaman doktor olmayacaksın, bari öğretmen olsaydında hayatını kurtarırdın şimdi kaynakçı olacaksın dediler. 1 sene boyunca evden dışarı çıkmadı, sadece geceleri hava almak için çıkıyordu, hiç kimseyle göz göze gelmek istemiyordu, evde tek başına ders çalıştı ve bi sonraki sene tekrar tıp için sınava girdi.
şu anda, yurtdışında yaşadığı şehrin en büyük hastanesinde dahiliye uzmanı. çok ders çalıştığı için gözleri bozuldu, gözlük takıyor yoksa onun hayali cerrah olmaktı. bu gözlerle olamadı ama
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?