- Konu Sahibi melekannesibt
-
- #41
İçimde birikmiş onlarca karmakarışık duygu var ki bunları bu sitede aktararak azaltmaya çalışıyorum. Ama dış hayatta böyle olmuyor. Her şey çok zordu biz 23. Haftada kontrole gitmiştik en son, yine bir kaç sorun vardı ama doktor o kadar önemli değil demişti halbuki parlaklık böbrek genişlemesi bile beni o kadar çok korkutmuştu ki her düşündüğümde tansiyonum düşerdi kendimden geçerdim. Sonrasında daha büyük sorunlarla imtihan olduk.
Allahım nolursun sağlıkla nasip et diye dualarımın değiştiğini fark edince bu hayatta sağlığın ve herşeyin Allahın elinde olduğunu tekrar tekrar anladım.
26. Hafta da bebeğin hareketlerinde azalma fark ettim kime sorduysam normaldir yeri daralmıştır uykusu değişmiştir sen hissetmiyorsun diyorlardı ama içime hep bir korku düştü o zamanlarda. Nasıl olsa haftaya doktora gidecem dedim bekledim bu kadar ileri seviyede bir şey olduğunu kimse tahmin etmedi. 27. Haftada doktora gittiğimizde su topladığını karnında asit olduğunu hemen perinatoloji uzmanına gitmemiz gerektiğini söyledi hocam bugün gidemem ne zaman gideyim dddim hemen git dedi
İşten izin alamayabilirim gitmezsem ne olur ki dedim, su artar ve kalbi durur dedi o an neye uğradığımı ne hissettiğimi hastaneden nasıl çıktığımızı hiç bilmiyorum ama yine de bebeğe bişey olur düşüncesi yoktu ta ki yolda Google de aynı durumdaki gebelerin hikayelerini okuduktan sonra tüm ümidimi kaybettim aynı gün hemen gittik perinatolojiye. Doktor orada herşeyi açık açık söyledi o an içimde bir yangın oluştu ama bu yangının bu kadar çok yakacağını hiç sönmeyeceğini tahmin edemedim.
Velhasıl tüm doktorlar sonlandıralım dedi kaldıkça bebek daha çok su toplayacaktı, olduğu haftadan 10 hafta ileride suyu vardı, bekledikçe rahmine de zarar verir dediler takibinde olduğum doktor biraz daha bekle dedi sonuçta kalbi atıyor ama sıfır umut dedi. Zaten çok su topladı bir hafta on gün yaşar 9. Ayı görmez dediler. İyi ki beklemişim yoksa kafamda hep soru işareti olacaktı.
O bir ay da böyle beklemekle geçti. Doğumu başlatıp gerçekleşse de yaşama şansı hiç yok dediler yoksa alıp küvezde bekletirlerdi ama bizim böyle bir şansımız bile yoktu. Her gün hastanedeydim bebeğin kalp atışlarını kontrol ediyorduk çok yıprandık çok ağladık ama elden hiç bir şey gelmiyordu. Eve geldiğimde o kadar çok ağladım ki babam hiç ağlama bundan sonra gelecek ferahlığı düşün bundan sonraki mükafatı düşün dedi bu cümlesi aklıma geldikçe daha çok ağlıyorum.
Bebeğim 30+5 te ölü olarak doğdu. Her anı her saliyesi çok yorucu ve zordu.
Ameliyat anı ameliyat sonrası eve geliş eşyaları görüş bunlardan bahsetsem herhalde sayfalarca yazı olur bu yazı altındaki çoğu kişi aynı şeyi yaşadığı için ne hissettiğinizi ne düşündüğünüzü en derinden hissediyorum.
Benimde çabuk toparlanamama nedenlerimden biri etrafımdaki herkesin gebe olması… her hafta aralıklarla bir arkadaşım kuzenim bir akrabam doğuruyor.
Bende başlarda bu duygularım yüzünden kendimi kötü hissediyordum hala da hissediyorum sonradan kendime zaman tanımam gerektiğini yaşadığım acının çok büyük olması nedeniyle bu karmaşıklık içinde olduğunu her defasında kendime anlattım bir nevi kendimin en yakın arkadaşı oldum. bir kaç çok yakın arkadaşımla aram açıldı bu çok ilgi beklediğim vs den değil de onlara yüklediğim büyük anlamın bana bir tokat olarak çarpmasıyla döndü. bunlarda ayrı konu, demem o ki; o süreçte herkesten en savunmasız anımda yalnız kalmış gibi hissettim konuşacak tabi ki arkadaşlarım var ama hep aynı teselliler hep aynı cümleler insan sınanmadığı acının bülbülü, sınandığı acınının ise dilsizi derler gerçekten öyle … ben sadece beni oturup dinleyecek evet gerçekten çok zor bir imtihan ama Allah Kerim cümlesi duymaktı bu zor değildi benim yaşadıklarımın yanında… eşimden bahsetmek bile beni hep duygulandırıyor hep destek oldu bana, oda bebekleri çocukları çok seviyor bir an önce sağlıkla olsun istiyor çabasını görüyorum Rabbim kucağımızı boş bırakmasın… Biz bir ay önce doktorumuza gittik 3 ay geçmişti ameliyat yeri iyi şuan bir sorun yok 3 ay daha korun sonra deneyebilirsiniz, normalde 1 yıl bekletirdim ama sizin durum çok farklı dedi folik asit ve normal vitamin verdi. Kromozom analizi (eşimle benden kan aldılar ) ve Trombofi paneli testi verdim. Bazı okuduğum yazılarda diğer gebelikleri de sıkıntılı geçmiş ve tekrarlamış bazılarının da sorunsuz doğum yapmışlar beni en çok tedirgin eden hususta bu. Seninde dediğin gibi her gebelik özeldir ve farklıdır. Rabbim bir daha ne bana nede bebeğini kaybetmiş hiç bir anneye yaşatmasın. Sizin durumunuzda çok zor ve yıpratıcı geçmiş. Bir anda duymakta çok büyük imtihan benim eşim çok ümitliydi Allah imkansızların Rabbi ümitsizliğe düşme oda en büyük günahlardan, bir mucize olur iyileşir birinin duası kabul olur belki derdi. Biz en çokta nazara yorumluyoruz
Ümmetimin başına gelen musibetlerin üçte biri nazar değmesindendir demiş peygamber efendimiz.
Sizde 3 yıl kadar ara vermişsiniz bedeninizin ve psikolojinizin toparlanması için kendinize zaman vermeniz çok iyi olmuş ama o süre zarfı içinde kim bilir günleriniz nasıl geçti. İnşallah en yakın zamanda hayırlı ve müjdeli haberleri birbirimize veririz. Biz de bekleyip dua edeceğiz . Peygamberler bile beklemek zorundaydı.Hz Yusuf kuyuda bekledi, Hz İbrahim ateşte bekledi, Hz Eyüp iyileşmeyi bekledi, Hz Yunus balığın karnında bekledi. Payımıza imtihan düşsede Allahın rahmetinden hiç ümit kesmemeliyiz. her halimize şükürler olsun meğer ben öncesinden hiç şükretmiyormuşum onu anladım daha kötü durumda olanlar da var bu bilinçte olmak bile büyük bir nimet Allah isyana düşenlerden etmesin bizi.
İnşAllah en kısa en hayırlı vakitte sağlıkla kolaylıkla huzurla sağlıklı doğumlar gerçekleştiririz Allah bize göz aydınlığı olacak evlatlar nasip etsin…
Gözlerim dolu dolu okudum yazdıklarınızı… Hikayeler farklı ama hisler aynı… İnanın, insanın içine düşen o yangın ve boşluk hissi hiç geçmiyor. Zaman geçse de yaşananları anlatırken sanki daha yeni olmuş gibi oluyor; aynı acı, aynı titrek ses… Hâlâ doktora konuyu anlatırken sesim titremeden, gözüm dolmadan konuşamıyorum. Acımızda boğuluyoruz…
Sizinki daha çok yeni sayılır… Bedeniniz iyileştikçe en azından biraz olsun hafiflersiniz, çünkü sürekli aklı meşgul eden bir acı bu. Neden mi böyle söylüyorum? Çünkü sezaryen sonrası dikiş ağrıları, karındaki seyirmeler, sanki hâlâ hamileymişsiniz gibi hissettiren o kıpırtılar… Organların yeniden yerleşme süreci, her defasında sizi istemeden de olsa o günlere götürüyor. Ne yaparsanız yapın, konu zihninizden çıkmıyor. Kalabalıklar içinde bile içinizde hep o süreci, o günü yaşıyorsunuz.
Yolda, işte, markette… Ansızın süzülen gözyaşları… İnsan çok kırılgan, çok hassas oluyor. Ve dediğiniz gibi; çevrenin vermediği desteği, insan kendi kendine vermeye çalışıyor. Konuşmak isterseniz de “gençsin, yeniden yaparsınız, canınıza bir şey olmasın” gibi cümleler daha da moral bozuyor. Bir de üstüne yargılayıcı tavırlar… Sizin acınız yetmezmiş gibi herkes o gün kendi yaşadığını anlatıyor, sanki sizin acınızdan bir adım öne geçmeye çalışıyorlar.
Eşimim annesini aslında çok severim ama doğum sonrası gittikleri mezarlık ziyaretinde, “sana oğlunun kokusunu, selamını getirdik; ben ölünce torunumun üstüne beni gömün” demesiyle aklımı kaçıracak gibi oldum. Kendime bu kadar yabancılaştığım, zor nötrleştirdiğim bir öfke yaşadım. Derken doğumdan sonra ilk bayramda yine mezarlığa gitmek istemesi… O gün gözlerinin önünde üzüntüden hastalandım. Ama hâlâ, mezarın hangi adada olduğu, ne kadar para ödendiği gibi konuları rahatlıkla konuşması inanılmazdı…
Üç yıldır mezarlığa gidemedim. Gidemedim… Defin işlemlerini dahi soramıyorum. Ben hastaneden taburcu olmadan defin yapılmıştı. Yapayalnız kaldım. Ailem başka şehirde, eşimin memleketindeyim. Annem gelmek istedi ama burayı bilmiyordu. Ona da haber veremedik, yaşlı, evde yalnız kalıyordu; ona da bir şey olur diye korktuk…
Herkesin kundaklara sardığı bebeğini kefene sarmak… Aklıma geldikçe dayanamıyorum. Zaten acılısınız, bir de üzerine kimse baş sağlığı bile dilemeden “nasıl oldu, anlatsana” gibi sorular… Her biri başka bir yara.
Siz gebelikte sorunlar yaşasanız da insan içindeki umudu kaybetmiyor. Konduramıyor bebek ölecek diye… Umutla bekliyor. Ama düşünüyorum da; içimde bir can taşırken, onun canı uçtuğunda bunu hissedememek… Uyurken mi öldü, yürürken mi, gülerken mi… Ben kendi dünyamda yaşarken içimdeki can nasıl uçabildi? Yavrum ölmüş de benim nasıl haberim olmamış… Yazıya, kelimelere yetmeyen, tarifsiz duygular, kırılganlıklar… Yaz yaz bitmiyor…
Ama biliyorum ki Rabbim bizi de sevindirecek. Sağlıklı, sıhhatli kavuşmalar nasip edecek. Büyük bir sınavdan geçtik… Dilerim, bu sınavı geçmişizdir de hem cennette hem dünyada mükâfatını verir bize. Yüreği yaralı tüm annelere hem ruhen hem bedenen şifa diliyorum. Dua edelim ki, kuş gibi hafif, kolay geçsin ve yavrularımıza kavuşalım.
Eğer kendinizi bedenen biraz iyi hissediyorsanız çok da zaman kaybetmeye gerek yok. Ruhun iyileşmesi zaman alıyor, ama belki de kucağınıza aldığınızda her şey geride kalacak. Biz o gün zamanı durdurmuş gibi kaldık…
Üç yıl… Kısa ama bir o kadar da uzun… İyi ki çalışan biriyim. Doğum izninden sonra işe başlamak, evde olmamak bana iyi geldi. Ama bir de ansızın ortaya çıkan bebek eşyaları… Eşim çoğunu ben gelmeden toplatmıştı ama kalanlar, en umulmadık zamanda karşıma çıkıyor. İçim burkuluyor. İhtiyaç sahiplerine vermek istiyorum ama ellerim gitmiyor. Öylece kaldılar… Tekrar bebek olursa bile sanki onları kullanamam gibi geliyor.
Ve evet… Kesinlikle inanıyorum, nazar haktır. Ve yaşadıklarımızın nazarla ilgili olduğunu da düşünüyorum. Eğer tekrar hamile kalırsak, çevremde kimseyle paylaşmayı düşünmüyorum. İnsanlar fersah fersah yol alırken kimseye imrenmezken, bizim dirhem dirhem yaşadıklarımızı gözlerinde büyütmeleri… Eşimim kuzeni doğum yaptı bu bayramda. Çok bol giyinmişti, kilo aldı sandık. Meğer hamileymiş, doğum yapınca öğrendik. Açıkçası ben de bu şekilde gizlemeyi planlıyorum.
Eşinize ve size Allah uzun ömürler versin. İçinizdeki hasrete kolaylıkla kavuşmayı nasip etsin. Ne yaşamış olursak olalım; eğer Allah yaşamasını isteseydi, bir vesile yaratırdı. Demek ki Rabbim yavrularımızı cenneti için yaratmış. Onları bize vesile kıldıysa, vardır bir hayır, vardır bir hikmet… Buna tutunup içimizi serinletmemiz gerek…