Merhaba,
2022 yılı Şubat ayında, hamileliğimin 37. haftasında rutin doktor kontrolü için hastaneye gittiğimde, ne yazık ki bebeğimin kalbinin durduğunu ve acil doğum yapılması gerektiğini öğrendim. İlk bebeğim olması sebebiyle doktorum sezaryen doğum önerdi ve hemen müdahale edildi. O an yaşadığım acı tarif edilemezdi. Perişan bir halde olduğum için bebeğimi görmek istemedim. Görmenin ve vedalaşmanın, yaşadığım travmayı daha da derinleştireceğini düşündüm.
Gebeliğim boyunca hiçbir sağlık sorunum yoktu. Tüm tahlillerim, ikili ve dörtlü tarama testleri, detaylı ultrason ve perinatoloji muayeneleri normaldi. Bebeğimin gelişimi haftasına uygundu; kilosu, boyu, plasentası, suyu ve kordonu ile her şey yolundaydı. Ölmeden önce herhangi bir ağrı, sancı ya da olağandışı bir belirti hissetmemiştim. Sadece o sabah, bebeğimden hiç hareket gelmediğini fark ettiğimi hatırlıyorum. Aynı gün randevum vardı ve o randevuda kalbinin durduğunu öğrendim. Doktorlar, bebeğin sanki sadece uyuyormuş gibi göründüğünü söylediler.
Ne yazık ki hastane, bebeğin plasentasını kaybettiği için gerekli incelemeler yapılamadı ve ölüm sebebi net olarak belirlenemedi.
O günden bu yana üç yıl geçti. Ancak hâlâ yeni bir bebek için cesaret edemiyorum. Ciddi bir doktor fobisi geliştirdim. Hastane koridorlarında bile daralıyorum. Allah hiç kimseyi evlat acısıyla sınamasın. Gerçekten çok ağır bir süreç.
Hele ki bu ilk bebekse… O heyecan, hazırlıklar… Oda hazır, her şeyi tamam ama bir anda her şey bomboş kalıyor. İnsan, başına gelmeden anlayamıyor. Sanki bu acıyı sadece sen yaşıyormuşsun gibi hissediyorsun. Herkes kolayca doğum yapmış da bir tek sen başaramamışsın gibi... Eksik, yarım hissediyorsun ve bazen çevren de bunu sana hissettiriyor.
Yaralı yüreklerimize ferahlık ve esenlikler diliyorum. Bu acı unutulmuyor ama zamanla yaşamayı öğreniyorsun.