Bence sizin söylediğiniz şeyden çocuk sizin üniversite başlarında ona karşı bir şey hissettiğinizi ve sonra geçtiğini anlamış, öyle anlamış gibi yapmış ya da. Böyle şeyler olabiliyor, siz 5 sene açılmayınca ve sonra açılınca ihtimal verememiş de olabilir bir an. Benim başımdan şöyle bir şey geçmişti. Üniversitede çok yakın bir dostum -liseden, ki liseyi yatılı okuduğumuz için birlikte büyüdük diyebilirim- “Ben sana açıldım ama sen duymazdan geldin.” demişti, ben de anlamamıştım. Meğer çocuk bana aylar önce açılmış, ben seni severim, gibi bir şey demiş bir yerde; ben de canım ya ben de seni çok seviyorum deyip geçmişim. Yanlış anlamayın, anlasaydı karşılık verirdi demiyorum. Aksine o kadar ihtimali yokmuş ki geçmiş gitmiş bir şeye yormuş. Ya da yine ihtimal hiç olmadığı için sizi rencide etmemek adına kendince öyle davranmış. Bilemiyorum. Ama her koşulda olacak iş değil.
Zaten bir insanın 5 sene boyunca birinin kendisinden hoşlandığını anlamamak mümkün değil. Bence hoşuna gitmiş ilginiz, onu sürdürmek isterken gerçekten arkadaş olmuşsunuz. Belki arkadaşlık boyunca da yine sizin ona ilgi göstermeniz hoşuna gitmiştir. Ben size değer vermediğini düşünmüyorum, ama arkadaşça vermiştir, o kadar.
Karışık bir karakter demişsiniz, değil. Öncelikle şunu görmelisiniz, bir insanın karakterini bize sözleri değil davranışları gösterir. Yani diyorsunuz ya işte aslında sessizliği seven biri ama oralarda takılıyor. Oralarda takılıyor mu, bitti. Adamın hayatı bu. Biz kadınlar sözlere gereğinden fazla değer veriyoruz.
Ayrıca, biz diyeceğim, yine kendimden bildiğim için, birine kendimizi adamayı hayatımızı onun etrafında kurmayı biraz marifet sanıyoruz. Ne büyük aşk, ne büyük tutku, falan. Aşk acı çektiren bir şey olmak zorunda değil. Elbette bunu hayat öğretiyor. Yakın zamanda, hiç birlikte olma ihtimalimiz olmayan birine aşık oldum, çok zor oldu ama yürüdüm gittim. İhtimal yoktu çünkü, güzelim vakitlerimi heba etmemeliyim, bunu hak etmiyorum dedim. Kilit nokta burada, kendini daha çok sevmekte.
Bence yara bandı aramayın, kendinize odaklanın. Duygularınıza odaklanın. Bunla ilgili kitaplar okuyun gerekirse. Neden o insanı sevdiniz, eksik hangi yanınızı kapattı, bu size ne hissettirdi, aşk filtresinden çıkıp baktığınızda bu insan nasıl biri, bunları düşünün. Kendinizde eksik gördüğünüz yanlarla uğraşın. Mesela kendinize değer vermediğinizi söylemişsiniz sanırım, yanlış anlamadıysam, kendinize değer vermeye başlayın. Bunun için neler yapabilirsiniz, nasıl biri olsanız kendinizi daha çok seversiniz, neden bu halinizi sevmiyorsunuz, bunlara odaklanın.
Çok uzattım kusura bakmayın, ama sizi anlıyorum ve yazmak istedim. Çözüm dışarıda, yeni birinde değil kendinizde. O insana aşık olmanız bile, onla değil sizle ilgili. O bir figüran sadece.
Kendinize dönün. Buradan çıkmanın yolu bu.