Arkadaşlar,
Hepimiz derdimize deva arıyoruz çırpına çırpına. Otlar, çaylar, kürler, ilaçlar...
"Çocuğun olacak" deseler zehir bile içeceğiz, o haldeyiz. Bütün bu koşturmalar arasında, hisleriniz nasıl? Bundan çok az bahsedildiğini fark ettim.. Bense sürekli neden sakin olamadığımı, neden stresimi bastıramadığımı, herkesin "bak kafana takmayı bıraktığın an hamile kalırsın, stres yapma!" öğütlerini neden yerine getiremediğimi düşünüp duruyorum. Kolay değil ki!!
Aranızda böyle hisseden var mı bilmiyorum ama, ben sorunun bende olduğunu öğrendiğimiz gün mahvolmuştum. Kendimi eksik, ayıplı, kusurlu gibi hissetmiştim. Hala da zaman zaman bu duygular arasında boğulduğum oluyor. Sanki eşim bir başka kadınla olsa çiçek gibi bir ailesi olabilirdi de, benimle azap çekiyor gibi geliyor bazen. Sanki onu da mutsuz ediyorum. Beni çok seven, üstelik çocuklu da çocuksuz da sevecek ve gözümün içine bakan bir adamla birlikte olduğum halde.
Bazen 3-4 çocuk doğurmuş kadınlar görüyorum, kaldırımda çiçek satan kadınlar. Bebekleri pislik içinde sokaklarda... Adalet arıyorum, diyorum ki ben tek çocuğa bile gözüm gibi bakacakken, sokağa bırakacak olanlar 3er 5er yapabiliyor... Ne biçim adalet bu diyorum.. Bunları düşündüğüm için çok kötü kalpli biriyim gibi geliyor sonra
Sokakta yürürken hamile kadınlara bakamıyorum, kucağında çocuğu olan insanlar görünce kafamı çeviriyorum. Kalbime bir şey saplanıyor sanki. "Onlar yapabilmiş, ben yapamıyorum. Ben eksiğim. Kusurluyum" demeye başlıyorum içimden, dehşet bir hüzün. Kapkara... İçime çöküveriyor...
Kendim için pozitif düşünerek zaman zaman uzaklaşabiliyorum bu hislerden. Eşim "Bu sadece şans" diyor.. "Hata kusur işi değil. Bazıları daha az şanslı, bazıları daha çok şanslı. Biz azıcık uğraşacağız sadece." ... Böyle bakmaya çalışıyorum. "O bebek buraya gelecek!" diyorum (o topiği açan arkadaşımın kulakları çınlasın :)), kendimi anneliğe hazırlıyorum, olumlu düşünüyorum.. Ama bazen de çöküveriyor işte...
Siz hiç hissettiniz mi böyle şeyler? Nasıl sabır gösteriyorsunuz?
Bunca emeği, çabayı sarfederken, bedeninize söz geçirmeye çalışırken, kalbiniz ruhunuz ne durumda? Neler yaşıyorsunuz?
Ne olur biraz anlatın...