- 6 Ağustos 2014
- 8.401
- 7.128
- 163
mervecim dur artık,freud mezarda olimpiyat kazanacak kadar takla attı.psikiyatri için tam olarak aynı şeyi düşünmüyorum. her ne kadar şu anda, bildigimiz uyuşturucuyu renklendirip, cici hale getirip ilaç diye veriyor olsalar da çogunlukla, bilimsel metodoloji açısından kısmen dogru temeldeler. en azndan nesnel bir model koyuyorlar ortaya, hormon tedavisi, beyin fonksyionları... vs. ben zaten psikiyatriyi norolojinin eksikligi olarak görüyorum. noroloji yeterince geliştiginde psikiyatriye gerek kalmayacak. ayrı bir bölüm olmayacak, noroloji hepsini kapsayacak.
psikologlar tamamen ayrı bir olay. otur anlat diyorlar... ya neyi anlatayım, sen kimsin ki? bana nesnel açıklama yapabilecek misin tıp doktoru gibi? anca kafa sallayıp dinleyeceksin, hmmm hmmm edip bir şey biliyormuş edasında sözde uzmanlık taslayacaksın. ben niye sana en mahremimi açayım ki? tıp doktoru olsa, eger gerekiyorsa, açarsın her yerini çünkü karşılıgında nesnel bir tanı alabileceksindir. psikologlar böyle bir şey yapamazlar, onların sahası degil bilim, onlar sohbet arkadaşı.
teknoloji gelişti, nüfus arttı, çok katlı binalar arttı... tedirginlik de arttı ve dogal olarak bireysellik de... insanlar daha yalnızlar. bu yalnızlık hissinden kurtuluşu parasını ödedikleri sohbet arkadaşlarıyla gidermeye çalışıyorlar.
önce bir şey üret para kazan, ardından o ürün sorun çıkarsın, ardından o sorunu da başka bir ürünle meşrulaştır ve ondan da para kazan. önce teknoloji gelişti bundan para kazandılar, teknolojinin sonucu bireysellik arttı ve bunu kullanarak hastalıklar ürettiler kafadan uydurma, insanları da hasta olduklarına inandırdılar. sonra da bu hastalıkların tedavisi için uydurma çözüm ürettiler ve bundan da para kazandılar, ayrıca toplum mühendisligi aracı haline de geldi. tam kapitalist icadı yani
Freud Amca, sen gittin gideli bak neler söyler oldular. Sen olsan böyle mi olacaktı?!Şimdi çıkıp geleydin de nesnel bir bakış ataydın mesela... fena mı olurdu?
Sen çok yaşa emi!
psikolojinin özet bir şekilde (sadece işe yarayan kısımlarının, ki çok azdır), egitimcilere ve bazı doktorlara ek bir ders olarak verilmesi yeterli. psikoloji denilen şey bir bilim dalı degildir çünkü. %99'luk kısmı boş laf kalabalıgından ibaret. psikologluk denilen meslegi ise ahlaksızlık olarak görüyorum. ama bu ahlaksızlık tabi başka bir ahlaksızlıga set olarak kullanılıyor... onun da ne oldugunu tahmin edersiniz.
Bilmem farkettiniz mi ama bu konu psikoloji nedir diye açılmamış. Sadece bi kaç soru sorulmuş. Buraya gelip insanların kazanmak için bile bi sürü emek verdiği bi bölümle bu kadar dalga geçme amacınızı anlayamadım. Psikolog olmak değil sizin yaptığınız ahlaksızlık.
merve bebeğim,sen kabul edemesen de psikoloji bir bilim tatlım bu gerçekle yaşa olur mu?Freud'dan bana ne? ölçülemeyen, öznel, yanlışlanamaz ve mesntesiz görüşleri var sadece. buna bilim denmez. psikanaliz bir bilim degildir.
'normal insan nedir?', 'mutluluk nedir?', 'insanın amacı ne olmalıdır?' gibi soruların cevabını kimse veremez. bu soruların ortaya konabilir net cevapları yok çünkü ortada. bu soruların cevapları topluma göre, zaman göre, kişiye göre, duruma göre sürekli degişir. benimle bir başkasının mutluluk algısı çok farklıdır, herkes için farklıdır. ama Freud ne yapmış? bunları tekeline alıp 'işte budur' deyip standarda dökmeye çalışmış. buna abesle iştigal denir.
bu tarz modellenemeyecek konular üzerinde hak iddia etmek rahiplerin, şeyhlerin, hahamların, astrologların ve günümüzde psikologların işidir. yani boş laf anca.
öyle fotograf, caps falan koymakla olmuyor bu işler maalesefcaps koymayı da bilim sanarsınız şimdi. yok o da bilim degil
Psikoloji'nin bilim olup olmadığını geçelim de, iki lafından biri psikologların haksız yere çok kazandığıyla alakalı. Ne kadar lazımdı? Yani bir mesleğin kazandığı parayı bu kadar dert etmene neden olan miktar nedir? Aramızda toplar denkleştiririz, valla bak. Üzülme sen.Freud'dan bana ne? ölçülemeyen, öznel, yanlışlanamaz ve mesntesiz görüşleri var sadece. buna bilim denmez. psikanaliz bir bilim degildir.
'normal insan nedir?', 'mutluluk nedir?', 'insanın amacı ne olmalıdır?' gibi soruların cevabını kimse veremez. bu soruların ortaya konabilir net cevapları yok çünkü ortada. bu soruların cevapları topluma göre, zaman göre, kişiye göre, duruma göre sürekli degişir. benimle bir başkasının mutluluk algısı çok farklıdır, herkes için farklıdır. ama Freud ne yapmış? bunları tekeline alıp 'işte budur' deyip standarda dökmeye çalışmış. buna abesle iştigal denir.
bu tarz modellenemeyecek konular üzerinde hak iddia etmek rahiplerin, şeyhlerin, hahamların, astrologların ve günümüzde psikologların işidir. yani boş laf anca.
öyle fotograf, caps falan koymakla olmuyor bu işler maalesefcaps koymayı da bilim sanarsınız şimdi. yok o da bilim degil
arkadaş psikologların hastayla çiğdem çitleyip dedikodu yaptığını düşünüyor sanırım,bunlar hep dizilerin etkisi..Psikoloji'nin bilim olup olmadığını geçelim de, iki lafından biri psikologların haksız yere çok kazandığıyla alakalı. Ne kadar lazımdı? Yani bir mesleğin kazandığı parayı bu kadar dert etmene neden olan miktar nedir? Aramızda toplar denkleştiririz, valla bak. Üzülme sen.
merve bebeğim,sen kabul edemesen de psikoloji bir bilim tatlım bu gerçekle yaşa olur mu?
Doğru diyosun, neticede dizi karşısında 'nesnel' bir şekilde gördüğü için etkisinde kalmış olması değil mi?arkadaş psikologların hastayla çiğdem çitleyip dedikodu yaptığını düşünüyor sanırım,bunlar hep dizilerin etkisi..
Psikoloji'nin bilim olup olmadığını geçelim de, iki lafından biri psikologların haksız yere çok kazandığıyla alakalı. Ne kadar lazımdı? Yani bir mesleğin kazandığı parayı bu kadar dert etmene neden olan miktar nedir? Aramızda toplar denkleştiririz, valla bak. Üzülme sen.
bilim deneylere ve gerçeklere dayanır,psikoloji de deneylere ve gerçeklere dayanır,senin dediğin şey ise parapsikolojidir.Hatta sadece deneye dayalı davranış psikolojisi diye bir dal vardır.Psikolojide ortaya atılan teorilerin kuramlaşması için belli şartlar vardır,bu şartlar dahilinde teoriler kuramlaşır.Ama sen bana cinci hoca dersen,ben de senin seviyene uygun gelecek şakalı freud capsleri atarım.bilim degil ve bunun sebeplerini de yazdım. sen ise sadece 'bu bilim' diyorsun ama savunamıyorsun bile. iki kelime bile edemiyorsun neden bilim olduguna dairmodern bilim metodolojisini bilmemenin zararları işte... sonra cinci hocalar da bilim yaptıklarını zannedecek
"Canım" mı? Bir insan diğerinin nasıl canı olabilir ki? Hiç bilimsel değilsin şekerim. Bilimsellikten uzak bir mesaja cevap veremem.maalesef canım, bu gibi utandırma taktikleri bende işe yaramazcinci hocalar kendisine gelenleri hem taciz edip hem de paralarını alırken de eleştiririm ben. aynen şu anda yaptıgım gibi. psikologlar da hem hasta olduguna inandırıyor hem de paralarını alıyorlar insanların.
Bilimsel Psikolojiye Doğru
Bilimsel psikolojinin kuruluşuna yön veren diğer öncüler arasında G. W. Leibnitz (Laybniz, 1646-1716) ve I. Kant (Kant, 1724-1804) gibi bazı Alman düşünürleri vardır. Bu filozoflar zihnin dinamik bir varlık olduğunu, zaman içinde değişim gösterdiğini öne sürmüştür. Onlara göre zihin sadece deneyimler sonucu oluşmamaktadır. Zihnin bazı özellikleri doğuştandır. Psikolojinin bilim öncesi olan döneminin sonlarında ünlü fizyolog/fizikçi H. Von Helmholtz (Fon Helmholtz, 1821-1894), bir zihinsel süreç olan algılamanın fizyolojik temellerini deneylerle ortaya koymuştur. Böylece, zihinsel süreçlerin deneysel yani bilimsel yöntemlerle incelenebileceğini göstermiştir.
Bilimde, olayların ölçülebilmesi gerekir. Matematikçi ve aynı zamanda bir filozof olan G. T. Fechner (Fehner, 1801-1887) zihnin ölçülmesinde kullanılacak psikofizik teknikleri geliştirmiştir. Alman filozofların görüşlerinin psikoloji bilimindeki uzantısı şöyle olmuştur:
• Psikolojik olayların bir kısmı doğuştandır.
• Zihin, uyarıcıları örgütler; zihindeki bilgi uyarıcının aynısı değil, onun yeniden düzenlenmiş şeklidir.
Bilimsel Psikolojinin Kurulması ve Ekoller Dönemi
Yukarıdaki gelişmeler, W. Wundt (Vundt, 1832-1920)’un 1879’da psikoloji bilimini kurmasına zemin hazırlamıştır. Kurduğu bu bilim dalını, Wundt “Yeni Psikoloji” olarak adlandırmıştır. Böylece, bilimsel psikolojiyi daha önce felsefe içinde yer alan psikolojiden ayırmıştır. Wundt Yeni Psikoloji’yi, zihni bilimsel yöntemler kullanarak ve deneysel çalışmalarla inceleyen bilim dalı olarak tanımlamıştır.
Bilimsel psikolojinin başlangıcını beş ekol oluşturmuştur. Ekol; bir kurucusu veya lideri, belli bilim tanımı ve araştırma yöntemi olan, belirli bir coğrafi yörede geliştirilmiş görüşlere verilen addır. Psikoloji ekollerinin her biri, diğerlerinin görüşlerine karşı görüşler öne sürülerek kurulmuştur. Psikoloji ekolleri ve kurucuları aşağıda verilmiştir:
- Yapısalcılık nedir?- Psikoanalitik yaklaşım nedir?
- İşlevselcilik nedir?- Hümanistik yaklaşım nedir?
- Davranışçılık nedir?- Bilişsel yaklaşım nedir?
- Gestaltçılık nedir?
Klasik Davranışçı psikologların reddettiği “zihin” kavramı, 1950’li yıllardan sonra psikolojinin tanımına “biliş” olarak geri gelmiştir. Bunu sağlayan psikologlar, psikolojiyi “doğrudan gözlenebilen davranışların yanı sıra, standart koşullar altında yapılan davranışlardan dolaylı olarak çıkarılan bilişsel süreçler”i inceleyen bilim dalı olarak tanımlamıştır. E. C. Tolman (Tolmın, 1886-1959), E. R. Guthrie (Gatri, 1886-1959) ve C. L Hull (Hal, 1884-1952) gibi Yeni Davranışçılar sayesinde, çağdaş psikolojide incelenmekte olan üç davranış türünden ikincisi de (dolaylı olarak gözlenen davranışlar) psikolojinin tanımına girmiştir.
Psikolojinin tarihsel gelişiminin bu özeti, onun önceleri felsefe içinde olduğunu göstermektedir. Bu dönemde önemli ve yararlı görüşler geliştirilmiştir. Bilimsel psikolojinin kurulmasını izleyen ekollerin her biri psikolojiyi farklı şekilde tanımlamıştır. Böylece psikoloji biliminin kapsamı giderek genişlemiştir. Çağdaş psikolojinin kaynaklarını oluşturan bütün bu gelişmelerin sonunda çok sayıda alt dalı olan bir bilim dalı, toplumlarda önemli yeri olan bir meslek ortaya çıkmıştır.
AYRICA NEYİN PSİKOLOJİNİN ALANINA GİRDİĞİNİ ÖĞRENİP ÖYLE YORUM YAP.
Psikolojinin, bilim olabilmesi için bazı ölçütlere
(gözlenebilirlik, ölçülebilirlik gibi) uyması gerekir.
1. Gözlenebilirlik: Bir dalın bilimsel sayılabilmesi
için, o dalın konusunun gözlenebilmesi gerekir.
Gözlenebilirlik; bir durumun/olayın doğrudan veya
dolaylı gözlenebilmesi demektir. Eğer o durum/olay
doğrudan veya dolaylı gözlenemiyorsa psikoloji
biliminin kapsamına giremez.
2. Ölçülebilirlik: Doğrudan veya dolaylı
gözlenebilen bir olayın veya durumun sayılarla
(puanlarla) betimlenmesidir. Bilim bu ölçümlerle
(istatistik işlemlerle) bir takım sonuçlara varır.
Gözlenebilirlik ve ölçülebilirlik incelenen olayların
özellikleriyle ilgili özelliklerdir (ölçütlerdir).
3. İletilebilirlik: Bilimde iletilebilirlik iki aşamada
gerçekleşir. Bu iletilebilirliğin ilki ve temel olanı;
bilim adamı yazdıklarında ve söylediklerinde ne
kastetmişse diğer bilim adamlarının da onları aynı
şekilde anlamasıdır. Bunun yolu da kavramları,
işevuruk olarak tanımlamaktan geçer. İşevuruk
tanımlama soyut ve ölçülemeyen şeylerin ölçülmesi
için somutlaştırarak tanımlamaktır. İletilebilirliğin
diğer yönü ise bilim adamının yaptığı araştırmayı ve
bunun sonuçlarını başkalarına da
bildirmesi/iletmesidir. Bu iletmeyi makale, kitap
yazma, konferans verme gibi yollarla yapabilir.
4. Tekrarlanabilirlik: Gözlenebilen ve ölçülebilen
olaylar diğer bilim adamları tarafından aynen
tekrarlanabilir olmalıdır. Bu sayede sonuçlar kişiye
bağlı ve öznel olmaktan çıkar ve nesnellik kazanılır.
5. Sağlanabilirlik: Gözlenebilen ve ölçülebilen
olayların sonuçları sağlanabilmelidir, yani sonuçların
doğruluğu araştırılabilmeli, sınanabilmelidir. Diğer
bilim adamlarınca tekrarlanan araştırmalarla bu
sağlama görevi yerine getirilir. Eğer aynı sonuçlar
elde edilirse sonuçlar (bulgular) sağlanmış yani
doğrulanmış olur
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?