Bugün bi arkadaşımla konuşuyorum..hayat koşuşturması,dertler, tasalar vs derken dedi ki bana:"Biliyo musun ben işin sırrını buldum,işin sırrı kendi içinde dengede..kendi içinde dengeliysen işte o zaman mutlusundur yoksa mutluluk hep başkalarına bagımlıdır.onlar isterse mutlu olur istemezse mutsuz olursun" ve ekliyordu "artık ben beklentimi azalttım insanlardan böylece hayal kırıklıklarım olmuyor,kendi kendime yetebiliyorum" dedi.hep duyardım bu lafı ve saçma gelirdi.ama düşündüm dogru söylüyordu..benim de insanlardan hep bir beklentim vardı.ne bekliyordum insanlardan; "onlara davrandıgım gibi davransınlar,beni sevsinler,deger verisinler,saygı duysunlar vs vs istiyordum.zorundalar mı?HAYIR! eee o zaman niye bekliyordum ve zorluyordum??ayrıca zorluyordum da ne oluyodurdu?elime bi şey geçmiyordu..ben de özgürdüm onlar da..ben bunu tercih ediyordum onlar başkasını.neden benim gibi davranmak zorunda olsunlar ben böyle istiyorum diye?? " belki yorulmak gerekiyor bunları anlamak için ve ben yoruldum..akıntıya karşı kürek çekmekten yoruldum..ben de bırakıyorum kendimi hayatın akışına..
Aynı durumdayım ve arkadaşın kesinlikle haklı. Kendi ayakları üzerinde durmak demek, sadece kendi parasını kazanmak demek değil. Her anlamda kendine yetebilmek ve gerçekten mutlu olabilmek için öyle olmak gerekiyor.
Değişmek zor gibi geliyor ama aslında yapıcagım şey çok kolay biliyorum..Değiştirmek istedigim özelligimin tersini yaparsam değişirim.Bu kadar basit matematikte ama niye bu kadar zor.Kendimi bi çemberin içinde hissediyorum.Aynı hemster gibi habire dönüp durdugum bir çember..hep bir şeyleri değiştirmek istiyorum ama o çemberi kırmaya cesaret edemiyorum.Alışkanlıklar ,korkular ve güven duygusu bunu engelleyen.Bir kırılsa çıkıcam içinden bir daha geri gelmemek üzere..Özgürleşicem..Bugün bir karar verdim "hergün hayatımda beni engelleyen beni ben olmaktan uzaklaştıran bir çemberi kırıp atıyorum" ve bugün ilk çemberimi şimdi bu yazıdan sonra kırıyorum.. ARTIK HAZIRIM HAYAT DEĞİŞEBİLRSİN.ÇÜNKÜ BEN DEĞİŞİYORUM.. :119::119::119:
BBC'nin beynin işleyişi ile ilgili bir belgeselin izlemiştim. Orda şöyle diyordu "Beyin kendi kendini değiştirebilen tek organdır." Aslında her karakteristik özelliğimiz bir alışkanlık meselesi. Dağınıksak, hep dağınık olduğumuz için, beyin dağınıklığa alışkın olduğu için... Yani buğday tarlasında hep aynı yolun üzerinden yürüyoruz ve orda bir iz oluşturuyoruz. Beyin de onu takip ediyor. Ama derli toplu olmaya karar verip günlerce bunu uyguladıkça yeni bir yol oluşmaya başlıyor ve eğer o davranışı yeterince tekrarlayabilirsek, yeni büyüyen buğdaylarla eski dağınık yolumuz kapanırken, derli toplu yeni yolumuz açılıyor. Yani her şey aynı davranışı tekrar etmeye dayalı.
Eki Görüntüle 1079856
Bu ara çok duygusalım,reglimin yakın olmasınında bunda payı var tabii.. (şuan; az önce aglamış ve gözündeki makyaj akmış bir şekilde yazıyorum bu satırları) Dün sabah star tvde "süper dadı" diye bir program izledim ve çok etkilendim. en problemli denen çocugun bile nasıl düzelebildigine şahit oldum.Yerine göre oterite, ceza yerine göre sevgi, aferin, taktirdi yapılan..Ve kendi çocuklugum aklıma geldi..Çocuklugum herkes gibi mi geçti? yoksa ben azınlık mıyım? bilmiyorum ama hala izler ve kapanamış yaralarım var çocuklugumdan..Hiç aferin,taktir almadan büyümek,hiç "seni seviyorum kızım" duymamak,özellikle annemle temassızlık,hiç sarılıp öpmemesi sevgisini gösteremesi(onunda kendince nedenleri vardı maalesef,aynı herşeyin bir sebebi olması gibi),çalışmaktan hiç çocuklarına vakit ayıramayan annem babam.. sanki bir saksıdaki çiçek gibi büyüdüm ben..
Annemi de babamı da çok seviyorum ve biliyorum onlar da beni çok seviyor..ikisi de çok iyi insanlar.. Bana çok şey ögrettiler.En başta dürüst ve iyi insan olmayı,merhameti,dostlugu,aşkı,hayvan sevgisini ve daha bir çok insanı insan yapan özellik aldım onlardan.. Sadece onları gözlemlemek bile yeterliydi bunları ögrenmek için.. ama bir şey unuttular o da "Ben"dim..Benim ihtiyaçlarım..duygularım..

Biliyorum geçmişi değiştiremem ve geçmişe takılıp ,onları suçlayarak yaşayamam.sorumlulugum kendimde artık..sadece kendime aitim..onlardan aldıgım bu güzel özelliklerin üstüne ben de daha güzel özellikler ekleyip "benden yeni bir ben" yaratabilirim mesela..
Eki Görüntüle 1079857
Bunları başkalarından duymaya o kadar ihtiyacım var ki... İyileşen insanlar beni iyileştiriyor. İnanır mısın, belki de 10 yıldır herkese bu yazdıklarını anlatıyorum. "Hepimiz kötü çocukluk yaşadık ama artık büyüdük, kimseyi suçlayamayız. Yaralarımızı kendimiz iyileştirebiliriz, kontrolü elimize alabiliriz." Ama kimseye anlatamıyorum, galiba insanın bunu kendi keşfetmesi gerek. Bazı yaralar acısı hafiflese de kalabiliyor ama büyük çoğunluğu iyileşiyor ve daha mutlu bir insan oluyorsun. Sorunlarıyla kendi başa çıkabilen bir insan...
Sonuç tabi ki harika, çünkü ilk verdiğin kilonun arasında bol bol su vardı ama sonrasında verdiğin kilolar yağ oluyor. Sonuç harika ve doğal, beklenen sonuç. :)
-----------------
Eki Görüntüle 1092127
Günlerdir benim gibi diyet günlügü tutanları okuyorum.Kimisi gerçekten bunu istiyor ve zayıflıyor,kimisi sadece istiyor sadece istedigi içinde olmuyor,kimisi konuyu çoktan kapatmış topic hayalet olmuş,kimi 50 kilo vermek istiyor kimi 1 kilo vermek istiyor,kimi sabah ögle yiyip akşam yemiyor,kimi bütün gününü aç geçiriyor,kimi hiç dikkat etmeden yemege devam ediyor.. şaşırıyorum okudukça.. hatta unutuyorum; bunların hepsi var bende.. Hepsi oldum ben.. aç kalarak ögün atlayarakta zayıfladım,düzenli ve kararlı beslenerekte..zayıflayacam deyip çok yiyerekte çok kilolar aldım ben.. Sonuçta zayıf ve fit olmak istiyoruz..ama hepimiz farklı şekilde istiyoruz..mesela; şok diyetlerle dolu her taraf ve zayıflama haplarıyla.. peki aradınız buldunuz şok diyeti "1 haftada 5 kilo" ve gerçekten dogruymuş 5 kiloyu 1 haftada verdiniz.. veya zayıflama ilacıyla vs çabucak gitti aynı su gibi.. peki ya sonra??? sonra nasıl koruyacaksınız kilonuzu.. sürekli o diyetimi yapıcaksınız veya sürekli haplarımı alıcaksınız.. (hele o hapların zayıflatırken vücudunuza yaptıklarını anlatmaya gerek yok..)Hiç birşey kolay degil.. ve bu kadar ucuz degil.. saglıklı beslenelim ve dengeyi koruyalım..herşeyden az ve öz yiyelim gerisi hikaye..
Eki Görüntüle 1056224
Korkuyorum.. zaman zaman ya başaramazsam diye korkuya kapılıyorum.bir sürü başarısız diyet günlükleri gördükçe,hepsinin "yeniden başlıyorum,bu sefer son" vs yazılarını okudukça onların bu sefer de başaramayacagını bildikçe korkuyorum:18: bu yazılardaki ortak noktanın "bugün diyeti bozdum.bozunca da deli gibi yedim,bugünü serbest gün ilan ettim,yarın yeni bi gün" vs sözler oldugunu ve bu sözleri zaman zaman hepimizin söyledigi sözler olması beni daha da korkutuyor.tehlikeliyi görüyorum.verdigim emegin bi anlık zevk ugruna gidebilicek olması bu kadar emekle gelinen noktanın bu kadar kolay harcanıp gitmesi beni korkutuyor.porsiyonlarıma dikkat ediyorum,hareket ediyorum,günü kaçamaksız geçiriyorum(zaman zaman ufacık kaçamaklar olsa da:) şuanımı kontrol edebiliyorum,yarınında birgün "şuan" olucagını biliyorum.. ee o zaman "Hadi uçup gitsin korkular" diyorum..
Onlardan biri de benim.

Sanırım onlara ulaşmak, bir şans daha vermek için mesaj attın ve yine onlardan biri de bendim.

Çok iyi geldi mesajın. Ben yalnızlıktan bıraktım. Normal hayatımda destek olan kimse olmadığı için internete geldim ama burda da ihtiyacım olanı bulamadım. Sonuç alamadığım zaman dikkate alınmamak kalbimi kırıyordu, özellikle benimle birlikte devam edenler sonuç alırken. Öyle bir hale geldim ki insanların beklentilerini karşılayamadığım için bıraktım. Oysaki o günlüğü kendime yardımcı olması için açmıştım. Sayende bunu hatırladım ve geri döndüm. Kimse yanımda olmasa da ben kendimin yanındayım ve devam ediyorum.
bir de benim en büyük zaafım kusursuzluk. Harika rejim yaparken, yarım dilim börek yesem bir anda tepetaklak oluyor her şey, bir sürü kaçamaklar doluyor. Ama onu da yapmıyorum artık çünkü bunu fark ettiğimden beri kusursuz rejim yapmaya çalışyorum, artık nasıl oluyorsa...
Başkaları bıraktı diye aynısı sana olacak diye bir şey yok. Yanında sana destek olanlardan güç alarak devam edeceksin, 1 kişi bile yanında olsa ondan güç alacaksın. Gün gelir tek kalırsan, yanına yine birileri gelene kadar kendi kendine yetmeye, devam etmeye çalışacaksın, moralini bozmayacaksın.
Aslında her şeyin kaynağı kendin olamamak. Niye o serbest günleri ilan ediyoruz? O kadar güçsüz hissediyoruz ki yiyerek güç toplamaya çalışıyoruz. Aslında güçsüzlüğümüzün kaynağı kilolarımız değil. Mutsuzluk ama nasıl mutsuzluk? Kocam bana ilgisini kaybetti, arkadaşlarım beni terk etti mutsuzluğu değil; istediğimiz kişi olamama mutsuzluğu... Hepimizin ruhuna kazılı bir şey var. Kimimiz dalgıç olmak istiyor, kimimiz müzisyen ama bize bunları gözardı etmemiz öğretiliyor. "Hayal kurmayı bırak da derslerine çalış." "Git adam gibi bir iş bul."
İşte başkalarının oyunlarına kanıp kendimizi terk edince mutsuz oluyoruz. Niye zayıf olduğumuz zamanlarda her şeyin çok güzel ama şişman olduğumuz zamanlarda çok kötü olduklarınız söyleriz? Çünkü her şeyin çok güzel olduğu zamanlar gerçek benliğimize yakınlaştığımız zamanlardır ve artık yemekten güç alma ihtiyacı hissetmeyiz. Bir şeyler kontrolden çıktığında da yine yemeye başlarız. Bence sorun bu. Bence her şeyden önce düzeltilmesi gereken şey de olmak için doğduğumuz kişi olmak. Paraya ihtiyacımız varken işimizi bırakmak zorunda değiliz. Ama dalış kursları için para ayırabiliriz. Kendimize gitar alabiliriz. İstediğimiz şeyi hobi olarak yapmak bile bizi mutlu edecektir. Üstelik belki bir gün o hobi bir iş kapısı açar. İlahi güçler yaptığımız şeye olan sevgiyi ve isteği duyar ve bize bir fırsat vermeye karar verir. Ama önce o fırsatı kendimize vermeliyiz. Eğer korkmayı bırakıp kendimiz olmaya başlayabilirsek bence geriye kilo kalmaz.