Beni anladiginizi hissediyorum, bahsettiginiz ezik hissetme, sesini cikaramama bende yillardir mevcut zira. Yavas yavas kabugumdan cikiyorum, cünkü daha önce bana mobbing uygulandigini bile farketmiyordum. O anlarda garip bir his geliyordu midemden, ama hemen manipule ediliyordum. Saka yapiyoruz, neden aliniyorsun vs. simdi setlerimi daha sert cekiyorum, ama biriktikten sonra.
Gülümseme evet güzel bir sey ama söyle tarif ediyim; ben o anlarda gülümsemek istemiyorum, gülümseme ihtiyacinda, zorunda hissediyorum. Arti bu dozunda bir gulumseme degil de daha saf, salakvari bir sekilde. O yuzden torpulemeye calisiyorum.
Yorumunuz bana cok iyi geldi, tesekkur ederim.
Rica ederim, ne mutlu bana :)
Ben yıllarca hakkını yedirmez, çok güçlü ve mücadeleci bir insan olarak nasıl bu hale geldiğimi çok düşündüm. Öyle bir baskı hissettim ki üzerimde, çaresizlik, yalnızlık, onların gayri ahlaki davranışlarına aynı şekilde cevap verememenin baskısı... Hayatımda hiç 'kurban' olmamıştım. Sırtlan sürüsünün ortasında bir yaralı aslan gibi çaresizdim. Farkettim ki benim elimi kolumu bağlayan bu çaresizlik duygusuymuş. Kendimi kurban olarak gördüğüm için sesimi çıkaramıyormuşum. O duygudan kurtuldum ve kara bulutlar bir anda dağıldı.
Güleryüzlü olmanın sınırını kim belirliyor? Asık suratlı, despot yöneticiler, ebeveynler yada arkadaşlar mı? İnsan gülmek istiyorsa güler, bu kesinlikle eziklik değil. bunu eziklik olarak gören ezikler, anca kendilerinden güçsüz gördükleri birinin yanında kendilerini iyi hissedebilirler, o yüzden de gülümseyen insanlara zayıf muamelesi yaparlar. Ben öyle düşünüyorum. Kendinizi bu kadar sert eleştirmeyin bu konuda. Mizaç meselesi bu. Amma siz kendinizi zorunda hissediyorsanız, bunun temelini kendinize sormanız lazım. O duyguyu bulun içinizde. Neden kendinizi gülümsemek zorunda hissediyorsunuz? Onu bulunca sorun da çözülür.
Bu arada self parenting yapmaya calisiyorum, ama acikcasi kendimi seversem her sey duzelir baglantisini kuramiyorum kafamda. Orasi oturmuyor.
Bu hayatta en önemli ilişkimiz kendimizle olan ilişkimiz. Çünkü diğer tüm ilişkilerimizi o belirliyor.
Yakınen tanıdığım ve sizin gibi hisseden biri var. Kendisi de hep kurban, onu farkettim. Zaten bize şöyle olmaz, zaten benim işim rast gitmez, zaten insanlar beni sevmez. O sağolsun, başkalarına bırakmadan kendini yargılayıp hüküm veriyor. Ona da hep diyorum ki: 'kendine bu kötü şeyleri söyleme, sesli dile getirme, içinden bile geçirme, durdur kendini. Çünkü insanlar kokusunu alır.'
Kendisini sevmeyeni dünyadaki hiçbir sevgi iyileştiremez.
Kendini sevmeyen, başkalarının da sevmemesi için elinden geleni yapar. Seveni iter.
Farkına varmak en zor adım bence. Sonrası emekle ve zamanla hallolur. Olumlu adımlar atmışsınız, devamı da gelir elbet. Bu kadar sert eleştirmeyin kendinizi. Kendinize zaman verin, 30 senede oturan karakter 3 günde değişmiyor.