• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sevgilim çalışmamı istiyor ama ben istemiyorum

Valla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)

Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.

Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)

Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
Çalışmıyorken bu kadar mutluysanız eşinizin kazancı yetiyorsa çalışmak bu kadar zorsa neden tekrar çalışacağınızı anlamadım
 
Valla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)

Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.

Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)

Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
Harika anlatmışsınız. Işte benim tüm derdim = OZGURLUK ,OZGUR OLMAK.
1 kez yaşayacagim bu hayatta canım isterken istedigimi istediğim zamanda yapabilmek.
Çalışmamak zamanı satın almaktır.ve bu çok çok kıymetli bence.
Aynen işyerinde de atom parçalamadım 12 yıldır, parçalansa parçalanirdi galiba.
Isteyen istediği kadar çalışabilir.ben de en kısa zamanda bu mecburiyetten kurtulurum inşallah.cok çok amin.
 
Çalışmıyorken bu kadar mutluysanız eşinizin kazancı yetiyorsa çalışmak bu kadar zorsa neden tekrar çalışacağınızı anlamadım

Toplum baskısından fenalık geldiğinden :p komşu bile ne zaman iş bulacaksın diye soruyor. İnsanlar çok hadsiz. Aslında çok sallamam milleti ama kök ailem de az da olsa çalışmamı istiyor. O nedenle yarı zamanlı bir iş bulurum inş haftada çok az çalışacağım diye umuyorum. İşim saatlik çalışmaya müsait çok şükür.

20 yılımı da doldurmak da istiyorum hem. 11 yılım kaldı. Sonra emekli olacağım (yaş bekleyeceğim evet, maaşsız emekli olacağım yaş haddi gelene kadar). O gelecek kuş kadar maaşı beklediğimden değil de yaptığımız birikim yanımda 3 kuruş yardımcı olsun, çalıştığım 9 yıl boşa gitmesin diye :p

Yani demek istediğim her insan farklı farklı. Bazıları sosyal, insan içinde olmayı seviyor, yaptığı işi seviyor ya da sevmiyor ama onu mutlu edecek metaya ulaşmak için o paraya ihtiyacı var çünkü o metayı alamazsa mutsuz oluyor. Kısaca hayatta herkes kendine göre mutlu olmaya çalışıyor. Benim gibi bazı insanların minimal paraya ihtiyacı var ve çalışmaktan, işyeri sosyalliğinden hoşlanmıyor. Bunu kabul etmek lazım. Kadın erkek farketmez. Teyzemin eşi kaptan. Nefret ediyordu çalışmaktan. 6 yıldır istifa etti evde oturuyor, teyzem evi geçindiriyor o memnun çalışmaktan. Yani her şeye hazırsanız, b planınız varsa (eş ya da baba ölürse, ayrılırsanız, fikriniz değişirse vs) geliriniz de uygunsa ve eşle anlaştıysanız ille de çalış da çalış diye toplum baskısını çok anlamlı bulmuyorum. Herkes nasıl mutluysa bırakalım öyle yaşasınlar üç günlük dünyada.
 
Lütfen linclemden yorumlarınızı yazin her bayanin hayali farklidir ilk olarak bunu belirtmek istiyorum benim küçüklüğümden beri evlendigimde çalışmak hic aklımda yoktu hep çocuklarımla ilgilenmek istedim ön lisans mezunuyum sevgilim polis evlilik hazırlığı icersindeyiz bu konuda beni yipratmya başladı sordu istemediğimi söyledi konuyu kapatti ancak hala ısrarla açıyor net olarak demesede ima ediyor duyuruyor bu arada maaşı da bana göre iyi bir geliri var ve evimiz kira olmuycak diyor ama buna ragmen şimdiden ben cok yokluk gördüm ilerde cocuklarim da görsün sıkıntı çeksin istemiyorum napmam lazm ikna olurmu ilerde sıkıntı edermi bu durumu bu arada ben tanıştığımız günden beri hic çalışan biri degildim?
Evlenince fikrini değiştirirsin erkekler 1 veriyorlar kafana 1000 kakıyorlar
 
Toplum baskısından fenalık geldiğinden :p komşu bile ne zaman iş bulacaksın diye soruyor. İnsanlar çok hadsiz. Aslında çok sallamam milleti ama kök ailem de az da olsa çalışmamı istiyor. O nedenle yarı zamanlı bir iş bulurum inş haftada çok az çalışacağım diye umuyorum. İşim saatlik çalışmaya müsait çok şükür.

20 yılımı da doldurmak da istiyorum hem. 11 yılım kaldı. Sonra emekli olacağım (yaş bekleyeceğim evet, maaşsız emekli olacağım yaş haddi gelene kadar). O gelecek kuş kadar maaşı beklediğimden değil de yaptığımız birikim yanımda 3 kuruş yardımcı olsun, çalıştığım 9 yıl boşa gitmesin diye :p

Yani demek istediğim her insan farklı farklı. Bazıları sosyal, insan içinde olmayı seviyor, yaptığı işi seviyor ya da sevmiyor ama onu mutlu edecek metaya ulaşmak için o paraya ihtiyacı var çünkü o metayı alamazsa mutsuz oluyor. Kısaca hayatta herkes kendine göre mutlu olmaya çalışıyor. Benim gibi bazı insanların minimal paraya ihtiyacı var ve çalışmaktan, işyeri sosyalliğinden hoşlanmıyor. Bunu kabul etmek lazım. Kadın erkek farketmez. Teyzemin eşi kaptan. Nefret ediyordu çalışmaktan. 6 yıldır istifa etti evde oturuyor, teyzem evi geçindiriyor o memnun çalışmaktan. Yani her şeye hazırsanız, b planınız varsa (eş ya da baba ölürse, ayrılırsanız, fikriniz değişirse vs) geliriniz de uygunsa ve eşle anlaştıysanız ille de çalış da çalış diye toplum baskısını çok anlamlı bulmuyorum. Herkes nasıl mutluysa bırakalım öyle yaşasınlar üç günlük dünyada.
kadının çalışıp çalışmaması kendi fikrine bırakılmalı bence de ama şikayette etmemeli o zaman şunu alamıyorum bunu alamıyorum diye.bir de modern bir kadınım ama asla bir erkek evde otursun da ben çalışayım ona bakayım demem.anca çok önemli hastalık vs olur o başka.bir adam işin den nefret ediyor ya da çalışmaktan hoşlanmıyor diye evde oturacak ben de çalışıp ona bakacağımmm.düşünmesi bile tüylerimi diken diken etti :rolleyes: bu arada çalışmayan ama kendi geliri olan eşine muhtaç olmayan bir kadınım.yani erkeklerin para makinesi görülmesine de karşı olanlardanım.Ama üniv. bitirdikten sonra çocuğuma bile bakmam kaldı ki eşe bakacağımm
 
Sorun eder bence bu durumu. Net olarak kararlı bir sekulde konuşun. Evlenince sirun yasarsınız yoksa
 
Hem top
Toplum baskısından fenalık geldiğinden :p komşu bile ne zaman iş bulacaksın diye soruyor. İnsanlar çok hadsiz. Aslında çok sallamam milleti ama kök ailem de az da olsa çalışmamı istiyor. O nedenle yarı zamanlı bir iş bulurum inş haftada çok az çalışacağım diye umuyorum. İşim saatlik çalışmaya müsait çok şükür.

20 yılımı da doldurmak da istiyorum hem. 11 yılım kaldı. Sonra emekli olacağım (yaş bekleyeceğim evet, maaşsız emekli olacağım yaş haddi gelene kadar). O gelecek kuş kadar maaşı beklediğimden değil de yaptığımız birikim yanımda 3 kuruş yardımcı olsun, çalıştığım 9 yıl boşa gitmesin diye :p

Yani demek istediğim her insan farklı farklı. Bazıları sosyal, insan içinde olmayı seviyor, yaptığı işi seviyor ya da sevmiyor ama onu mutlu edecek metaya ulaşmak için o paraya ihtiyacı var çünkü o metayı alamazsa mutsuz oluyor. Kısaca hayatta herkes kendine göre mutlu olmaya çalışıyor. Benim gibi bazı insanların minimal paraya ihtiyacı var ve çalışmaktan, işyeri sosyalliğinden hoşlanmıyor. Bunu kabul etmek lazım. Kadın erkek farketmez. Teyzemin eşi kaptan. Nefret ediyordu çalışmaktan. 6 yıldır istifa etti evde oturuyor, teyzem evi geçindiriyor o memnun çalışmaktan. Yani her şeye hazırsanız, b planınız varsa (eş ya da baba ölürse, ayrılırsanız, fikriniz değişirse vs) geliriniz de uygunsa ve eşle anlaştıysanız ille de çalış da çalış diye toplum baskısını çok anlamlı bulmuyorum. Herkes nasıl mutluysa bırakalım öyle yaşasınlar üç günlük dünyada.
lum baskısını anlamlı bulmayıp hem de toplum baskısından fenalık geldiği için çalışmayı düşünüyorsunuz. Nefret ederek 9 yıl çalışıp sırf emeklilik için daha fazla çalışmayı göze alıyorsunuz. Az zamanlı çalıştığınız da yatacak priminiz de ona göre olacağına göre çalışmadan dışardan prim ödeyerek de emekli olabilirsiniz. Zaten emeklilik maaşına ihtiyacınızda yokmuş. Ama bu kadar çalışmamanın güzelliklerinden bahsederken kendi içinizde çelişiyorsunuz
 
Valla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)

Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.

Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)

Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.

Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.
 
Ben istemiyorum hic bu sekilde bir hayalim olmadi ve kendimde de o gücü görmüyor hem çalışmak hem ev işi hem yemek hem çocuk hepsini birden idare edileceğimi düşünmüyorum hep diyorum en başından biliyordun çalışmayan biri olduğumu sen benim o zman niye benimle olmak icin uğraştın bu kadar madem uğraştın simdi niye sorunlar çıkartıyorsun diyorum ama anlamiyor.
Rest Çek ayrıl , seni böyle kabul etmek zorunda
 
Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.

Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.

İşte ne güzel siz böyle çalışarak mutlu ve huzurlusunuz :) siz tabi çalışın zaten ne kadar güzel.

Biz değiliz çalışırken mutlu :p sayfalarca anlatılan bu. Herkes farklı şeylerden mutlu oluyor. Kadın - erkek de ayrımı değil bu. Çalışmak zorundaysa tabi mutsuz mutsuz çalışacak yapacak bir şey yok. Çalışmak zorunda değilse ve bu durum değişirse buna karşı planı varsa lütfen insanlara baskı yapmayın diyorum. Bırakınız çalışmasınlar :p

Buna başka bir örnek dünyanın yaklaşık 3te 2si dışa dönük insan. Sosyalliği seviyor, gezmek, insanlarla iletişimden memnun falan. Evde oturunca bunalıyor. 3te 1 de içe dönük insan. İnsanlarla iletişim yoruyor, evde oturmayı seviyor falan. Ben içe dönüğüm ve yıllar yılı her tanıştığım insan yok aman biraz çık gez, insanlarla buluş, sosyalleş baskısı yapıp durdu. Arkadaşlar yapmayın yahu yapmayın. Sizin mutlu olduğunuz şeyler beni mutsuz ediyor işte :p

Bu kadar yazdım. Dışarıda benim gibi insanlara baskı yapan varsa aranızda onları kurtarmak için 😂😂 baskı yapmayalım. İnsanları oldukları gibi kabul edip tercihlerine saygı duyalım. Çünkü zaten tercihlerin sonucuna yalnızca kişi katlanıyor.

Konu sahibi gitmiş devam ediyormuşuz şimdi farkettim. Umarım her duruma karşı planı vardır ve sevgilisi gerçekten yürekten onun tercihine katılmıyorsa ayrılır. Umarım da mutlu bir hayat sürer.
 
Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.

Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.
Cocuk deyince aklıma geldi şimdi en doğal hakkımız çalışmamak diyenler. Kız çocukları varsa ya da olursa sen kadınsın çalışmasan da olur ama meslek sahibi ol ne olur ne olmaz mı diyor. Meraktan soruyorum sadece eğitimle ilgili konular geçince özellikle ortaokul sonlarından sonra ne diyorlar.
 
Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.

Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.
Işte işiniz çok rahat. Resmen part time.bu durumda hayattan keyif alacak vakit var .haftanın 5 günü 8- 5 çalışınca öyle olmuyor ve insan tükeniyor
 
İndirimleri kovalayın. Geçen yıl Nike'ın ayakkabısını yarı fiyatına yakalayıp almıştım. Şu anda alamam mesela. Skechers ise apayrı bir olay. Bir yıldır favorimde indirim gelsin diye beklettiğim bir ayakkabısı var. İneceğine sürekli artıyor. 🤦
Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
 
25 yaşındayım şöyle diyim bugüne kadar hic çalışmadım belkide o yüzden cesaretim yok yani çalışabilirmiyim yapabilirmiyim cok zorlanirmiyim bilemiyorum da ama insanlar cok kati kuralcı burda bile anliyorsunz tepkilerden sanki her kadin calismak zorunda calismak icin ölüp bitmek zorunda gibi tepkileri
Üyeligin iptal olmus kesin yeni bir hesapla okuyacaksin kim neler demis .
Her kadın çalışmak zorunda değil her insan çalışmak zorunda .

Sizi isteyecek çok erkek var aslında olursun evden cikmasin Ben getiririm o pisirsin .Bir Don alacaksa bile bana sorsun.

Yazik okumussunuz onca emege gunah.

Kendi ayaklariniz üzerinde durmak varken neden ...çok yazik bu zihniyete
 
Siz KK kadınlarına bakmayın. Çalışmak özgürlük demek değil. Çalışan hatta eşinden fazla kazanan kadınlar kocalarının fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddetlerine rağmen boşanmayacak kadar zayıflar.

Evet sevgiliniz sizin düşüncenizi bile bile sizinle çıkmış. Çünkü sizi ikna edeceğini düşünüyor. Aranızda söz, nişan olmadan baskı kuramıyor çünkü terkedersiniz diye korkuyor.
Daha sevgiliyken sizi manipüle etmeye çalışan sevgiliniz, evliyken şağılar hakaret eder. Çalışsanız maaşınıza el koyar gibi.
Bahanesi de birikim, geleceğe yatırım olur.

Evlendiğinizde baktınız eşiniz haklı belki kendi isteğinizle çalışacaksınız.

Haliyle bence yol yakınken dönün.
Bencede yol yakinken o adamcagizi kurtaralim bir çocuk bezinin 100 tl olduğu türkiyede 1 polis maaşı yeter
 
Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
Ayol milletvekilleri bile marka saatler en lüks Marka araclara biner sorun yok halk yapsın her fedakarligi 😏
 
Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
İslama düşmanlık eden ülke markalarını neden ülkeye alıyoruz mesela sorgulamışken bunu da sorgulayalım. Ayrıca bu markaları sadece halk değil devlet büyükleri bile kullanıyor. Neden sadece halktan bekliyoruz ki herşeyi?
Ayrıca hem çeşitlilik çok hemde daha kaliteli buluyorum ben. Mesela burada da kaliteli ayakkabılar üretilse, ürün çeşitliliği artsa buradan da alabilirim ama burada çok daha pahalıya satılır emin olun, çünkü üretim yapmak için gerekli malzemeler dışarıdan gelecek yine ortalama aynı fiyata gelir hatta geçer. Ben Nike falan giymem hatta Adidasın Stan Smith modelinden başkası ayağıma rahat olmuyor, bir kere bulamadım farklı alayım dedim ayaklarım pert oldu resmen. Bi ara kaldırılacak piyasadan falan dediler de 4 çift alıp koydum kenara siz düşünün rahatlığını.
 
Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
Ülkemizde hangi marka o kadar rahat ayakkabı yapıyor?
 
Back
X