Öncelikle şöyle bir genellemeyle başlamak istiyorum bu forumda, çok zeki, aklı başında, yaratıcı, gelişmiş bi espri anlayışına sahip, kadın çok. Hayranlıkla okuyorum mesajlarını. Umarım sayıları giderek çoğalır bende zevkle okurum.
Hakaret eden insanlara gelince gerçek hayattada buradada basit ve sorunlu buluyorum onları ben.
Konu sahibi arkadaş sırf hayatında birisi olsun, kendisini özel hissettirsin v.s gibi nedenlerle erkek arkadaş edinmiş. Sonucunda ise doğal olarak mutsuz. Çünkü erkek arkadaşına karşı aşk, hoşlanma gibi duygular hissetmiyor. İnsan sevdiği birine "tipi gıcık" gibi hitaplarda bulunmaz.
Güzellik Felsefesi diye bir şey yoktur onun adı Estetik Felsefesidir. Şuan konumuzla ilgisi yok. Konumuzla ilgisi olan olgu "mantık" bence :)
Konu sahibi arkadaş bu nedenlerle erkek arkadaş edinmiş olabilir, normalde o mesajı okusam şaşırmazdım açıkcası. (güler geçerdim) Beni şaşırtan, gerçekte güzellik kavramı bunca önemsenirken, konuya aşırı tepkiler gösterilmesi hakaret edilmesiydi. Onu belirttim. Konu sahibinin zaafı bi nevi ahlaksızlık olarak değerlendirilmiş ama aynı zaafa sahip çok fazla kişi olduğunu düşünüyorum ve istatistiksel olarak buraya neden yansımadığını merak ediyorum. Konuyu anlamamış veya kavrayamamış değilim.Anlatabildim mi bilemiyorum...
Estetik felsefesi konusuna gelince, aklımda öyle kalmış adı. Ancak estetik(sanat) felsefesinin ana konusu güzellik zaten. Aşağıya iki farklı alıntı kopyaladım anlatmak istediğimi açıklıyor sanırım.
Bu nedenle, bir ara estetik kelimesi yerine güzellik bilimi veya felsefesi kavramları da önerilmiştir (J.G. Herder ve G.W.F. Hegel tarafından).
Ancak daha sonra estetiğin temel değerinin sadece güzellik olarak sınırlanmasına karşı çıkanlar olmuştur (I. Kant, Fr. Shiller, K. Rosenkranz, L. Wittgenstein gibi). Onlara göre yüce, trajik, komik, zarif, ilginç, çocuksu (naif) soylu, çekici ve hatta çirkinlik bile estetiğin inceleyeceği değerler içine girebilir.
Aslında felsefi estetik bütün bunları birleştirir; psikolojik estetik (süje), fenomenolojik estetik (obje), sanat felsefesi ve estetik değerler man-tığı (estetik yargı) bir bütün olarak işlenir.
Felsefedeki estetik yaklaşımda ruhbilimsel güzellik tanımı tarihte felsefenin incelediği bir konu ve felsefenin temel dallarından biri oldu. Değişik çağlarda filozoflar güzelliğe farklı tanımlar getirdiler. Eski Yunan filozoflarından Plotinus güzelliğin ilahi aklın eşya alemindeki ışıltısı olarak tanımladı. 19. yüzyılda Alman filozof Hegel'e göre güzellik, tabiatın kendisinin bütünündeki Mutlak Ruhun görüntüsüydü. Kant güzelliğin subjektifliğini vurguladı, ancak onun sadece duyumsama ile ilgili değil kişinin güzel ve çirkin ile ilgili yargılarının sonucu olduğunu ortaya koydu. Güzel olanın bakılana değil bakana göre belirlendiğini, öznel olduğunu yaklaşıma karşılık; bir başka yaklaşım, güzelliğin tanımını, bakana değil bakılana özgü olan ve simetri, oran gibi tartışılmaz matematik formüllere bağlanmış bir kurallar dizgesi olduğunu savunan, fenomenik güzellik tanımıyla açıklar. Toplumların beğenileri kültürlere ve zamana göre değişim gösterdiğinden mutlak ve ideal güzellikten bahsedilebilmenin mümkün olmadığı öznel güzellik tanımını destekleyen örneklerdir.
olsun biz ne yaptıysak başında yaptık sonradan olsun da olsun gibisinden sevgili yapıp sonra dert yanıp sabahlara kadar aglamadık....
insanları başından oldugu gibi kabul edip sevdik daha sonradan adamın tipe eleştırı yapmadık...ben onları 16'tımda bile yapmadım..
neyse sizinde dediginiz gibi egosu tavan yapmış harika insanlarız biz zorunamı gitti....
zoruma gitmedi :))
Tip takıntısı değil de küçüklüğümüzde kafamızda belirlediğimiz bir erkek modeli vardır, ancak hiç de öyle hayalindeki özellikleri taşıyan erkeği bulamazsın. Pazardan meyve seçmiyoruz ki "ayy saçı sarı olsun" , "ayy gözü yeşil olsun" "uzun boylu olsun" diye diretelim.. Zaten burada anlatmak istediğimiz de kimsenin mükemmel olmayışı.. Ego tatminine ihtiyacı olan tek kişi konu sahibi bana göre. Evet ayrıl o tipsizle hayatın geçer mi dememizi bekliyordu olmadı.. Senin dediğin cümleleri 15li 16lı yaşlarında söylerdik. Şu çocuk ne kadar yakışıklıymış gibi. Ama asla bu çirkin olan insanları aşağılama noktasına gitmez, gitmemeli..
Eğer dış görünüşünü, giyimini, konuşmasını vs sevmiyorsa bu insanla işi ne? Biz sadece bunu sorguluyoruz..
Evet bende sana katılıyorum özde ama konunun sorgulanma şekliydi benim eleştirdiğim aslında. konu sahibinin onbeş yaşında olup olmadığını da bilemiyorum ki :)) olması gereken tipe hakaretin, yada güzellikle ilgili benzer komplekslerin o yaşlarda kalması bencede. Ama çoğu insan her yaşta derin bir tip(güzellik) takıntısı içinde. İnsanlar fiziklerine göre değerlendiriliyor.Bunu da inkar edemeyiz. Herkesin kişiliği gerekli olgunluğa erişemeyebiliyor.
Ben orda baya bi tepkisel yazmışım aslında. Özetle anlatmak istediğim, uslup çok önemli haklıyken haksız gösterebiliyor hepimizi. Amaç üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi diye sormam gerekiyordu aslında :)