Bu biraz da sizin yaşam tarzınıza ve yemek yeme alışkanlıklarınıza göre değişebilecek bir konu.
Örneğin düzenli bir hayatınız var mı? Yani sabah, öğle, akşam yemek yiyeceğiniz saatler belirli mi? Masabaşı bir işte mi çalışıyorsunuz, bütün gün evde mi oturuyorsunuz, yoksa dışarıda koşturuyor musunuz? Sofradan karnınızı tıkabasa doldurmadan kalkmaz ve 5-6 saat acıkmaz mısınız, yoksa azıcık şişkinlik hissinden bile rahatsız olur ve bu nedenle öğünlerinizde az yemeyi mi tercih edersiniz?
Ben üniversiteye başladığım yıl yaptığım rejimin ardından az ama sık yemeyi bir yaşam biçimi haline getirdim ve çok faydasını gördüm. Hangi yöntemin daha sağlıklı olduğu tartışmaya açık bir konu. Bu nedenle, sağlıklı olup olmama noktasından ziyade, yukarıda sorduğum sorulara vereceğiniz cevaplarla kendi tarzınızı oluşturmanız gerekiyor.
Çalışmıyor ve bütün günü evde geçiriyorsanız veya düzenli masabaşı bir iş yapıyorsanız az ve sık yeme yöntemini uygulamanız daha kolay olacaktır. Örneğin benim gibi masabaşı bir iş yapıyorsanız, çekmecenizde bulunduracağınız birkaç diyet bisküvi ya da sabah evden çıkmadan çantanıza atacağınız bir elma ara öğün sorununuzu çözecektir. Öte yandan, çalışma saatleriniz ve çalışma alanınız belirli değilse, gün içinde 4-5 saat birşeyler yemeye fırsatınız olmayacaksa üç öğün yemek size daha uygun olacaktır.
Burada bir noktaya dikkat etmek gerekiyor. 3 ana - 3 ara öğün yediğinizde yalnızca 3 ana öğün yediğinizden daha fazla şey yemiş olmuyorsunuz. Sözgelimi, yalnızca 3 ana öğün yediğinizde öğlen sebze yemeği, makarna ve bir elma yiyecekseniz, 3 ana-3 ara öğün yediğinizde elmanızı öğle yemeğinden 2 saat sonra yemeniz gerekecek. Yani burada mantık, günlük yenen şeylerin miktarını artırmadan, bunları birkaç parçaya bölmek ve gün içinde daha eşit dağıtmak. Böylece metabolizma sürekli çalışma halinde olacak, daha da önemlisi nasılsa yemek geliyor diye yenenleri depolamak yerine yakacaktır. Ama yalnızca üç öğün yiyip öğün aralarında 6-7 saat aç kalırsanız, bu metabolizmada kıtlık algısı yaratacak ve bir sonraki öğünde yenenleri depolamayaa başlayacaktır.
Kendimden örnek verirsem, 9'da işbaşı yaptığımdan en geç 8'de kahvaltımı etmiş olmam gerekiyor. 12:00-13:30 arası öğle yemeği tatili olduğundan da öğle yemeğimi en geç öğlen 1'de yemiş oluyorum. Oysa akşam 7'de çıktığım için akşam yemeğimi yemem 8'i buluyor. Oysa ana öğünlerimde tıkabasa yemeyi sevmiyorum çünkü özellikle öğle yemeklerinde çok fazla yemek rehavet ve uyku yapıyor, bu da çalışmamı engelliyor. Bu durumda sabah 8'den öğlen 1'e ve öğlen 1'den akşam 8'e kadar hiçbir şey yemeden duramıyorum ve acıkıyorum. Sabah 11'de, öğleden sonra ise 15:00 ve 17:00'de yiyeceğim 2-3 bisküvi, biraz leblebi veya 1 porsiyon meyve hem acıkmamı önlüyor hem de ana öğünlerde kıtlıktan çıkmış gibi yemiyorum.
Bunu bir yaşam biçimi haline getirdikten sonra kilo vermek için tek yapmak gereken, gün içinde aldığın kalori miktarını günlük kalori ihtiyacının bir miktar altına çekmek (1000 kalorinin altına inmeden) ve günlük aktivite miktarını artırmak oluyor. Gerisi kendiliğinden geliyor zaten.