Sınır, özgüven, tekrarlayan hatalar

İşte oradan sonra tekrar şans verilirse gözlemlemek lazım. Sözde mi eylemde mi diye. Türkiye'de o kadar çok söz veriliyor ki her konuda.
 
Evet ben de bugün cevap versem yine beni manipüle edecekti, barışsak yine aynıları olacaktı daha çok üzülecektim. Hiçbir şey değişmez…
Hayır bi de barışıp kabul ettikçe yalama gibi bişey oluyor, iyice yüzsüzleşiyorlar. İnanılmaz gereksiz tepkileri vardı o adamın. Neyle gönlünü alacak, tamam aşkım düğünde pasta olsun mu diyecekti? Bir evlilik içinde uzlaşmanız gereken ama zıt fikirlere ve isteklere sahip olabileceğiniz yüzlerce konu var. Her defasında böyle mi olacaktı yani? Saçmalık.
 
Aynen öyle en ufak bir şeye üzülsem dile getirsem tavır yapıyordu seni bir türlü mutlu edemiyoruz diyordu sanki benim bir şeyi dile getirip üzülmeye hakkım yokmuş gibi…
 
Evet çok şükür ki öyleydi. Gerekeni yaptık. Kendimi psikolojik savaştan çıkmış gibi hissediyorum.
Öyle oluyor. Eş, nişanlı, sevgili, kv artık kimse o toksik insandan kurtulunca derin bir nefes sonra niye katlandim ki üzüntüsü. İki duygu elele.
 
Daha çocukluğumuzdan itibaren sınırlarımız olmasının kötü bir şey olduğu öğretiliyor çoğumuza. Kimse bunu bu sözcüklerle açıkça söylemiyor belki ama öpülmek istemeyen çocuğa ama deden öpmezse üzülür, oyuncağımızı paylaşmak istemeyince ama bencillik kötüdür, ergenlikte odamızda takılmak isteyince hiç yüzünü gördüğümüz yok vs vs uzar gider. Çoğunlukla evler hem küçük hem kalabalık, kimsenin özel alanı yok, gözlemleyebildiğim kadarıyla kırsalda zaten özel alan diye bir kavram bile yok. Yaşlılara saygı duymamız gerektiği aklımızın erdiği günden itibaren bangır bangır bağırılıyor hepimize ama kimse kendimize saygı duymayı öğretmiyor. Hayatın kolektif yaşanması gerektiği sorgulanmayan bir kabul herkeste. Kimse ben ne istiyorum, neyi istemiyorum, şurada biraz kafamı dinleyeyim demiyor. Velhasıl bireysellik yok. Öyle olunca sınırlarımızı korumak, kendi alanımızı kurmak gibi kavramlar hayal.
 
Aynen öyle en ufak bir şeye üzülsem dile getirsem tavır yapıyordu seni bir türlü mutlu edemiyoruz diyordu sanki benim bir şeyi dile getirip üzülmeye hakkım yokmuş gibi…
Valla hiç üzülme. Bana da son zamanlarda adımın kısaltması ile hitap ediyordu. X olsun mesela ki hiç sevmem. Kim söylese sevmiyorum. Baktım iyice ağzına yapıştı, önce güzelce, tatlı dille ve gülerek uyardım. Ya bebeğim bana x demesen, hiç sevmiyorum o kelimeyi, dedim. Dikkate almadı, demeye devam etti. Sonra sertçe uyardım. Sana daha önce güzelce söyledim, yapmaya devam ediyorsun. Ben hoşlanmıyorum sen de bana x demeyeceksin, dedim. Neymiş efendim ben triplere girmişim. Çocuk gibiymişim. Ne alakası var, sevmediğim bişeyi yapıyor ve tepki gösteriyorum bundan daha doğal ne olabilir? Demek ki bana, isteklerime, istemediklerime saygı yok. Sende de benzer durum olmuş anladığım kadarıyla.
 
Forumun bug ını bulmuşsunuz. Bu konuda tüm meseleyi çözüp, forumu Kapatıp gidelim

Yaş ve tecrübe fark ediyor bence.
35 yaşındayım, bir sürü keşkelerim var.
Bu keşkeler boşa gitmedi elbette, onlar sayesinde zamanla iyiki dediklerim de çoğaldı.
16-17 yaşlarımda babama hep, ‘bırak da kendi yanlışlarımı yapayım, sen yaşadın gördün ben de yaşayıp göreyim’ dedim.
Şimdi yaşanmış’ı yeniden tecrübe edecek kadar salaklığa lüzum yok diyorum

Sevdiklerimizin hatalarını başkalarına yüklemek,
Bkz. Eşeğine vuramayan semerine vururmuş.

İlişkilerden gitmek niye zor?
Bkz. Alışmış kudurmuştan beterdir.

Diğer tecrübeli arkadaşları bilmiyorum ama sınır koymayı hiç planlı yapmadım. karakter meselesi, küçüklüğümden beri sınırlarım konusunda keskindim.

Özgüven eksikliği hissettiğim konular genelde az bilgi sahibi olduğum, ait hissetmediğim, yada daha iyisini yapabileceğimi biliyorken eksik olduğumu bildiğim konular.

Bir de biraz insanların şikayetçi oldukları şeyleri değiştirmeye üşenmemesi gerekiyor diye düşünüyorum. Sürekli şikayet edip, çözümleri görmezden gelmek tembellik sanırım.
 
Bu ufak bir mevzu değil. Taksim'e yakın bir yerde yaşıyorsan önemli. Haberi olmadıysa ayrı tabi
 
Benim daha ciddi konular. Mesela kendi bir düğün yeri seçti, ben de tamam dedim sonra fiyatını duyunca değiştirmeye çalıştı. Ben de orayı beğendiğim için üzüldüğümü söyledim, hiç mi burada olma imkanı yok dedim. O da zor biraz dedi. Sonra bana mahalle arası bir yer atıyor. Ben de bunları beğenmedim diyerek daha uygun başka yerler attım. O da bunlar bizim akrabalara uzak gelmezler dedi. Halbuki 20 dakikalık mesafe. Hep böyle sorun çıktı. Ben de üzüldüm dolayısıyla bana patladı o olayda da. Sen her şeyi büyütüyorsun surat yapıyorsun demişti orada da. Gerçi sonra benim ilk beğendiğim yer oldu da, bir önemi kalmadı tabii artık.
 


Hanımlar burda da önemli bir husus var. Damgalama.Bunu yapan kimse uzak durun. Çok önemli bir kırmızı nokta.Burda çocuk gibi olmakla suçlanmış sırf isteğini dile getirdiği için.

Ben kendi evliligimde kv tarafından soğuk ilan edilmistim. Gece gündüz görmediğinden. Artık çok zorunlu durumlar dışında görüşmüyorum. O yüzden dili geçmiş zaman kullaniyorum. Böyle kız olurmuymus. Bunu direk yüzüme soyleyemedi. Hayır soğuk değil mesefaliyim, toplumun her kesimi ile saatlerce sohbet edebilirim. Sadece saatlerce susup suratıma bakan, konuşunca laf sokan ve dedikodu yapan bir kadına saklabanlik yapmadım sadece
 
Benim her defasında gönlümü almaya çalıştı da ne oldu? Sürekli aynı hataları yaptı durdu. Bir süre sonra o bile kıymetini yitiriyor. İletişim problemi varsa toparlanması hepten güç…
Yok ya , kırdığını farkeder gönül alırsın, ilerleyen zamanlarda o hassas noktasına saygı göstersin. Sorun çözülür. Benim kasdettigim gönül almak bu. Yoksa aynı şeyleri yap yap 'bir daha olmayacak' de, küçük çocuk gibi.
Benim Astrologum şey demişti, "çok zor bir açın var - kendin, hayatındaki insanları mutlu etmenin yolunu bildiğin için karşı cinsten de aynı özeni bekliyorsun, göremediğinde soguyorsun"
Tam olarak durumum bu bence
Aynen öyle. iyi biri iyi biri. İyi biriyse camii yaptırsın napiim yani. Normal zamanda iyi bir flört olması beni sallamadigi gerçeğini değiştirmez ki.
Hiç sevmem erkekleri aklamayi. Yapmadiysa yapmamistir yani. Çok guzellemeye 'ama zamanında şöyle şöyle yapmisti' diye kılıf bulmaya gerek yok

Bu ufak bir mevzu değil. Taksim'e yakın bir yerde yaşıyorsan önemli. Haberi olmadıysa ayrı tabi
Ben yakınım,o uzak bir diyarın vatandaşı . "tüm haberler bundan bahsediyor" demese yine bu kadar sinir olmazdım , "duymamıştir ne bilsin" derdim
Evet çok şükür ki öyleydi. Gerekeni yaptık. Kendimi psikolojik savaştan çıkmış gibi hissediyorum.
Ayrılığın ilk zamanları en zorlu zamanlar. Aklına düştüğü anda eşin dostunla plan yap:) hatta
yakın arkadaslarindan açık açık seni sık sık oyalamalarini söyle kendin de oyalanacak şeyler bul. Çok fazla kendinle başbaşa kalmamaya çalış.
Ben bu ayrılık sürecim başladığı vakit evde lazere başladım mesela,topik falan açtım. Haftada üç jiletlenip lazerlenmekten o yoğunlukta çocuğu düşünemez oldum sen de kendine elini beynini oyalayacak şeyler bul mutlaka.
Bol şans diliyorum, umarım bir süre sonra nostaljinin verdiği yetkiyle sadece iyi anıları hatırlayıp barismazsin
 
Bu kadar uzun yazıda tek gördüğüm, astrologunun olması nasıl oluyor bu? Benim de olabiliyor mu
 
Bu kadar uzun yazıda tek gördüğüm, astrologunun olması nasıl oluyor bu? Benim de olabiliyor mu
Astrologum KKdan arkadaşım aynı zamanda buradan tanıştık, zamanla arkadaş olduk, daha da zamanla o astroloji eğitimleri almaya başladı. Şimdi profesyonel olarak doğum haritası vs bakıyor :)))
Dur link paylaşayım, reklam olmayacaksa; canan genç
 
Ohoooo o sayılmaz. Zaten arkadaşınsa ne olduğunu yada olmadığını bilir hiç tanımadıklarında da başarı oranı yüksek mi
 
Sınır çizmek bu toplumda sürekli savunmada olmayı gerektiriyor.
Ozellikle büyük şehire yerleşmiş ama alışkanlık olarak köyündeymis gibi olan aileler var. Onlar çok sikinti.
Köyde olsa geleneksel yaşamını sürdürür birbirleri ile evlenirler, şehire tam adapte olsa bireysellesir.
Kasaba kültürü bunun adı. Forumda da çok sik var kv geleneksel surekli o evliliğin içinde ama iş maddiyata gelince gözler gelinin parasinda. Ya da tam tersi bana altınlar alınsın, kv evinde oturayım ama bir sekilde kv'yi nasıl göndereyim sorulari. Tam iki yüzlülük.
 
Bu kadar mantıksal bakarsak peki nasıl ilişki kuracağız? Tabii ki mantığı kenara atıp saçma sapan şeyler yaşamak kotu. ama böyle de nasıl olacak ki diye düşündürüyor bazen. Ben de mesela bana ters gelen bir durum oldu mu ve beni üzüyorsa ve bu üzen durum mantiksizsa önce kendimi frenlemeye calisiyorum. Ama baktım durum beni her halükarda üzüyor o zaman ayrılığı da göze alıyorum. Aman sonradan değişir mantığıyla da ilerlemiyorum. İlişki konusunda zor seven biriyim. Ee boyle olunca da sanki hem kalbime hem kafama denk biri olmayacakmış gibi geliyor.
 
Bu söyleyeceğimi çıkar olarak düşünmeyin, denge olarak düşünün.
Arkadaşlık, aile yada aşk fark etmez, ilişkilerde tek taraf hep veriyorsa, sabır taşı olsa çatlıyor sonunda :) aslında sadece vakit kaybetmemiş oluyorsunuz.
Bu vericilik de maddi olabilir, manevi de. Hatta bilgi akışı bile olabilir.
Ben karşımdakini üzmemek için hassas davranıyorsam aynı hassasiyeti beklerim de.
bunu her seferinde sineye çekmek için elinin kolunun epey bağlı olması lazım.
Yoksa bir noktada aptal yerine koyulmuş olduğu gerçeği ile yüzleşiyor insan :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…