diğer konularda yazılan yazılmış ben kenevir konusunda biraz bilgi vermek istedim.
ot bu kadar korkulacak bir bitki değil ama sizden gizli saklı yapacaksa bu ilişkiye devam etmeyin. zaten yaşla ilgili de yalan söylemiş. siz okuyor musunuz, çalışıyor musunuz? kendi hayatınızı kuruyor musunuz?
avrupadan örnek veriyor ama kendi de tam bilmiyor aslında. dünyada çok az ülkede tüketimi ve satışı yasal. onun dışında bazı ülkelerde denetime tabi lisanslı yerler satışını yapabiliyor ama yetiştirilmesi yasak. çoğu ülkede satışı ve yetiştirilmesi yasak olsa bile belli bir miktara kadar tüketimi göz ardı ediliyor. bazı yerlerde üretim ve tüketim miktarına yasal sınır belirlenerek izin veriliyor. ot bunun gibi bir sürü hukuki sınırlamaya tabi ama gün geçtikçe yasallaştıran ya da yasallaşmasının önünü açan kanunlar çıkaran ülkeler çoğalıyor.
en son bizim meclisten tıbbi kullanım amaçlı kenevir yetiştirmeye tekrar izin çıktı. eczanelerde kenevir içerikli ürünler vs. satılacak gibi. o sebeple acaba keyfi tüketimi yasallaşır mı diye bekleyenler var ama bunların işi belli olmaz. sonuçta kimyasal uyuşturucuyu ülkeye sokan bunlar. neden böyle kocaman bir pazarı, hem de illegal şekilde istedikleri gibi yönetirken otun keyfi tüketimini yasallaştırsınlar? tabii bundan da para kazanma amaçlı işin başına geçebilirler ama öyle yaparlarsa kimyasal uyuşturucu kullanımının azalması ihtimali var (ki bu onların işine balta vurur) çünkü diğer ülkelerdeki örnekler ot tüketimi serbest hale gelince kimyasal uyuşturucu tüketiminin azaldığını gösteriyor. hatta yasal hale gelince ot tüketiminin bile azaldığı düşünülüyor.
bu arada kimyasal maddeler de esasen psikiyatrik tedavi, ameliyat (morfin=opioid) veya başka alanlarda tedavi için kullanılan maddelerdir. aldığımız en basit ağrı kesici (bazıları opioid) bile "uyuşturucu" maddedir. kimyasal maddelerin üretimi ve tüketimini legal kuruluşlar/kişiler yönetiyor. bunun üretimini ve dağıtımını yapan tekil şahıslar veya organizasyonlar sizce hammadelerini nereden alıyorlar? yani tekelin başında birileri var her zaman. bu tekelleşme elbette insanların yararına olduğu kadar (çünkü bu maddeler tehlikeli) aslında ilaç şirketleri tarafından zehirlendiğimize de dikkat çekmek istedim. bunu itiraf eden doktorlar da var, tedavi etmiyoruz ilaca bağımlı kılıyoruz diyorlar. yani konunun farklı boyutları var.
anksiyete - depresyon tedavisi veya parkinson hastalarında kenevir tüketiminden sonuç alınmış. bu konuda o kadar bilgi sahibi değilim. bizzat şahit olduğum şöyle bir şey oldu, lösemi hastası arkadaşım doktorundan da izin alarak yurtdışından kenevir yağı sipariş etti ve tedavi boyunca kullandı. bunun dışında izlediğim yemek programında bir adamın kenevir yağı içerikli baharat markası kurduğunu gördüm. aynı programda michelin yıldızlı şefler kenevir yağı veya yağı içeren başka malzemeler ile yemekler yapıyordu. amerika'da kenevir içerikli ürünler üzerine fuarlar düzenleniyor. yani başka yerlerde sektör almış başını gitmiş bu doğru. hani bir söz var ya bir şey hem zehir hem ilaçtır, önemli olan dozdur diye. önemli olan aynı zamanda senin o şeyi hangi amaçla kullandığını bilmen.
bizim ülkede illegal olduğu için ne içildiği belli değil. biz yurtdışından örnek vererek buradaki mevzuyu aklayamayız. bunu kullananla güvende diyemeyiz. o yüzden kişinin bilgili olması gerekiyor. dediğim gibi neyi neden kullandığını ve nasıl kullandığını bilmen şart. ben uyuşturucu bağımlısı gördüm, kendim de kullandım. o sebeple diyebiliyorum ki mesele madde değil, madde içerideki hastalığın semptomu sadece. kişiyi herhangi bir şeye (alkole, maddeye, alışverişe, hıza, sekse, dedikoduya, yalana, hırsızlığa, estetiğe, bir insana vb.) bağımlı kılan içeride yatan hastalık, dengesizlik. bu bağımlılıklardan tamamen habersiz gibi yaşıyoruz ama alkol, uyuşturucu en görünür olanlar. çünkü işaret edip suçlaması kolay. insan suçu hep şeytana atıyor.
otun düzenli kullanımı bağımlılık yaratmasa da hafızada problem yaratabilir. bitkinin her türü her insana uygun değildir. her tedavi herkese uygun değildir. biz robot değiliz. kişi yıllar süren yoğun stres altındadır, genetik yatkınlıkları vardır, yanlış ortamda yanlış amaçla kullanıyordur vs. ot onda paranoya yapar mesela. sadece o anda yapar, uzun süreli paranoya yapmaz. (tam aksine kimyasal uyuşturucular uzun süreli paranoya ile psikoz yaratabilir) bizim ülkede "ilaçlı" diye bir tabir vardır, bunlar bitki hızlı yetişsin ve çok çiçek versin diye bitkiye sıkılan ilaçları kasteder. bunlara herkesin bünyesi kötü reaksiyon gösterir. kusma, üşüme gibi şeyler yapabilir. bir iki saat içinde geçer. kalıcı etkisi olmaz. nitekim benim gözlemlediğim otun kalıcı etkisi hafıza ve b12 üzerine o da acaba bizim ülkeden mi kaynaklı yoksa legal yerlerde de böyle mi bilmiyorum.
uzun süre kullanım ardından tüketimi bırakıldığı zaman hemen eski hayatınıza dönersiniz. öyle alkol veya eroin (opioid) gibi kullanımı bırakıldıktan sonra fiziksel olarak yoksunluk krizine sokmaz. psikolojik bunalım, duygudurum bozukluğu veya aşırı davranışlar vermez.
kullanımdan sonra etkisi birkaç saat içinde geçer. kasları gevşetir, uyku yapar, acıktırır, o gevşemeyle beraber duygusal boşalma verir. bunun gibi geçici etkiler verir.
yine de beyinde yarattığı etkiler dolayısıyla her gün kullanılması iyi bir şey değildir, aynı nikotin gibi. bu vücudu mahveden bir bağımlılık mesela ama legal. anlatabiliyor muyum?
yani bunu tüketen insan kimyasal madde kullanan insan denkliğinde değil ama siz ben bunu istemiyorum diye sınır çekebilirsiniz. o da sizin kişisel tercihinizdir. sadece siz de bilgi edinin bence internetten ki şuanki kadar korkmayın, temkinli olun. araştırınca osmanlı'da tüketimiyle ilgili makaleler bile bulabilirsiniz. onun dışında belgeseller var. amerika'nın zamanında birden otu çok tehlikeli kabul etmeye başladığını, içerseniz delirtir gibi yalanlar söylediklerini, otu en tehlikeli kimyasal uyuşturucularla aynı sınıfa soktuğunu, bunu aslında ot siyahilerin yaşadığı eyaletlerde daha çok tüketildiği için yaptıklarını ve toplumun algısını nasıl şekillendirdiklerini görebilirsiniz. yani her konuda olduğu gibi bu konuda da hükümetler zihinlerimizi belirli bir yöne yönlendiriyor işte. herkes kendi kararını versin, ben faydalı veya zararlı demiyorum, olan gerçekleri yazdım.
çok mu gerekli? yoo
ama kullananın hayatı sönmüyor. bu kişinin hayatını sürdürme biçimiyle ilgili, bilinçli olmasıyla ilgili, neden tükettiğini bilmesiyle ilgili.
eğer bu bilinç yoksa tembel bir koltuk patatesine döner kişi. maksimum zararı bu olur yani, o da kendine.
ama bir başkasının çalışırken, spor yaparken tükettiğini falan görebilirsiniz. hatta dediğim gibi dünyaca ünlü şef bununla tarif deneyebilir falan.
bir diğer başkasının da ona buna salça olup, suça karışıp, adam öldürüp suçu ota attığını görebilirsiniz ama aslında alakası bile yoktur. kişinin kendiyle ilgili her şey. ülkemizdeki tehlikesini anlattım zaten. biz kendimizi serbest olan ülkelerle kıyaslayamayız.
adamın çevresine gelince kimyasal madde kullanan insanlardan sıyrılması şart. o maddeler otun aksine kontrolü kaybettirir ve her şey olabilir. evet tıp kullanıyor ama kontrolsüz denetimsiz tüketimi zararlı, hem de çok zararlı. yaş da küçük olunca insan her yöne sapabilir. sanıyorum ki tehlikeli bir semtte büyümüş ama o semtlerde bile temiz kalan insanlar var. özellikle de o ortamı gördükleri için uzak kalıyorlar. ben gördüm böyle insanlar. nasıl biri olduğuna siz karar vereceksiniz.