Aşırı kişisel bir durum sizin açınızdan, doğrusu yanlışı yok, hepsi duruma özel yorumlanabilir.
Birebir örnek verebilirim. Eşimin ilk evliliğinden olan çocuğu. Anne asla velayeti vermedi. Cesedimi çiğnersiniz noktasındaydı baba istediğinde. Fakat "çocuğu iki kişi yaptık boşandık, adam gitti yeni hayat kurdu, evlendi kadınla bekar çocuksuz hayatı yaşıyor; bu çocuk bana kaldı ben cezalandırıldım ben evlenemiyorum, özel hayatım olmuyor" diye günden güne hırslanacak bir yapınız varsa çocuğu kesinlikle ama kesinlikle babaya verin. Bizdeki durum buydu.
Çocuk yanımızda 1 ay kalmaya geliyordu, 10. gün "anneme gidicem, çok özledim, rüyamda görüyorum" diyordu. Biz aramasına izin vermiyorduk çünkü "çocuğu siz başınızdan atıyorsunuz" diye küfür kıyamet kopuyor, asla almaya gelmiyordu. Daha kötü oluyordu. En son çocuk bizden gizli telefon etmiş, ağlamış, özledim demiş 15 gün daha almadı. Maksat biz çocuklu olalım, güya intikam işte. Geçen yaz da çocuk yaz tatilinde 4 ay boyunca başka bir şehirde bir akrabaylaydı, anne çok yoğun çalışıyormuş, vakti yokmuş. Eminim o çocuk 15 günden sonra kötü olmuştur. Fakat yapacak bir şey yok. Anne de kendince "bekar" olmayı hak ettiğini düşünüyor.
Bu anlattığım örneğe dönecekse kesinlikle verin, sakın "anneyim ben gibi arada gelen duygusal çöküşlerle" ya da "çocuk annede kalır" diye toplumsal baskıyla çocuğu vermemezlik yapmayın. Verecekseniz de boşanır boşanmaz verin, çocuk bir düzen kursun. Deneme tahtası yapmayın.
Bu konular çok kişiseldir. Baz alabileceğiniz tek durum içinizde bundan sonra çocuklu olarak hayatınıza devam edecek olmanız sizde bir öfke, haksızlık, adaletsizlik duygusu yaratıyor mu? Buna odaklanın.