- 22 Şubat 2025
- 246
- 96
- 13
- 24
Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Mail adresinizi bana özelden yazar mısınızSade
Derle topla
Anlamlı yaşam kitaplarının pdf formatı yokmu bi Allahın kulu için![]()
![]()
YazdımMail adresinizi bana özelden yazar mısınız![]()
Hoş geldinizElecda sizi ben çok sevdim ya. Bu konunun şuanda 124 sayfasındayım. Kitap okur gibi okuyorum. Çok garip, hiç bir konudan bu kadar etkilenmemiştim oysa ki
Çocukların kurallara uyum sağlama becerisi farklı oluyor. Benim büyük kızımın kurallara uyma eğilimi daha yüksek olduğu için onunla süreç daha kolay oldu. Küçük ile uğraşıyorum ben de. Şu an küçük kızımın tabletini işe götürüyorum. Eve girdiğinde önce eşyalarını yerleştirme ve üst değiştirme, ardından ödev ve kitap okuma yapması gerekiyor. Tablet süresini bunların tamamını yaptıktan sonra açıyorum. Yapmazsa yapana kadar ekranı açmıyorum.Merhaba, yıllardır bu başlığı severek takip ediyorum. Buradan çok şey öğrendim, öncelikle teşekkür ederim. Özellikle size danışmak istediğim bir şey var. Ben de kendi hayatımda rutin haline getirmek istediğim ya da ertelediğim şeylerle ilgili adımlar atıyorum. Ancak çocuklarla ilgili kısım beni çok zorluyor. 7 yaşında, 2. Sınıfa giden bir oğlum var. Düzenli kitap okutmaya çalışıyorum -günde 4-5 sayfa- okuması sınıfa göre geride. Her gün 10 dakika matematik çalışalım istiyorum. Her şeye ama her şeye direniyor. Okuldan gelince çantasını odasına götürmeyi, ceketini asmayı asla öğretemedim. Kendim edebiyat öğretmeniyim kitap okumayı çok severim. Bebekliğinden beri ona okuduğum kitaplar 1000i bulmuştur. Evde elimizde hep kitap olur. Hiçbir şeyi başaramadığımı, çuvalladığımı hissediyorum. Senin kızlarla ilgili rutinlerini okudum ve çok hoşuma gittielecda . Ben neyi yanlış yapıyorum sizce?
Gündem: Vasata Razı Olmak Zorunda Mıyım? |
Bazı cümleler ilk bakışta zararsız görünür ama içten içe derin izler bırakır: “İdare eder.” “Fena değil.” “Yapacak bir şey yok…” Başta geçici bir taviz gibi gelir bu sözler ama zamanla bir duyguya, sonra bir tutuma, sonra da hayata dönüşür. İşin ‘idare eder’, ilişkilerin ‘idare eder’, hayallerin ‘idare eder’… Ve böylece insan, fark etmeden vasatla el sıkışır. Oysa bu razı oluş çoğu zaman bilinçli bir tercih değil; farkına varmadan içselleştirdiğimiz bir kabulleniştir. Eksik hizmetler, kırık ilişkiler, düşük beklentiler zamanla “zaten hep böyle” diyerek normalize edilir ama hayatın büyük resmi, bizim küçük ama bilinçli tavırlarımızla şekillenir. Nasıl konuştuğumuz, neye “evet” dediğimiz, nerede “dur” dediğimiz… Yaşam kalitesini belirleyen sadece dış koşullar değil, bizim içten gelen duruşumuzdur. Ve tam da bu yüzden ilk adım; bilinçlenmek ve bilinçlendirmektir. Olanı fark etmek. Ruhun içindekileri bastırmadan ifade etmek. İyiyi arzulamaktan utanmamak. Bu sayıda, daha iyi bir yaşama giden yolculuğu yer yer keşfedecek yer yer anımsayacağız. Zira ifade bulamayan istekler, sessizce vasatla el sıkışır. Vasata razı olmak yerine, iyi olanı hak ettiğine gönülden inanmak iyiye giden yolun ilk adımıdır. Ve bazen o yaşama ulaşmanın en sade ama en güçlü yolu, bu arzuyu bastırmak yerine kabul etmektir. |
Vasat, çoğu zaman gürültüyle gelmez. Usulca, sessizce yerleşir hayatımıza. ![]() ![]() ![]() Bunlar küçük tavizler gibi görünse de, zamanla ruhundan çalarak yaşam kalitesini düşürür ve çoğu zaman bu durum yetersizlikten değil, arzunun görmezden gelinmesinden veya bastırılmasından doğar. İnsan içindeki “Daha iyiye ulaşma” isteğini görmezden geldikçe, vasat normalleşmeye başlar. |
Vasata razı olmamanın en kolay yolu günlük tercihlerde Özenli olmaktan ve küçük anlarda bilinçli davranmaktan geçer. ![]() “Bu gerçekten benim için yeterli mi?” ya da “Daha iyisi mümkün mü?” Bu sorular, farkındalığıNı tetikler ve zihnini güzel bir yaşama doğru iyi ihtimallere açar. ![]() Beğenmediğin bir durumu dile getirirken suçlamak yerine öneriyle yaklaş: “Bu süreci biraz daha iyileştirmek mümkün mü sizce?” “Size küçük bir gözlemimi paylaşmak isterim, belki faydası olur.” Nazik ama net ifadeler, karşı tarafı savunmaya değil, düşünmeye davet eder. ![]() Duruşunla, emeğinle, tavrınla bile “ben farkındayım” demek vasat olanı iyi olana davet eder. İyiyi gör, iyi olana şahitlik etmeye çalış. ![]() Zamanını, enerjini, dikkati ve paranı nasıl kullandığın, aslında neye değer verdiğini gösterir. Yaşam tarzını belirleyen her adım, senin gerçekten neye değer verdiğini gösterir. Buna göre, değerlerinle örtÜşmeyen, seni beslemeyen ya da gerçekten istediğin yaşamı desteklemeyen hiçbir şeyi bilinçsizce tüketmemek bir yaşam kalitesi meselesidir. ![]() Kimi zaman en büyük vasatlık, dışarıdan değil, içeriden gelir. Kendini küçümseyen iç ses, “idare et” diyen yorgunluk, ya da “benim çabamla ne değişir ki…” diye fısıldayan kırılganlık... Ruhunu korumak; kendine her gün küçük ama gerçek bir hatırlatma yapmaktır: “Ben bu hayatta sadece hayatta kalmak için değil, hissederek yaşamak için varım.” Gözünü, kalbini, zihnini besleyen şeyleri seç. Kendini hafifleten, umutlandıran, değerli hissettiren her Şeyi önemse. Çünkü ruhun yıpranırsa, farkındalık da özen de anlam da solmaya başlar. |
Dönüşüm her zaman dışarıdan başlamaz. Birinin sana yüksek sesle bir şey demesine de gerek yoktur. Sadece içinden geçen kÜçük bir cümle yeter: “Bu, böyle olmak zorunda mı?” ![]() Koşullar ne kadar sınırlı olursa olsun, insanın içsel duruşunu belirleme gücü vardır. ![]() Ve şovun yaratıcı Christof’un “Dışarıda başka bir gerçeklik yok.” uyarısına rağmen, Truman kaMeraya dönüp şöyle der: "Görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler." Hayatı boyunca her sabah otomatik olarak söylediği bu cümle, o anda bir vedaya, bir özgürlük ilanına dönüşür. Çünkü bazen değişim, yepyeni sözlerle değil; aynı sözü bu kez kendi iradenle söylemekle başlar. ![]() Ona göre sorun dış dünya değil, insanın kendi içindeki alışılmış, uysal benliktir. Sürüden sıyrılıp “kendi iyisini” tanımlayabilen, gerçekten dönüşür. Peki sen, gerçekten kendi hayatını mı yaşıyorsun, yoksa sana öğretilmiş bir idare ederin içinde mi kalıyorsun? |
Bu hafta 10 dakikalığına kendinle baş başa kal. Ve şu sorudan yola çık: "Hayatımda ‘idare eder’ dediğim hangi alanlar, aslında ‘iyi’ye dönüşmek istiyor?” İşin mi, ilişkilerin mi, günlük rutinin mi, hayalini hep ertelediğin o şey mi? Bir tanesini seç. Ama bu kez “neyi istemediğini” değil, gerçekten neyi arzuladığını yaz. “Bu alanda, gerçekten nasıl bir şey hayal ediyorum?” “Şartlar fark etmezse bile, ben neye açık olmak isterim?” Hayal ettiğin şey hemen gerçekleşmeyebilir ama iyi ihtimalleri yazmak, vasatla arana ilk mesafeyi koyar. |
Ayça Karamanın yazısını burda da paylaşmak istedim :)[td]
[td]
Gündem: Vasata Razı Olmak Zorunda Mıyım?
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
Bazı cümleler ilk bakışta zararsız görünür ama içten içe derin izler bırakır:
“İdare eder.”
“Fena değil.”
“Yapacak bir şey yok…”
Başta geçici bir taviz gibi gelir bu sözler ama zamanla bir duyguya, sonra bir tutuma, sonra da hayata dönüşür.
İşin ‘idare eder’, ilişkilerin ‘idare eder’, hayallerin ‘idare eder’…
Ve böylece insan, fark etmeden vasatla el sıkışır.
Oysa bu razı oluş çoğu zaman bilinçli bir tercih değil; farkına varmadan içselleştirdiğimiz bir kabulleniştir.
Eksik hizmetler, kırık ilişkiler, düşük beklentiler zamanla “zaten hep böyle” diyerek normalize edilir ama hayatın büyük resmi, bizim küçük ama bilinçli tavırlarımızla şekillenir.
Nasıl konuştuğumuz, neye “evet” dediğimiz, nerede “dur” dediğimiz…
Yaşam kalitesini belirleyen sadece dış koşullar değil, bizim içten gelen duruşumuzdur. Ve tam da bu yüzden ilk adım; bilinçlenmek ve bilinçlendirmektir.
Olanı fark etmek.
Ruhun içindekileri bastırmadan ifade etmek.
İyiyi arzulamaktan utanmamak.
Bu sayıda, daha iyi bir yaşama giden yolculuğu yer yer keşfedecek yer yer anımsayacağız. Zira ifade bulamayan istekler, sessizce vasatla el sıkışır.
Vasata razı olmak yerine, iyi olanı hak ettiğine gönülden inanmak iyiye giden yolun ilk adımıdır. Ve bazen o yaşama ulaşmanın en sade ama en güçlü yolu, bu arzuyu bastırmak yerine kabul etmektir.
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
Keşfet![]()
[/td]
[/td]
[td]
[td]
Vasat, çoğu zaman gürültüyle gelmez.
Usulca, sessizce yerleşir hayatımıza.
Kahven soğuktur ama değiştirmeye değmez dersin.![]()
Parasını verdiğin hizmet çok zayıftır ama “bununla mı uğraşacağım?” deyip geçersin.![]()
Artık seni beslemeyen bir ortamda olduğunu bilirsin ama “alıştım” diyerek içinde kalmaya devam edersiz.![]()
Bunlar küçük tavizler gibi görünse de, zamanla ruhundan çalarak yaşam kalitesini düşürür ve çoğu zaman bu durum yetersizlikten değil, arzunun görmezden gelinmesinden veya bastırılmasından doğar. İnsan içindeki “Daha iyiye ulaşma” isteğini görmezden geldikçe, vasat normalleşmeye başlar.
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
Düşün![]()
[/td]
[/td]
[td]
[td]
Vasata razı olmamanın en kolay yolu günlük tercihlerde Özenli olmaktan ve küçük anlarda bilinçli davranmaktan geçer.
Kendin için istediğin hayatı anla:![]()
“Bu gerçekten benim için yeterli mi?” ya da “Daha iyisi mümkün mü?”
Bu sorular, farkındalığıNı tetikler ve zihnini güzel bir yaşama doğru iyi ihtimallere açar.
Geri bildirim vererek gelişime kapı aç:![]()
Beğenmediğin bir durumu dile getirirken suçlamak yerine öneriyle yaklaş:
“Bu süreci biraz daha iyileştirmek mümkün mü sizce?”
“Size küçük bir gözlemimi paylaşmak isterim, belki faydası olur.”
Nazik ama net ifadeler, karşı tarafı savunmaya değil, düşünmeye davet eder.
Kendi standartlarını yansıt:![]()
Duruşunla, emeğinle, tavrınla bile “ben farkındayım” demek vasat olanı iyi olana davet eder. İyiyi gör, iyi olana şahitlik etmeye çalış.
Tüketirken bilinçli ol:![]()
Zamanını, enerjini, dikkati ve paranı nasıl kullandığın, aslında neye değer verdiğini gösterir. Yaşam tarzını belirleyen her adım, senin gerçekten neye değer verdiğini gösterir. Buna göre, değerlerinle örtÜşmeyen, seni beslemeyen ya da gerçekten istediğin yaşamı desteklemeyen hiçbir şeyi bilinçsizce tüketmemek bir yaşam kalitesi meselesidir.
Ruhunu koru:![]()
Kimi zaman en büyük vasatlık, dışarıdan değil, içeriden gelir.
Kendini küçümseyen iç ses, “idare et” diyen yorgunluk,
ya da “benim çabamla ne değişir ki…” diye fısıldayan kırılganlık...
Ruhunu korumak; kendine her gün küçük ama gerçek bir hatırlatma yapmaktır: “Ben bu hayatta sadece hayatta kalmak için değil, hissederek yaşamak için varım.”
Gözünü, kalbini, zihnini besleyen şeyleri seç. Kendini hafifleten, umutlandıran, değerli hissettiren her Şeyi önemse. Çünkü ruhun yıpranırsa, farkındalık da özen de anlam da solmaya başlar.
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
Derinleş![]()
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
Dönüşüm her zaman dışarıdan başlamaz. Birinin sana yüksek sesle bir şey demesine de gerek yoktur. Sadece içinden geçen kÜçük bir cümle yeter:
“Bu, böyle olmak zorunda mı?”
Viktor Frankl, toplama kampında bile insanın elinden alınamayan bir şey olduğunu hatırlatır: Tavrını seçme özgürlüğü.![]()
Koşullar ne kadar sınırlı olursa olsun, insanın içsel duruşunu belirleme gücü vardır.
The Truman Show’da Truman, yapay bir dünyada yaşadığını fark ettiğinde bu dünyadan ayrılmak için bir kapının önünde durur. Orası, hem fiziksel hem ruhsal olarak sistemden çıkışın kapısıdır.![]()
Ve şovun yaratıcı Christof’un “Dışarıda başka bir gerçeklik yok.” uyarısına rağmen, Truman kaMeraya dönüp şöyle der: "Görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler." Hayatı boyunca her sabah otomatik olarak söylediği bu cümle, o anda bir vedaya, bir özgürlük ilanına dönüşür.
Çünkü bazen değişim, yepyeni sözlerle değil; aynı sözü bu kez kendi iradenle söylemekle başlar.
Nietzsche, insanın en büyük görevinin kendini aşmak olduğunu söyler.![]()
Ona göre sorun dış dünya değil, insanın kendi içindeki alışılmış, uysal benliktir. Sürüden sıyrılıp “kendi iyisini” tanımlayabilen, gerçekten dönüşür.
Peki sen, gerçekten kendi hayatını mı yaşıyorsun, yoksa sana öğretilmiş bir idare ederin içinde mi kalıyorsun?
[/td]
[/td]
[td]
[/td]
[td]
[td]
Haftanın Önerisi
[/td]
[/td]
[td]
[td]
Bu hafta 10 dakikalığına kendinle baş başa kal.
Ve şu sorudan yola çık: "Hayatımda ‘idare eder’ dediğim hangi alanlar, aslında ‘iyi’ye dönüşmek istiyor?”
İşin mi, ilişkilerin mi, günlük rutinin mi, hayalini hep ertelediğin o şey mi?
Bir tanesini seç. Ama bu kez “neyi istemediğini” değil, gerçekten neyi arzuladığını yaz.
“Bu alanda, gerçekten nasıl bir şey hayal ediyorum?”
“Şartlar fark etmezse bile, ben neye açık olmak isterim?”
Hayal ettiğin şey hemen gerçekleşmeyebilir ama iyi ihtimalleri yazmak, vasatla arana ilk mesafeyi koyar.
[/td]
[/td]
Bence yanlış yapmıyorsunuz ,belki oğlunuzun zorlandığı bir şey vardır ona odaklanmak lazım. Yani direnmesi size inat olsun diye değil,okumakta zorlandığı için yapmak istemiyordur mesela. Ya da duygusal olarak zorlandığı bir şey olabilir. Sizi üzmek için inat yapmıyor direnmiyor ,zorlanıyor bu aklınızdayken biraz gözlemleyebilirsiniz. Birinci sınıfta da böyle miydi mesela? Sınıf öğretmeni ve okul rehber öğretmeninden görüş alabilirsinizMerhaba, yıllardır bu başlığı severek takip ediyorum. Buradan çok şey öğrendim, öncelikle teşekkür ederim. Özellikle size danışmak istediğim bir şey var. Ben de kendi hayatımda rutin haline getirmek istediğim ya da ertelediğim şeylerle ilgili adımlar atıyorum. Ancak çocuklarla ilgili kısım beni çok zorluyor. 7 yaşında, 2. Sınıfa giden bir oğlum var. Düzenli kitap okutmaya çalışıyorum -günde 4-5 sayfa- okuması sınıfa göre geride. Her gün 10 dakika matematik çalışalım istiyorum. Her şeye ama her şeye direniyor. Okuldan gelince çantasını odasına götürmeyi, ceketini asmayı asla öğretemedim. Kendim edebiyat öğretmeniyim kitap okumayı çok severim. Bebekliğinden beri ona okuduğum kitaplar 1000i bulmuştur. Evde elimizde hep kitap olur. Hiçbir şeyi başaramadığımı, çuvalladığımı hissediyorum. Senin kızlarla ilgili rutinlerini okudum ve çok hoşuma gittielecda . Ben neyi yanlış yapıyorum sizce?
Etkilemez mi hiç çok iyi anlıyorum. Benim kızım da her şeye direniyor malesef, ce insanın sabrı taşıyor bazen o zaman da işler iyice zorlaşıyor.Şu an 6 yaşında, psikoloğu bir güç savaşında olduğunu söyledi. Sınırları çizmeye çalışıyoruz,ikna etmeye çalışmıyorum artık.Anlamaya çalışıyorum inanın. Küçük adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. İyi yaptığı şeylere, olumlu yanlarına odaklanıp bunları ön plana çıkarıyorum... Sadece okuma konusunda dirense anlayacağım ama uyanınca yüzünü yıkatmak bile o kadar zor ki... Onun bu disiplinsizliği benim rutinlerimi, motivasyonumu da fazlaca etkiliyor.
Pedagogtan görüşme sağlayıp birebir fikir alabilirsiniz; çocuğun mizacı, aranızdaki iletişim türü önemli buna göre bi yol çizebilirsiniz uzmanla.Anlamaya çalışıyorum inanın. Küçük adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. İyi yaptığı şeylere, olumlu yanlarına odaklanıp bunları ön plana çıkarıyorum... Sadece okuma konusunda dirense anlayacağım ama uyanınca yüzünü yıkatmak bile o kadar zor ki... Onun bu disiplinsizliği benim rutinlerimi, motivasyonumu da fazlaca etkiliyor.
önerilerde bulunmadı mı? Alternatif davranış yaklaşım sunmadı mı?Gittim pedagoga. Sınırları zorladığı bir dönemde dedi, özgüveni oldukça yüksek bu biraz bencilliğe doğru kaymaya meyilliymiş... Başka bir pedagoga götürsem iyi olacak