kendine yetebilen bir insan yalnız değildir.yalnızlığın tarifi bana göre de bu değildir.nicelik olarak değil de nitelik olarak yalnızlık vardır.sevdiğiniz sevdiğini zannettğiniz yaşantımızda yer tutmuş değer görmüş insanlar hayatımızdan silindiğinde kendimizi yalnız gibi hissderiz.o yer doldurulur mu diye korkarız.ya hep boş kalırsa.korkularımız başlıyor işte.korkularla beraber başlıyor bu his.her daim güçlü olmak lazım.hayata, yaşanılan her acıya rağmen daha bir sımsıkı sarılmamız lazım.hayata ve sahip olduklarmıza sarıldığımız ve şükrettğimiz zman bu his bizim için sadece nicelik olacaktır.biliriz ki bu duygu geçicidir ve biz tek başımıza da çok kişiyizdir aslında. kendimize yetebiliriz çünkü.
En büyük korkum bu diyebilirim.
Kendine yetebilen, çalışan, üreten ve belli bir çevresi olan ve o çevrede aranılan biriyim.
Ama bu değil işte şimdi elimiz ayağımız tutuyor, bir çok şeyin üstesinden gelebiliyoruz. Ama ya sonra yaşlanınca, birine ihtiyaç duyunca.
Yalnız yaşlanmak ve ölmek en büyük korkum ve korktuğu insanın başına gelirmiş.(
Herhalde sırf bu yüzden huzurevinde yaşayabilirim sadece yalnız ölmemek için.
Allahım ölümünde hayırlısını versin
Yalnız kalmak,yalnız olmak ne güzeldir aslında...
Sessizliğin sesine bayılırım ben..
Ama zor biliyorum,kolay değil.
Ama belki de budur yalnızlığı bu kadar güzel kılan.:asigim:
aman da aman gelir de ayağının tozu ile yorum yaparmış lalem...
sessizliğin sesini dinlemeden konuşmamak gerekiyor değil mi?
Konuşmamak gerekiyor elbet Elfişim...
Haklısın bile dememek gerekiyor..
Ben kalabalığın içinde bile bunu çok yaparım...
İnsanlar konuşur,anlatır,ben kendi dünyamdayken fark etmezler bile beynimdekileri.
İlla fiziksel olarak tek olmak gerekmiyor yalnızlık için. İnsan isterse çok rahat başkalarını hayatından çıkarır onların yanında ama onların ruhu bile duymadan...:lepi:
biliyorum Gülsümcüm..:1hug:
kimse uzun süre yalnız kalmak istemez... ve elbette etrafında yalnızlığı, sesi, sessizliği, kimsesizliği paylaşacak insanların olması dünyalara bedeldir...
benim anlatmak istediğim başkaydı...
yalnızlıktan öte bir şey...
insanlar hep hayatı erteliyor... sanki hayat şu anda anlamlı değilmiş gibi, "birileri" ile hayatın daha anlamlı olacağına inananlarımız var...
oysa dünya koca, çoluk, çocuk, aile. anne, baba etrafında dönmüyor sadece bizim etrafımızda dönüyor..
kendiyle mutlu olmayan bir başkasıyla nasıl olur... ve insan neden kendiyle başbaşa olmaktan korkar da sahte insanlara yer verir hayatında...
yalnızlık korkusuuu, teninin kokusuuu diyip diyip duruyorum başlıktan beridir
dilime dolandı durdu,
söylemeden de edemedim
laliş tarih adını ışıklı harflerle yazacak...
maria antoinette gibi kadınsın vesselamm...zemuszemus
çok tuttum bu sözü...
Anladim....evet bu cok dogru...kendinle mutlu olamayan hic kimse ile mutlu olmaz...yada gecici bir mutluluk olur sadece.
Tabikide hayatimiza anlam katan bir sürü insanlar var...ailemiz esimiz cocuklarimiz dostlarimiz....fakat bu anlamin degerini veren yine bizsiz sensin benim...demekki hayatimin anlamini ben belirliyorum etrafim degil öyle degilmi?
o ne idi akasya şarkı mıydı...
beynin error veriyorda şu an, bir elimden tutun...:sinifsinif:
sen de yoksun çok çok uzun zamandır... sende hoşgeldin...:1hug:
aynen öyle...
ama neden farkında değiliz bunu... neden hayatımızı başkalarının eline bırakıyoruz...
neden bir memnun etme telaşı...
bunun altında yatan gerçek sebebi merak ediyorum...
Belkide kücüklügmüzden beri bizden böyle beklendigi icin!
Düsünsene kücükken basliyor bu beklentiler...yaranmak icin yetistiriliyoruz zaten...
Okulda iyi ol anneni babani memnun et
Yatakta iyi ol esini memnun et
Isinde iyi ol patronunu memnun et...
Kendimiz hayatimizi elimize almak istesekte buna firsat veren yok....yanliz kalmaya kendinle bas basa kalmaya firsatin yok bir kere.
Gülsüm çok yaşa sen...
anne baba çocuk doğar doğmaz başlıyor tasalara, kaygılara hep kendi istediği gibi olsun istiyor evladını...çünkü yalnızlık ihtiyacını karşılamak için yapılıyor çocuk çoğu durumda...
eş desen ömürlük sevgi talep ediliyor birbirinden, emeklilik garantisi gibi bakılıyor en saf durum olan sevgiye...
fazla sesin çıkmasın efendi desinler, ağır ol molla desinler vs..
ve yalnız kalmamak için yaşadığımız şartlanmalar...
aslında hepimiz bi parça korkarız yalnızlıktan...
ben çok korkanlardanım.hatta bana yanlış kararlar verdirecek diye ayrıca bi daha korkarım.
yaşla birlikte doğru orantı seyrediyor bu korku
bilfiil 20 yıl oldu yalnızlığım.bu açıdan bakarsam
hayatı tek başıma yaşadım.
ben yapı gereği istemeyi bilmeyen bi insanım
kimseden bi şey istemeden,beklemeden sil baştan hayat kurdum kendime
bunları anlatıyorum çünkü bu kadar yalnızlıktan korkup bu kadar yalnızlığın gereklerini yerine getirmek bi tezat aslında
senin yukarda saydığın sebepleri düşündüm.birileri için hepsi mümkün
ama benim sebebim daha başka
paylaşamamakdır benim yalnızlıktan anladığım
umudumu,heyecanımı,hayalimi,gücümü,derdimi,sevincimi,neşemi,gülüşümü,gözyaşımı...
ama şair de demiş ki
yalnızlık paylaşılmaz,paylaşılsa yalnızlık olmaz
sanırım en kötü yalnızlık bu
yalnız görünmeyip yalnız olmak
uzaklaşmak mıdır kendinden, gitmek midir kendinden yalnızlık,teklik
aksine yakınlaşmak mıdır ?
kendinden gidersen tek olamazsın derim.. yarımlaşırsın derim
bilakis kendine gelmektir, kendine yaklaşmaktır, "sen" olmaktır yalnızlık,teklik
tek kendin olmaktır..
benim yalnızlığım bu..
daha bir derinleşiyorum o vakit,
dibe çöküyorum..
derinden derinden seyreyliyorum olamayanları,bitemeyenleri..
kendiyle kalmanın, yalnızlığın korkusu da bana kalırsa insanlık hallerinden
olmayanı istemek halidir olsa olsa,
olanı istemeyip,
olmayana uzanmak çabası ..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?