Yaşayınca anladıklarımız

mevlana der ki;



Perîşan kalbime hayat, karışmış aklıma istikâmet ver…

bir iltica


bense, "perisan kalbime hayat karismis, aklima istikamet ver" diye okuyorum:)
 
eskilerin bir sözü vardir hani

"baslar ayak,ayaklar bas oldugu zaman" derler;devaminda neye baglarlar bilmiyorum da; zaten mevzu o degil

tvye bakiyorumda tiksiniyorum,korkuyorum,dehsete düsüyorum

program:beyazshow
konuk: bülent ersoy
 
"Dünyadaki en uzun mesafenin kalp ile beyin arasında olduğunu"

ve halen yol orda
ben burda

çize çize bitmiyor satırların altında ki kırmızı çizgi...
 
Sessizce cekilmek ögle vakti,sevginin vecdini duymak,aksamın cöküsüyle de,eve huzurla dönmek. Ve uyumak,kalbinde sevgiliye bir dua,ve dudaklarında bir sükür sarkısıyla.

İcimdeki yasamın sesi, senin icindeki yasamın kulagına ulasamaz!!

evet, iste bunun icin yalnizim!

modern cagin en büyük hediyesi yiginlar icinde hala yalnizlik hissetmek

* ic ses -hee hissetmek mi???? komik olma ne hissetmesi düpedüz yalnizsinnn bunun hissetmesi mi olur :)
 
"Beni kötü yetistirdiler.Annem de, babam da bana gerekli egitimi vermediler.Yasamak icin demek istiyorum.Bana yasamasini ögretmediler.Daha dogrusu, bana herseyin ögrenilerek yasanacagini ögrettiler..Yasanirken ögrenilicegini ögretmediler.Bende kolayca razi oldum bana ögretilen bu yanlislara.."
tutunamayanlardan bir alinti
selimin gunlugunden


ögrenerek mi yasanir?
yasayarak mi ögrenilir?

dogruyu biliyoruz belki, ama hangisini uyguluyor,uygulatiyoruz?
 
evliliğin erkekler için bulunmaz nimet oluğunu, kadınlar içinse sürekli artan ev işleri oluğunu anlamış bulunuyorum:KK1:
 
Ana karıncayla baba karınca, yavru karıncalan çevrelerine toplamışlar, onlara karıncalık dersi veriyorlardı. Baba karınca, dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta karınca olmaya çalışın! Hiçbir zaman karıncalıktan ayrılmayın.
Yavrular,
- Nasıl karınca olalım? Karıncalığın yolları nelerdir?.. diye sordular.
Baba karınca,
- Kendinize bizi örnek alın, dedi. Biz ne yapıyorsak, sizler de onu yapın!
Yavru karıncalar, baba karıncayla ana karıncaya baktılar. Onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Yazdan yiyeceklerini toplayıp toprak altına yığdılar. Kışın uyudular. Zamanı gelince yumurtladılar.
Baba karıncayla ana karınca, çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba karınca onlara,
- Yavrularım! dedi. Ben artık ölüyorum. Hepinizden memnunum. Hepiniz karınca oldunuz. Hiçbiriniz karıncalıktan ayrılmadınız. Hakkım helal olsun. Allah sizden razı olsun.




* * *

Baba balıkla ana balık, yavru balıkları çevrelerine toplamışlar, onlara balıklık dersi veriyorlardı. Baba balık, dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta balık olmaya çalışın! Hiçbir zaman balıklıktan ayrılmayın.
Yavrular,
- Nasıl balık olalım? Balık olmanın yollan nelerdir?.. diye sordular.
Baba balık,
- Bizi örnek alın, dedi. Anneniz ve ben nasıl yapıyorsak siz de öyle yapın!
Yavru balıklar, ana balıkla baba balığa baktılar, onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Denizde yüzdüler. Kendilerinden küçükleri yuttular, kendilerinden büyüklere yutuldular. Yumurtalar yapıp ürediler.
Baba balıkla ana balık çocuklarını çevrelerine topladılar. Baba balık onlara,
- Yavrularım! dedi. Artık siz yetiştiniz. Biz de rahat rahat ölebiliriz! Hepinizden memnunum. Hepiniz balık oldunuz. Hiçbiriniz balıklıktan ayrılmadınız. Emeklerimiz boşa gitmedi. Hakkım helal olsun. Allah sizden razı olsun.
Yavru balıklar,
- Biz çok bişey yapmadık, dediler, siz ne yaptınızsa biz de öyle yaptık...


* * *

Baba ördekle ana ördek, yavru ördekleri çevrelerine toplamışlar, onlara ördeklik dersi veriyorlardı. Baba ördek dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta ördek olmaya çalışın. Hiçbir zaman ördeklikten ayrılmayın.
Yavrular,
- Ne yapalım da ördek olalım? Ördek olmanın yolları nelerdir?.. diye sordular.
Baba ördek,
- Çok kolay, dedi. Bizi örnek alın. Anneniz ve ben ne yapıyorsak, siz de öyle yapın!
Yavru ördekler, ana ördekle baba ördeğe baktılar. Onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Vak vak diye sesler çıkardılar. Suda yüzdüler, karada yürüdüler. Çiftleştiler. Yumurtladılar, kuluçkaya yattılar, yavru çıkardılar.
Baba ördekle ana ördek çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba ördek onlara,
- Yavrularım! dedi. Artık siz yetiştiniz. Hepiniz iyi birer ördek oldunuz. Hiçbiriniz ördeklikten ayrılmadınız. Emeklerimiz boşa gitmedi. Hakkımız helal olsun. Allah sizden razı olsun.
Yavru ördekler,
- Biz bişey yapmadık ki, dediler. Size 'baktık, siz ne yapıyorsanız, biz de onu yaptık...


* * *

Baba köpekle ana köpek, yavru köpekleri çevrelerine toplamışlar, onlara köpeklik dersi veriyorlardı. Baba köpek, dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta köpek olmaya çalışın. Hiçbir zaman köpeklikten ayrılmayın. Yavrular:
- Ne yapalım da köpek olalım? Köpek olmanın yolları nelerdir?.. diye sordular.
Baba köpek,
- Çok kolay, dedi. Bizi örnek alın. Anneniz ve ben ne yapıyorsak, siz de onu yapın!
Yavru köpekler, baba köpekle ana köpeğe baktılar. Onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Havladılar. Bekçilik ettiler. Sadık oldular. Çiftleştiler ve yavruladılar.
Baba köpekle ana köpek, çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba köpek onlara,
- Yavrularım, dedi. Siz artık yetiştiniz. Hepiniz iyi birer köpek oldunuz. Biz de ölüyoruz. Hepinizden memnunuz. Hiçbir zaman köpeklikten ayrılmadınız. Emeklerimiz boşa gitmedi. Hakkımız helal olsun. Allah sizden razı olsun.


* * *

Sığır, manda, hamsi, balina, deve, fil, yılan, koyun, yeryüzünde ne kadar baba hayvan ve ana hayvan varsa, yavrularına kendileri gibi olmaları, bunun için de kendileri ne yapıyorlarsa öyle yapmalarını söylediler.
Yavru hayvanlar da baba hayvanla ana hayvana bakıp onların yolundan gittiler, sonunda iyi birer hayvan oldular. Baba hayvanla ana hayvan da ölürken, yavrularına memnunluklarını söylediler, haklarını helal ettiler.


* * *

Baba insanla ana insan, çocuklarını çevrelerine toplamışlar, onlara insanlık dersi veriyorlardı. Baba insan, dersinin sonunu şöyle bitirdi:
- Yavrularım! Hayatta insan olmaya çalışın, hiçbir zaman insanlıktan ayrılmayın. Çocuklar,
- Ne yapalım da insan olalım? İnsanlığın, insan olmanın yollan nelerdir?.. diye sordular.
Baba insan,
- Çok kolay, dedi. Kendinize bizi örnek alın. Anneniz ve ben ne yapıyorsak, siz de öyle yapın!
Çocuklar, baba insanla ana insana baktılar, onlar ne yapıyorlarsa öyle yaptılar. Hepsi de tıpkı tıpkısına babalarına benzediler.

Baba insanla ana insan çocuklarını yine çevrelerine topladılar. Baba insan onlara, - Yazıklar olsun! diye bağırdı. Hiçbiriniz bizim istediğimiz gibi yetişmediniz. Hiçbiriniz insan olmadınız. Hepiniz de insanlıktan uzaksınız. İnsanlıktan ayrıldınız. Artık ölüyoruz. Yazık oldu emeklerimize, boşa gitti. Bütün hakkımız haram olsun, Allah hepinizi kahretsin.
Çocuklar şaşırdılar,

- Peki ama, bize neden beddua ediyorsunuz? dediler. Biz yanlış bişey mi yaptık yoksa... Size baktık, sizi örnek aldık. Siz ne yaptınızsa, biz de onu yaptık...
 
Televizyon izlemedigim icin yasanan acilardan bu sabah,haberim oldu
Bazen,kopuyorum hayattan:/

Minik minik insanlar olmus..kimi babasiz kalmis,kimi kocasiz,asksiz yarsiz
Goz yaslarim yakarislarim ulasirmi onlara bilmiyorum
Ama lanetim ulassin istiyorum; hem o lanetli igrenc tiksinc o insanlara ve benim,gozumde onlardan hic farki olmayan
Suanda bodrumda orda burda hayvan gibi eglenen sex alkol uyusturucu zevki keyfi sadece hayvani zevklerde arayan zavallilar,,,bukadar duyarsiz umarsiz oldugunuz icin sizede lanet olsun

Sabah tv yi actigimda haber programlarinda bunlari soyledi dakikalar sonra magazin,programi baslasi ve ...
Offf azicik denge
Kanallar herseye herkese elestiri getiriyor ama hic kendi yayin,ahlaklarini tartismiyorlar
 
nsanoğlu tarihinin hiçbir döneminde kendine karşı hiç bu kadar zalim olmadı, engizisyon zamanları dâhil...

Şu başlıklara ve spotlara bir göz atar mısınız?

"1. Almanya'da Neo-Naziler tarafından öldürülen Türkler için ülke gündemine damgasını vuran bir devlet töreni düzenlendi.

2. Yönetim karşıtı gösterilerin sürdüğü Suriye'de bugün 55 kişinin öldüğü bildirildi. Ölenlerden 10'unun ise çocuk olduğu belirtildi.


3. Rusya'da Partisinin düzenlediği mitingte Liberal Demokrat Parti lideri Vladimir Jirinovski, 'Artik zaman daraldı. Bu yılın Nisan-Temmuz ayları arasında güney sınırlarımızda savaş başlayacak. Çok yakında Suriye ve ardından ise İran işgal edilecek. Bugün Tahran, İsfahan sokaklarında dolaşan gençler şunu bilmeliler ki Haziran ayında hepsi öldürülecek. Azerbaycan ise Karabağ için Ermenistan'a saldıracak. Türk ordusu da Güney Kafkaslara girecek' iddiasında bulundu.

4. Irak, adeta 2003'teki Amerikan işgali sonrası günlerine döndü. Ülkenin birçok şehrinde bomba yüklü araçlar ve yola yerleştirilen bombalarla düzenlenen saldırılarda en az 67 kişi hayatını kaybetti./Bağdat'ta 32 kişinin öldüğü ve yaklaşık 100 kişinin yaralandığı belirtildi./Kerkük'te saldırıda 2 kişi ölürken, 12 kişi de yaralandı./Tikrit şehrinde saldırılarda 5 kişi öldü, 11 kişi yaralandı./Biji şehrinde 1 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi yaralandı. Öldürme ve yaralama olayları bu minval üzere sürüp gidiyor.

5. Suriye güvenlik güçlerinin Humus'a yönelik bombardımanında aralarında İngiliz Sunday Times gazetesinden Marie Colvin ve Fransız foto muhabiri Remi Ochlik'in de olduğu çok sayıda kişinin ölmesine tepkiler sürüyor." Yukarıdaki alıntılar yalnızca Yeni Şafak'ın 24.02.2012 tarihli nüshasından gelişigüzel seçtiklerim.

Albert Camus: "Yaşadığımız dünya öldürmenin haklı sayıldığı bir dünyadır." diyordu 1940'larda Aynı yazının sonlarına doğru da şu cümleleri kuruyordu: "Gelecek yıllardaki savaş ütopya güçleri ile gerçek güçleri arasında değil, gerçeği kendine mal etmek isteyen değişik ütopyalar arasında olacak ve insanın yapabileceği de bu ütopyalardan en zararsızını seçmekten başka bir şey olmayacak. Ben şuna inanıyorum ki, her şeyi kurtaracağımızı ummak akıl işi olmaktan çıktı."

Düşünürün umutsuz mu, yoksa gerçekçi mi olduğuna karar vermekte zorlanıyorum doğrusu. Öldürmenin gündelik hayatımızın olağanları arasında yer aldığı süreçte, bu zalim katliam, aslında bir ütopya veya bir fikir uğruna bile işlenmiyor. Dolayımsız bir çıkar ilişkisi uğruna dünyanın her yerinde, her an yüzlerce insan acımasızca katlediliyor. Ve bizler bu olaya seyirci kalmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Bütün o demokrasi söyleminin, insan hakları söyleminin, insan hayatına saygı lakırdılarının içi boş iddialardan başka gerçeklikte tekabül ettiği nesnel bir olgunun bulunmadığı, her bomba atılışında, her kurşun sekişinde yüzümüze, yüreğimize bir şamar gibi inip duruyor.

Soğuk savaş döneminde, kırımların hiç olmazsa bir fikir uğruna ifa edildiğini düşünerek teselli bulmak mümkündü. Bu gün insanların elinden o teselli de alınmış bulunuyor. İnsanların birbirlerini kirli çıkarları uğruna öldürdüğünü görmek iyice kahredici, yürek yaralayıcı oluyor.

rasim özdenören
 
[video]http://m.youtube.com/watch?v=qxo210IGZb8[/video]


Oyoyoy yalan dunya giderdi buraya. Lakin nasil soylemis,,hisssediyorsun yasadigi kederi,,hasreti...
Buram buram ozlem
 
Gösterdigim tolaranslardan olgunlastigimi ve bundanda yaslandigimi dusunuyorum..hos sadece yasimiz ilerledigindemi olgunlasiriz? Genc olgun olamaz mi? Pekäla olur:)

Eskiden kati kurallarim vardi pop soyleyenlere pic gözüyle bakardim:) o zaman agzimda böyle bozuktu:) simdi biraz daha kibarim:)
Hatta ilk foruma girdigimde biyografilerde gördügüm kisilere bile sinirlenmistim " lan kimki bunlar da biyografisi yaziliyor" bile demistim
Simdi öyle dusunmuyorum,,eski bi metalci olarak bi dj i bile begenebiliyorum ..calismislar basarmislar guzel is cikarmislar ortaya diyorum :) vay be nerden nereye

Bunu demek benim icin buyuk bunu okuycak kimseler icin pirt bisey olsada .... böyle:)
 
hakikat sandıklarımın bir yanılsama, doğru sandıklarımın yalan olduğunu anladım. hayatın kontrol edilemeyeceğini bir de... ne kadar doğru olsan da, birşeyleri usulüne uygun yapsan da bir rüzgar gelir ve sahip olduğunu sandığın ne varsa bir çırpıda savururmuş senden en uzak noktalara... bildiğim ne varsa yanlışmış diyebildim mesela uzun yıllarından ardından, uzun yıllar tutunduklarımın sonrasında belki şimdi yazdıklarımın da üzerinden zaman geçince birer yanılsama olduğunu anlayacağım, belki sahip olduğumuz tek bir doğru bile olmayacak bu hayatta belki sadece yanılsamalarla dolu bir dünyadayız, bizim inancımız ve güvenimiz doğrultusunda da hayal kırıklıklarımız daha yıkıcı oluyor sadece.

kesin yargıların hayatın hiç hoşuna gitmediğini keşfettim bir de kısa mı uzun mu ancak karşı tarafın algısına bağlı olabileceği ömrümde; "bunu yapmam" dediğin ne varsa yaparsın, kıyasıya eleştirdiğin her fikrin bir süre sonra savunucusu olursun, kendini korumaya çalışsan da yıllar yılı kalın duvarlar ardında ve kimse sızamaz içeri desen de birileri o duvarları zorlar ve sana ait ne varsa yıkıp gider acımasızca, ne yalnız kalmana izin verirler ne birlik olmana bir başkasıyla...

anladıklarım arasında bana en ağır geleni klişeleşmiş gelen ve en ufak bir doğruluk payı bulunmadığına üzerine yeminler edebileceğim sözlerin bizzat yaşamımda doğrulanmış olması. "acıma acınacak hale gelirsin" dediklerinde insanların vicdansızlığı karşısında şok geçirirdim, nasıl derdim bir insan bu kadar acımasız olabilir... tecrübeymiş... çok seversen yitirirsin derlerdi sevgi derdim en katıksız duygu nasıl strateji uygulanır nasıl sevgiden yaralanır bir insan... yaralanırmış...

acı çekmemek için mücadele etsen de elbet o bir gün seni bulurmuş bir de son olarak... ondan kaçış yokmuş...

pia hayat bana pek güzel şeyler anlatmamış sanki:) çok güzel konu bu arada...
 
hoşbuldum pia, oysa filmler, müzikler falan ne güzeldi kendi dünyam:) demek ki yaşamak böyle birşeymiş. öğreniyoruz düşe kalka...
 
X