Beş adet insan yemek ve sofra hünerlerini diğerlerinin gözüne sokmak üzere toplanır. Her akşam bir tanesi, evinde diğerlerini ağırlar ve olaylar gelişir. Şimdi bu basit yapı, malzeme Türkler olunca bir nevi macera adası, Sinekleri Tanrısı filan kıvamı alıyor. Bir kere yarışmacılarımızın hepsi hassas mı hassas. Yağı azıcık fazla kaçmış pilavdan bir kaşık aldılar mı gelsin dayanılmaz mide ağrıları gitsin lavaboya koşturmacalar. Yok puding haddinden fazla katı olmuş, yok domates eti boğmuş derken. Sanırsın yıllardır bir kafeste aç tutulmuşlar da sonra bu sofraya salınmışlar gibi; "Aç kaldım, açlıktan ölüyorum, tansiyonum düştü, şekerim fırladı". Daimi bir ölüm tehlikesi yani, bu hassas mideler için.
Ruhlar da aynı derece hassas tabii. Tatlı ekstra bir tabakla servis edilmedi mi, salata servis kaşıksız geldi mi, bardaklar tabakları tutmadı mı tarz olarak, mum mu eksik masada. Başlıyor herkes somurtmaya "Hayatım boyunca mumsuz bir akşam yemeği yemedim".
Anladığım kadarıyla biz Türkiye vatandaşları süregelen milatlarla yaşıyoruz. "Hayatımda ilk kez asitli bir şey içiyorum", "Hayatımda ilk kez servis kaşıksız bir masaya oturdum", "Hayatımda ilk kez böyle bir şey gördüm". Eğri oturup doğru konuşalım; mevzubahis şey mor bir tavşanın pipo içerek ağaçta oturması değil. Bu derece travmatik değil. Ayrıca biz memleket olarak şıp dedi değişimlere açığız, maruzuz daima. Hayatımızda yok yok yani, milat adına. Belki de bu yüzden, sanıyoruz inanıyoruz ki süreklilik arz eden, gelenek ve rutinlerinden milim şaşmaz kişileriz.
Bir de herkeste öyle bir havalar tafralar, sanırsın Orleans dükünün baştan ikinci çocuğu numaralar ki.
Bir yarışmacı panik içinde, kendisine sunulan salatayı kokluyor mesela. Kaşlar dehşetle havaya fırlamış "Çocuklar bu salata kebap salonlarındaki gibi kokuyor".
Buradan çıkarmamız gereken, yarışmacımızın ömrü hayatında kebap salonunda salata yemediği, ancak uzak ülkelerde vuku bulan tuhaf bir olay olarak bundan haberdar olduğu (ki aynı yarışmacımız tabakların pisliği üzerine "Tıpkı X halkı gibi" benzetmesini de yaptı, onu da yaptı). Yine eğri oturup doğru konuşalım; hiçbir yarışmacımızın evi Buckingham malikanesi değil. Yolu kebap salonundan geçmemiş birinin on bin YTL için yırtış didin olmasının tuhaflığı diğer yandan. Mesela paketleseler bu programı da İsveç'te gösterseler İsveçliler yiyebilir bu numaraları da. Bize de lo lo lo oluyor kandırılmaya dayanamayan bu insan.
"ALINTI"
Bu programin 15-20 dk lik kismini internetten izleyebildim ve yarismacilarin tavirlarini cok cok abartili buldum.Yorum hosuma gitti paylasmak istedim a.s