Blog

  • Kahve uyku kaçırır mı?

    Kahve uyku kaçırır mı?

    Birçok insan, gece geç saatte kahve içmenin uyku kaçıracağından bahseder. Çoğu zaman uykumuzu kaçırmak adına bilerek kahve içtiğimiz çoktur. Fakat nedeni konusunda çoğunlukla kimse bir bilgiye sahip değildir. Peki kahve gerçekten uykuyu kaçırır mı ya da kahve neden uyku kaçırır? İşte cevabı

    VÜCUT SAATİNİ 40 DAKİKA YAVAŞLATIYOR

    Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre kahve sadece uyku kaçırmıyor. Kahvenin uyarıcı özelliği olduğu gibi vücut saatini de değiştirdiği ortaya çıktı. Yapılan deneyler boyunca bilim insanları akşam verilen belli dozdaki kafeinin vücut saatini 40 dakika yavaşlattığını ortaya koydu.Yani yatağa gitmeden önce içilen kahve, uyku hormonunun üretimini geciktiriyor.

    UYARICI ETKİSİNDEN DOLAYI UYKUNUZ KAÇABİLİR

    Kahve, içen kişiye zindelik verir, günlük rutininde daha hızlı olmasını ve enerjisini arttırmaya yardımcı olur. Geç saatte kahve içmenin uyku kaçırdığı ve eğer düzgün bir uyku uyumak istiyorsanız içmemeniz gerektiği tavsiyesi gerçekten doğru bir tavsiyedir. Kahvenin içerisinde bulunan kafeinin uyarıcı, canlandırıcı etkisinden dolayı, uykunuz kaçabilir.

  • 2 haftada 10 kilo verdiren diyet

    2 haftada 10 kilo verdiren diyet

    2 haftada 10 kilo verdiren diyet sizlerle… Hızlı ve sağlıklı kilo vermek isteyenler için mükemmel bir diyet olan haşlanmış yumurta diyetinin işe yaramasını istiyorsanız bazı kurallara bağlı kalmanız gerekiyor. İşte o kurallar:

    -Fast food’u hayatınızdan çıkarın
    -Şekerli içecekler ve alkolü bırakın
    -Tuz ve şeker alımınızı sınırlandırın

    2 haftada 10 kilo verdiren diyet

    1. Hafta

    Pazartesi

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: 2 dilim tatlı patates ile 2 elma
    Akşam yemeği: Büyük bir tabak salata ile tavuk

    Salı

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Yeşil sebzeler ile tavuk salatası
    Akşam yemeği: Salata, 1 portakal ve 2 haşlanmış yumurta

    Çarşamba

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Biraz az yağlı peynir, 1 domates ve 1 dilim tatlı patates
    Akşam yemeği: Salata ve tavuk

    Perşembe

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Meyve
    Akşam yemeği: Salata ve buharda pişmiş tavuk

    Cuma

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Haşlanmış sebze ve 2 yumurta
    Akşam yemeği: Salata ve balık ızgara

    Cumartesi

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Meyve
    Akşam yemeği: Tavuk ve buharda pişmiş sebze

    Pazar

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Domates salatası, buharda pişmiş sebze ve tavuk
    Akşam yemeği: Buharda pişmiş sebze

    2 haftada 10 kilo verdiren diyet
    2 haftada 10 kilo verdiren diyet

    2. Hafta

    Pazartesi

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Salata ve tavuk
    Akşam yemeği: 1 portakal, salata ve 2 yumurta

    Salı

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: 2 yumurta ile buharda pişmiş sebze
    Akşam yemeği: Salata ile balık ızgara

    Çarşamba

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Salata ile tavuk
    Akşam yemeği: 1 portakal, sebze salatası ve 2 yumurta

    Perşembe

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Buharda pişmiş sebze, az yağlı peynir ve 2 yumurta
    Akşam yemeği: Salata ile tavuk

    Cuma

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Sardalya salatası
    Akşam yemeği: Salata ile 2 yumurta

    Cumartesi

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Salata ile tavuk
    Akşam yemeği: Meyve

    Pazar

    Kahvaltı: 2 haşlanmış yumurta ile 1 dilim mandalina, portakal ya da greyfurt
    Öğle yemeği: Buharda pişmiş sebze ile tavuk
    Akşam yemeği: Öğle yemeğinin aynısı

    Bu diyeti ve herhangi bir diyeti denemeden önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız! 

    Kaynak: posta.com.tr

  • Erkeklerin klasik pazar sabahı yalanları

    Erkeklerin klasik pazar sabahı yalanları

    Erkek dünyası ile kadın dünyası birbirinden çok farklıdır. Kadınlar bir cumartesi gecesi çıktığı erkekle birlikte olduktan sonra genellikle görüşmeye devam edeceğini, hatta bunun bir ilişkiye döneceğini umar (istisnalar elbette vardır).

    Erkek içinse durum bambaşkadır. Güzel bir gece geçirmiştir. Aklında ilişki falan yoktur, her şey burada kalmalıdır. Ama bunu bu şekilde anlatması, kadının kendisini değersiz hissetmesine yol açacaktır.

    İşin aslı, ekekler bu durumda çeşitli yalanlara başvurur. Peki nedir o yalanlar?

    BEN SENİ ARARIM

    “Yeniden görüşecek miyiz?” sorusuna verilen en klasik cevaptır. Hatta şöyle devam edebilir: “Tabii ben de seni görmek isterim ama bu aralar çok yoğunum. Müsait olduğumda ben seni mutlaka ararım…” Elbette aramayacaktır.

    AŞKA İNANMIYORUM

    Gece birlikte olduğu kadının ertesi gün bunu ilişkiye taşımasını önlemek için söylenen en büyük yalanlardan biridir. Sabah kalkar kalkmaz “Aşk hakkında ne düşünüyorsun?” diye sorar, kadının vereceği cevap ne olursa olsun kendisi “Aşka inanmıyorum” diyerek noktayı koyar. Aslında şunu söylemektedir: “Denk gelirsek yine birlikte olalım ama aşk meşk diyerek beni kendinden soğutma…”

    KİMSEYE GÜVENMİYORUM

    Bir önceki ilişkisinde aldatıldığını anlatacak, annesi dışında hiçbir kadına güvenmediğini söyleyecektir. Evet aldatılmış olabilir ama erkek dünyasında işler öyle yürümüyor. Kadınlar aldatıldıktan sonra bir başkasına güvenmek konusuda zorluk çekiyor. Ama erkeğin ilişkiye başlaması için ‘güven’ önemli bir kriter değil. Çünkü erkekler bir kadında ‘güven’ olgusunu aramıyor.

    BEN İLİŞKİ YÜRÜTEMİYORUM

    Bu da “Çok denedim ama olmadı” erkeklerinin söylemidir. Doğrudur, bir ilişki yürütemiyordur çünkü bir ilişki yürütmek için çaba göstermek istemiyordur. Gösterse, ilişkinin kralını yaşayacaktır kuşkusuz.

    SEN ÇOK DÜZGÜN BİRİSİN

    Yalanın önde gideni… Bir gece önce sizi tavlamak için türlü şebeklik yapan o erkek gitmiş, yerine güya sizi sizden daha fazla düşünen ve aslında “Ben sana layık değilim” demeye çalışan bir erkek gelmiştir. “Sen çok düzgün birisin” diyerek “Ben senin istediğin özelliklere sahip biri değilim” demeye getirmektedir. Halbuki sahiptir de, bunu sizinle paylaşmak istememektedir.

    KAFAM ÇOK KARIŞIK

    Klasiğin de klasiği bir yalan. “Bu aralar hiç kimseye yoğunlaşamıyorum. Kafam çok karışık. Bir ilişkim olsun mu olmasın mı, onu bile bilmiyorum. İyisi mi sen benden bir şey bekleme…” diye devam edecektir. Aslında kafası çok nettir. O, her gece başka bir kadınla hayatını geçirmeye devam edecektir.

    ZAMANA BIRAKALIM

    “Tamam bir gece birlikte olduk da bunu çok abartma” demenin başka bir yolu. Zamanla sadece elma olgunlaşır ilişki değil. “Zamana bırakıl” diyen erkek için o zaman hiç gelmez. Bu söze inanıp bekleyen kadın da zamanını boş yere harcamış olur.

  • Düğün gününe dermatokozmetik hazırlık

    Düğün gününe dermatokozmetik hazırlık

    Düğün Gününe Dermatokozmetik Hazırlık …

    Evlilik günü Çiftlerin herkesten daha güzel görünmek istedikleri şölendir. Bu kutsal güne gelin ve damat, her yönüyle incelikli ve iddialı hazırlanmaya çalışır.

    Özellikle gelin adaylarının düğün gecesi daha parlak, daha canlı ve daha güzel bir cilde kavuşması, yüz hatlarının belirginleşmesi ve damat adaylarının da dinlenmiş ve orantılı bir yüz şekline sahip olabilmesi için çeşitli bakım ve uygulamalar yapılabilir.

    Düğün öncesi kliniğimize başvuran gelin ve damat adaylarının ilk önce şikayetlerini dinliyor ve detaylı muayene sonrası ,mutlu günlerinde daha güzel ve yakışıklı görünebilmeleri için birlikte en iyi ve doğru şekilde bir plan hazırlıyoruz.

    Düğün tarihinden yaklaşık 2-4 hafta önce kliniğimize başvurmaları önerilen adaylara uygulanan yöntemler genellikle acısız olup kısa süreli kızarıklık veya çok hafif şişliklere neden olabilir. Bu doğal süreci veya istenmeyen etkileri önlemek ve gidermek amacıyla düğünden 2-4 hafta önce işlemleri gerçekleştirmeleri önerilir.

    Yüz , Boyun ve Dekolte için PRP…

    Her kadın hayali olan gelinlikte daha hoş ve güzel görünmek içi kendi kanından ayrıştırılan trombositlerden ve büyüme faktörlerinden zengin PRP uygulamalarını tercih edebilir. Düğünden önce 6 haftalık bir süreçte ,Yüz ,boyun, dekolte ve ellere uygulanan PRP uygulama seanslarıyla deride hücre sayısı artıyor ,kollagen ve elastin gibi yapı taşlarının sentezi güçlendirerek bu alanlarda dolgunluk , parlaklık , canlılık ve tazelik ortaya çıkarılır. Ciltte gözenekler küçülüp,nem tutma kabliyeti ve elastikiyet artıyor, yenilenmeden dolayı lekelenmeler azalıp cilt kalitesi artıyor.

    Botoks düğünden 3-4 hafta önce yaptırılmalı

    Botoks uygulamasının sadece orta yaşın kullanabileceği ve kadınlara mahsus bir ayrıcalık olduğunu düşünenler yanılıyor çünkü gençlerin yüzündeki ince çizgileri”botoks” uygulamaları ile çözümlenebilir.Hem gelin hem de damatta doğru dozlarda uygulanacak botoks ile yüz, ferah ve aydınlık bir ifade kazanacak. Uygulamanın, düğünden yaklaşık 3-4 hafta önce planlanarak yapılması gerekiyor.

    Terlemek artık kontrol altında

    Düğünde gelin ve damadı çileden çıkaran aşırı terlemeye de düğün öncesinde çözüm getirilebilir .Törenden 15 gün önce koltuk altı , avuçlar veya saçlı deriye uygulanacak Botoks ile inanılmaz bir konfor yakalamanız mümkün olacaktır.

    Dolguyla büyüleyin

    yüzde hacim kazanılması gereken yetersiz boyutta yanak ve elmacıklara , küçük çenelere Hyalurunik asit içeren dolgu yapılabilir, böylece kusurlar giderilir ve yüzün daha çekici görünmesi sağlanabilir.Göz altı morluklar ve çöküntüleri çok iyi duruma getirmek için yapılan ışık dolgusuyla gözaltına kapatıcı bile sürmeden çok iyi görünecek . İnce ve küçük ve kuru görünen dudaklar dolgularıyla daha diri , belirgin ve çekici olacaktır.

    Dolgu enjeksiyonları burun görüntüsünü sevmeyen veya cerrahiden çekinen gein ve damat adayları için de pratik bir çözüm sağlar . Burun dolgusuyla kemerli burun düzleştirilebilir, burun ucu hafifçe kaldırılabilir.

    Saçlarınızı canlandırın

    Kliniğimizde gür, parlayan ve sağlıklı saçlar için mezoterapi ve PRP gibi farklı tedavi seçenekleri sunuyoruz. Saç mezoterapisinde, 2-4 mm derialtında bulunan saç soğanlarının daha sağlıklı olması için gereken vitaminler,mineraller, amino asitler ve kan dolaşımını iyileştiren koktailler hazırlanıp çok ince iğnelerle saçlı deriye uygulanır. 2-3 aylık bir süreçte seans bu işlem neticesinde saçların beslenmesi ve güçlenmesi sağlanıp gelin ve damat adayları daha parlak,canlı ve gür saçlara sahip olacaklar.

    Saç ekimi planlayan damat adylarında bunu en erken zamanda düğünden ortalama 6 ay önce yaptırmış olmaları idealdir.

    Lazer epilasyonu unutmayın !

    Kliniğimizde Düğünden hemen önce ya da aylar öncesinden başlanabilecek olan lazer epilasyon ile Yüz, koltuk altı, genital bölge, bacaklar , kollar veya vücudun herhangi bir yerinde kalıcı bir şekilde istenmeyen kıllar yok edilebilir. Bunun için kliniğimize başvuran kişiye özel lazer epilasyon planlaması yapılır. Damat adayları ve erkekler de koltuk altı, yanak, kulak çevresi, elmacık ve boyun bölgelerindeki tüylerinden kurtulabilmek için bu yöntemi kullanıyorlar.

    Medikal bakıma başlayın…

    25 yaş üstü gelinlerin Yaşlanan cilt ve cilt altı dokusunu daha canlı, gergin, doğal ve parlak göstermek için derinin su tutma kabliyetini arttıran , hücrelerin yenilenme büyüme kapasitesini çoğaltan ve deride oksijen oranını arttıran hiyalurunik asit ,aminoasitler , antioksidan , vitamin ve mineraller içeren koktailler hazırlanır ve deri altına enjekte edilir. Ortalama 45 dakika süren işlem sonrası ciltteki lekeler, büyümüş gözenekler, yağlanma düzensizliği, sarkmalar tedavi edilebilir. Medikal cilt bakımlarda mevsime göre uygulanan kimyasal peelingler ile cilt üzerindeki ölü tabakanın kalınlığı azaltılıp deriye parlaklık ve canlılık kazandırılır .

    Gençlik İpiyle Çekilen Güzellik …

    Daha çok hafif sarkmaları olan kişilerde tercih edilen iple yüz gerdirme yöntemi yüz ve boyunda sarkmaları olan hastaya düğünden 2-4 ay önce lokal anestezi altında ve yaklaşık 45 dakikada uygulanabilir.İşlemin tam olarak etkisini gösterebilmesi için düğün tarihinden 2-3 ay önce uygulamanın yapılması gerekiyor. Bu uygulamada cilt altına yerleştirilen insan dokusuna uyumlu olan polilaktik asit içerikli İplerle yüz germe hızlı bir toparlanma etkisi gösteriyor. Özellikle Örümcek Ağı estetiği, yağ enjeksiyonlarıyla kombine edilerek, belirgin bir kontür hattı oluşturmamıza yardımcı oluyor. Gençlik ipiyle hacim kaybı ve cilt sarkması etkilerini gidermek için kanıtlanmış yeni bir tedavi yöntemidir. Özellikle, orta ve alt yüz problemlerinde kullanılan en iyi yöntemdir. Diğer PDO iple ve/veya Botox, dolgu gibi uygulamalarla kombine edilebilir. Kullanılan Botox ve dolgu yapılma sıklığının ve dozlarının azalmasını sağlar. Gençlik İpi yanak bölgesi, burun kenarı çizgilerinde ve kaş kaldırmada çeşitli tekniklerle kolayca ve kesi olmadan uygulanabilir.

    Kalıcı Makyaj Konforu !

    Mikropigmentasyon olarak adlandırılan kalıcı makyaj, ince uçlu başlıklarla cilt , kaş ve göz rengine uygun olarak ,ihtiyaç duyulan bölgeye boyaların cilt altına yerleştirilme sanatıdır. Kalıcı makyaj, makyaj tazeleme gibi bakımlara sık sık ihtiyaç duyan kadınlara büyük konfor sağlayarak çok tercih edilen bir uygulama haline gelmiştir. Kalıcı makyaj, cilt yüzeyindeki travma, yanıklar ve ameliyat sonrası oluşan izlerde kamuflaj amacıyla da kullanıldığı gibi mastektomi yapanlarda göğüs ucu çizim için de kullanılır.

    Son zamanlarda yaygınlaşan ve neredeyse kadınların gözdesi haline gelen en son tekniklerden biri olan Kıl tekniği ile tamamen doğal kıl efekti verilerek yapıldığı için kalıcı makyaj sizi çok daha doğal bir görüntüye kavuşturur.

    2-3 ay düğünden önce yapılması planlanan ve kalıcılık süresi 2-3 yıl olan kalıcı makyaj uygulamasıyla gelinler daha çekici kaşlar, göz kapakları ve dudaklara sahip olacaklar.

    Uzm. Dr. Armin MÜŞTAK

  • Çocuklarda her kaşıntı alerji midir?

    Çocuklarda her kaşıntı alerji midir?

    Çocuklarda her kaşıntı alerji midir? Pek çok anne “ne şikayetiniz var ?” sorusuna “çocuğun alerjisi var” cevabını vermektedir. Ancak derideki kaşıntılı durumların hepsi alerjik değildir. Annede, babada veya her ikisinde alerjik bir hastalık olması, sarı veya kızıl saç rengi, mavi-yeşil göz rengi, beyaz tenli olmak alerjik durumlara yatkınlık oluşturur. Alerjik bir deri hastalığının tanısı lezyonların yerleşim yeri ve tekrarlayıcı vasıfta olması ile konulmaktadır. Çocukluk çağı alerjik deri hastalıklarının en önemlisi “atopik dermatit”’tir. Atopik dermatit bebeklik döneminde özellikle yaşamın ilk iki ayından sonra yanaklarda kızarıklık ve sulantılı döküntüler olarak başlar ve bir yaşa kadar yılda en az üç kez tekrar eder. Çocukluk çağında ise deri döküntüleri kolların dış kısmı ve bacakların ön yüzüne yerleşmektedir. Erken büyüme döneminde ise kolların iç kısmında ve bacak arka yüzlerinde daha kuru, kaşıntılı ve deride çatlaklara yol açan bir durum alır. Ancak ellerde ve ayaklarda sık tekrarlayan ekzemalar, göz ve ağız çevresinde yara ve çatlaklar da atopik dermatit bulgularındandır. Ayrıca dışarıdan temas eden maddelerle de deride döküntüler gelişebilmektedir. Bu tarz deri döküntüleri çoğunlukla tahriş yoluyla oluşur. Örneğin; temizleme mendilleri, sıvı el sabunları, sentetik ve naylon giyecekler, çamaşırların iç kısmındaki etiketler, boyalar ve oyun hamurları gibi. Bu malzemeler ile meydana gelen deri ekzemaları alerjik de olabilirler. Tanı için “deri yama testleri” denilen alerji testleri yapılmaktadır. Bu testler alerjenlere gereksiz duyarlılığa neden olacağından hızlı yayılım gösteren, tedaviye cevap vermeyen ve alınan tedbirlere rağmen tekrar eden durumlarda yapılmalıdır. 6 yaştan önce ise yapılmamalıdır. Yiyeceklerle meydana gelen alerjiler ise “deri prick testleri” ile tespit edilmektedir. Gereksiz alerjik duyarlılığa neden olabileceğinden 3 yaştan önce yapılmamalıdır. Bu nedenle annenin gözlemi çok önemlidir. Nefes darlığı, solunum güçlüğü, dil ve dudakta şişlik gibi bulgulara eşlik eden deri döküntülerinin alerjik olma ihtimali yüksektir ve mutlaka hekime başvurulmalıdır.

    Deri döküntülerine ateş eşlik ediyorsa viral veya bakteriyel enfeksiyona bağlı olabileceğinden annelerin bu konuda dikkatli olması gereklidir. Çocukluk çağında kaşıntıya neden olan diğer önemli nedenler ise bit, pire ve uyuza bağlı parazitik enfeksiyonlardır. Kaşıntı ve döküntünün çok kısa sürede ortaya çıkması ve aile öyküsünün olması tanıyı düşündürür.

  • SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı!

    SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı!

    Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6- 9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde yapılan değişiklikle ücretsiz grip aşısı uygulamasının kapsamını genişletti.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğe göre, 65 yaş üzeri yaşlılar, yaşlı bakımevinde ve huzurevinde kalanlar, astım, kalp-damar, diyabet, immün yetmezliği hastalığı olanlar ve 6 ay-18 yaş arası asit tedavisi alanlar grip aşısını ücretsiz yaptırabiliyordu.

    Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6-9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak.

    Söz konusu hastalıkları olanlar ve hamileler, doktor reçetesi olması koşuluyla yılda bir kez grip aşısını ücretsiz yaptırabilecek.

  • 2017 makyaj trendleri

    2017 makyaj trendleri

    Makyaj, kullanılan renkler, yapılan çizgiler ile yüzdeki güzelliği ortaya çıkaran dokunuştur. Bu dokunuşlar doğru trendler ile hem zamana hem de mevsime uyum sağladığında mükemmel bir görünüme kavuşturur. Kış mevsiminde doğru makyaj yapmak isteyenler için QNET, Makyaj Sanatçısı Tamay Esintimur’dan tavsiyeler aldı. Tamay Esintimur’a göre 2017 kış makyajına, hem doğallık hem de ışıltı damga vuruyor.

    2017 makyaj
    2017 makyaj
    ‘DOĞAL TONLAR ÖN PLANDA’

    Londra, Paris, Milano moda haftalarının modaya yön verdiği gibi makyaj trendlerinde de ipuçları verdiğini belirten Tamay Esintimur, 2017 kış makyajı trendleri arasında naturel makyajın ön planda olacağını söyledi.

    Tamay Esintimur, “Naturel makyajın en önemli özelliği, yüz hatlarını en doğal şekilde belirginleştirmektir. Porselen gibi duru bir ten, tatlı nude dudaklar, dolgun kirpikler, ışıltılı bazlar ve aydınlatıcılar ile bu kış genç görünümlü fresh makyaj görünümleri öne çıkıyor. Doğallık ve ışıltı bir arada sunuluyor” dedi.

    2017 makyaj trendleri
    2017 makyaj trendleri
    SEZONUN OLMAZSA OLMAZI PEMBE RUJ

    Renkler ise 2017 yılında şaşırtmaya devam ediyor. Tamay Esintimur, “2017 kış trendinde göz kapaklarınıza ister astar şeklinde ister gölgeli kahve rengi tonları, bakır, mor ve bordo ile güzel çekici kreasyonlar yapabilirsiniz. Ayrıca bu sezon gece makyajlarında metalik renklerle stilinize hava katabilirsiniz.

    Sezonun en büyük trendlerinden biri de kışın soğuk havasını canlandıracak dikkat çekici parlak pembe rujlar. Mat ya da parlak, mutlaka pembe bir ruju makyaj çantanıza eklemelisiniz. Tabii ki doğal bir görünüm için nude renkler de trendler arasında yer alıyor. Açık tenli kişiler şeftali ve pembe tonlarını, kumral ya da esmer tenli kişiler ise daha sıcak tonlardaki nude rujları tercih etmeli” dedi.

     

  • Kış Depresyonu Kapıda

    Kış Depresyonu Kapıda

    Kış aylarının gelmesiyle birlikte sizi etkisi altına almaya çalışan kış depresyonuna karşı önleminizi aldınız mı?

    Kendinizde son zamanlarda yoğun baş ağrısı, halsizlik, ilgisizlik, sinirlilik ve ağlamaklı hissediyorsanız ne yazık ki depresyona girmişsiniz demektir. Bu depresyon uyku düzeninizi bozabilir ve yaşamdan keyif almayan bir ruh haline büründürür.

    Kış depresyonundan kısa sürede çıkmanızda mümkün uzun süre etkisi altında kalmanızda mümkün. Hatta soluğu psikolog ve psikiyatrilerde de alabilirsiniz.
    kis-depresyonu-kapida-2

    Kış depresyonunun belirtileri

    Yataktan çıkmak istememe, işe gitmek istememe, günlük işlerin çok ağır ve zor gelmesi, uykusuzluk veya tam tersi aşırı uyuma, yaşam isteğinin azalması, kendini aşırı suçlama, intihar fikirleri veya girişimi gibi etkilerle ortaya çıkıyor ve ruh haline temelden etkiliyor. Ancak bilinmelidir ki depresyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır.

    Eğer kendinizden şüpheleniyorsanız psikoloğa gitmenizde fayda var. Eğer gitmeniz gecikirse hastalık kronikleşebilir ve düzelmeniz uzun zaman alır.

    Depresyon ne kadar uzun sürerse sosyal, özel ve iş hayatınız olumsuz derecede etkilenir. Bu nedenle kış depresyonundan kolayca sıyrılabilmek için bir uzmandan destek alın ya da doğal yöntemlerle kurtulmaya çalışın.

  • Emdr mucizesi ile tanışın!

    Emdr mucizesi ile tanışın!

    Sizi rahatsız eden kötü anılardan kurtulmanız mümkün!

    İnsanlar hayatları boyunca birtakım problemler ile yüzyüze gelirler. Bu problemlerin bazıları halledebilir nitelikteyken çoğu hayatımızı etkiler niteliktedir. Hayatımızı etkileyen bazı olaylar bizde travmaya neden olabilmektedir.

    Travma; kişinin ruh sağlığı açısından önemli, etkili ve derin bir yaralanmaya sebep olan bir durumudur. Kişiyi korkutan, çaresiz hissettiren olaylar kişide uzun süren travmalara yol açar. Travma deyince herkesin aklına genellikle deprem, sel ,yangın, tecavüz vs. gibi büyük travmatik olaylar gelir.

    Ancak gelen danışan portföyüne baktığımız zaman, bu insanlar hangi sorunla (depresyon, panik atak, kaygı bozuklukları, fobiler, özgüven eksikliği, öfke kontrolü vs.) gelirse gelsin aslında altında yatan çözülmemiş birtakım anılar sonucunda bu sorunu yaşıyor olduğunu söylememiz mümkün. Geçmişte yaşanmış ve çoğu zaman unuttuğumuzu sanıp aslında bastırmış olduğumuz bu kötü anılar kişi için çoğu zaman kanayan bir yara gibi olabiliyor.

    Travma iki şekilde oluşur;

    Büyük ”T”ler: kaza, şiddet, tecavüz, deprem, sel gibi doğal afetler…

    Küçük “t”ler: yetersizlik, başarısızlık, kıyaslanma, dışlanma, ihmal edilme, terk edilme, aşağılanma, cinsel taciz… vb.

    Yaşadığımız travmaların hepsi bizde birtakım sorunları (depresyon, OKB, panik atak, fobiler, anksiyete bozuklukları vs.) ortaya çıkarıyor.

    EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing)’de amaç, bizim için duygusal yoğunluğu fazla olan, travmatize olduğumuz anılarımızı yeniden işleyip duyarsızlaştırmaktır. Açılımı göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme olsa da, aslında pek çok unsuru kapsayan bir yeniden işleme terapisi metodolojisidir. Bu metod görsel, duyusal ve işitsel olarak danışanın bilgi işleme sistemini harekete geçiren çift yönlü dikkat uyaranından birini alıyor olmak terapinin işlevsel olması için geçerlidir.

    Bu durumu şöyle de açıklayabiliriz:

    Kırılan bir bardağın parçalarını toplarken elinizi kestiğinizi düşünelim. Elinizdeki kesiği vücudumuz zaman içerisinde onaracaktır. Ancak yaranın içine cam kırıkları girmişse bu kesik bir şekilde kapansa bile canınız acımaya devam edecektir. Yaşadığımız her şey beynin kendini onarma işlevinin harekete geçmesi ile onarılır. Fakat travmatik bir olay olduğunda, aynı yaradaki cam kırıkları gibi beyin kendini onaramaz ve yaşadığımız travma ile ilgili anılar sanki yap-bozun birer parçalarıymış gibi, dağınık halde gelir. Beyin onarma işlevini yerine getiremediği için anıyı birleştirmekte, sıralamasını yapmakta güçlük çekeriz.

    EMDR terapisi ile hedef, o yaranın içinde bulunan cam kırıklarını tek tek temizleyip yaranızdaki acıyı hafifletmek ve beynin kendini onarma işlevini harekete geçirmeyi sağlamaktır. Acıyı yok ederek ve beynin onarma işlevini aktive etmekle beraber travmatik anı kişiyi eskisi kadar rahatsız etmemeye başlar ve anı normalleşir.

    Travmaya maruz kalan bireyler, normal şartlarda umursanmayacak uyaranlara karşı aşırı derecede duyarlı davranabilir ve en ufak uyaranla irkilebilir. Aşırı telaşlı, kaygılı, huzursuzluk içinde, olayı hatırladıkça tedirgin olabilir. Fizyolojik olarak ellerde titreme, ağlama ve diğer psikosomatik belirtiler görülebilir. Travmayı net hatırlarken diğer olaylara karşı dikkatsiz ve ilgisiz olabilir. Bu sürede aşırı unutkanlık görülebilir. Travmanın en tipik belirtisi olayın sık hatırlanması ve hatırlandıkça yeni baştan yaşanıyor gibi hissedilmesidir.

    EMDR, kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inanç geliştirmesi ile oluşan, bilgi işleme modeline dayanan, sekiz aşamalı bir yaklaşımdır. Kişinin geçmişte yaşamış olduğu zamanlara ait anıların çözülmesini sağlamak, kişinin kendi iç görünü ortaya çıkarmak, anı ile ilgili bileşenleri yeniden düzenlemek, mevcut stres faktörünü tetikleyen uyaranın duyarsızlaştırılmasını sağlamak ve en önemlisi gelecekte daha iyi işlev gösterilebilmesi için uygun tutumların becerilerin ve arzu edilen davranışların yerleştirilmesi sürecidir. EMDR Terapisi beynimizdeki anı ağlarına erişerek travmatik olan anıları belirleyip o anılarla çalışarak anıya olan bakış açımızı normalleştiren bir seviyeye çekmemizi sağlar. Terapi süresince kişinin bilinci açık ve her şeyin farkındadır.

    EMDR, Bu durumu şöyle bir örnekle anlatacak olursak:

    Çocukken okulda öğretmeninizin size bir soru sorduğunu varsayalım. soruyu bilemediğinizde öğretmeninizin kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra başka bir arkadaşınızı kaldırdığını düşünelim. bazılarımız için çocukken yaşammış olduğu bu anı önemsiz ve gülüp geçilecek bir anı algısına sahipken bazılarımız içinse durum bugün baktığında hiç de öyle gelmeyebilir. bugünkü siz olarak dönüp hatırladığınızda size hala “yetersizim/başarısızım/…” gibi bir düşünceyi hissettiriyorsa bu sizin yaşamış olduğunuz duruma bağlı algı değişikliği yaşadığınızı, negatif inanç geliştirdiğinizi gösterir ve bundan sonraki tüm yaşamınızda bu travmanın yarattığı o olumsuz inançları taşıyacaksınız demektir.

    Acı veren anılar, onlardan kaçınıldığı sürece rahatsızlık verme güçlerini korurlar. Terapi sırasında acı veren anılarla, oldukça güvenli bir ortamda karşılaşılır, kişi anının vereceği duygusal yoğunluğa hazırdır ve bu şekilde onun üstüne gider üstesinden gelmek için harekete geçebilme şansını bulur.

    EMDR, sadece seans içinde değil seans sonrası da sizi olumlu yönde etkilemeye devam eden hızlı ve etkili bir terapi yöntemidir. Kötü olay çalışılmaya başlandığı ilk seanstan bir sonraki seansa kadar işlemlemeye devam eder. Eğer travmanızın altında başka travmalar yatmıyorsa, bir sonraki görüşmede travmatik anı ile bağlantılı kendiniz ile ilgili olumsuz inancınız azalmış oluyor, kaldığımız yerden devam ediyoruz ve kişi sonunda o anıya karşı duyarsızlaşıyor, anının aklınızdaki görüntüsü flulaşıyor ve artık, o anı aklınıza geldiğinde öncesinde hissettiğiniz o çarpıntılar, ağlamalar, bedensel belirtiler, duygular vs. gelmiyor oluyor.

    EMDR geçmişinizi silemez ya da unutmanızı sağlayamaz ama, o geçmişte yaşadığınız ve sizin için travmatik olan anının/anıların olumsuz etkilerini azaltabilir, ortadan kaldırabilir. EMDR, anı ağlarınızdaki travmatik ve kangren anıları düzenleyip yeniden kan akışı sağlar ve böylece beyinde kangren olmuş travmatik olayların işlenmesini sağlar.

    Uzm. Kl. Psk. Dilek ÇELEBİ ÇELİK

  • Ihlamurda mikrobiyolojik kirlenmeye dikkat

    Ihlamurda mikrobiyolojik kirlenmeye dikkat

    Ihlamurun, Avrupa İlaç Kurumu tarafından da soğuk algınlığı ve stres üzerindeki hafifletici etkisi kabul edildiğini belirten Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Sezik, Türkiye’deki ıhlamurların uygun şartlarda kurutulup saklanmadığını bu nedenle de kolaylıkla mikroorganizma üremesi yaşandığını söyledi.

    Türkiye’deki ıhlamurlarda kurutulma ve saklanma koşulları nedeniyle mikroorganizma ürediğini aktaran Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, aktar gibi dükkanlardan satın alınan ıhlamurlarda mikrobiyolojik kirlenme olabileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

    Prof. Dr. Sezik, yaptığı yazılı açıklamada, havaların soğumasıyla tüketicilerin en çok başvurduğu çaylardan biri olan ıhlamur hakkında bilgi verdi.

    Avrupa İlaç Kurumu tarafından da soğuk algınlığı ve stres üzerindeki hafifletici etkisi kabul edilen ıhlamurun, soğuk algınlığı dışında keyif için de içilmesini tavsiye eden Sezik, soğuk algınlığı geçirenlerin aklına ilk gelenin, ıhlamur çiçekleri olduğunu ifade etti.

    “ÜLKEMİZDE 3 IHLAMUR TÜRÜ VAR”

    Marmara ve Karadeniz ormanlarında genellikle dağınık olarak yetişen 3 ıhlamur türü bulunduğunu belirten Sezik, şunları kaydetti:

    “Piyasada bu türlerin çiçekleri genellikle aktar ve baharatçılarda karışık olarak satılmaktadır. Bu dükkanlarda, çuval veya kutuların içinde, çiçek ıhlamur, ıhlamur, yaprak ıhlamur olarak isimlendirilen çeşitleri satılmaktadır. Çiçek ıhlamurda sadece çiçekler, ıhlamurda çiçek ve çiçek yaprağı, yaprak ıhlamurda ise fazla miktarda ağacın yaprakları, az miktarda çiçek ve çiçek yaprağı bulunur. Türkiye’de yetişen türlerden elde edilen çiçeklerin kimyasal yapısı çok ayrıntılı olarak incelenmemiştir. Ama bugüne kadar elde edilen bulgular, tıbbi olanlara benzer olabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla gıda olarak kullanılmasında herhangi bir mahzur bulunmamaktadır.”

    “GÜNDE 2 VEYA 4 KEZ KULLANILABİLİR”

    Ekrem Sezik, ıhlamurun kullanımı ile ilgili de şu bilgileri verdi:

    “Ihlamur çiçekleri artık daha çok gıda olarak değerlendiriliyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ihlamur çok eskiden beri soğuk algınlığında ter verici, göğüs yumuşatıcı olarak kullanılan bir çiçektir ve bu kullanım hala devam etmektedir. Avrupa İlaç Kurumu Tıbbi Bitkisel Ürünler Komitesi tarafından yayınlanan bilimsel raporda, ıhlamurun kullanımı ve bu kullanım ile ilgili bilimsel bilgiler bulunmakta. Şöyle ki Avrupa İlaç Kurumu, ıhlamurun uzun süre geleneksel kullanıma sahip olmasından dolayı, soğuk algınlığının ve stresin belirtilerini hafifletici olarak kullanılabileceğini kabul etmektedir. Bu amaçlarla genellikle çay halinde günde 2-4 defa kullanmak yeterli olmaktadır.

    Dört yaşına kadar olan çocuklarda da aynı şekilde kullanılabilmektedir. Daha küçük çocuklarda yeterli bilimsel kayıt bulunmadığı için, kullanılması tavsiye edilmemektedir. Ama ülkemizde, halk arasında bebeklere bile, çok düşük miktarlarda verilmektedir. Diğer taraftan, ıhlamurun fazla miktarda kullanılmasından doğabilecek yan etkilere ait herhangi bir yayın bulunmamaktadır. Dolayısıyla çok da çekinmeyi gerektiren bir husus yok. Eski kitaplarda veya internette, ıhlamur için yukarıda belirttiklerimizin dışında çok sayıda kullanılış verilmektedir; migrene karşı, histeride, damar sertliği ve tansiyona karşı gibi… Yukarıda belirttiğim kullanılışlar, geleneksel bilimsel kullanılışlar olarak kabul edilmektedir, diğerlerine itibar edilmemelidir. İlaç olarak kullanılacak ıhlamur çiçeklerinin kalitesini belirleyen özellikler ve deneyler de Avrupa Farmakopesi, yani Avrupa ilaç standartları kitabında bulunmaktadır.”

    “AÇIKTA SATILAN IHLAMURA DİKKAT”

    Tüketicileri açıkta satılan ürünlerle ilgili uyaran Sezik, “Ülkemizde ıhlamur elde edilirken istenen şekilde kurutulamadığı, daha sonra uygun şartlarda saklanmadığı için kolaylıkla mikroorganizma üremesi olmakta ve aflatoksinler meydana gelmektedir. Dolayısıyla, aktar gibi dükkanlardan satın alınan ıhlamurlarda mikrobiyolojik kirlenme olabileceği hususu göz ardı edilmemelidir. Mikroorganizma bulaşmamış, analizi yapılmış ıhlamuru nereden bulacağız derseniz, her zamanki cevabı vereceğim; bitkisel çaylar eczanelerde satışa sunuluncaya kadar, bilinen firmaların gıda kalitesindeki poşet çaylarını alınız. Ağır metal, pestisit artıkları ve mikroorganizma taşımayan ıhlamurun içilmesi önemli. Poşet ıhlamuru bu yüzden tavsiye ediyorum. Gönül rahatlığı ile ıhlamurun keyfini çıkarın” değerlendirmesinde bulundu.