Blog

  • Halıdaki Çay Lekesi Nasıl Çıkar?

    Halıdaki Çay Lekesi Nasıl Çıkar?

    Ne kadar özen gösterilirse gösterilsin halıda leke oluşabilir. Çay lekesi de halıda en sık rastlanan lekelerdendir. Halıdaki çay lekesi için uygulanabilecek birkaç yöntem var.

    Halıdaki Çay Lekesi

    Halıya çay döküldüğünde hemen bir kağıt havlı ile çayın fazlasını alın. Çayın üzerine bir parça kağıt havlu koyun. Kağıt havluyu çok bastırmadan çayın fazlasını emdirin.

    Çayın fazlasını alırken kesinlikle lekeye baskı uygulamayın. Bu, lekenin daha da işlemesine sebep olur. Mümkün olduğunca hızlı ve yumuşak hareketlerle çayın fazlasını alın.

    Ağartıcı içermeyen toz deterjan ile biraz ılık suyu karıştırın. Deterjanın ağartıcı içermediğinden emi olun, aksi durumda halıya zarar verirsiniz.

    Hazırladığınız karışımı bir kağıt havlu yardımıyla çay lekesine tampon yapın. Fakat lekeyi ovalamayın. Çay lekesinin bez tarafından emilmesini bekleyin.

    Ardından temiz ve ılık su ile halıyı durulayın. Bu işlem için çok az su kullanın. Sadece lekeli bölgeye müdahale edin. Sonra kuru ve temiz bir bez ile fazla nemi alın. Son olarak da kurumaya bırakın.

    Zorlu Çay Lekesi

    Eğer kurumuş ya da çıkmayan bir çay lekesi varsa başka bir yöntem uygulamalısınız. Su bardağına beşte bir oranında sirke koyun ve bardağın kalanına su koyun.

    Hazırladığınız karışımı temiz ve beyaz bir kağıt havlu ile çay lekesine tampon yapın. Daha sonra temiz ve ılık su ile halıyı durulayın. Sonra kuru ve temiz bir bez ile fazla nemi alın. Son olarak da kurumaya bırakın.

    Bu yöntemleri uygulayarak halıdaki çay lekesini kolayca temizleyebilirsiniz.

     

    Kaynak: evhayat.com

  • AVM’de gezen kadınlar dikkat!

    AVM’de gezen kadınlar dikkat!

    Yapılan bir araştırmaya göre kadınların can sıkıntılarını gidermek için genellikle gittikeleri AVMler’de yaptıkları alışverişlerin sonradan pişmanlığa neden olduğu ortaya çıktı.

    Özel bir teknolojik platform tarafından gerçekleştirilen araştırmalara göre, her 10 kadından dördü son ay içinde yaptığı en az bir alışverişten dolayı suçluluk duyarken, online alışverişte bu oranın 10 kadından birine kadar düştüğü belirtildi. Yaklaşık 2 bin kadın üyeye son bir ay içinde fiziksel ya da online mağazalardan yaptıkları alışverişlerden dolayı suçluluk duyup duymadıkları sorulan araştırmada; Bu soruya yanıt veren 710 kadından 305’i (yüzde 43’ü) sadece gezmek için gittikleri AVM’lerde ya da çarşı pazarda, değişik nedenlerden dolayı, gerçekten ihtiyaç duymadıkları bir ürünü aldıklarını, bundan dolayı da suçluluk duyduklarını ifade ettiler.

    Kadınlar suçluluk duydukları alışverişlerin yüzde 29’unu can sıkıntısından dolayı çıktıkları alışverişlerde yaptıklarını belirtirken; tezgahtarın ısrarları sonucu aslında ihtiyacı olmayan bir ürün alıp, sonra da suçluluk duyanların oranı ise yüzde 18 olarak belirlendi. Kredi kartında yüklü bir miktardaki taksidin sona ermesinin ardından çıkılan alışverişte suçluluk duyulan satın almaların oranı yüzde 16’yı buluyor. Sadece ucuz olduğu düşünülerek yapılan, sonradan suçluluk duyulan alışverişlerin oranı ise yüzde 15 olarak belirlendiği kaydedildi.

    Suçluluk duyulan alışverişlerin yüzde 13’ü kadın kadına çıkılan AVM gezilerinde yapılırken, açken çıkılan market alışverişleri de kalan yüzde 9’u oluşturuyor. Araştırmada sorulara yanıt veren 710 kadından sadece 68’i (yüzde 9.5) online alışverişte ihtiyaç duyulmayan bir ürün aldıklarını ifade ettiler. Suçluluk duyulan online alışverişler, ağırlıklı olarak can sıkıntısı nedeniyle sanal mağazalarda atılan turlar, indirim tutarının cazipliği, fırsat sitelerinde sunulan bir ürün ya da hizmeti kaçırmama isteğinden kaynaklandığı belirlendi.

  • Damla çikolatalı kek tarifi

    Damla çikolatalı kek tarifi

    Damla çikolatalı kek tarifi Çok ağır olmayan ama tatlı krizinize iyi gelebilecek damla çikolatalı kek tarifi. Lezzetli ve hafif bir tatlı damlı çikolatalı kek

    Damla çikolatalı kek tarifi malzemeler:

    1 bardak şeker
    1 bardak süt
    3 tane yumurta (oda sıcaklığında)
    1 paket kabartma tozu
    Yarım bardak sıvı yağ
    1 paket vanilya
    1 bardak damla çikolata
    2-2.5 bardak un

    Damla çikolatalı kek yapılışı:

    Yumurtalar ve toz şeker derin bir kap içinde krema kıvamında oluncaya kadar mikserle çırpılır. Krema kıvamına geldiğinde süt ve sıvı yağ ekleyip karıştırın. Daha sonra vanilya, kabartma tozu ve unu ilave ederek tekrar karıştırın ve son olarak damla çikolata ilave edin. Damla çikolatasını karıştırdığınız kek hamurunu, yağladığınız kek kalıbına dökün ve önceden ısıttığınız fırında 160 derecede pişirin. Soğuyan ve kalıptan çıkardığınız kekiniz sunuma hazır.

    Afiyet olsun!

  • Zayıflamak için ameliyat olsak mı?

    Zayıflamak için ameliyat olsak mı?

    Son dönemin en çok konuşulan konusu ve bana en çok sorulan sorusu şu: Zayıflamak için ameliyat olsak mı? Yıllardır kilo yönetimi üzerine çalışan bir diyetisyen olarak, kilo kaybı için tüm sebepleri araştırmadan yola çıkmadım hiçbir zaman. Endokrin uzmanı hekim görmeden, beslenme öyküsünü ayrıntılı taramadan, psikolojik değerlendirmeyi atlarsan olmaz. Bazı insanlar daha kolay çözebilirler bu sorunları. Bazen de fark eder, tedavi başlar ama bir türlü başaramaz. Hayatındaki sorunlar, stresle baş etme yöntemleri, travmalar, kronikleşmeye varan depresyonlar zayıflama sürecini etkiler.

    Habertürk’den Güneş Aksüs’ün yazısı…
    Peki, ameliyat ne zaman akla gelir? Yıllarca diyet yapmış ama başarılı olamamış birini düşünün. Spor yapmıyor veya artık yapamayacak kadar kilolu. Metabolik olarak da bu tablodan çok olumlu bir sonuç çıkmaz genelde. Eskiden özellikle BKİ (beden kütle indeksi) 40 ve üzeri olanlara ameliyat öneriliyordu. Şu an bu biraz daha aşağıya çekildi. Sonuç alamayan ve zayıflama sürecini yönetemeyen kişilerin aklına artık “Mide ameliyatı mı olsam?” sorusu geliyor. “Acaba böyle daha mı kolay? Zaten ameliyattan sonra istesen de yiyemiyormuşsun” diyorlar.
    Obezite cerrahisi bir seçenek ama kolay bir yöntem değil. İlk seçeneklerden biri de değil. En az 1 yıl diyet, spor ve ilaç tedavisiyle takip edildiniz ve olmadıysa, iyice değerlendirildiyseniz, psikolojik olarak taramalardan geçtiyseniz ve geriye sadece bu yöntem kaldıysa siz bilirsiniz. Kendi bedeniniz ve sizin kararınız. Ben kalıcı çözümlerden yanayım. Ameliyatın kolay verilebilecek bir karar olduğunu düşünmüyorum. Kafanızda böyle bir düşünce varsa bu konuda iyi olan bir hekim bulun, çok ameliyat yapmış mı araştırın, ekibiyle tanışın ve tüm kontrollerde aklınıza takılan her şeyi sorun.

    ‘Çocuğum Ne Yesin?’ tüm kitapçılarda!

    Yaklaşık 2 yıldır üzerine çalıştığım, satır satır bilgi ve en önemlisi tecrübe aktardığım notlar kitaba dönüştü! Çok mutluyum! Hayatta en sevdiğim şey yazmak ve insanlarla duygularımı, bildiklerimi paylaşmak. Okuduğum, karıştırdığım çok kitap oldu. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki annelerle ve babalarla dertleşecek, halden anlayacak ve size pozitif çözümler sunacak bir kitap oldu.
    Çocuk beslenmesi çok önemli bir konu. Yarını kurtarmak, obeziteye çözüm bulmak, o çok korktuğumuz hastalıklardan korunmak istiyorsak çocuklarımıza ne yiyeceklerini, nasıl yiyeceklerini, neden yiyeceklerini, sağlıklı beslenme adına bilinmesi gerekenleri öğretmeliyiz. Kitabı okurken çocuğunuz başucunuzda olacak. Onunla bu konuları tatlı bir oyun şeklinde konuşmaya başlayacaksınız. Belki mutfağınız değişecek, sorunlara farklı çözümler keşfedeceksiniz.
    Sevgili eşim Seren Aksüs’ten zor zahmet kopardığım ‘Yeni Babadan Yeni Babaya Mektup’ da var kitapta. Tüm babalara bu kısım okutulmalı. Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz an, bu sayfayı açıp koyun eşinizin önüne! Ne demek istediğimi okuyunca anlayacaksınız. İçinde harika tarifler var. Hepsi bizim evde oğlum Sanat için pişen hatta beraber pişirdiğimiz tarifler. Şimdiden hepinize keyifli okumalar diliyorum.

    Burgerseverler buluştu!

    Artık her hafta bir festival var. Coffee Fest, Makarna Festivali, BurgerFest derken her gün yenileri ekleniyor. Biz de 5 yıldır Diyet Şenliği yapan bir ekip olarak seviniyoruz. Her konunun kendine özel etkinliklerinin olması hoşumuza gidiyor. Demek insanlar da beğeniyor, istiyor ki böyle etkinlikler artıyor.
    Geçtiğimiz hafta sonu Zorlu’da düzenlenen BurgerFest’e gittik. Ortam gayet iyiydi. Merak ettiğiniz, denemek istediğiniz lezzetleri, farklı burgerleri tadabiliyorsunuz. Ben her tadımda minik ısırıklarla günü kurtardım. Her birinden tam porsiyon yiyen kişileri düşünemiyorum! Neyse, afiyet olsun… Sonuçta herkes tatmak için oradaydı ve mutluydu.
    Bu arada ben burgerle ilgili yazınca, “Ama diyette olur mu ki?” diye sorular geliyor. Olur olmasına da dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. İşte o noktalar:
    1. Burgerinizi kaliteli, düzgün bir restoran- burgercide yemelisiniz.
    2. Hangi markaları kullanıyorlar, kullandıkları etler nereden geliyor öğrenmelisin.
    3. Diyet yapıyorsan burgerin en sossuz, klasik olanını seçmelisin.
    4. Yanında patates yok! İsterseniz yeşillikle birlikte tüketebilirsiniz.
    5. İçecek olarak yanında ayran çok iyi olur. Festivalde yoktu, bence kesinlikle olmalı. “Burgerin yanına illa gazlı içecek yakışır” diyorsanız şekersiz olanlarını tercih edebilirsiniz.

    Annelerin içi rahatlayacak

    BEBEKLERİMİZİ emzirirken her şey güzel ama 6. aydan sonra ek besinlere başladığımızda işler değişiyor. Yemeğini hazırla, yanında taşı, gittiğin restoranda mama sandalyesi iste ve gerçekleri gör! Ülkemizdeki restoran ve kafelerde çocuklara göre hiçbir şey yok. Varsa da sorunlu! Bugüne kadar tertemiz bir mama sandalyesi görmedim. Ya çok pis, ya üzerinde yemek kalıntıları kalmış, ya kırık ya da yırtık..
    Geçen hafta bir lansmana katıldım. Fidan Duman patentini aldığı bir ürün geliştirmiş adına da ‘mamaped’ demiş. Mama sandalyesi bulduğunuzda hemen üzerine kılıfı geçiriyor ve bebeğinizi gönül rahatlığıyla oturtuyorsunuz. Bebekler de aileler de mutlu mutlu yemeklerini yesin, stres olmasın

  • Gözenekleri sıkılaştıran maske

    Gözenekleri sıkılaştıran maske

    Gözenekleri sıkılaştıran maske tarifi… Genişlemiş gözenekler, cildinizin pürüzsüz görünümüne engel olur.

    Bu sorun ayrıca akne ve siyah nokta gibi yüzde istenmeyen sorunlara da yol açabilir. Aşırı sabun, kir ve bakteriler ile birlikte, gözenekleri tıkama eğilimindedir. Daha da kötüsü, siyah noktalarla tıkanmış gözenekler daha büyük olur ve daha çok göze çarpar.

    Uzun süre güneşlenmekte kolajen dokuda tahribata neden olup, gözeneklerin genişlemesine yol açan nedenlerden.

    Yaşta gözeneklerde etkili bir kavramdır. Yaşla birlikte cilt elastikiyetini kaybeder, böylece genişlemiş gözeneklerin görüntüsü daha kötü bir hal alır.

    Genetik, stres ve kötü bir cilt bakımı da gözeneklerin genişlemesine katkıda bulunur.

    Bu saydığımız seçeneklerden en az birine bile maruz kaldıysanız ve gözeneklerinizi sıkılaştırmanın bir yolunu bulamıyorsanız bir de bu maskeyi deneyin;

    Gözenekleri sıkılaştıran maske:

    Cildin yağını alır, gözenekleri sıkılaştırır.

    Malzemeler

    – 10 damla limon suyu

    – 3 yemek kaşığı alkollü tonik

    – Badem ezmesi

    – 1 yemek kaşığı bal

    Hazırlanışı

    Tüm malzemeleri püre haline getirin ve yüzünüze sürün. 15 dakika sonra soğuk su ile yıkayın ve nemlendirici sürün.

     

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Boşanma danışmanlığı nedir?

    Boşanma danışmanlığı nedir?

    Boşanma danışmanlığı nedir? Evliliklerin bir kısmı boşanma ile sonuçlanmaktadır. Kimse boşanmak için evlenmemektedir, evliliklerde temel amaç her zaman sevgiyi ve hayatı paylaşmaktadır. Ancak bazen bu amaç gerçekleşmemekte, yaşanan problemler nedeniyle evlilik birlikteliği bozulmaktadır. Eğer evlilik birlikteliği çekilmez hal aldıysa ve ilişki taraflara, varsa çocuklarına zarar veriyorsa sağlıklı olan boşanmaktır. Geçimsizliğin çözülemediği durumlarda boşanma aslında olumsuzluk değil başvurulması gereken, sağlıklı ve doğru olan bir yoldur. Artık evlilik zorluklarla yürüyorsa, tarafların her ikisi veya birisi için mutluluk yerine mutsuzluk getiriyorsa ve aile danışmanlığı hizmeti sürecinde boşanmanın daha yararlı olacağı anlaşıldıysa bu kararı alıp uygulamak kişi mutluluğu ve sağlığı için en doğru yol olacaktır. Toplumlar geliştikçe ve bilinçlendikçe boşanmaya bakış açısı farklılaşmakta, çatışmalı bir evliliğin sonlandırılmasının daha doğru olacağı inancı yaygınlaşmaktadır. Boşanmaya soğuk bakan ve kişileri problemli bir evlilikle yaşamaya mecbur bırakan geleneksel anlayışın yerine artık boşanmanın aslında sağlıklı bir yöntem olduğu ve gerekliyse boşanmanın evlenmek kadar doğal bir süreç olduğu düşüncesi yaygınlaşmaktadır.

    Boşanma yine de çiftler için kolay olmamaktadır. Kendimizin, aile-akraba ve çevremizin boşanmaya yönelik bakış açıları bu süreci güçleştirmekte ve problem yaşayan pek çok çift boşanma kararı almakta zorlanmaktadır. Burada önemli olan önce eşlerin kendisidir. Çözülmesi mümkün olmayan sorunlarla devam eden evlilik birlikteliği çiftlere ve varsa çocuklarına mutluluk yerine mutsuzluk getirmektedir. Evlilikte çekilen acılar, sıkıntılar ve problemler kişilerin yaşam kalitesini bozmaktadır. Problemli bir evlilik her halükarda kişilerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkilemekte, çok kıymetli olan hayatını üzüntü, sıkıntı ve acılar içerisinde geçirerek gerçek mutluluğu yaşayamamasına neden olmaktadır.

    Çiftlerin boşanma kararı almasından sonra bu süreci daha sağlıklı ve kolay atlatabilmesi, kendilerinin ve varsa çocuklarının bu süreçten en az kayıpla çıkmasının sağlanabilmesi için boşanma danışmanlığı almaları gerekmektedir. Boşanma Danışmanlığı boşanma öncesi, boşanma sırası ve boşanma sonrası dönemleri kapsayan süreçleri kapsamaktadır. Boşanma Danışmanlığı çatışmasız bir boşanma süreci yaşanması, hem kendileri ve hem de varsa çocukları için sonraki yaşamlarını daha konforlu bir biçimde sürdürebilmeleri için kişilere yardımcı olabilecek profesyonel bir hizmet türüdür. Boşanma sürecinde bu hizmeti almak sizin, çocuklarınızın ve çevrenizin bu süreci daha az üzüntü ve rahatsızlıkla atlatmasına yardımcı olacaktır.

    Mutlu ve sağlıklı günler…

    Psk. Murat HALİSÇELİK tarafından yazılmıştır.

  • Cinsel isteksizlik : buz dağının görünen kısmı

    Cinsel isteksizlik : buz dağının görünen kısmı

    Öfkenin işaretleri olarak sinirden kıpkırmızı olmuş yüzleri, en yüksek perdeden gelen bağırışları, sertçe çarpılan kapıları görürüz. Ancak öfke çok başka işaretlerle de kendisini belli eder. İnsan öfkeli olduğunun farkına varmadığı ya da anlasa da kabul etmek istemediği zamanlarda içinde biriken öfke, uyuşukluğa ve sonrasında cinsel isteksizliğe dönüşür.

    Öfkemizi Neden İfade Edemeyiz ?

    Partnerimize kızgın olduğumuzda, bu kızgınlık sonucu uyuşuk ve melankolik bir ruh haline kapılır ve onunla seks yapmak istemeyiz. Öfkemizi görmezden gelmeyi yeğlememizin de 2 nedeni vardır.

    1-) İlk olarak bizi sinirlendiren olaylar biz daha onların farkına varmadan, son derece hareketli ve kaotik ortamlarda (kahvaltı sırasında, çocukları okula gönderme telaşında vs.) o kadar çabuk gerçekleşir ki öfkemizin nedenini tam olarak belirleyip onu ifade etmeyi başaramayız. Ok yayından çıkıp bizi yaralamıştır bir kere ancak okun zırhımızı tam olarak nasıl ve ne zaman deldiğini saptamak için gerekli verileri ve bağlamı zihnimizde yeniden oluşturamayız.

    2-) İkinci neden ise öfkemizin farkında olduğumuz zamanlarda bile onu ifade etmekten genellikle kaçınmamızdır. Bizi yaralamış olan şeyler gözümüze o kadar küçük, önemsiz ve saçma görünür ki onları dile getirdiğimizde karşımızdakinin bize gülmekten kendisini alamayacağını düşünürüz.

    Sessiz Savaşın Kaybedeni İlişki Olur

    Sakin geçen bir hafta boyunca bir taraf ötekinin attığı o küçük oklardan düzinelercesine hedef olur ve kendisi de bunlardan karşı tarafa düzinelerce atar, hem de ne oklara hedef olduğunun, ne de kendisinin ok fırlattığının farkına vararak. Bu yaraların izleri, çiftin arasına giren o belli belirsiz soğuklukta görülür; zaman içinde bu soğukluk çiftin seks yapma isteğini öldürür, çünkü seks keyifsiz olduğumuzda, özellikle de bunun farkında bile olmadığımızda karşımızdakine vermekten kolaylıkla vazgeçtiğimiz bir hediyedir. Bu durum sık sık daha da kötüleşip içinden çıkılmaz bir hal alır. Partnerini istemeden yaralamış olan taraf, seks yapma isteği reddedilerek cezalandırılır. Bu da reddedilen tarafın daha da üstü kapalı oklar atmasına neden olur. Oklara hedef olan taraf ise aldığı yaraların farkına varamaz, varlıklarını bile bilmediği bu yaraları tedavi etmek için de çaba harcamaz. Bir türlü kapanmayan bu yaralardan dolayı kendini geri çeker ve saldırır, ancak bunları neden yaptığını ne kendisi ne de partneri bilir.

    ”Bugün Havamda Değilim”

    Güvenilir bir iş arkadaşı, sevgi dolu bir dost ve topluma yararlı bir birey olarak görülen iyi niyetli ve mantıklı kişilerin arasında bile aşağıdaki gibi bir patlama yaşanır:

    CEM: Sen aslında benimle hiç sevişmek istemiyorsun, öyle değil mi?

    FUNDA: Hayır istiyorum tabii de, bugün havamda değilim.

    CEM: Hep aynı şeyi söylüyorsun.

    FUNDA: Hayır, söylemiyorum. Kendimi buna mecbur hissetmek istemiyorum sadece.

    CEM: Ben seni hiçbir şeye mecbur etmiyorum!

    FUNDA: Baksana şu haline. Tabii ki ediyorsun.

    CEM: Acaba frijit misin diye düşünüyorum bazen.

    FUNDA: Ben de senin iğrenç bir adam olduğunu düşünüyorum.

    CEM: Ben salonda yatacağım.

    FUNDA: Umurumda değil, nerede istiyorsan orada yat.

    Dünyanın her yerinde her an yüzlerce belki de binlerce bu tür konuşmalar yapılır. Zaman kaybına ve ruhsal sorunlara neden olan bu konuşmalar aslında son derece gereksizdir; çünkü birbirlerine şu an ne kadar hakaret ediyor gibi görünseler de her iki taraf da birbirini gerçekten sevip kibar olmayı bilen kişilerdir, ancak bunu yeniden anımsamaları için öfkelerinin nedenlerini saptamaları gerekir.

    Günümüzde, çiftlerin birbirlerine neden ok attıklarını ve ilişkilerin neden sona erdiğini bilecek kadar insan denen varlığı tanımış durumdayız. İlişkilerin sona ermesinin nedenleri, psikoloji kitaplarında duygusuz ve net bir dille açıklanmıştır. İstediğimiz bütün bilgiler o kitaplarda durur, ancak bir kurnazlık yapıp kriz anlarında bize bir türlü yardımcı olmaz. Böyle kriz anlarında önerilerini dinleyeceğimiz, nesnel gözlemcilere ve zihnimize iyi düşüncelerin yerleşmesini sağlayacak mantralara gereksinim duyarız. Bunu şüphesiz daha düzgün işleyen bir DÜNYA, çiftlerin birbirleriyle savaşlarına bir son vererek, onları sessiz bir odaya davet ederek yapacaktır. Dünyanın, en azından ülkemizin bu seviyeye gelmesi zaman alabilir. Siz bir şeyler yapmak isterseniz evlilik terapisi deneyimi bu ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayacak, özleminizi duyduğunuz ilişki için size mentörlük edecektir.

    Sevgiyle Kalın

    Uzm.Psk.Dan.Eyüp SARI

    Cinsel Terapist & Çift Terapisti

  • Gebelik hesaplama nasıl yapılır?

    Gebelik hesaplama nasıl yapılır?

    Gebelik hesaplama nasıl yapılır? Anne olmak çok güzel bir duygudur. Her genç kızın hayalini süsler anne olmak. Bunun için öncelikle mutlu bir yuva gereklidir. Mutlu çiftlerin en büyük özlemi bir evlat sahibi olmaktır. Anne adayı hamile olmayı ister ve bir bekleme sürecine girer. Adet gecikmesi ve idrar testi veya kan testi ile gelen süper haberle gebe kaldığını öğrenir. Bu durum merak, endişe ve korku ile birlikte büyük bir heyecan oluşturur. Gebelik hesaplama nedir, nasıl olur? Bu konular hakkında sorular kafasında oluşur.

    Gebelik hesaplama nedir?

    Gebelik sürecinin takibi için gebeliğin hesaplanması oldukça önemlidir. Gebelik süreci bebeğin gelişi olası müdahaleler bakımından hem bebek için hem anne adayı için önemli bir süreçtir. Uzmanlar gebelik süresini 9 ay 10 gün olarak saptamışlar ve aylara bölmüşlerdir. Daha sonra gelişen teknolojinin de desteği ile gebeliği hafta hafta takip edip bebekte ki gelişmeleri haftalık olarak gözlemleyebilmişlerdir. Günümüzde artık bebekler aydan aya değil haftadan haftaya gözlemlenmekte ve 3 aylık, 5 aylık şeklinde değil de 14. Hafta 17. Hafta şeklinde bilgi verilmektedir. Hamilelik Hesaplama

    Gebelik hesaplama nasıl olur?

    Anne adayının son adet tarihinden (sat) başlayarak tam 40 hafta sayılır ve bebek hafta hafta takip edilir. Ayrıca son adet tarihini bilen anne adayları pratik bir çözümle doğumunun ne zaman gerçekleşeceğini kolayca bulabilir. Şöyle ki: son adet tarihinden 3 ay evveline gidilir ve üzerine 7 ilave edilirse işte sizin aşağı yukarı doğum yapacağınız tarihi bulmuş olursunuz.

    Hafta hafta ve ay ay gebelik hesaplanması

    • Hafta ve 4. Hafta: 1. Ay oluyor: bu haftalar gebe olduğunuzdan habersiz heyecanla bekleme haftaları
    • Hafta ve 8. Hafta: 2. Ay oluyor: bu haftalar aşerme dönemi ve bebeğin kafatasının oluşmaya başladığı haftalar. Bebeğiniz henüz embriyo
    • Hafta ve 13. Hafta: 3. Ay oluyor: bu haftalar mide bulantıları devam, bebeğin gövdesi oluşuyor. Bebeğiniz fetüs artık.
    • Hafta ve 17. Hafta: 4 ay oluyor: bu haftalar bebeğin organları oluşmuş ve artık hareket ediyor. Bu ay cinsiyeti de belirgin
    • Hafta ve 21. Hafta: 5. Ay oluyor: bu haftalar bebeğiniz güçlendi organları gelişti ve artık hızlı tekme atıyor
    • Hafta ve 26. Hafta: 6. Ay oluyor: bu haftalar bebeğinizin iç organları gelişiyor.
    • Hafta ve 31. Hafta: 7. Ay oluyor: bu haftalar bebeğinizin teni şeffaflığa veda edip ten rengini alıyor. Ve vücudunu tüycükler kaplıyor
    • Hafta ve 36. Hafta: 8. Ay oluyor: bu haftalar bebeğiniz iyice gelişti. Akciğer ve bağırsak gelişimi tamamlanıyor.
    • Hafta ve 40. Hafta: 9. Ay oluyor: bu haftalarda herhangi bir gün artık bebek geliyor.

     

    Kaynak: jinekoloji.com

  • Depresyondan Nasıl Çıkılır?

    Depresyondan Nasıl Çıkılır?

    Kış depresyonu, bahar depresyonu derken etrafınızı karamsarlıklar mı sardı? Cevabınız “evet”se bu yazı tam size göre.

    Çağımızın en çok yaygın hastalığıdır depresyon. Sizi içine bir aldı mı sürekli tekrarlara adeta bahane arar.

    Peki bu depresyon denen olay nedir?

    Çeşitli konularda severek, heyecan duyarak yaptığımız aktivitelerden hormonal ve genetik faktörlerden dolayı zevk almamıza engel olan bıkkınlık haline denir.

    Bu durumda kişi kendini istemese dahi üzgün hisseder her şeye endişelenip olayların olumsuz taraflarını görüp geçmişte yaptıkları için pişmanlık duyar.

    Bu duyguları yaşayan insanlar geleceğe dönük karamsarlık yaşarlar. Plan yapmayı sevmezler.

    Duygularda ani değişim,intihar düşüncesi ve planları,huzursuzluk korku,çok uyuma veya uyuyamama,sürekli artan yorgunluk başlıca depresyon belirtileridir. Bazı kişilerde depresyona yatkınlık vardır.

    depresyondan-nasil-cikilir-1

    Ayrılık, işsizlik, yakınları kaybetme konuları böyle kişileri derinden etkiler. Depresyonda genetik bozukluklar aktif rol oynar.  Bunun yanında karakter özellikleriniz de depresyona eğiliminizi etkiler.

    Depresyon sıklıkla yaşanan bir durumdur. Ancak çok abartılacak bir yanı yoktur. Doğru bir şekilde yapmanız gerekenleri uygularsanız depresyon illetinden kolayca sıyrılabilirsiniz.

    Depresyona girmek için havaların erken kararması bile sebep olabilir. Kişinin ruh hali bunu olumsuz olarak algılayıp kendini depresyona sokabilir.

    Depresyonu yenmek için neler yapılabilir?

    Depresyondaysanız:

    -Kalkın ılık bir duş alın ve rahatlayın

    -Pozitif düşünün hoşunuza giden şeylere odaklanın

    -Çay, kahve yapıp müzik dinleyin, ya da sevdiklerinizle konuşun

    -Umudunuzu ve şükrünüzü kaybetmeyin

    Young sad girl sitting alone in an empty room

    -Bardağın boş tarafına odaklanmayı bırakın, bardağın dolu tarafından bakın

    -Koyu renkli kıyafetlerden kaçının, açık tonlara ağırlık verin

    -Saçlarınızla uğraşın, farklı tarayın farklı şekilde toplayın

    -Parklara gidin çocuk gülüşlerini dinleyin iyi gelecektir

    -Eski fotoğraflarınıza bakın tek tek

    -Borçlarınızı ve giderlerinizi düşünmekten vazgeçin

    -Sigara, alkol tüketimine son verin

    -Size uygun olan bitki çaylarını tüketin

    -Tatlı şeyler tüketin ancak aşırıya kaçmadan

    -Moraliniz bozuk olsa bile gülümsemekten vazgeçmeyin, gülümsemek depresyondan çıkmanın anahtarıdır.

    -Düzenli uyku uyuyun

     

  • H&M Sonbahar kış 2016

    H&M Sonbahar kış 2016

    KENZO x H&M koleksiyonu, moda efsanesi Jean-Paul Goude’nin yönettiği eğlence dolu bir defileyle dün gece New York’ta sunuldu. Chloe Sevigny, Elizabeth Olsen ve Lupita Nyongo’un da aralarında olduğu popüler dünyanın ünlü isimleri şova katıldı.

    hm-sonbahar-kis-2016-1 hm-sonbahar-kis-2016-2 hm-sonbahar-kis-2016-3 hm-sonbahar-kis-2016-4 hm-sonbahar-kis-2016-5 hm-sonbahar-kis-2016-6 hm-sonbahar-kis-2016-7 hm-sonbahar-kis-2016-8 hm-sonbahar-kis-2016-9 hm-sonbahar-kis-2016-10 hm-sonbahar-kis-2016-11 hm-sonbahar-kis-2016-12 hm-sonbahar-kis-2016-13 hm-sonbahar-kis-2016-14 hm-sonbahar-kis-2016-15 hm-sonbahar-kis-2016-16 hm-sonbahar-kis-2016-17 hm-sonbahar-kis-2016-18 hm-sonbahar-kis-2016-19 hm-sonbahar-kis-2016-20 hm-sonbahar-kis-2016-21 hm-sonbahar-kis-2016-22 hm-sonbahar-kis-2016-23 hm-sonbahar-kis-2016-24 hm-sonbahar-kis-2016-25 hm-sonbahar-kis-2016-26 hm-sonbahar-kis-2016-27 hm-sonbahar-kis-2016-28 hm-sonbahar-kis-2016-29

    Kaynak: vogue.com.t
    Fotoğraf: Courtesy H&Mr