Mutfak köşe lavabo modelleri ve dekorasyon fikirleri…
Blog
-
Köşe Lavabo Dekorasyonu
Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon Köşe lavabo dekorasyon -
Kilonuzun sebebi anne ve babanız olabilir
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Alp, annesi kilolu olan bir insanın ileride obezite olma ihtimalinin yüzde 75, babası kilolu olanın obezite olma ihtimalinin ise yüzde 25 arttığına dikkat çekti.
Alp, Türkiye toplam nüfusunun yüzde 16,7’sinin obezite olduğuna ifade etti. Gözde Alp, “Annesi kilolu olan bir bireyin ileride obezite olma ihtimali yüzde 75 artıyor. Babası kilolu ise o da yüzde 25 etkili oluyor” dedi.
Alp, obezitenin yaş, cinsiyet, kültür ve ilerleyen teknoloji gibi faktörler yüzünden hareketin azalması neticesinde daha da yaygınlaştığının da altını çizdi. Alp, “Türkiye’deki obezite oranı yüzde 16,7’lere ulaştı. Bunun yanında insanlarımızın sadece yüzde 45’i normal değerlere sahip diğerleri ya çok zayıf ya da hafif kilolu” diye konuştu.
MODA DİYETLERE DİKKAT
Moda diyetler yaparak 2-3 haftada 5-10 veya daha fazla kilo vermenin ise sevindirici değil üzücü bir durum olduğuna dikkat çeken Alp, şok diyetlerin su ve kas miktarında kayıplara sebebiyet verdiğini söyledi. Alp, “Bu diyetler ileride tekrar kilo artışına sebep oluyor. Durum böyle olduğunda insanın kilo vermesi daha da zorlaşıyor” şeklinde konuştu.
DAVRANIŞ TEDAVİSİNDE BAŞARI ORANI DAHA FAZLA
Davranış tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi yöntem gibi 3 çeşit tedavi yöntemi olduğuna vurgu yapan Alp, davranış tedavisi yönteminde başarı oranının daha fazla olduğuna işaret etti. Alp, “Bu tedavi yöntemi içerinde beslenme değişikliği, hareketi arttırmak var. Kısaca sağlıklı seçimler yapmak davranış tedavisinin temeli” şeklinde konuştu.
Yasaksız bir diyet yapmanın dönüm noktası olduğuna dikkat çeken Alp, kilo vermelerin kalıcı olabilmesi için çok sevilen yiyecekleri diyetten çıkartmak yerine hangi miktarlarda tüketmek gerektiğini öğrenmeyi tavsiye etti.
İHA
-
Kivi Maskeleri
Kivi içeriğinde yüksek C vitamini bulundurduğu için çok özel bir meyvedir. Kivinin sindirimi kolay olduğu için diyetlerde genellikle tercih edilir. 1 kivide yaklaşık 26 kalori vardır.
Kiviyi yemekten sonra tükettiğiniz zaman midenizde şişme ya da hazımsızlık hissetmezsiniz. Aynı zamanda kiviyi cilt bakımda da kullanabilirsiniz. Kivinin içeriğinde oldukça fazla bulunan asitler cildimizin yenilenmesine yardımcı olur. Kivinin içinde bulunan asitler cildimizin ölü tabakasını soyar. Peeling etkisi olan kivi aynı zamanda cildi yumuşatır ve besler. Cildinizde oluşan hafif lekeleri ve peeling etkisi sayesinde siyah noktaları azaltır. Cildinizden ölü deri atıldığı için yenilenir. Kolajen sentezi canlanır içten dışa doğru esneklik artar. Kivinin antibakteriyel özelliği vardır bu nedenle sivilceli ciltler için de çok uygundur.
Kivi maskeleri
Kivili maskelerin arından yüzünüzü bir sıcak bir de soğuk su ile yıkayarak şok etkisi yaratın ardından da ovalamadan kurulayın ve nemlendiricinizi sürün.
Kivi halkalarıyla maske:
Olgunlaşmamış kivinin kabuklarını soyun daha sonra ince ince dilimleyin ardından bu dilimleri yüzünüze koyun ve yaklaşık 20 dk bu şekilde bekleyin.
Kivi suyu maskesi:
Kiviyi püre haline getirin. Daha sonra yüzünüzü bu maske ile ovun. Yaklaşık 10 dakika ölü deriden arınmanız için yeterli gelecektir.
Kivi ve kil maskesi:
Kivinin suyuna birazcık kil maskesi ilave edip karıştırın. Daha sonra bu karışımı yüzünüze sürün. Yaklaşık 10 dakika dinlendirin. Özellikle yağlı ve sivilceli ciltleriniz varsa çok iyi gelecektir.
Yağlı ciltler için kivi maskesi:
Eğer cildiniz yaplı ise kivi maskesi cildinizdeki yapın dengelenmesinde faydalı olacaktır. Olgunlaşamış kivi kullanmanız cildinizin yağlanmasını engeller. Haftada iki kez kivi maskesi yapmanız yeterli olacaktır. Sivilceleriniz varsa, killi maskeyi tercih edin.
Kuru ciltler için kivi maskesi:
Kivinin kabuklu kısımlarından hazırladığınız maskeyi cildinize uygulayabilirsiniz. Kabuklarda C vitamini daha fazla olduğundan yüzünüze iyi gelecektir. Haftada iki kez kullanmanız sizin için yeterli olacaktır. Cildinizin tahriş olmaması için maskeyi 5 dakika yüzünüzde tutmanız yeterlidir.
Normal ciltler için kivi maskesi:
Kivi maskesi normal cilde sahip olanların cildini daha da berraklaştırır. Maskeyi haftada iki kez ve 10′ar dakika yapın.womenist
-
Cevizli zingıl tatlı tarifi
Cevizli zingıl tatlısı nasıl yapılır ? Cevizli zingıl tatlısı malzemeleri nelerdir ? Cevizli zingıl tatlı tarifi…
Cevizli zingıl tatlısı için gerekli malzemeler:
1 kase ceviz
3 adet yumurta
½ su bardağı sıvı yağ
1 bardak su
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Şerbeti için:
3 su bardağı şeker
1 ½ bardak su
¼ çay kaşığı limon tuzuYapılışı:
Şerbeti soğuk olacağı için üç bardak şeker, bir buçuk bardak su ile karıştırılarak şerbet hazırlanır. Şerbete pişerken bir çay kaşığının ucuyla limon tuzu eklenir ve soğutulur. Tatlının hamuru için bir kaseye bir bardak su koyulur. Üç yumurta, ve sıvı yağ su ile çırpılır. Tatlının cıvık hamuru un ve 1 paket kabartma tozu eklenerek çırpılmaya devam edilir. Bir tencereye bolca sıvı yağ koyulup ısıtılır. 1 kase ceviz rondoda çekilir ve çırpılan hamurla karıştırılır. Cevizli cıvık hamur yağa lokma gibi dökülerek kızartılır ve şerbetle buluşturulur. Cevizli tatlılar şerbetini çekince servis tabağına alınır.
Cevizli zingıl tatlısı sunuma hazırdır. -
Kadında Cinsel İsteksizlik
* Anksiyete ve depresyon gibi psikiyatrik sorunlar cinsel isteksizlik yaratıyor ve bu rahatsızlıklar en çok kadınları pençesine alıyor.
* Türkiye’de cinsel isteksizlik yaşayan kadınların yaş ortalaması 30-40 civarında seyrediyor.
* Duygusal sorunların dışında, diyabet , MS, tansiyon, kalp ve damar hastalıkları da cinsel performansı etkiliyor.
* Hormonal dengesizlikler ise cinsel isteksizlikte başrolü oynuyor.
* Sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde, ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor.
Türk insanının cinsellikle ilgili sorunları, beklentileri, konuya genel olarak yaklaşımı son yıllarda artan bir şekilde araştırmalara konu oluyor. Yapılan araştırmaların sonuçları gösteriyor ki, Türk insanının cinselliğe yaklaşımı Avrupa ülkelerinden çok ama çok geride. Türkiye’de cinsel mitler hala insanların yaşamlarını karartıyor.
Özellikle Avrupalı kadınlarla Türk kadınlarının cinselliğe bakışlarının çok farklı olduğu bu araştırmaların sonuçlarından çıkan en önemli göstergelerden biri.
Acıbadem Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi Psikiyatrı Cem İncesu’nun yaptığı açıklamaya göre; Türk kadını tüm yaşamı ve genç kızlığı boyunca öylesine baskı altında tutuluyor ve cinsel ilişkiden öylesine uzaklaştırılıyor ki, evlilik yaşamı içinde de cinselliği sadece eşinin beklentileri doğrultusunda yaşayıp bir süre sonra da hiç önemsemiyor. Çünkü cinsellik onun kendisi için yaşamadığı bir eylem olarak hayatından çıkıyor ve dolayısıyla cinsel isteksizlik problemleri ile sıkça karşılaşıyor.
Bakırköy Prof. Dr. Mahzar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitimi ve Araştırma Hastanesi Psikiyatrlarından Dr. Armağan Samancı ise uzun zamandır evlilik terapisi yapıyor ve bu terapilerden çıkan sonuçların yorumunu yaparken şunları söylüyor. “Evlilik yaşamı ev hayatında sorunları olan kadınların cinsel istek azlığı yaşadıkları bir gerçek. Ve en önemlisi eşlerinden yeteri kadar ilgi göremeyen kadınlar da sıklıkla bu sorunu yaşıyor.
Benim kadın hastalarımdan gözlemlediğim kadarıyla, Türk kadını, sevgiliyken cinselliği yaşayabiliyor ve isteksiz değil ancak elendikten sonra hızla anne, arkadaş, iş kadını, ev kadını gibi rolleri üstleniyor. Evlilik bunları beraberinde getiriyor ve bu roller Türkiye’de daha çok kadını eziyor. Evlenen kadının toplumsal rollerinin ağırlığı arttığı için sevgili rolü daha gerilere kayıyor. Aslında herhangi bir insan bunun testini kolaylıkla kendine uygulayabilir.
Mesela, eve ayrılan zaman, işe ayrılan zaman, akrabalara ayrılan zaman, bir de ilişkisine ayrılan zaman değerlendirilirse ve ilişkisine diğerlerine göre çok küçük zaman ayırıyorsa sorunlar çıkıyor. Yani sevgililik rolüne verilen zaman azalıyor ve cinsellik sürekli geriye düşüyor. Türk kadınının cinselliğinden ve cinsel sorunlarından bahsedilince en çok rastlanan problem bu ve oranı yüzde 40’larda seyrediyor”
Gelenekler ve cinsellik
Cinsellik araştırmaları yapan, psikiyatrlar, ürologlar, sosyologlar Türkiye’de diğer toplumlara göre farklı bir tabloyla karşılaşmalarını toplumun gelenek ve göreneklere bağlı oluşuyla açıklıyorlar.
Daha çok kırsal kesimde karşılaşılan geleneklerin baskısı aslında kimi zaman da kentlerde yaşayan kadınları baskısı altına alabiliyor. Ancak en vahim durum kırsal kesimde yaşanıyor çünkü bu baskılar nedeniyle, bastırılmış bir cinsellik ve cinselliğe hiç yaklaşımı olmayan insanlar görülüyor sıklıkla.
Bunların yanı sıra yine araştırmalar ve sorunlarıyla doktorlara gidenlerin anlatımları gösteriyor ki, Türk erkeği kadının duygusallığını iyi tanımıyor ve kadının cinselliği ise duygusallığından geçiyor.
İyi bir duygusal ortam yaratıldığında cinsel olarak uyarılabilir olan kadın bu durumda uyarılamıyor ve Türk erkeği bunu bilmediği için artı üzerine baskılar da eklenince ciddi problemler yaşanıyor. Kadın, karşısında monoton, heyecan vermeyen erkek modeli görünce bu cinselliği yaşamak için çok tetikleyici olmuyor. Kadının cinsel isteksizliğinde bu çok önemli bir unsur olarak kabul ediliyor.
Psikiyatrlara göre, cinsel isteksizlik probleminin çözümü gerçekten zor çünkü sorun ilişkinin temelinden kaynaklanabiliyor. İlişkideki problemler çözülmeden onun çözülmesi de pek mümkün olmuyor. Ve kadınlar genel olarak etraflarındaki problemlerden etkileniyorlar. Eğer sorun hormonlardan kaynaklanıyorsa, ilaç tedavisi problemi çözebiliyor. Yani hormonal tedaviler ve bazı anti depresanlar önemli derecede sorunu gideriyor. Ancak bununla birlikte özellikle antidepresanların bilinçsizce alınmaması gerekli çünkü bunlar yardımcı tedaviler ve bazıları cinsel isteksizlik yaratıyor.
Sadece sevişmek için yakınlaşmak istemiyorlar
Hattat Hastanesi Psikoloğu Meliha Karayay ise cinsel isteksizlik problemi yaşayan kadınların belirli bir yaş ve eğitim skalası içinde değerlendirilemeyeceğini ve her yaştan kadının bu problemlerle karşılaştığına dikkat çekiyor.
Karayay, “İş kadını, ev kadını olmaları fark etmiyor. Ancak cinsel isteksizlik sorunuyla gelen kadınların ortak özellikleri; evlilikleri ve özel yaşamlarıyla ilgili sorunlarının olması. Bu bayanlar, yoğun cinsel isteksizlik problemi ile bize geliyorlar ama partnerlerini de seviyorlar. Yani eşinden soğuma gibi bir problemleri yok.
Sadece sevişmeyi istemiyorlar. Eşini seven ama onunla sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu gerçek sorunlar kadınlarda ciddi oranda cinsel isteksizlik yaratıyor.
Bir de eşinin sadece sevişmek isteği zaman kendisine yaklaştığını düşünen kadınlarda da cinsel istek problemi meydana geliyor. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, cinsel isteksizlik sorunu yaşana bir kadın bana şunları anlattı. “Sadece cinsel ilişki kurmak istediği zaman bana yaklaşıyor.
Ben de bu nedenle uzak duruyorum, çünkü bu bir oyun gibi, hep belirli şeyleri yapıp sonra benimle sevişmek istiyor. Benden ne istediğini biliyorum ve bunu istemiyorum.” Ancak bu ve bu tür sorunları anlatarak bize gelen bayanlar cinsel anlamda daha canlı, uyanık olmak, cinsel istek duymak istiyorlar ve kendilerinde bu yönde bir eksiklik varsa bunun tedavisini isteyerek geliyorlar.
Dolayısıyla erkekte oluşan şikayetin, kadında isteksizlik yaratması durumu da var. Kadının olayı nasıl ele aldığı da önemli. Kişisel faktörler, kişinin olayı ele alış biçimi sonucu değiştiriyor tabii ki” diyor.
Depresyon da cinsel isteksizlik yaratır
Karayay’a göre, cinsel isteksizlik tedavilerine bakınca; kadının ailevi sorunları, kişilik problemleri yoksa, ona cinsel tedavi yapmanın uygundur. Mesela kişi bir depresyon yaşıyorsa, ona cinsel tedavi yapmak zordur ki, cinsel isteksizlikle gelenlerin büyük bölümünde depresyon oluyor. Bu arada kadın ya da erkek iki cinste de testesteron hormonu, cinsel isteği etkileyen bir hormon.
Bu nedenle testler yapılıyor ve cinsel yaşam kalitesi ölçülüyor. Kadında, süt oluşturan hormon, prolaktin de cinsel istek üzerinde etkili oluyor. Yani yüksekse isteksizlik yaratıyor. Testeron seviyesi düşükse kadın cinsel istek azlığı yaşayabiliyor.
Bunun için hormon tedavisi yapılıyor. Eksik olan androjenin takviyesini mutlaka yapmak gerekiyor fakat yapılan çalışmalar androjen takviyesinin geriye dönüşümü olmayan negatif şeylere yol açtığını gösteriyor. Kıllanma gibi. Bunlar görülmesin diye testeronun düzenlenmesine yardımcı olarak hormon düzenleyici ilaç veriliyor.
-
Yeni Sevgilide Neye Dikkat Etmeli?
Aman dikkat! Aşkın heyecanıyla hemen kendinizi kaptırmayın.
Önce biraz sakin olun ve karşınızdakinin bu kez gerçekten aradığınız kişi olup olmadığını iyi tartın.Sonra aman hiç romantik değil, yok efendim duygularımı anlamıyor diye ağlamayın. Ya da tam tersi. Romantizmden hoşlanmadığınız halde, gidip bir aşk böceğine kapılmayın.
Hoşça vakit geçirmek mi, yoksa evlenip çoluk çocuğa karışmak mı? Ona göre birini seçin, sonra üzülmeyin!
İşte en büyük travmalarınızdan biri. Yeni bir travmaya hazır değilsiniz.
– O da sizin gibi gezmeyi seviyor mu? Yoksa tam bir ev kuşu mu? Bakın bu önemli işte!
– Kim ne derse desin, herkes sürpriz sever
– Şimdi sizin gözünüz kördür. Ama ileride gözünüz açılınca, aman ben bu pasaklı adamı/kadını nereden buldum demeyin! En iyisi sizi doğru yönlendirecek bir arkadaşınıza danışın. Bir önceki ilişkiniz bu yüzden bitmemiş miydi?
– Sıradan, orta düzey biri sizi hiçbir yere götürmez. Her zaman bir şeyler öğretecek, sizi bir adım öteye taşıyacak birinin peşine düşün.
– Size düşkün olmayan birinin kimseye bir faydası olmaz.
– Bir keçiyle çıkmak, çok cazip olmasa gerek.
– Uzatıyorsa, siz ilişkiyi daha fazla uzatmayın deriz.
– Kendine yeten insan, size de yeter.
– Eğer öyleyse, yandınız! Değilse ve sizden başka birçok uğraşı, hobisi, arkadaşı ve eğlencesi varsa, ideal insanı buldunuz tebrikler.
– Güldüren ve gülen insan, ömür uzatır. Bizden söylemesi.
– Ailesiyle arasının nasıl olduğu, sizinle de ileride arasının nasıl olacağının ipuçlarını verir. Dikkatli olun.
– Size bağımlı değil bağlı olsun, yeter.
– Dileriz ileride de bakar.
– Anlamıyorsa kaçsanız iyi olur.
-
Yüz şeklinize göre 7 güzellik önerisi
Uzmanlardan pek çok güzellik önerisi duyarız ancak yüz şeklimize göre ne yapmamız gerektiği konusunda pek bilgimiz yoktur. Yüz şeklimiz, nasıl makyaj yapacağımız konusunda son derece önemlidir. İşte size yüz şeklinize göre 7 öneri:
Allık
Yüz şekline göre verebileceğimiz ilk öneri allık üzerine. Bütün yüz tiplerinde allık önce elmacık kemiklerinden uygulanmaya başlamalıdır. Oval yüzlerde, doğal bir görünüm elde etmek için allık sadece elmacık kemiklerine sürülmelidir. Uzun yüzlerde ise allık kulaklara doğru yayılmalıdır. Kare suratlarda allık şakaklara doğru yayılmalıdır. Yuvarlak yüzlerde ise allık buruna çok fazla yaklaşmadan yanaklara uygulanmalıdır.
Kaş
Yanlış kaş şekli yüzümüzde faciaya sebep olacak kadar önemlidir. Kare yüzlerde kaşlar gür ve kalın olmalı, uzun yüzlerde ise düz olmalıdır. Yuvarlak yüzlerde kaşlarda hafif kavis olmalıdır.
Dudaklar
Dudak ürünlerinin yüz şeklinde önemli olmadığını düşünebilirsiniz ancak çok önemli. Yuvarlak yüzlerde cesur ve iddialı renkler kullanılabilir. Uzun yüzlerde ise doğal renkler kullanılmalıdır. Kare suratlarda yumuşak renkler tercih edilmelidir çünkü dikkati yüzün alt kısmına çeker.
Vurgulayıcı
Yüzünüzün belli noktalarını ortaya çıkararak daha güzel bir görünüm elde edebilirsiniz. Kalp şeklinde suratı olanlar, ağız çevresini vurgulamalı, yuvarlak suratlılar ise çene bölgesini öne çıkarmalıdır. Dikdörtgen suratlılarda, şakaklar ve ağız çevresi öne çıkarılmalıdır. Kare suratlılarda ise vurgu şakaklarda olmalıdır.
Dikkat dikkat
Yüz şekline göre güzellik önerilerinin amacı, belli bölgelere dikkati çekmektir. Makyaj yaparken, nereyi ön plana çıkarıp nereyi kapatacağınızı iyi bilmelisiniz. Yuvarlak yüzlü kadınlar gözlerini, doğru kaş şekli ile birlikte öne çıkarmalı. Kalp suratlı kadınlar da gözlerini öne çıkarmalıdır. Oval ya da kare yüzlü kadınlar ise simetrik özellikleri olduğundan vurguyu merkezde toplamalıdır.
Kaçınılması gerekenler
Bütün makyaj önerilerinde olduğu gibi, dikkati bazı noktalardan uzak tutmalısınız. Uzun suratlarda, açılı bir etki yaratmamak için allığı elmacık kemiği boyunca uygulamayın. Yuvarlak suratlarda allık kulaklara doğru yayılmalıdır. Oval suratlarda ise
makyaj dengeli olmalıdır ve tek bir noktaya odak olmamalıdır.İşe yarayanı uygulayın
Size yakışan pek çok güzellik önerisi var ve makyaj konusunda mükemmele ulaşmak için biraz deneme yanılma yöntemini uygulayabilirsiniz. Belki de yüz şekliniz tamamen size özel ve bilinen yüz şekillerinden hiçbirine ait değil. Bu yüzden sizi mutlu eden ve yakıştığını düşündüğünüz ipuçlarını uygulayın.
-
Vitrin Hastalığına Dikkat
Dikkatli olun! Bir ileri yaş hastalığı olan ve daha çok da 50’li yaşlardan sonra ortaya çıkan Spinal Stenoz’a erken yaşlarda da yakalanmak olası…
Emsey Hospital’dan Ortapedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Özdemir konuyla ilgili bilgiler verdi ve neden bu hastalığa vitrin hastalığı dendiğini açıkladı.
Spinal Stenoz nedir?
Spinal stenoz, halk arasında dar kanal olarak bilinen bir hastalık olup, polikliniklere başvuran tüm hastalar içerisinde boğaz enfeksiyonlarından sonra 2. veya 3. sıklıkta görülen bir hastalıktır. Genellikle bel omurlarında görülmekle birlikte boyun omurlarında da olabilir. Tanımı şu şekilde yapılabilir. Omuriliğin geçtiği kanal ve omurilikten çıkan sinirlerin geçtiği deliklerin bir şekilde daralmasına verilen isim dar kanal veya spinal stenoz’dur.
Bu hastalığın pek çok sebepleri vardır. Fakat en sık rastlanılanı omurgadaki dejenerasyonlardır. Omurgamızda, bel bölgesinde beş tane omur vardır ve bundan en ortada olan üç omur arasında bu hastalık en sık görülür. Fakat bu hastalığa sebep olan sadece dejenerasyon değildir. Omurilik ve omurilikten çıkan sinirlerin kanallarını daraltan her türlü sebep, dar kanal hastalığını oluşturabilir.
Mesela doğuştan kanal dar olabilir; enfeksiyonlar, tümörler, kırıklar, kırık sekelleri, fıtıklar bu hastalığa sebebiyet verebilir. Aynı zamanda omurgadaki bazı eğrilikler bu hastalığı meydana getirebilir. Bu eğrilikler gençlik çağından kalma eğrilikler olabildiği gibi sonradan çıkan eğrilikler de olabilir ve bunlarda karşımıza dar kanal veya Spinal Stenoz olarak çıkarlar.
Spinal Stenoz hastalarının şikayetleri nelerdir?
Spinal Stenoz hastalarının şikayetleri, bel ağrısı ve ayaklara vuran ağrı şeklinde seyreder. Bu hastalıkta tipik olarak nörojenik kladikasyo denen bir durum oluşur. Hastalarda ayakta durmak ve yürümekle bel ile bacak ağrıları oluşur. Dinlenmek ve öne doğru eğilmekle şikayetleri azalır. Bu yüzden ileri yaşlarda görülen bu dar kanal hastalığına maruz kalanlar, yürümekle başlayan ağrılarını gidermek için belli bir süre dururlar ve buna tipik olarak vitrin hastalığı denilir. Çünkü ağrılarını geçirmek için etrafa veya vitrinlere bakarlar. Ağrıları geçtikten sonra yürümeye devam ederler.
Yavaş ilerleyen bir hastalık olduğu için ciddi sinir arazları ve felçler olmaz. Bu durumda belli bir sinir değil, pek çok sinirler etkilenmektedir. Nörojenik kladikasyo bazı durumlarla da karışır. Özellikle damar sertlikleri ve damar tıkanıklıklarında da benzer şikayetler oluşturur.
O yüzden bu hastaların teşhislerinde, mutlaka damar muayenelerinin de yapılması gerekmektedir.Radyolojik muayeneler nasıl olmaktadır?
Muayene bulguları içerisinde üzerinde durmamız gereken en önemli unsur radyolojik muayenelerdir. Burada, direkt röntgenler ile beraberinde manyetik rezonans ve bununla beraber gerektiğinde Myelo-MR çekilerek darlıkların nerede ve ne miktarda olduğu tespit edilir.
Spinal Stenoz tedavisi nasıl yapılır?
Öncelikle ameliyatsız tedavi edilmesi gerekir. Pek çok Spinal Stenoz vakasında %80’e varan oranda ameliyatsız olarak iyileşme sağlanabilir. Ancak ameliyatsız yöntemlerde başarısız olunur ve beraberinde ciddi sinir arazları ortaya çıkarsa cerrahi tedavi yapılması şarttır. Hastalığın miktarına, kaç segment tuttuğuna, beraberinde eğrilikler olup olmadığına ve kaymaların varlığına göre muhtelif tedaviler gerçekleştirilebilmektedir.
Bel kayması nasıl oluşur? Nasıl tedavi edilir?
Bel hastalıkları içerisinde sık görüleni bel kaymalarıdır. Bunun tıbbi ismi Spondilolistezis’dir. En sık bel bölgesinde görülür fakat boyun omurlarında da olabilir. Spondilolistezis muhtelif sebeplerle meydana gelir. En az beş nedeni vardır. En sık görüleni istmik olarak bilinenidir. Omurgada çok zayıf bir nokta olan pars bölgesinde bir kırık oluşur ve bu kırık neticesinde iki omurun birbiri ile olan ilişkisi bozularak bir omur, bir alttaki omura göre öne doğru kayar. Bu sık bilinen ve sık görülen bir bel kayması sebebidir.
Fakat bunun dışında direkt travmalar, enfeksiyonlar, tümörler, dejenatif sebepler ve doğuştan bel kaymaları da olmaktadır. Bel kaymaları dar kanal ile aynı şikayetleri verir ve tedavileri de birbirlerine oldukça benzemektedir. Bel kaymaları, omurganın %25-50’ye kadar kaydığı durumlarda ameliyatsız tedavi edilir. %50’den daha fazla olan kaymaları, doğuştan olan kaymaları ve cerrahi dışı tedaviler yapılmasına rağmen sonuç alınamayan vakaları ameliyat etmek gerekmektedir.
-
Asil ve cesur
Lyon kentinin kalbinde konumlanan bu yaşam alanı, her gün Rhone Nehri’nin güzelliğini izliyor doyasıya. Kentin tarihi karakterini öne çıkan klasist mimarisine rahatlık odaklı, modernist ve global bir dekorasyon çizgisini ekleyen bu ev, aydınlık yapısı ve ferah aurası ile dikkat çekmekte.
DERLEYEN REVNA GÜNEY YAPIM JEREMY CALLAGHAN FOTOĞRAFLAR GAELLE LE BOULICAUT
Fotoğraflar galeri’de … !
SALON Beyaz rengin hakimiyetindeki mekanın oturma ünitelerinden sağda yer alan kanepe Living Divani’den, soldaki ise Caravane’dan alınmış. Beyaz yastıklar yine Caravane’dan. Öte yandan dore renkli kadife kumaş kaplı yastıklar ve bakır rengi yastıklar ise Maison de Vacances’dan seçilmiş. Siyah-beyaz desenli kumaş kaplı yastıklar Yastık by Rıfat Özbek imzası taşıyor. Köşede yer verilmiş ve Alex Dreyer tasarımı tripod lambader Habitat’dan. Çin bankları Lyon’da konumlanan mağaza Maison Hand’de keşfedilmiş. Geleneksel Türk halısı ise Yunan adalarına yapılan bir seyahat sırasında aınmış. Şömine yanındaki beyaz saksı Lyon’daki bir bit pazarından satın alınmış. Siyah saksılar ise Shanghai’deki bit pazarında bulunmuş. Beyaz ve dore dengesini taşıyan atmoferin duvarlarında kullanılan boyalar Ressource’dan
ANTRE Ressource’dan alınan ve Zuber marka duvar resimlerinin biri ‘The Port of Boston’ isimli ve Boston limanını betimliyor, diğerinde ise bir Hindistan eğlencesi resimlenmiş. Bu çalışmalara uyumlu koyu renkler mekanı diğer bölümlerden ayırmakta. Çin işi banklar Maison Hand’den seçilmiş. Bankın üzerinde Helen’in daha önce yaşadığı Prag ve Shanghai’daki bit pazarlarından keşfedilenler sergileniyor.
DUYULARA SESLENEN BİR EV YARATMAK İÇİN nesneleri sevmeli ve onları birbiriyle karıştırarak sizi anlatan bir stil bulmalısınız. Etrafta ne varsa algıya seslenmeli. Hepsi heyecan verici, şaşırtıcı ve sesli olmalı, tıpkı bir orkestra gibi. Gözünüz, objelerle, yazılarla, resimlerle dans etmeli, onlara dokunabilmeli, onlarla konuşabilmelisiniz.
‘Bu dairenin tarihi dokusundan daha çok, konumuna hayranım’ diye anlatmaya başlıyor ev sahibi ve dekoratörü Helen de Kervenoael ve devam ediyor: ‘Evdeki ışığı seviyorum, Lyon’un merkezinde değil de taşrasındaymışım hissini veriyor bana’. Az önce de okuduğunuz gibi Lyon’da, tarihi bir binada yer alan, yüksek tavanlı bir evdeyiz. Evin pencerelerinden etrafı izlerken, ağaçların ardından karşımıza çıkan Lyon ve kentin içinde boylu boyunca devam eden Rhone Nehri, büyüleyici ve dinlendirici bir güzellik sergiliyor. Tarihi mirasının yanı sıra son 10 yılda oldukça modern bir yaşam merkezi haline dönüşen Lyon kenti, artık sadece sanatın değil moda dünyasının da dikkatini çekiyor. Helen de Kervenoael ise profesyonel iş yaşamı gereği, Prag ve Shanghai gibi farklı kentlerde yaşamış ve çalışmış yıllar boyunca. Yaşam yolculuğunda rastladığı, materyal, stil ve dönemlerin bir karışımı niteliğindeki Lyon’u ise ‘rahatlamış şehir’ olarak adlandırıyor. ‘Evdeki gün ışığı kalitesi, mekanları düzenleme kararımın başlıca motivasyon kaynağıydı. Bu kuvvetli ışık, sanki büyük bir kent apartmanı dairesinde değil de geniş bir kır evinde ya da uzaklarda, büyük bir şatodaymışsınız hissi uyandırıyordu.
Çekici ve sevimli ama kesinlikle lüks değil. Bana göre mekan tasarlarken, bir müze hazırlıyormuşsunuz gibi hareket etmemelisiniz, mekan bu hissi vermemelidir. Ama ben kişisel olarak, ilgi çekici detayları öne çıkartmayı da severim. Zaten önemli olan, fonksiyonalite ile estetik değerin dengesini sergilemek değil mi?’ diyor ev sahibi. Orijinal halinde iki daireden oluşan (biri daha büyük ve nehir manzaralı, diğeri ise arkaya bakan daha küçük odalara sahip) bu ev, Helen de Kervenoael ve ailesi satın aldıktan sonra tek dairelik görünümüne kavuşmuş. Yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip bu mekana renovasyon çalışmaları yapılırken country tarzı ile Fransiz klasik çizgisi birleştirilmiş.
Asma kat kitaplığı, merdivenler, duvar resimleri, dore-beyaz birlikteliği, ham ahşap mobilyalar ile mekana bu karakterler yerleştirilmiş. Kervenoael, altın rölyef çalışmalarından antredeki duvar resimlerine kadar evin detaylarıyla yakından ilgilenmiş. ‘Bazı şeylerin geçmişten bu yana var olduğu fikri beni çok etkiledi. Böyle önemli parçaların zarar görmemesini ve yok olmamasını istedim. Bu detayların benim için değeri büyük’ diyen ev sahibi mekanları yorumlarken kalabalık ailesinin keyiflerini‘Bu dairenin tarihi dokusundan daha çok, konumuna hayranım’ diye anlatmaya başlıyor ev sahibi ve dekoratörü Helen de Kervenoael ve devam ediyor:
‘Evdeki ışığı seviyorum, Lyon’un merkezinde değil de taşrasındaymışım hissini veriyor bana’. Az önce de okuduğunuz gibi Lyon’da, tarihi bir binada yer alan, yüksek tavanlı bir evdeyiz. Evin pencerelerinden etrafı izlerken, ağaçların ardından karşımıza çıkan Lyon ve kentin içinde boylu boyunca devam eden Rhone Nehri, büyüleyici ve dinlendirici bir güzellik sergiliyor. Tarihi mirasının yanı sıra son 10 yılda oldukça modern bir yaşam merkezi haline dönüşen Lyon kenti, artık sadece sanatın değil moda dünyasının da dikkatini çekiyor. Helen de Kervenoael ise profesyonel iş yaşamı gereği, Prag ve Shanghai gibi farklı kentlerde yaşamış ve çalışmış yıllar boyunca. Yaşam yolculuğunda rastladığı, materyal, stil ve dönemlerin bir karışımı niteliğindeki Lyon’u ise ‘rahatlamış şehir’ olarak adlandırıyor. ‘Evdeki gün ışığı kalitesi, mekanları düzenleme kararımın başlıca motivasyon kaynağıydı. Bu kuvvetli ışık, sanki büyük bir kent apartmanı dairesinde değil de geniş bir kır evinde ya da uzaklarda, büyük bir şatodaymışsınız hissi uyandırıyordu. Çekici ve sevimli ama kesinlikle lüks değil. Bana göre mekan tasarlarken, bir müze hazırlıyormuşsunuz gibi hareket etmemelisiniz, mekan bu hissi vermemelidir. Ama ben kişisel olarak, ilgi çekici detayları öne çıkartmayı da severim. Zaten önemli olan, fonksiyonalite ile estetik değerin dengesini sergilemek değil mi?’ diyor ev sahibi. Orijinal halinde iki daireden oluşan (biri daha büyük ve nehir manzaralı, diğeri ise arkaya bakan daha küçük odalara sahip) bu ev, Helen de Kervenoael ve ailesi satın aldıktan sonra tek dairelik görünümüne kavuşmuş.Yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip bu mekana renovasyon çalışmaları yapılırken country tarzı ile Fransiz klasik çizgisi birleştirilmiş. Asma kat kitaplığı, merdivenler, duvar resimleri, dore-beyaz birlikteliği, ham ahşap mobilyalar ile mekana bu karakterler yerleştirilmiş. Kervenoael, altın rölyef çalışmalarından antredeki duvar resimlerine kadar evin detaylarıyla yakından ilgilenmiş. ‘Bazı şeylerin geçmişten bu yana var olduğu fikri beni çok etkiledi. Böyle önemli parçaların zarar görmemesini ve yok olmamasını istedim. Bu detayların benim için değeri büyük’ diyen ev sahibi mekanları yorumlarken kalabalık ailesinin keyiflerini‘Bu dairenin tarihi dokusundan daha çok, konumuna hayranım’ diye anlatmaya başlıyor ev sahibi ve dekoratörü Helen de Kervenoael ve devam ediyor: ‘Evdeki ışığı seviyorum, Lyon’un merkezinde değil de taşrasındaymışım hissini veriyor bana’. Az önce de okuduğunuz gibi Lyon’da, tarihi bir binada yer alan, yüksek tavanlı bir evdeyiz. Evin pencerelerinden etrafı izlerken, ağaçların ardından karşımıza çıkan Lyon ve kentin içinde boylu boyunca devam eden Rhone Nehri, büyüleyici ve dinlendirici bir güzellik sergiliyor. Tarihi mirasının yanı sıra son 10 yılda oldukça modern bir yaşam merkezi haline dönüşen Lyon kenti, artık sadece sanatın değil moda dünyasının da dikkatini çekiyor. Helen de Kervenoael ise profesyonel iş yaşamı gereği, Prag ve Shanghai gibi farklı kentlerde yaşamış ve çalışmış yıllar boyunca. Yaşam yolculuğunda rastladığı, materyal, stil ve dönemlerin bir karışımı niteliğindeki Lyon’u ise ‘rahatlamış şehir’ olarak adlandırıyor. ‘Evdeki gün ışığı kalitesi, mekanları düzenleme kararımın başlıca motivasyon kaynağıydı. Bu kuvvetli ışık, sanki büyük bir kent apartmanı dairesinde değil de geniş bir kır evinde ya da uzaklarda, büyük bir şatodaymışsınız hissi uyandırıyordu. Çekici ve sevimli ama kesinlikle lüks değil. Bana göre mekan tasarlarken, bir müze hazırlıyormuşsunuz gibi hareket etmemelisiniz, mekan bu hissi vermemelidir. Ama ben kişisel olarak, ilgi çekici detayları öne çıkartmayı da severim. Zaten önemli olan, fonksiyonalite ile estetik değerin dengesini sergilemek değil mi?’ diyor ev sahibi. Orijinal halinde iki daireden oluşan (biri daha büyük ve nehir manzaralı, diğeri ise arkaya bakan daha küçük odalara sahip) bu ev, Helen de Kervenoael ve ailesi satın aldıktan sonra tek dairelik görünümüne kavuşmuş. Yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip bu mekana renovasyon çalışmaları yapılırken country tarzı ile Fransiz klasik çizgisi birleştirilmiş.
Asma kat kitaplığı, merdivenler, duvar resimleri, dore-beyaz birlikteliği, ham ahşap mobilyalar ile mekana bu karakterler yerleştirilmiş. Kervenoael, altın rölyef çalışmalarından antredeki duvar resimlerine kadar evin detaylarıyla yakından ilgilenmiş. ‘Bazı şeylerin geçmişten bu yana var olduğu fikri beni çok etkiledi. Böyle önemli parçaların zarar görmemesini ve yok olmamasını istedim. Bu detayların benim için değeri büyük’ diyen ev sahibi mekanları yorumlarken kalabalık ailesinin keyiflerinive yaşam trafiğini de göz önüne aldığını belirtiyor. Eşi ve dört çocuğuyla neşeli bir hayat sürdüren Helen de Kervenoael, ön cepheden arka cepheye kadar, tüm mekanda yetişkinler ve çocuklar ortak veya özerk alanlar için planlandığını da sözlerine ekliyor. Diğer yandan evde çok kültürlülük ile ilgili hoş bir denge tutturulduğunu da gözlemliyoruz. Salondaki İtalyan kanepelerin tavandaki Fransız markötri çalışmalarına ve zemindeki geleneksel Türk halısına eşlik ettiğini, sehpa olarak işlevlendirilen Çin banklarının ise pek çok bölümde kullanıldığını farkediyoruz. Kültürlerin bu şekilde bir araya gelişi özellikle de Lyon’da konumlanan XIV. Louis dönemine ait bir apartman dairesinde hayranlık uyandırıcı bir özellik. ‘Ben zamansız olanın peşindeyim’ diye belirtiyor ev sahibi Helen de Kervenoael ve macerasını şu cümlelerle noktalıyor: ‘Kalıcı bir şeylerin, fani olanın, ötesindekilerin peşindeyim ben. Çünkü bir ev sadece kullanılmak üzere tasarlanmalı, evin içindekilerle değil ruhuyla ilgili bir derinlik, bir felsefe olmalı. Görüntüsü güzel ama içinde yaşaması zor bir mekan tasarlamak yerine rahatça dağıtılabilecek, güzel anılarla eskiyebilecek, iletişim içinde olan alanlar yaratılmalı.’
YEMEK ODASI Salona geciş veren yemek odasının masası bit pazarından satın alınmış, banklar, bank üzerindeki geyik derisi post ve masa üzerinde sergilenen Fas vazoları Maison Hand Lyon’dan. Lamba, Gervasoni tasarımı.
MUTFAK Helen de Kervenoael, evin mutfak bölümüne country bir hava kazandırmak amacıyla ahşap kapıları değiştirmeden kullanmayı tercih etmiş. Duvarda kullanılan boya Ressource’dan, raflar ve mutfak tasarımı ve uygulaması Ikea’ya ait. Seramik zemin ve duvar kaplamaları Dtile’den seçilmiş. Masa ise tıpkı bank gibi Beton Cire ile üretilmiş
ÇOCUK ODASI Evin minik sahibi Rose, renkli ve romantik odasında harika vakit geçirdiğini söylüyor bize. Zemindeki postlar, Paris’te Maison de Vacances’dan. Tavan aydınlatması Marsilya’daki Honore markasının bir tasarımı.
ÇALIŞMA BÖLÜMÜ Endüstriyel tarzdaki masa, Lyon’da yer alan La Maison Belle’den. Aynalar ve sandalye bit pazarından toplanmış. Duvarda asılı tablo Mathieu Iquel imzalı
DUYULARA SESLENEN BİR EV YARATMAK İÇİN hareketli, sürprizlere açık, dinamik bir dekorasyon tarzının izinde olmalısınız. Örneğin duvarları ilginç duvar resimleri ile kaplayabilirsiniz, sanat koleksiyoneri kariyerinizin başındaysanız tablolar asabilirsiniz, -daha basiti- bit pazarından objeler alarak onları sergileyebilirsiniz. Bu bir duvarı boydan boya kaplamaktan daha kolaydır. Ayrıca aynı kanepenin üzerinde farklı yastıklar kullanmak da pratik çözümlerden biri olabilir.
KİTAPLIK VE OTURMA BÖLÜMÜ Asma katta yer alan kitaplık ve merdiven altındaki oturma bölümü evin sahip olduğu tavan yüksekliğinden faydalanılarak oluşturulan bölümler. Ev sahipleri bu mekana modern bir bakış kazandırmak amacıyla antrasit renk tonlarını tercih etmiş. Zemin ise hasır örgü malzeme ile kaplanmış. Resim çalışması Mathieu Iquel imzalı. Kanepe, koltuklar, orta sehpa ve lambader bit pazarından, aplik Marsilya’daki Honore Deco’dan alınmış. Sepet Maison Hand tasarımı.
DUYULARA SESLENEN BİR EV YARATMAK İÇİN doğanın ve dünyanın bizlere sunduğu her türde imajı kullanmalısınız. Formlar, dokular ve aksesuarlar bir yana, evin genel stilini belirleyen bir öğe de desenlerdir. Her dekorasyon tarzının karakteristik desenleri vardır. Eğer deko-stilinizi anlaşılır kılmak istiyorsanız (örneğin) halının içindeki desenlerin benzerlerini kanepe kumaşında, perdelerde veya yastıklarda sürdürebilirsiniz, hatta bu deseni mobilya formlarında da tekrarlayabilirsiniz.
EBEVEYN BANYO Mekan, ebeveyn yatak odasının içinde yer almakta. Duvar ve zeminde kullanılan seramik kaplamalar, havuz zemininde kullanılmak üzere üretilen cinsten. Lavabo altı dolap ünitesi, Lyon’daki Design et Bain’den alınmış. Lavabo da aynı adresten seçilmiş. Bambu merdiven ev sahiplerinin bit pazarı keşiflerinden.
EBEVEYN YATAK ODASI Ebeveyn yatak odası yemek odası ile bağlantılı. Yatağın tam karşısında ise bir şömine ve radyatöre yer verilmiş. Radyatörün üzerinde yer alan renkli kutular Habitat’dan satın alınırken, şömine üzerinde sergilenen objeler ise ev sahiplerinin çeşitli seyahatlerinden hatıralar. Aydınlatmalar Lyon’da bir mağazada bulunmuş, Çin işi komodinler ev sahipleri tarafından renklendirilerek yeniden değerlendirilmiş. Yatak örtüsü, siyah-beyaz renklerde yastık ve throw Maison de Vacances’dan, dore renkli grafik desenli yastık Yastık by Rıfat Özbek’ten. Puf Arcade tasarımı.
ANTRE Ev sahibesinin sevdiği tasarımcılardan biri olan Fornasetti’nin imza attığı ikonik duvar tabakları ve duvar kağıdı bu mekanın en dikkat çekici unsurları arasında. Tavan aydınlatmaları Piet Hein Eek Showroom’dan alınan eski endüstriyel tipi tasarımlardan. Kilise koltukları ve orta sehpa, evin yanındaki bina olan Fransız Kilisesi’nin ev sahibesine hediye ettiği eski dua koltukları.
SALONA BAKIŞ Masa Aslı Tunca’dan alınmış. Masa üzerinde ev sahibesinin koleksiyon oluşturmak istediği Astier de Villatte’ın seramik objeleri sergilenmekte.Kaynak : elledecor